|
Prof. Dr. Sinsi
|
'''İslam Tarihi'''
Peygamberimiz (a s )dan Önce Kimlere ve Ne İçin Muhammed İsmini Koydukları
Tabiîn bilginlerinin büyüklerinden Saîd b Müseyyeb der ki:
"Araplar, kendilerinden, Muhammed isminde bir peygamber gönderileceğini, Kitab Ehli olan [Yahudi ve Hıristiyan]larla kâhinlerden işitmişlerdi Bunu işiten Araplardan bazıları peygamber olması ümidiyle oğullarına Muhammed ismini vermişlerdi:
1) Benî Temimlerden Süfyan b Mücaşi', Şam'a gidip bir rahibin evine inmişti Süfyan, kendisinin Mudarlardan olduğunu söyleyince, rahip:
"Araplar içinde bir peygamber gönderilecek, kendisine Muhammed denilecektir!" dedi [45] Bunun üzerine, Süfyan, doğan oğluna Muhammed ismini verdi [46] Muhammed b Süfyan, büyüyünce, Hıristiyan papazı oldu [47]
2) Benî Süleymlerin Zekvan oğullarından[48] Muhammed b Huzâî'ye,[49] Muhammed ismi, peygam*ber olması ümidiyle verilmiştir
Ebrehe bu Muhammed b Huzâî'yi Yemen'e götürmüş, o da orada Ebrehe'yle birlikte bulunmuş ve Hıristiyanlık dininde ölmüş;[50] Ebrehe'nin emriyle, Kabe yerine, San'a'daki Kulleys kilisesine hac*cetmeleri için propaganda yaparken, Huzeyl'lerden Urve b Hıyad tarafından bir okla vurulup öldürülmüştür [51]
Benî Süleymlerden Muhammedü'l-Cüşemî'ye,
Muhammedü'l-Useydî'ye,
Muhammedü'l-Fukaymî'ye,[52]
Muhammed b Berrü'l-Kinanî'ye,
Muhammed b Humran b Malikü'l-Cu'fî'ye,
Benî Cahcabalardan Muhammed b Ukbetü'l-Cülahu'l-Evsî'ye [53]
Muhammed b Hırmazü't-Temim'e,[54]
10) Evsîlerden Muhammed b Meslemetü'l-Ensarî'ye  [55] hep, peygamber olması maksat ve ümidiyle Muhammed ismi konulmuştur [56]
Peygamberimiz (a s )ın Babası Hz Abdullah'ın Vefatı
Peygamberimiz (a s )ın babası Hz Abdullah, Hz Amine ile evlendikten kısa bir müddet sonra,[57] Kureyşlilerin ticaret malları yüklü kafilelerinden bir kafileye katılarak Şam'a, Gazze'ye gitmişti Satacaklarını satıp alacaklarını aldıktan sonra, oradan geri dönüldüğü sırada,[58] yolda hastalandı Medine'ye gelince,[59] arkadaşlarına:
"Ben, burada dayılarım Adiyy b Neccar oğullarının yanında biraz kalayım" dedi ve hasta olarak onların yanında bir ay kaldı
Kafile arkadaşları, yollarına devam edip Mekke'ye geldiler
Abdulmuttalib, onlardan, oğlunun nerede kaldığını sordu Onlar da, "Onu gerimizde, dayıları Adiyy b Neccar oğullarının yanında bıraktık Kendisi hastadır" dediler
Bunun üzerine, Abdulmuttalib, büyük oğlu Hâris'i acele Medine'ye yolladı Haris Medine'ye vardığı zaman, Hz Abdullah'ı vefat etmiş ve Adiyy b Neccarlardan Nâbiga'nın evine gömülmüş buldu
Hz Abdullah'ın kabri Nâbiga'nın evinin içine girilince sol tarafa düşen küçük evindedir
Dayıları; Abdullah'ın nasıl hastalandığını, olanca çabalarına rağmen kendisini kurtaramadıklarını ve Nâbiga'nın evine gömdüklerini Hâris'e anlattılar
Haris, acele Mekke'ye dönüp babasına acı haberi verince, Abdulmuttalib de, Abdulmuttalib'in bütün oğulları ve kızları da son derece ağladılar [60]
Hz Abdullah, vefat ettiği zaman 25 yaşında idi [61]
Peygamberimiz (a s ) da, daha annesinden doğmamıştı [62]
Hz Âmine'nin Hz Abdullah Hakkındaki Mersiyesi
Hz Amine, kocası Hz Abdullah için söylediği mersiyede şöyle dedi:
"Artık, Mekke'nin Batha tarafı, Hâşim oğullarından boşaldı
O, ölümün davetine uyarak, evinden örtüler ve kefenler içinde çıkıp kabre gitti!
Fakat, ölüm insanlar arasında Hâşim oğlu gibi bir yiğit bulup onun boşluğunu dolduramaz l
Bütün dostları ve arkadaşları, onun tabutunu taşımak için üşüşmekte ve elden ele almakta idiler
Ne yazık ki, ecel hiç beklenmedik bir zamanda onu alıp götürdü!
Halbuki, o, cömert ve çok merhametli bir insandı "[63]
Hz Abdullah'ın Terikesi
Hz Abdullah'ın, miras olarak bıraktığı;
Ümmü Eymen (Bereke) adında bir köle kadın,
Beş adet deve,
Birkaç davar,[64]
Bir adet kılıç,
Bir miktar gümüş paradan ibaretti [65]
Peygamberimiz (a s )ın Doğumu, Doğum Tarihi ve Doğum Yeri
Peygamberimiz (a s ); Fil yılında, Rebiülevvel ayının 12 Pazartesi günü,[66] tanyeri ağarırken,[67] Şı'b'daki evlerinde doğdu [68]
Riyaziyecilere göre; doğum tarihi şemsî aylardan Nisan ayının yirmisine rastlamış,[69] Mısırlı Mahmud Felekî Paşa da, bunun Milâdî 571 yılı 20 Nisan Pazartesi gününe rastladığını hesapla doğrulamıştır [70]
Peygamberimiz (a s )ın doğduğu ev: Şı'b'da, Hâşim'den Abdulmuttalib'e kalan, ondan da Peygamberimiz (a s )ın babası Hz Abdullah'ın hissesine düşen ev olup, "Mevlid Sokağı" diye anılan Ebu Talib Şı'b'ı caddesinde, Leyl sokağında idi [71]
Peygamberimiz (a s )ın doğumu gecesinde, Abdurrahman b Avf'ın annesi Şifa Hatun da hazır bulunup ebelik etmiştir [72]
Peygamberimiz (a s )dan üç yaş büyük olan amcası Hz Abbas da; Hz Âmine'nin bir oğlan çocuğu doğurduğu haber verilince, annesinin sabahleyin kendisini elinden tutup oraya götürdüğünü, Peygamber (a s )ın evlerinin ortasında yattığı yerde döşeğine ayağıyla vurduğunu hâlâ görür gibi olduğunu ve orada bulunan kadınların kendisini onun üzerine çekip "Öp kardeşini!" dediklerini bildirir [73]
Doğum Gecesinde Vuku Bulan Önemli Hadiselerden Bazıları
1 Hz Aişe'den rivayet edildiğine göre;
Mekke'de, ticaretle uğraşan bir Yahudi Peygamberimiz (a s )ın doğduğu gece, doğuşuna alâmet olan yıldızın doğduğunu görmüş, katıldığı Kureyş meclislerinden bir mecliste:
"Ey Kureyş cemaatı! İçinizden, bu gece çocuğu doğan oldu mu?" diye sormuştur
"Vallahi, bilmiyoruz!" dediler
Bunun üzerine, Yahudi:
"Ey Kureyş cemaatı! Size söylediğim şeyi ezberleyiniz! Bu gece, bu âhir zaman ümmetinin peygam*beri doğmuştur! Onun iki küreği arasında, üzerinde tüyler bulunan kırmızımtırak bir ben de vardır!" dedi
Meclistekiler, Yahudi'nin sözlerinden hayrette kalarak meclisten dağıldılar Onlardan her biri, evler*ine varınca, Yahudi'nin söylediklerini ailelerine haber verdiler
Bazılarına, aileleri:
"Abdullah b Abdulmuttalib'in bir oğlu doğdu Kendisine, Muhammed ismini verdiler" dediler
Onlar, o günden sonra, Yahudi'nin evine gidip:
"Bizim içimizde bir çocuk doğduğunu duydun mu, öğrendin mi?" dediler [74]
Yahudi: "Ben size onun doğduğunu haber verdi ktien sonra mı, yoksa önce mi doğdu?" diye sordu
"Önce doğdu!" dediler [75]
Dileği üzerine, kendisini Hz Âmine'nin evine götürdüler
Yahudi, Hz Âmine'den, oğlunu yanına çıkarmasını istedi; çıkarıldı
Peygamberimiz (a s )ın arkasındaki peygamberlik hâtemini görünce, Yahudi bayıldı Ayıldığı zaman, kendisine "Yazıklar olsun sana! Ne oldu sana?" dediler
Yahudi:
"Vallahi, artık İsrail oğullarından peygamberlik gitti![76] Ellerinden Kitap da gitti! Bu, İsrail oğullarının öldürüleceklerine ve bilginlerinin de itibarlarının kalmayacağına verilmiş bir hükümdür! Araplar, peygam*berlikle, büyük bir izzet ve şerefe erecekler![77] Ey Kureyş cemaatı! Sevininiz! Vallahi, siz; haberi doğu*dan batıya kadar ulaşacak bir atilim ve yenme gücüyle güçleneceksiniz!" dedi [78]
2 Medineli Müslümanlardan şair Hassan b Sabit der ki:
"Ben, yedi sekiz yaşlarında, duyduklarımı kavrayabilecek, boylu boslu bir çocuktum
Bir gün, Yesrib'de (Medine'de) bir Yahudi'nin köşk üzerinden en yüksek sesle:
'Ey Yahudi cemaatı!' diyerek bağırdığını işittim
Yahudiler, etrafına toplanınca, ona:
'Allah cezanı versin! Ne oldu sana?' dediler
O da:
'Ahmed'in doğumunda doğacak olan yıldızı, bu gece doğdu!1 dedi "[79]
İbn İshak:
"Hassan b Sâbit'in torunu Saîd b Abdurrahman'a:
'Resûlullah (a s ) Medine'ye geldiği zaman Hassan b Sabit kaç yaşında idi?' diye sordum
Saîd:
'Hassan, altmış yaşında idi Resûlullah (a s ) da, elli üç yaşında iken Medine'ye geldi' dedi
Demek ki, Hassan, o Yahudinin söylediğini yedi yaşında iken işitmiş" demiştir [80]
Hz Âmine'nin bildirdiğine göre; Peygamberimiz (a s )a, ne hamileliği sırasında, ne de onu dünyaya getirirken hiçbir zahmet çekmemiş ve o doğarken de, doğu ile batı arasını aydınlatan bir nurun kendisinden onunla birlikte çıktığını görmüştür [81]
Peygamberimiz (a s ), doğarken, çocukların yere düştükleri gibi düşmeyip ellerini yere dayamış, başını semaya kaldırmış olarak doğmuştur [82]
Muhammed (a s ) doğunca, geleneğe göre sabaha kadar üzerine kapatılan çanağın yarılarak, yarığından kendisinin gözlerini semaya diktiği görülmüştür [83]
"Doğrusu, biz bunun gibi bir çocuk görmedik!" denilmiştir [84]
Şeytan; hayatında koparacağı dört çığlıktan birisini, bu kutlu doğum gecesinde koparmıştır [85]
İran başkadısı ve din adamı Mubezan, rüyasında; birtakım serkeş develerin bir sürü yürük atları
önlerine katarak Dicle ırmağını geçtiklerini, İran topraklarına yayıldıklarını görmüştür
Save gölünün suyu çekilmiştir
Semave vadisini su basmıştır
Kisra'nın sarayından 14 şerefe yıkılmıştır
İranlıların 1000 yıldan beri hiç sönmeden yanan ateşgedeleri sönüvermiştir![86]
Peygamberimiz (a s )ın Kâbe'ye Götürülüp Dua Edilişi
Hz Amine; Peygamberimiz (a s )ı dünyaya getirdiği zaman, Peygamberimiz (a s )ın dedesi Abdulmuttalib'e:
"Bir oğlan torunun doğdu [87] Gel de, gör onu!" diye haber saldı [88]
Abdulmuttalib, o sırada Kabe'nin yanında, Hicr'de, oğlu, ve kavminden bazı kimselerle birlikte otu*ruyordu
Müjdeci, ona:
"Âmine bir oğlan çocuğu doğurdu!" diye haber verince Abdulmuttalib çok sevindi ve hemen ayağa kalkıp yanındakilere birlikte Hz Âmine'yi görmeye geldi [89]
Torununa baktı [90]
Hz Âmine hamile iken düşünde gördüğü şeyleri; kendisine neler söylendiğini ve koyacağı isim hakkında ne emir verildiğini Abdulmuttalib'e anlattı [91]
Abdulmuttalib torununu bir kumaş parçasına sarılmış olduğu halde[92] kucağına alıp Kabe'ye girdi
Orada, Allah'a dua ve ihsanından dolayı şükranını arz ettikten sonra, onu annesine gönderdi [93]
Oğlu Ebu Talib'e de:
"Bu, benim sana, yanında bulundurup üzerine kanat gereceğin emanetimdir Muhakkak, bu oğlu*mun hal ve şânı yüce olacaktır!" dedi [94]
Peygamberimiz (a s )ın Hz Âmine ve Süveybe Hatun Tarafından Kısa Bir Müddet Emzirilişi
Peygamberimiz (a s )ı; önce annesi Hz Amine,[95] üç gün veya yedi gün emzirdi [96]
Bundan sonra, Süveybe Hatun, oğlu Mesruh ile birlikte, günlerce emzirdi [97]
Süveybe Hatun, daha önce Hz Hamza'yı, sonra da, Peygamberimiz (a s )la birlikte, Ebu Seleme b Abdulesed'i de emzirmişti
Bunun için, Hz Hamza ile Ebu Seleme, Peygamberimiz (a s )ın süt kardeşi idiler [98]
Peygamberimiz (a s ); Mekke'de iken, Süveybe Hatuna harçlık verir, Hz Hatice de ona ikramda bulunurdu
Süveybe Hatun; Ebu Leheb'in cariyesi idi
Hz Hatice onu azad etmek, kölelikten kurtarmak için Ebu Leheb'den satın almak istemişse de, Ebu Leheb yanaşmamıştı
Peygamberimiz (a s ) Medine'ye hicret ettiği zaman, Ebu Leheb onu kendiliğinden azad etmişti
Peygamberimiz (a s ), Süveybe Hatuna Medine'den de harçlık ve elbise gönderirdi
Hicretin yedinci yılında, Hayber seferinden dönerken, onun vefat etmiş olduğunu haber alınca "Oğlu Mesruh ne yapıyor?" diye sormuş; "Annesinden önce, o da vefat etti!" denilmişti
Bunun üzerine, Peygamberimiz (a s ) "Onların akrabalarından sağ kalan kim var?" diye sor*muş; "Hiçbir kimse yok!" demişlerdir [99]
Peygamberimiz (a s )ın Doğumundan Dolayı Halka Ziyafet Çekilişi
Peygamberimiz (a s )ın doğumunun yedinci günü, dedesi Abdulmuttalib [100] develer, davarlar kestirerek Mekke halkına üç kez yemek yedirmesini, oğlu Ebu Talib'e emretti
Ayrıca, Mekke mahallelerinden her mahallede develer kesilerek bırakıldı
Onlardan insanların, kurtarın, kuşların yararlanmalarına engel olunmadı [101]
Kureyşliler, ziyafetten sonra:
"Ey Abdulmuttalib! Doğumu sebebiyle bize ikramda bulunduğun bu oğluna ne isim taktın?" diye sor*dular
Abdulmuttalib:
"Muhammed ismini taktım!" dedi
Kureyşliler:
"Ne için, aile halkının, atalarının isimlerinden birini takmaya özen göstermedin de, Muhammed ismi*ni taktın?" diye sordular
Abdulmuttalib:
"Gökte Allah'ın, yerde de halkın onu övmelerini istedim!" dedi [102]
Yeni Doğan Çocukların Sütannelere Verilmesi Âdeti
Yeni doğan çocuklarını sütannelerine vermek, Kureyş ve diğer Arap eşrafının âdetleri idi
Bu da; kadınların kocalarıyla daha rahat meşgul olmalarını ve çocukların da[103] kırda yaşayan Araplar içinde,[104] özellikle havasının güzelliği, rutubetinin azlığı ve suyunun tatlılığı ile tanınan yerlerde yaşayan şerefli kabileler arasında[105] sağlam vücutlu, sıkı etli, cesaretli yetişmelerini ve düzgün ve pürüzsüz konuşmayı öğrenmelerini sağlamak içindi
Emevî halifelerinden Abdulmelik b Mervan:
"Velid'i sevmek, bize zarar verdi!" derdi
Velid; annesinin yanından ayrılmadığı için, konuşurken hep gramer hatası yapardı
Kardeşi Süleyman ise, çok düzgün ve pürüzsüz konuşurdu Çünkü, Süleyman ve öteki kardeşleri, kırda otururlardı
Arapça'yı açık, pürüzsüz ve düzgün konuşmayı orada öğrenmişlerdi [106]
Umumiyetle Araplar için tek lügat vardı Benî Sa'd b Bekr'lerin ise lügatları yedi idi
Benî Sa'd b Bekr b Hevazin'ler; Arap kabileleri içinde, dil bakımından en fesahatli olanı, en açık, en düzgün ve en pürüzsüz konuşanı idi [107]
Benî Sa'd b Bekr kabilesi; Arap kabileleri arasında cömertlikleri ve şereflilikleri ile de tanınmış bir kabile idi [108]
Mekke çevresinde ve Harem içinde oturan kabilelerden sütannesi olanlar, her yıl, iki kez, yaz ve güz mevsimlerinde Mekke'ye gelerek, yeni doğan çocukları-ücretle emzirmek üzere-alıp yurtlarına götürür*lerdi [109]
Sütannesi Halime Hatunun Peygamberimiz (a s )ı Emzirişi ve Büyütüşü
Peygamberimiz (a s )ı; Süveybe Hatundan sonra, Benî Sa'd b Bekrkabilesinden sütannesi Halime Hatun götürüp emzindi [110]
Halime Hatun; Kays b Aylan'lardan Ebu Züeyb Abdullah b Hâris'in kızı [111] ve Sa'd b Bekr b Hevazin'lerden Haris b Abduluzza'nın da zevcesi idi
Peygamberimiz (a s )ın bu sütanne ve babadan kardeşleri de, Abdullah b Haris, Üneyse binti Haris ve Şeyma binti Haris idi
Halime Hatun; yanında, kocası ve memedeki küçük oğlu ve Benî Sa'd b Bekr kadınlarından dal[112] on kadın olduğu halde,[113] emdirilecek oğlan çocuğu arayıp bulmak üzere, yurtlarından yola çıktılar [114] Mekke'ye geldiler [115]
Halime Hatun der ki:
"İçinde bulunduğumuz kuraklık ve kıtlık yılında, hiçbir şeyimiz kalmamıştı
Ben, kır merkebimin üzerinde idim
Yanımızda yaşlı bir devemiz de bulunuyordu
Vallahi, o bize bir damla bile süt vermiyordu
Fakat, biz, bir yağmura kavuşmayı, darlıktan kurtulmayı umup duruyorduk
Üzerinde bulunduğum arık ve zayıf merkebimin yürüyüşünün ağırlığı, arkadaşların canını sıkacak dereceye varmıştı
Nihayet, Mekke'ye varıp, emzirilecek oğlan çocukları aramaya başladık
İçimizde hiçbir kadın yoktu ki, o ona arz ve teklif edilsin de, 'Yetimdir!' denilince onu almaktan kaçın*mış olmasın!
Çünkü, bizler, emzireceğimiz çocuğun babasından bahşişe kavuşmayı umuyor, ve onun [Peygamber (a s )ın] hakkında da:
'Yetimdir Annesi ve dedesi, bize ne ihsan yapabilecek?' diyorduk
Bunun için, hepimiz, onu emzirmek üzere almak istememiştik
Benimle gelmiş olan kadınlardan, emzirilecek çocuk almayan, benden başka, kalmamıştı "[116]
O sırada, Abdulmuttalib, Peygamberimiz (a s ) için sütannesi arayıp duruyordu [117]
Halime Hatun der ki:
"Abdulmuttalib, benimle karşılaşınca:
'Sen, kimsin?' diye sordu
'Ben, Benî Sa'd'lardan bir kadınım!' dedim
'İsmin nedir?' diye sordu
'Halime' dedim
Abdulmuttalib gülümsedi:
'Ne güzel! Ne güzel! Sa'd ve hilm iki güzel haslettir ki, dünyanın hayrı da, ebediyetin izzet ve şere*fi de bunlardadır
Ey Halime! Benim yanımda yetim bir çocuk vardır ki, onu Benî Sa'd kadınlarına teklif ettim
'Biz, götüreceğimiz çocuklardan yararlanmayı, onların babalarından ikram görmeyi umuyoruz' diy*erek, almaya yanaşmadılar
Onu emzirmeyi, sen üzerine alır mısın?
Belki onun yüzünden saadete, mutluluğa erersin' dedi
Ben de:
'Bana biraz müsaade et de, kocama bir danışayım' dedim
Hemen, kocamın yanına dönüp durumu ona haber verdim [118] ve:
'Mekke'de, bu yetim çocuktan başka, emzirilecek çocuk yoktur! O çocuğu almamızı uygun görür müsün?
Ben yurdumuza eli boş dönmemizi hoş bulmuyorum [119]
Vallahi, ben, arkadaşlarım arasında, emzirilecek bir çocuk almadan geri dönmeyi istemiyorum
Vallahi, o yetime gideceğim Ben de onu alacağım!' dedim
Kocam:
'Bunu yapmanda bir sakınca yok Belki, Allah onun yüzünden bereket ve bolluk ihsan eder [120]
Ey Halime![121] Git, al onu!'dedi [122]
Döndüğüm zaman, Abdulmuttalib'i oturmuş, beni bekliyor bir halde buldum
Kendisine: 'Haydi, çocuğu getir!' deyince, yüzünde sevinç belirdi ve beni hemen Âmine'nin evine götürdü
Âmine, bana 'Hoş geldin! Safa geldin!' dedi Beni Muhammed (a s )ın bulunduğu odaya koydu [123]
Odaya girdiğim zaman, o, sütten daha ak bir yün kumaşa sarılmış, kendisinin altına da yeşil ipek*ten bir sergi serilmişti
Sırtüstü yatırılmış, mışıl mışıl uyuyor, kendisinden misk kokusu geliyordu!
Sevimliliğine ve yüzünün güzelliğine hayran oldum
Kendisini uykudan uyandırmaya kıyamadım
Ellerimi göğsünün üstüne yavaşça koyduğum zaman, gülümsedi ve bana bakmak için gözlerini açtı
Hemen, iki gözünün arasından öptüm ve kucağıma aldım '"[124]
Hz Âmine:
"Bana, üç gece: 'Oğlunu, Benî Sa'd b Bekr'lerde Ebu'z-Züeyb ailesi içinde emzireceksin!' denildi" dedi
Halime Hatun:
"İşte, bu kucağımdaki çocuğun sütbabası Ebu'z-Züeyb'dir O benim babamdır" dedi
Hz Âmine gerek hamilelik, gerek doğum sırasında gördüklerini haber verip "Oğlumu iyi koru!" diy*erek Halime Hatuna sıkı sıkı tenbihatta bulundu
Halime Hatunun içi son derecede ferahladı, işittiği şeyler kendisini sevindirdi [125]
|