Yalnız Mesajı Göster

'''İslam Tarihi'''

Eski 08-02-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

'''İslam Tarihi'''






Bir Kâhinin Peygamberimiz Üzerindeki Teşhisi ve Korkunç Teklifi





Peygamberimiz (as), beş yaşında bulunduğu ve dedesi Abdulmuttalib'e teslim edildiği sırada, Mekke'ye bir kâhin gelmişti Kâhin Abdulmuttalib'in yanında Peygamberimiz (as)ı görünce, ona dikkatli dikkatli bakıp:


"Ey Kureyş cemaatı! Şu çocuğu öldürünüz! Çünkü, o sizi bölecek, öldürecek!" dedi


Abdulmuttalib, Peygamberimiz (as)ı hemen oradan kaçırdı[177]




Peygamberimiz (as)ın Annesine Teslim Edilişi






Halime Hatun der ki:


"Sütoğlumu annesine götürdüğümüz zaman:


'Onu ne diye getirdin ey sütannesi? Halbuki, yanında kalması için ne kadar ısrar etmiş durmuştun?' dedi


'Allah oğlumu büyüttü Ben artık üzerime düşen vazifeyi yerine getirmiş bulunuyorum Doğrusu, kendisinin başına birşeyler gelmesinden de korktum Şimdi, onu, istediğin gibi, sana teslim ediyorum' dedim


'Sen bu halde değildin Bana doğrusunu haber ver?' dedi


Kendisine herşeyi haber vermedikçe beni bırakmadı, ve:


'Yoksa, sen ona şeytanın musallat olduğundan mı korktun?' dedi


'Evet' dedim


'Hayır! Vallahi, şeytan için, ona musallat olmaya, sataşmaya asla yol yoktur Hiç şüphesiz, benim oğlum için büyük bir hal ve şan vardır Ben sana onun haberini bildireyim mi?' dedi


'Evet! Bildir1 dedim


'Ben ona hamile olduğum zaman, Şam topraklarından Busra'nın köşklerini[178] bana aydınlatıp gösteren bir nurun benden çıktığını gördüm


Ona hamileliğimde de, vallahi, bana hamilelikten daha hafif, daha kolay gelen birşey görmedim


Doğurduğum zaman, o, başka çocukların yere düştükleri gibi düşmeyip, ellerini yere dayamış, başını semaya kaldırmış olarak doğmuştur


Şimdi, sen onu bana bırakıp doğruca yurduna gidebilirsin artık' dedi"[179]




Mekkelilere Ziyafet Çekilişi ve Halime Hatunun İkramlara Gark Edilişi






Halime Hatun der ki:


"Kureyşliler ve sair halk sakinleştikleri zaman, Abdulmuttalib, yirmi deve[180] ve ayrıca, davar ve sığır da kestirip Mekke halkına yemek yedirdi[181]


Fakirlere sadaka olarak da, 50 ratl[182] altın dağıttı[183]


Sonra da, benim için hazırlanacak herşeyi en güzel bir şekilde hazırlatıp beni yurduma döndürdü


Ben, yurduma, tarif edemeyeceğim her dünyalık hayırla döndüm!


Muhammed, dedesinin yanında kaldı


Abdulmuttalib'e, onun bütün haberlerini anlattım


Abdulmuttalib onu bağrına basıp ağladı


'Ey Halime! Hiç şüphesiz, bu oğlum için büyük bir hal ve şan vardır Ben, o zamana erişmeyi ne kadar arzu ederdim!' dedi"[184]




Peygamberimiz (as)ın Halime Hatuna Sevgi ve Saygısı






Peygamberimiz (as), Halime Hatunu gördükçe:


"Benim annem, annem! Benim annem!" der, kendisine candan sevgi ve saygı gösterir, omuz atkısını yere serip onu oturtur, [185] bir dileği varsa hemen yerine getirirdi[186]


Halime Hatun, bir gün, Peygamberimiz (as)ı görmek için Mekke'ye gelmişti


Peygamberimiz (as), o zaman, Hz Hatice ile evli bulunuyordu [187]


Halime Hatunu konukladılar ve ağırladılar[188]


Halime Hatun; yurtlarında hüküm süren kuraklık ve kıtlıktan, hayvanlarının kırıldığından dert yandı


Peygamberimiz (as), bu hususta Hz Hatice ile konuştu


Hz Hatice, ona kırk koyun ile, binmek ve yüklerini taşımak üzere, bir de deve verdi[189]


Peygamberimiz (as); Mekke'nin fethinde Ebtah mevkiinde bulunduğu sırada, Halime Hatunun kızkardeşi, görümcesi (kocasının kızkardeşi) ile birlikte, Peygamberimiz (as)ı ziyaret ve bir dağarcık içinde keş peyniri (çökelek) ve yoğurt kurusu ile eritilmiş yağ hediye etmişti


Peygamberimiz (as), ona hemen Halime Hatunu sordu Vefat etmiş olduğu söylenince, Peygamberimiz (as)ın gözleri yaşla doldu


Onun, geride kimlerinin kaldığını da sorup bilgi aldı


Bu sütannenin kardeşine elbise giydirilmesini, bir deveye bindirilmesini, kendisine ayrıca 200 dirhem gümüş para da verilmesini emretti


Kadıncağız sevinerek yurduna dönerken:


"Sen, küçük iken de, büyüdükten sonra da ne güzel kefil olunansın, bakılansın!" demekte idi[190]


Hevazin temsilcileri içinde Medine'ye gelen ve Peygamberimiz (as)a sütannesi dolayısıy*la amca düşen Ebu Servan da:


"Yâ Rasûlallah! Biz seni süt emer olarak gördük Fakat senden daha hayırlı süt emenini görmedik!


Biz seni sütten kesilmiş olarak gördük Fakat senden daha hayırlı sütten kesilenini görmedik!


Biz seni genç iken de gördük Fakat senden daha hayırlı genç görmedik!" demiştir[191]




Peygamberimiz (as)ın Annesiyle Birlikte Medine'ye Gidişi






Peygamberimiz (as); Mekke'de, annesi Hz Amine ile dedesi Abdulmuttalib b Hâşim'in yanında, Yüce Allah'ın himayesinde yaşıyor; Yüce Allah, onu, peygamberlikle şereflendireceği için, bir nebat, bir gül gibi güzelce büyütüyordu [192]


Peygamberimiz (as), altı yaşında iken; annesi Hz Âmine, kocası Hz Abdullah'ın Medine'deki Benî Adiyy b Neccarlardan olan dayılarını ziyaret ettirmek üzere[193] Peygamberimiz (as)ı dadısı Ümmü Eymen ile birlikte iki deve üzerinde Medine'ye götürdü ve Nâbiga'nın evine indi[194]


Rivayete göre; Hz Âmine'nin Medine'ye gidişi, özellikle, kocası Hz Abdullah'ın kabrini ziyaret için*di[195]


Zaten, Hz Âmine her yıl Medine'ye gidip kocasının kabrini ziyaret ederdi [196]


Kendisinin aynı maksatla, kayınpederi Abdulmuttalib ve dadı Ümmü Eymen'le birlikte Medine'ye git*tiği de rivayet edilir [197]


Neccar oğullarının dayılıkları, Abdulmuttalib'in dayısı olmalarından dolayı idi[198]


Hâşim b Abdi Menaf, Medine'de Benî Neccarlardan Amr'ın kızı Selma Hatunla evlenmiş; Abdulmuttalib, Selma Hatundan doğmuştu[199]




Peygamberimiz (as)ın Medine Ziyaretine Ait Bazı Hatıraları ve Yahudilerin Onun Üzerindeki Teşhisleri






Konuklar; Medine'deki dayılarının evinde bir ay oturdular [200]


Peygamberimiz (as); Medine'de geçen bir aylık ikametleri sırasında olanlardan birçok şeyler hatırlıyordu


Nitekim, Medine'ye hicret edip geldiği zaman, Adiyy b Neccar oğullarının köşklerini görür görmez tanımışı[201] ve:


"Çocukluğumda, bu köşkün damında Ensar kızlarından Enise ile oynardım Dayılarımın oğulların*dan bazıları da yanımda bulunurlardı" demiştir


Nâbiga'nın evine bakınca da:


"Oraya da, beni annem konuk olarak indirmişti


Babam Abdullah b Abdulmuttalib'in kabri de bu evin içindedir


Suda yüzmeyi de, Adiyy b Neccarların kuyusunda öğrenmişti m [202]


Yahudilerden birtakım kimseler, yanıma gelirler, bana bakar dururlardı [203]


Bir gün, Yahudilerden bir adam da, bana dikkatli dikkatli bakıp durduktan sonra, dönüp gitti Yalnız bulunduğum bir günde, tekrar yanıma gelip:


'Ey çocuk! Senin ismin nedir?' diye sordu


'Ahmed!' dedim


Sırtıma bakınca:


'Bu, bu ümmetin peygamberidir!' dedi


Dayılarım da durumu anneme anlatınca, annem benim hayatım hakkında korkmaya başladı


Mekke'ye dönmek üzere, Medine'den acele yola çıktık"[204]


Peygamberimiz (as)ın dadısı Ümmü Eymen de, bu husustaki hatırasını şöyle anlatır:


"Bir gün, gündüzün ortalandığı sırada, Medine Yahudilerinden iki kişi gelip:


'Ahmed'i yanımıza çıkar da, bir bakalım?' dediler


Kendisini onların yanına çıkardım Uzun uzun süzdüler, evirdiler, çevirdiler[205] Hatta, onun edeb yerine bile baktılar![206]


Onlardan birisi diğerine:


'Bu, bu ümmetin peygamberidir Burası da, onun hicret yurdudur Bu şehirde de, öldürme ve sürgün etme gibi birtakım büyük hadiseler vuku bulacaktır' dedi[207]


Ben, ondan bu hususta işittiğim sözlerin hepsini ezberlemişimdir"[208]




Hz Âmine'nin Ebva'da Vefat Edişi ve Peygamberimiz (as)ın Ümmü Eymen Tarafından Mekke'ye Götürülüp Dedesine Teslim Edilişi






Hz Amine, Medine'deki Neccar oğullarından olan dayılarını ziyaret ettirdikten sonra Peygamberimiz (as)ı Mekke'ye getirirken,[209] yolda hastalanıp Ebva köyünde durakladı[210]


Başucunda duran ciğerparesinin yüzüne baktı


Sonra da, ona şöyle hitap etti:


"Ey çekilen dehşetli ölüm okundan, Allah'ın lutfu ve yardımı ile yüz deve karşılığında kurtulan zâtın oğlu!


Allah, seni mübarek ve devamlı kılsın!


Eğer rüyada gördüklerim doğru çıkarsa, sen celâl ve ikram Sahibi tarafından Âdem oğullarına helâl ve haramı bildirmek üzere gönderileceksin!


Allah, seni, milletlerle birlikte devam edip gelen putlardan, putperestlikten de esirgeyecek, alıkoya*caktır!


Her canlı varlık ölür


Her yeni eskir


Her yaşlanan, kocayan, zeval bulur, yok olur


Ben de öleceğim


Fakat, temelli anılacağım


Çünkü temiz bir oğul doğurmuş, arkamda hayırlı bir andaç bırakmış bulunuyorum "[211]


Hz Âmine, Ebva'da vefat etti[212] Oraya da gömüldü[213]


Hz Âmine vefat ettiği zaman otuz yaşında idi[214]


Ebv'a; Mekke ile Medine arasında bir köy olup[215] Medine'ye Mekke'den daha yakındır[216]


Medine'ye 23 mil,[217] yani beş günlük uzaklıktadır[218]


Hz Âmine'nin Ebva'da vefatı üzerine, Peygamberimiz (as)ı, dadısı Ümmü Eymen (Bereke) bağrına bastı


Mekke'den binip gelmiş oldukları iki deveden[219] birisine bindi Ötekini yedeği ne alarak, beş günde, Peygamberimiz (as)ı Mekke'ye getirip dedesine kavuşturdu[220]


Dünyada böylece babasız ve annesiz kalan Peygamberimiz (as)ı, Yüce Allah hamisiz bırakmadı Önce dedesinin, sonra da amcası Ebu Talib'in bağrına bastırdı[221]


Duhâ sûresinin 6 âyetinde:


"Rabbin, seni yetim bulup da barındırmadı mı?" buyurularak bu gerçek hatırlatılır[222]




Peygamberimiz (as)ın Dadısı Ümmü Eymen'e Sevgi ve Saygısı






Peygamberimiz (as)ın dadısı Ümmü Eymen'in asıl adı Beneke'dir


Peygamberimiz (as) Hz Hatice ile evlendiği zaman, Bereke de Hazreclilerin Haris oğullarından Ubeyd b Zeyd ile evlenmiş, kendisinden Eymen doğmuştu


Eymen, Huneyn gazasında şehit olmuştur


Ümmü Eymen; Ubeyd'den sonra, Zeyd b Harise ile evlenmiş, Üsâme adındaki oğlu dünyaya gelmiştir[223]


Peygamberimiz (as) bu dadısını sık sık ziyaret[224] ve kendisine "Ey anne!" diye hitap eder;[225] "Annemden sonra, annem!" diyerek sevgi ve saygı gösterir,[226] ona baktıkça:


"Bu, benim ev halkımdan sağ kalanıdır!" buyururdu[227]




Peygamberimiz (as)ın Hz Âmine'nin Kabrini Ziyaret Edişi






Peygamberimiz (as); Hudeybiye umresine giderken, Ebva köyüne uğramıştı [228] Annesi Hz Âmine'nin kabrini ziyaret için Yüce Allah'tan izin istemiş, izin verilince de[229] gidip kabrin üzerini eliyle düzlemiş,[230] ağlamış, yanındakileri de ağlatmıştı[231] Ne için ağladığı sorulunca: "Rahmet duygusu beni rikkate getirdi de ağladım!" buyurmuştur[232]




Abdulmuttalib Dedenin Peygamberimiz (as)ın Üzerine Kanat Gerişi






Abdulmuttalib Dede; babasız ve anasız kalan torununu yanına alıp şefkatle bağrına bastı


Oğullarından hiçbirine göstermediği şefkati ona gösterdi Onun üzerine kanat gerdi, titredi durdu[233]


Abdulmuttalib Dedenin; uyurken veya odasında yalnız iken, yanına hiç kimse giremez,[234] Kabe'nin Hicr'inde serili minderine de, kendisinden başkası oturamazdı[235]


Fakat, Peygamberimiz (as) dedesinin yanından hiç ayrılmaz; odasında yalnız olduğu, uyuduğu sırada bile, dedesinin yanına serbestçe girer çıkardı[236]


Kabe'nin gölgesinde serili minderin üzerine-babalarına tazim ve saygılarından dolayı-oğullarından hiçbiri oturmaz, çevresinde dururlarken; Peygamberimiz (as) gelip dedesinin minderine serbestçe otururdu


Amcalarının, kendisini minderden çekmek için tuttuklarını gördüğü zaman, Abdulmuttalib:


"Bırakınız oğlumu![237] Vallahi, onun büyük bir hal ve şanı vardır!" der, minderinin üzerinde yanına oturtup sırtını eliyle sıvazlar, o ne yapsa hoşuna giderdi[238]


Peygamberimiz (as), yine bir gün, dedesinin Hicr'de serili minderinin üzerine oturmuş, bir adam çekip kendisini minderden kaldırınca, ağlamaya başlamıştır


Abdulmuttalib:


"Oğlum ne için ağlıyor?" diye sordu


"Mindere oturma isteğine engel olundu!" dediler[239]


Abdulmuttalib:


"Bırakınız oğlumu! Minderin üzerine otursun! Herhalde o, kendisinde bir şeref duyuyor Onun ne kendisinden önce geçmiş, ne de sonradan gelecek hiçbir Arab'ın erişemeyeceği bir şerefe ereceğini umuyorum!" dedi[240]


Abdulmuttalib Dede bu sevgili torununu yanına almadıkça yemek yemez;


"Oğlumu yanıma getiriniz!" der, yanına getirtirdi[241]


Yemeği getirildiği zaman da onu yanına alır, bazan da dizine oturtup yemeğin en nefisini hep ona yedirir,[242] o gelmedikçe yemeklere el sürmez, onun gelmesini bekler, sırtını sıvazlar, başını ve ağzını öper, sözleri ve hareketleri hep hoşuna giderdi


Edep ve terbiyesine de çok dikkat ederdi[243]


Peygamberimiz (as), sekiz yaşına kadar, yani Abdulmuttalib dedesinin vefatına kadar, onun yanında kaldı[244]

Alıntı Yaparak Cevapla