Yalnız Mesajı Göster

'''İslam Tarihi'''

Eski 08-02-2012   #14
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

'''İslam Tarihi'''






PEYGAMBERİMİZ (AS)IN HZ HATİCE İLE EVLENMESİ





Hz Hatice'nin Kimliği, Üstün Kişiliği ve Peygamberimiz (as)la Evlenmek İsteyişi






Hz Hatice; Cahiliye devrinde Tahine diye anılırdı


İki kere evlenmiş ve dul kalmıştı[1]


Nefise binti Münye (Ümeyye) der ki:


"Hatice binti Huveylid, b Esed, b Abduluzza, b Kusayy; işini bilir ve sıkı tutar, sağlam karakterli ve şerefli bir kadındı


Yüce Allah; onu, bu m eziyeti eriyle birlikte, daha da şereflendirmeyi ve hayra erdirmeyi diledi


Hatice, o zaman, Kureyş kadınlarının soy sopça en seçkin ve üstünü, şerefçe en büyüğü, mal bakımından da en zengini idi


Bunun için, kavminin her erkeği, elinden gelse, onunla evlenmeye can atar, onunla evlenebilmek için servetini saçardı


Muhammed ((as)) Hatice'nin Şam ticaretinden döndükten sonra, Hatice kendisiyle evlen*mek isteyip istemeyeceğini anlamak maksadıyla yoklama yapmak üzere, beni Muhammed ((as))'e gönderdi


Ona:


'Ey Muhammedi Seni evlenmekten alıkoyan nedir?' diye sordum


'Elimde param yok! Ben nasıl evlenebilirim?' dedi


'Eğer sana evlenme masrafı sağlansa da, sen cemale, mala, şerefe, denkliğe davet olunsan, ica*bet etmez misin?' diye sordum


'Kim bu kadın?' dedi


'Hatice'dir!' dedim


'Bu, sence, benim için nasıl olabilir?1 dedi


'Orası, bana düşen bir vazifedir1 dedim


'O halde, ben de senin dediğini yaparım!' dedi


Hemen gidip durumu Hatice'ye bildirdim"[2]


Hz Hatice, Nefise Hatun aracılığıyla yaptığı yoklama sonucunda Peygamberimiz (as) m kendisiyle evlenmeye razı olacağını anlayınca:[3]


"Ey amcamın oğlu! Akrabam olduğun kavminin arasında şerefli, emniyetli, güzel huylu ve doğru sözlü olduğun için seninle evlenmeyi arzu etmiş bulunuyorum[4] Amcam Amr b Esed'e gidip beni iste![5] Sen de, şu saatte gel!" diyerek Peygamberimiz (as)a; nikâhını kıyması için de amcası Amr b Esed, b Abduluzza, b Kusayy'a haber gönderdi[6]


Peygamberimiz (as), Hz Hatice'nin evlenme teklifini amcalarına duyurdu[7]


Ebu Talib, durumu iyice öğrenmek üzere, Peygamberimiz (as)ı yanına alıp Hz Hatice'nin evine vardı


Hz Hatice, Ebu Talib'e:


"Ey Ebu Talib! Amcamın yanına var da, kardeşinin oğlu Muhammed b Abdullah'la benim nikâhımı kıysın" dedi


Ebu Talib, o zaman Mudar'ların başkanları olan Hâşim oğullarından on kişilik bir toplulukla, Hz Hatice'nin amcasının yanına vardı [8]


Gidenler arasında Peygamberimiz (as)la bütün amcaları bulunuyordu[9]


Hz Hatice'nin amcası Amr b Esed, o zaman çok yaşlı idi[10] Esed'in, hayatta olan, ondan başka oğlu kalmamıştı[11]




Dünürlük ve Nikâh Töreni






Dünürlük ve nikâh töreninde Hz Hatice'nin amcası Amr b Esed ile Peygamberimiz (as) ve amcaları hazır bulundular[12]


Amr b Esed; sakalını sarı yağla yağlayıp taramış, üzerine de Bürd-ü Yemanî diye anılan Yemen işi alacalı kumaştan ağır bir elbise giymişti[13]


Hz Hatice'nin koyun etinden yaptırdığı yemekler yenildikten sonra, Hz Hatice Peygamberimiz (as)a:


"Amcan Ebu Talib'e söyle de, şu mecliste beni sana, amcamdan istesin!" dedi[14]


Ebu Talib hemen ayağa kalkıp şöyle konuştu:


"Hamd olsun Allah'a ki, bizi, İbrahim'in zürriyetinden, İsmail'in neslinden,[15] Maad'in mâdeninden ve Mudar'ın aslından yarattı


Bize; hac ve ziyaret edilecek bir beyt (Mabed), içinde emniyet ve huzura kavuşulacak bir Harem ihsan etti


Bizi; Beyt'inin bakıcısı ve Harem'inin yöneticisi kıldı[16]


Bizi; böylece, halkın hâkimi ve başkanı yaptı[17]


İçinde bulunduğumuz beldemizi, bize bereketli kıldı[18]


İmdi, kardeşimin oğlu Muhammed b Abdullah'la Kureyşten kim tartılsa[19] muhakkak, bu, soy sopça, akıl ve faziletçe[20] ona üstün tutulur;[21] kendisiyle kim ölçülse, bu, ondan büyük gelir[22]


Malı az olsa da, mal dediğin nedir ki? Tez geçici bir gölgedir; alınır verilir iğreti birşeydir![23]


Muhammed'in, Abdulmuttalib ve Hâşim gibi şanlı ataların torunu olduğunu bilirsiniz[24]


Kendisi, şimdi, kızınız[25] Hatice binti Huveylid'le evlenmeyi arzu etmektedir[26]


Aynı şekilde,[27] Hatice de, onunla evlenmeyi istemektedir[28]


Hatice'ye, kendi malımdan, mehir olarak ne vermemi istersiniz?[29]


Vallahi, bundan sonra, onun (yeğenimin) haberi büyük, hal ve şanı ulu olacaktır!" dedi[30]


Ebu Talib konuşmasını tamamlayınca, Hz Hatice'nin amcasının oğlu Varaka b Nevfel kalkıp şöyle konuştu:


"Allah'a hamd olsun ki, bizi de, anlattığın gibi yarattı


Saydığın fazl ve şereflerle de, mümtaz kıldı


Biz de, Arapların ulu kişisi ve başkanıyız


Siz de, böylesiniz


Ne Araplar sizin faziletinizi inkâr, ne de insanlardan hiçbiri sizin iftihar ettiğiniz şeyleri, şerefinizi red eder


Biz de, sizinle hısımlık kurmayı ve şereflenmeyi arzu ediyoruz


Ey Kureyş cemaatı! Şahit olunuz ki; ben, Hatice binti Huveylid'i, dörtyüz dinar mehirle Muhammed b Abdullah'a nikahladım!" dedi, sustu


Ebu Talib:


"Ben, Hatice'nin amcasının da konuşmasını istiyorum!" dedi


Bunun üzerine, Amr b Esed:


"Ey Kureyş cemaatı! Siz şahit olunuz ki; ben de, Hatice binti Huveylid'i, Muhammed b Abdullah'a nikahladım!" dedi


Hazır bulunan Kureyş uluları, buna şahit oldular[31]


Hz Hatice'ye mehir olarak 12 ukıyye[32] ve 1 neş altın verildiği,[33] 20 genç ve yiğit deve verilmesinin taahhüt edildiği de rivayet edilir[34]


Sanıldığına göre; develer, Peygamberimiz (as) tarafından mehre ilave edilmiştir[35]


Bir ukıyye 40 dirhemdir;[36] bir neş de, yarım ukıyye, yani 20 dirhemdir[37]


Peygamberimiz (as)ın zevcelerinden çoğunun mehri, onikişer ukıyye birer neş idi[38]




Düğün Şenliği ve Velime Cemiyeti






Hz Hatice; cariyelerine defler çaldırdı, oyunlar oynattı Peygamberimiz (as), evden dışarı çıkacağı sırada, Hz Hatice:


"Ey Muhammedi Nereye gidiyorsun? Amcan Ebu Talib'e uğra da, senin develerinden bir veya iki deve kessin ve halka yemek yedirsin!" dedi Peygamberimiz (as), öyle yaptı


Bu ziyafet, Peygamberimiz Aleyhiselamın verdiği ilk velime ziyafeti idi


Peygamberimiz (as) Hz Hatice ile evlendiği zaman, Ebu Talib son derecede sevindi ve: "Allah'a hamd olsun ki, bizden bütün sıkıntıları ve üzüntüleri giderdi" dedi[39]




Evlenme Tarihi ve Eşlerin Yaşları






Evlenme tarihi; Peygamberimiz (as)ın Busra dönüşünden 2 ay 24-25 gün sonra olup,[40] o zaman Peygamberimiz (as) 25 yaşında,[41] Hz Hatice ise 40 yaşında idi[42]




Kutlu Evlenmenin Yapıldığı Ev






Peygamberimiz (as)ın gerdeğe girdiği ev Hz Hatice'nin evi olup, Safa ile Metve'nin arasındaki Attarlar Çarşısının arkasında,[43] Adiyy b Hamraü's-Sakafî'nin evinin arkasında idi


Eve girilince, kapının sol tarafında[44] bir arşın bir karış çapında birtaş vardı


Hz Hatice ve kızları, daima bu evde oturmuşlar, Hz Hatice bütün çocuklarını bu evde dünyaya getirmiş, kendisi de bu evde vefat etmişti


Peygamberimiz (as), Medine'ye hicret edinceye kadar da, buradan ayrılmamıştı


Medine'ye hicret ettiği zaman, bu evi, amcası Ebu Talib'in oğlu Akîl zaptetti


Muaviye b Ebu Süfyan, halifeliği sırasında bu mübarek evi ondan satın alıp içinde namaz kılınır mescid haline koydurmuştur[45]




Zeyd b Hârise'nin Köle Olarak Satın Alınıp Azad ve Evlad Edinilişi






Zeyd b Harise; sekiz yaşında bir çocukken, Beni Kayn atlıları tarafından yapılan baskında yakalanıp Ukâz panayırında satılırken, onu Hakîm b Hizam halası Hz Hatice için dörtyüz dirheme satın almıştı


Peygamberimiz (as), onu görünce:


"Bu köle benim olsaydı, muhakkak, onu hemen azad ederdim!" demişti Hz Hatice:


"Haydi, o senin olsun!" diyerek Peygamberimiz (as)a bağışlamış, Peygamberimiz (as) da onu hemen azad etmişti


Daha sonra, Peygamberimiz onu evlad edinmişti[46]




Peygamberimiz (as)ın Hz Ali'yi Yanına Alıp Büyütüşü






Yüce Allah'ın Hz Aliye olan nimetlerinden ve onun hakkında dilediği iyiliklerden birisi, Kureyşîlerin şiddetli bir kıtlığa ve açlığa uğradığı bir vasatta, Peygamberimiz (as) in bakmak üzere onu yanı*na alarak büyütmesi olmuştur


Ebu Talib Amcanın aile efradı kalabalıktı


Peygamberimiz (as), Hâşim oğullarının en zengini olan amcası Hz Abbas'a gidip:


"EyAbbas! Biliyorsun ki, kardeşin Ebu Talib'in aile efradı çok kalabalıktır Halk, şu gördüğün kıtlık ve açlık felaketine uğramış, kıvranıp duruyor Haydi, Ebu Talib'in yanına gidelim de, kendisiyle konuşalım Oğullarından birini ben yanıma alayım, birini de sen yanına al! Onun aile yükünü biraz hafi*fletelim! Çocuklarından ikisinin yükünü onun üzerinden almamız, yetişir!" dedi


Hz Abbas:


"Olur!" dedi


İkisi birden kalkıp Ebu Talib'in yanına vardılar Ona:


"Halkın içinde kıvrandığı kıtlık ve açlık sıkıntısı ortadan kalkıncaya kadar, biz senin aile efradından bir kısmını yanımıza alıp geçim yükünü hafifletmek istiyoruz!" dediler Ebu Talib:


"Akîl'i, Talib'i bana bırakınız da, istediğinizi yapınız!" dedi


Bunun üzerine, Peygamberimiz (as) Hz Ali'yi, Hz Abbas da Hz Cafer'i yanına aldı


Yüce Allah, Peygamberimiz (as)ı peygamber olarak gönderinceye kadar, Hz Ali Peygamberimiz (as)ın yanında kaldı[47]




Peygamberimiz (as)ın Hz Hatice'den Doğan Çocukları






Peygamberimiz (as)ın, Hz Hatice'den, iki erkek, dört kız çocuğu doğdu[48]


Hz Hatice'den ilk doğan erkek çocuğu, Hz Kasım'dı ve Peygamberimiz (as), ondan dolayı "Ebu'l-Kasım=Kasım'ın Babası" künyesini taşırdı[49]


Hz Kasım yürüdüğü,[50] iki yaşında bulunduğu sırada vefat etti[51]


Peygamberimiz Aleyhisseiamın bütün çocuklarının doğum ebesi, Safiyye binti Abdulmuttalib'in cariyesi Selma Hatundu[52]


Selma Hatun, Hz Fâtıma'nın oğullarının da doğum ebesi idi[53]


Peygamberimiz Aleyhisseiamın, İslâm devrinde Hz Hatice'den ikinci erkek çocuğu doğup, kendi*sine Abdullah ismi verilmişti


Hz Abdullah, Tayyib ve Tahir diye de anı lirdi [54]


O da vefat ettikten sonra, Kureyş müşriklerinden Âs b Vâil, Peygamberimiz için:


"Bırakınız onu! O, ebter, nesli devam etmeyecek bir adamdır! Ölünce, anılmaz olur![55] Siz de, artık ondan rahata kavuşursunuz!" dedi[56]


Bunun üzerine, Yüce Allah, Kevser sûresini indirdi[57]


Peygamberimiz Aleyhisseiamın oğlu Hz Kasım'dan sonra Hz Hatice'den ilk doğan kızı, Hz Zeyneb idi[58]


Hz Zeyneb Peygamberimiz Aleyhisseiamın kızlarının en büyüğü idi[59] Hz Zeyneb doğduğu zaman, Peygamberimiz (as) otuz yaşında bulunuyordu[60]


Peygamberimiz Aleyhisseiamın, Hz Zeyneb'den sonra, kızı Hz Rukayye (Rukiyye) doğdu[61] Hz Rukayye doğduğu zaman, Peygamberimiz (as) otuzüç yaşında idi[62]


Hz Rukayye'den sonra, Hz Ümmü Külsûm doğdu[63]


Hz Ümmü Külsûm'dan sonra, Hz Fâtıma doğdu[64]


Hz Fâtıma'nın doğumu, Kureyşlilerin Kabe'yi yeniden yaptıkları yıla rasflar[65]


Bu da, Peygamberimiz (as)a Peygamberlik gelmeden beş yıl önce olup[66] o zaman Peygamberimiz (as) otuzbeş yaşında bulunuyordu[67]


Hz Abbas, bir gün, Hz Ali ve Hz Fâtıma'nın evine gitmişti


O sırada, Hz Fâtıma, Hz Ali'ye:


"Ben, senden yaşlıyım!" diyordu


Hz Abbas:


"Ey Fâtıma! Sen, Kureyşlilerin Kabe'yi yeniden yaptıkları ve Peygamber Aleyhisseiamın da otuz beş yaşında bulunduğu sırada doğdun Sen de, ey Ali! Bundan yıllarca önce doğmuştun!" dedi[68]




Kâbe'nin Kureyşliler Tarafından Yeniden Yapılışı






Peygamberimiz (as)ın atası, büyük peygamberlerden İbrahim (as)ın oğlu İsmail (as)la birlikte yapmış olduğu Kâbe'nin[69] yüksekliği dokuz arşındı[70]


Ne tavanı vardı, ne de duvarları örülürken çamur kullanılmıştı Sadece, taşlar, birbiri üzerine dizilmişti[71]


Peygamberimiz (as)ın atalarından Kusayy, Kabe'nin duvarlarını yeniden ördüğü gibi; onu, devm ağacının tahtaları ve kabuklan soyulmuş kuru hurma dallarıyla da, tavan I atmıştı[72]


Kureyşîler Kabe'yi yeniden yapmadan önce de, Kabe, taşlarla, çamursuz olarak, taşlar üstüste dizilmek suretiyle yapılmış bulunuyordu[73]


Bir kadının Kabe Hareminde buhurdanlıkta öd ağacı yaktığı sırada buhurdanlıktan sıçrayan bir kıvıl*cımdan, Kabe'nin kat kat olan örtüsü tutuşup tamamen yanmış,[74] bu yüzden, duvarlar da her taraftan gevşeyip çatlamış bulunuyordu[75]


Mekkelilerce Arim selleri diye anılan ve ardarda gelen sellerden çok daha büyük,[76] iki dağ arasını dolduran,[77] Mekke'nin yukarı tarafından gelen[78] birsel de Kabe'nin içerisine girerek duvarları büsbütün çatlatın iş,[79] Kabe yıkılacak diye,[80] Kureyşîleri son derece korkutmuştu[81]


Kabe'deki kuyunun içinde saklanagelirken[82] çalınan[83] birtakım zinet eşyasıyla, altından yapılmış, üzeri incili ve cevherli geyik heykelleri,[84] Huzaa kabilesinden Müleyh b Amr oğullarının azadlı kölesi Düveyk'in yanında bulunup, ceza olarak kendisinin eli kesilmişti


Bunun için, Kureyşîler; Kabe'nin duvarlarını onarıp sağlamlaştırmak ve üzerine de tavan çatmak istiyorlar,[85] fakat, onu yıkmaya kalkar1arsa[86] azaba uğrayabileceklerinden de[87] korkuyorlar,[88] Kabe'nin işini aralarında istişare ediyorlar,[89] kararsızlık içinde bulunuyorlardı[90]




Cidde Sahilinde Parçalanan Gemi Enkazının Kâbe İçin Satın Alınışı





Ficar kavgasından onbeş yıl sonra,[91] Peygamberimiz (as)a vahiy ve peygamberlik gelmeden beş yıl önce,[92] kendilerinin otuzbeş yaşında bulunduğu sırada;[93] Rum tüccarlarından birinin,[94] yapı ustası[95] ve marangoz olan[96] Bakom'un[97] gemisini,[98] çıkan şiddetli bir rüzgâr,[99] o zaman Mekke'nin Cidde tarafından iskelesi olan Şuaybe'ye doğru sürüklemiş,[100] gemi orada karaya çarparak parçalanmıştı[101]


Geminin yükü, ak, yumuşak düz taş ile, kereste ve demir gibi inşaat malzemeleri idi[102]


Bunları, Rum kralı, Habeşe'de[103] Farsların yıktı ki arı, [104] yeniden yapılacak kilise için, Mimar Bakom'la birlikte,[105] Mısır'dan, Kulzum denizi yolu ile göndermişti[106]


Rum tüccan, Kureyşîlere adam salıp, İbrahim (as)ın Beyt'ini yapmaları için gereken usta, marangoz ve keresteyi sağlamakta kendilerine yardımcı olacağını bildirmişti[107]


Kureyşîler geminin parçalandığını işitince,[108] Velid b Mugîre ve Kureyş'ten bazı kişiler, [109] hay*vanlarına binip,[110] parçalanan geminin yanına gittiler, [111] tahtalarını satın aldılar[112]


Kendileriyle birlikte Mekke'ye gelmesi için, Bakom'la konuştular[113]


Gemi tayfalarının da, Mekke'ye girip, yanlarında bulunan metalarını onda bir vergi ödemeksizin satabileceklerini bildirdiler


Halbuki, Araplardan, Rumların memleketlerine giren tüccarlardan onda bir vergi alındığı gibi; Rum tüccarlarından Mekke'ye girenlerden de onda bir vergi alınırdı[114]


Bakom, Kureyşîlerle birlikte Mekke'ye geldi[115]


Kureyşîler, satin alıp getirdikleri gemi tahtalarıyla Kabe'yi tavanlatmak için hazırlandılar


Mekke'de Kıbti (Mısırlı) bir marangoz da bulunuyordu[116]


Kureyşîler:


"Rabbimizin Beyt'ini, şu geminin enkazıyla yeniden yapsak!" dediler[117]


Kabe'yi yıkıp yeniden yapmak hususunda görüş birliğine vardılar [118]


Bu hususta yardı m laştılar ve bağışlarda bulundular[119]




Kâbe Duvarlarının Yıkım ve Yapım İşlerinin Kur'a ile Bölüşülmesi






Kureyşliler; Kabe'nin duvarlarının yıkım ve yapım işinde de ihtilafa düştüler Velid b Mugîre, bu hususta kur'a çekilmesini tavsiye etti, ve böyle yapıldı[120] Kureyşliler; kabileleri dört gruba ayırdıktan sonra, Hübel putunun yanında, aralarında kur'a çektiler[121]


Abdi Menaf ve Zühre oğullarına, Kabe'nin cephe ve kapı tarafı,


Abduddar, Esed ve Adiyy oğullarına, Kabe'nin Şam cephesi (Hatîm ve Hicr tarafı),


Teym ve Mahzum oğullarına, Kabe'nin Yemen cephesi,


Sehm, Cuman ve Âmir oğullarına, Kabe'nin Yemen cephesiyle Hacerü'l-Esved köşesi arası düştü[122]


Her kabile; Kabe'nin kendilerine düşen yerleri için taş toplamaya ve taşımaya başladılar[123] Erkekler ikişer ikişer olup taş, kadınlar da sıva taşıdılar[124]




Alıntı Yaparak Cevapla