Prof. Dr. Sinsi
|
'''İslam Tarihi'''
Ayın İkiye Ayrılması Mucizesi
İnşıkak-ı Kamer (Ayın ikiye ayrılması) mucizesinin Medine'ye hicretten beş yıl önce,[193] nübüvvetin dokuzuncu yılında,[194] Kureyş müşriklerinin istekleri üzerine-Yüce Allah'ın izniyle-Peygamberimiz (a s ) tarafından gösterildiği:
Enes b Malik [195]
Hz Ali,
Huzeyfe b Yeman [196]
Abdullah b Mes'ud,[197]
Abdullah b Abbas [198]
Abdullah b Ömer [199]
Abdullah b Amr b Âs [200]
Cübeyr b Mut'im196 ve daha başka sahabiler tarafından bildirilmiştir [201]
Abdullah b Mes'ud der ki:
"Resûlullah (a s )ın zamanında, Ay iki parçaya ayrılınca, Resûlullah (a s ):
'Şahit olunuz!' buyurdu "[202]
"Bir kere, biz, Resûlullah (a s )la birlikte Mina'da bulunuyorduk
Ay iki parçaya ayrıldı!
Ayın bir parçası dağın gerisinde, bir parçası da berisinde oldu!
Bunun üzerine, Resûlullah (a s ), bize:
'Şahit olunuz!' buyurdu "[203]
"Resûlullah (a s )ın zamanında, Ay iki parçaya ayrıldı da, parçanın birisini dağ örttü[204] diğer parça dağın üzerinde oldu!
Bunun üzerine, Resûlullah (a s ):
'Ey Allah! Şahit ol!' dedi "[205]
Cübeyr b Mut'im de:
"Resûlullah (a s )ın zamanında, Ay, şu dağın üzerinde olmak üzere iki parçaya ayrıldı!" demiştir [206]
Abdullah b Mes'ud ile Enes b Malik'in diğer rivayetlerinde de:
"Ay iki parçaya ayrıldığı zaman, dağın, Hira dağının, Ayın iki parçası arasında göründüğü" açıklan-mıştir [207]
Hadisenin ayrıntılarına gelince:
Kureyş müşriklerinden,
1- Velid b Mugîre,
2- Ebu Cehil Amr b Hişam,
3- Âs b Vâil,
4- Âs b Hişam,
5- Esved b Abdi Yağus,
6- Esved b Muttalib,
7- Zem'a b Esved,
8- Nadr b Haris; ve daha başkaları ,[208] Peygamberimiz (a s )a:
"Eğersen gerçekten peygambersen, bize Kameri (Ayı), yansı Ebu Kubeys dağı,yarısı daKuaykıan dağı üzerinde görülmek üzere ikiye ayır!" dediler
Peygamberimiz (a s ):
"Eğer bunu yaparsam iman eder misiniz?" diye sordu
Müşrikler:
"Evet! İman ederiz" dediler
Ayın bedir, yani dolunay olduğu, iyice göründüğü gece, Peygamberimiz (a s ), müşriklerin istedikleri şeyi kendisine vermesini, Yüce Allahtan diledi [209]
Cebrail (a s ) inip:
"Yâ Muhammedi Mekkelilere:
'Bu gece mucizeyi seyredin; yararlanabilmeniz!' de" dedi
Peygamberimiz (a s ), Cebrail (a s )ın söylediğini, onlara haber verdi Müşrikler Ayın ondördüncü gecesinde, Ayın ikiye ayrıldığını gördüler![210]
Yüce Allah Ayın yansını Ebu Kubeys dağı, yarısını da Kuaykıan dağı arasında doğdurunca, Peygamberimiz (a s ):
"Ey Ebu Seleme b Abdulesed! Erkam b Ebi'l-Erkam! Şahit olunuz!" diyerek Müslümanlara;[211]
"Ey filan! Ey filan! Şahit olunuz!" diye de, müşriklere seslendi [212]
Fakat müşrikler "Bu, Ebu Kebşe'nin oğlunun bir sihridir!"[213]
"Ebu Kebşe'nin oğlu sizi sihirledi!"[214]
"Muhammed bizi sihiriedi!" dediler [215]
Bazısı da:
"Muhammed bizi sihiriediyse,[216] bütün insanları da sihirlemez ya!" dedi [217]
"O ayı sihiriedi, nihayet Ay yanldı!" dediler [218]
Kimisi de:
"Muhammed Ayı sihiriedi ise, sihrini bütün yeryüzünü sihiriemeye de yetiştiremez ya!"[219]
Başka beldeler halkından, yanınıza gelecek olanlara, sorun bakalım: Bunu onlar da görmüşler mi?"[220]
"Siz gelecek olan yolcularınızı da gözleyin![221] Onlara da sorun bakalım ![222]
Eğer onlar sizin gördüğünüz şeyin tıpkısını gördüklerini size haber verirlerse,[223] gördüğünüz doğru demektir [224]
Şayet sizin gördüğünüz gibi birşey görmem işlerse, o sizi bir sihirle sihirlem iştir!" dediler [225]
Ebu Cehil de:
"Bu bir sihirdir! Çevre ülkeler halkına adam salın! Bakalım, onlar da Ayı böyle yarılmış görmüşler mi? Yoksa görmemişler mi?" dedi [226]
Sordular [227]
Hertaraftan[228] gelenler:[229]
"Evet![230] Onu biz de öyle gördük![231] Ayı ikiye yanlmış gördük!" dediler [232] Ayın ikiye ayrılmış olduğunu haber verdiler,[233] doğrul adı lar [234]
Her taraftan gelenlerden, Ayın ikiye ayrıldığını görüp de haber vermeyen bir kimse kalmadı [235]
Fakat müşrikler iman etmekten, Müslüman olmaktan yüz çevirip:
"Bu, müstemir (olagelen) bir sihirdir!" dediler [236]
Yüce Allah, Kamer sûresinde bu mucizeye şöyle temas buyurur
"Saat yaklaştı
Ay (ikiye) yarıldı (ayrıldı)
Onlar (ne zaman) bir âyet, bir mucize görseler, yüz çevirirler ve:
'Müstemir (olagelen) bir sihir!' derler
(Ayın ikiye ayrılması mucizesini görünce de) hevalarına uydular:
'Yalan!' dediler (Peygamberi yalanladılar)
Oysa ki, her iş bir gayeye bağlıdır
Andolsun ki; onlara (kendilerini küfür ve inattan) vazgeç irecek öyle önemli haberler gelmiştir ki, her biri, gayesine ermiş bir hikmet ve ibrettir
Fakat, onları tehdit eden bütün o hadiseler kendilerine fayda vermiyor!
O halde, sen de onlardan yüz çevir!
O Çağırıcının benzeri görülmedik korkunç şeye (Kıyamete) çağıracağı gün, onlar gözleri zelil ve hakîr (korkudan, dehşetten donmuş) olarak dağılmış çekirgeler gibi kabirlerden çıkacak, o Çağırıcıya doğru koşacaklar Kâfir olanlar
'Bu,' diyecekler, 'pek çetin bir gün!'"[237]
Müşriklerin Kâbe'ye Astığı Anlaşma Sahifesinin Güve Tarafından Yenilişi
Haşim ve Muttalib oğulları Şı'b'da üç yıl kuşatılmış bir halde kaldıktan sonra,[238] Kabe'nin içinde asılı sahifeye, Yüce Allah ağaç kurdunu (güvesini) musallat etti
Güve; sahifede, Allah'ın ismi anılan[239] "Bismik'allahümme=5enin isminle başlarım ey Allah" cüm*lesi dışında,[240] zulüm ve cevr ifade eden herşeyi yedi, bırakmadı [241]
Bunu Yüce Allah Peygamberimiz (a s )a vahiyle bildirdi [242]
Peygamberimiz (a s ) da, Ebu Talib'e:
"Ey amca! Benim Rabbim olan Allah, Kureyşlilerin sahifesine ağaç kurdunu (güvesini) musallat etti Allah'ın isminden başka, onda tesbit edilen,zulüm, akraba ile ilgi kesme, bühtan , gibi şeylerden hiçbiri*ni bırakmadı, yok etti!" buyurdu
Ebu Talib:
"Bunu sana Rabbin mi haber verdi?" diye sordu
Peygamberimiz (a s ):
"Evet! Rabbim haber verdi" buyurdu [243]
Ebu Talib:
"Ey kardeşimin oğlu! Bana haber verdiğin şey gerçek midir?" diye sordu
Peygamberimiz (a s ):
"Evet! Vallahi gerçektir!" buyurdu [244]
Ebu Talib:
"Vallahi, bizim yanımıza da,[245] senin yanına da, (bunu haber verecek) hiç kimse girmemiştir![246] Bunu sana kim haber verdi?" diye tekrar sordu
Peygamberimiz (a s ):
"Rabbim haber verdi Doğrudur bu ey amca!" buyurdu
Ebu Talib:
"Ben şehadet ederim ki; sen ancak doğru söylersin!" dedi [247]
Ebu Talib bu haberi kardeşlerine anlattı Kardeşleri:
"Senin bu husustaki kanaatin nedir?" diye sordular
Ebu Talib:
"Vallahi, o bana hiçbir zaman yalan söylememiştir!" dedi
Ebu Talib'e:
"Sen bu hususta ne yapmamızı uygun görürsün?" diye sordular
Ebu Talib:
"Elbiselerden, bulabildiğiniz en güzelini giymenizi, sonra da Kureyşlilerin yani arına kadar varmanızı, onlara bu sahifenin haberini -kendilerine haber erişmeden önce- anmanızı uygun görüyorum!" dedi
Hep birlikte gittiler, Mescid-i Haram'a girdiler, Hicr'e kadar vardılar O sırada, Kureyşlilerin emir ve nehiy sahipleri olan yaşlıları orada oturuyorlardı [248] Onlar Ebu Talib ile yanındakileri görünce, çektik*lerine dayanamayarak Peygamberimiz (a s )ı kendilerine teslim etmek üzere gelmek zorunda kaldıklarını sandılar [249] Ebu Talib'le yanındakileri, hemen meclislerine aldılar
"Ne söyleyecekler?" diye, onlara bakmaya başladılar
Ebu Talib:
"Biz, sizce bilinen, kabul edeceğiniz bir iş için gelmiş bulunuyoruz" dedi Müşrikler:
"Hoşgeldiniz, safa geldiniz!" dediler [250] Ebu Talib:
"Ey Kureyş cemaatı![251] Hiçbir zaman yalan söylememiş olan[252] kardeşimin oğlu bana haber verdi[253] ki; sizin yazmış olduğunuz sahifenize, Allah ağaç kurdunu (güvesini) musallat kılmış; o, onun içindeki cevr, zulüm ve akrabalarla ilişiği kesme , gibi herşeye dokunmuş, onda sadece Allah'ın ismi anılan sözler kalmıştır![254] Haydi,[255] aleyhimizde yazdığınız[256] sahifenizi getiriniz![257] Eğer kardeşimin oğlu doğru söylemiş ise,[258] sahife onun dediği gibi çıkarsa,[259] vallahi biz en sonuncumuz ölmedikçe onu size teslim etmeyiz![260] Artık siz de kötü görüşünüzden,[261] bizimle ilginizi kesmek-ten[262] vazgeçin![263] Eğer dediği doğru çıkmazsa, kardeşimin oğlunu size teslim ederim[264] Siz de onu ister öldürürsünüz, isterseniz sağ bırakırsınız!" dedi [265]
Müşrikler:
"Kabul ettik![266] Sen bize insaflı davrandın!" dediler [267]
Bu hususta akityaptılar [268]
Sahifeyi getirmek üzere,[269] acele[270] adam gönderdiler [271]
Müşrikler bu işin arzularına uygun geleceğini sandılar [272]
Sahife getirilince, Ebu Talib:
"Okuyunuz onu!" dedi
Sahife açıldığı zaman,[273] onu Peygamberimiz (a s )ın dediği gibi buldular [274]
Sahifede; Allah'ın isminden başka herşey, güve tarafından yenilmiş, bitiriliri işti ![275]
Kureyş müşriklerinin elleri yanlarına düştü![276]
Ebu Talib, bundan kuvvet ve cesaret alıp bağırarak:[277]
"Her halde, zulmettiğiniz, akraba ile ilişiği kesip kötülük yoluna saptığınız sizce de belli oldu, değil mi?!" dedi [278]
Müşriklerden hiçbiri Ebu Talib'e cevap vermedi [279]
Ancak:
"Siz bize sadece sihir ve bühtan getirdiniz![280]
Bu, sahibinizden sâdır olan bir sihirden başka birşey değildir!" dediler [281] Red ve inkâr ettiler
Peygamberimiz (a s )la ashabına yapageldikleri kötülükleri, katlıkları tekrarladılar [282]
Kureyşlilerin ileri gelenlerinden bazıları ise, Hâşim oğullarına karşı yaptıkları şeylerden dolayı, bir*birlerini kınadılar [283]
Ebu Talib ile ashabı, Kabe örtüsü arasına girerek:
"Ey Allah! Bize zulmedenlere, akrabalarla ilişiğini kesenlere, bize yapılması haram olan şeyleri helâlleştirenlere karşı bize yardım et!" diyerek yalvardıktan sonra, Şı'b'a döndüler [284]
Müşriklerden bir topluluk:
"Bu, kardeşlerimize karşı, tarafımızdan yapılmış bir zulümdür!" dediler,[285] pişmanlık duydular [286]
Şı'b Sakinlerinin Şı'b'dan Çıkarılışları
Nübüvvetin onuncu yılında idi[287] ki, Kureyş müşriklerinin Haşirin ve Muttalib oğulları aleyhindeki yazılı antlaşmalarını bozup yürürlükten kaldırmak için, Kureyşlilerden birkaç kişi, harekete geçti Onların içinde, bu hususta, Hişam b Amfin çabasından daha güzel çabalı kimse yoktu [288]
Hişam b Amr; Nadle b Hişam b Abdi Menafin ana bir kardeşinin oğlu olduğu için,[289] Hâşim oğullarından sayılırdı
Kendisi, kavmi arasında şerefli ve itibarlı idi [290]
Hişam b Amr, Züheyr b Ebi Ümeyye'nin yanına vardı
Züheyr b Ebi Ümeyye'nin annesi Âtlke Hatun, Abdulmuttalib'in kızı idi
Hişam b Amr, Züheyr'e:
"Ey Züheyr! Dayılarının birşey almaktan, satmaktan, evlenmekten, evlendirmekten , mahrum edildiklerini;[291] darlık ve yokluk içinde kıvrandıklarını[292] bilip durduğun halde, istediğini yemeye, içm*eye, giyinip kuşanmaya, istediğin kadınla evlenmeye senin gönlün nasıl razı oluyor? Nasıl içine siniy-or?[293]
Allah'a yemin ederim ki; [Ebu Cehil] Ebu'l-Hakem Amr b Hişam'ın seni dayıların aleyhinde antlaş*maya davet ettiği gibi, sen de onu kendi dayıları aleyhinde böyle bir antlaşmaya davet etmiş olsaydın, senin davetine hiçbir zaman icabet etmez, yanaşmazdı" dedi [294]
Züheyr b Ebi Ümeyye:
"Allah senin iyiliğini versin ey Hişam! Ben bir tek adamım [295] Tek başıma ne yapabilirim?!
Vallahi, yanımda başka bir kişi daha olsaydı, muhakkak o antlaşma sahifesini bozmaya kalkar, bozuncaya kadar uğraşırdım!" dedi [296]
Hişam b Amr:
"Ben sana ikinci bir adam buldum!" dedi
Züheyr b Ebi Ümeyye:
"Kim imiş o?" diye sordu
Hişam b Amr:
"Benim!" dedi
Züheyr b Ebi Ümeyye:
"Sen bize üçüncü bir adam daha ara!" dedi
Hişam b Amr, kalkıp Mut'im b Adiyy'e gitti Ona: "Ey Mut'im! Kureyşlilere uyarak Abdi Menaf oğullarından iki batın ailenin gözünün önünde yok edilmelerine gönlün nasıl razı oluyor? Nasıl içine siniyor?![297] Vallahi, onlan bundan kurtarmaya imkân bulabilseydim, içinizden onlara ilk koşacak olanı, beni bulurdun!" dedi [298]
Mut'im b Adiyy:
"Allah senin iyiliğini versin! Ben bir tek adamın! Tek başıma ne yapabilirim?" dedi
Hişam b Amr:
"Ben sana ikinci bir adam buldum!" dedi
Mut'im b Adiyy:
"Kim imiş o?" diye sordu
Hişam b Amr:
"Benim!" dedi
Mut'im b Adiyy:
"Bize üçüncü bir adam daha ara, bul!" dedi
Hişam b Amr:
"Buldum bile!" dedi
Mut'im b Adiyy:
"Kim imiş o?" diye sordu
Hişam b Amr:
"Züheyr b Ebi Ümeyye'dir" dedi
Mut'im b Adiyy:
"Sen bize dördüncü bir adam daha ara, bul!" dedi
Hişam b Amr, kalkıp Ebu'l-Bahterî b Hişam'ın yanına gitti [299] Onunla konuştu [300]
Ona da, Mut'im b Adiyy'e söylediklerine benzer sözler söyledi
Ebu'l-Bahterî:
"Bize bu hususta yardım edecek,[301] bu görüşte[302] kimseler var mı?" diye sordu
Hişam b Amr:
"Evet! Vardır" dedi [303]
Ebu'l-Bahterî
"Kim imiş onlar?" diye sordu
Hişam b Amr:
"Züheyr b Ebi Ümeyye, M ur/im b Adiyy'dir Ben de yanındayım!" dedi
Ebu'l-Bahterî:
"Sen bize beşinci bir adam daha ara, bul!" dedi
Hişam b Amr, kalkıp Zem'a b Esved'e gitti Onunla konuştu [304] Kendisinin onlarla olan akra*balığını ve haklarını andı
Zem'a b Esved:
"Beni davet ettiğin bu iş üzerinde duran kimselervar mı?" diye sordu Hişam b Amr:
"Evet! Vardır" dedi
Zem'aya, onların isimlerini birer birer saydı
Mekke'nin yukansındaki Hacun mevkiinin başlangıcında, geceleyin toplanmaya hazırlandılar
Orada toplanıp, yapacakları işi konuştular
Sahife üzerinde durup, onu bozuncaya kadar uğraşmaya ahd ve akd ettiler
Züheyr b Ebi Ümeyye ise:
"Sizden, işe ilk başlayan ve ilk konuşan kimse ben olayım!" dedi
Ertesi günü, sabahleyin, Kureyş müşriklerinin toplantı yerine gittiler
Züheyr b Ebi Ümeyye; üzerine ağır ve kıymetli bir elbise giyinmiş olduğu halde Kabe'yi yedi kere tavaf ettikten sonra, halkın yanına geldi ve:
"Ey Mekkeliler! Bizler istediğimiz gibi yiyip içelim, giyinip kuşanalım da, Hâşim ve Muttalib oğulları alışverişten mahrum edilerek helak olsunlar, yakışır mı?!
Vallahi, akrabalık bağlarını kesen şu zalim sahife yirtılıncaya kadar, oturmayacağım!" dedi
O sırada, Mescid-i Haram'ın bir köşesinde oturan Ebu Cehil:
"Sen yalan söylüyorsun!
Vallahi, o sahife yırtılamaz!" dedi
Zem'a b Esved:
"Vallahi, asıl sen yalan söylüyorsun!
Zaten, biz o yazıya-yazıldığı zaman-razı değildik!" dedi
Ebu'l-Bahterî:
"Zem'a doğru söylüyor!
Biz onda yazılı şeyleri ne kabul, ne de ikrar ettik!" dedi
Mut'im b Adiyy:
"Her ikiniz de doğru söylüyorsunuz
Bunun aksini söyleyen yalan söyler!
Biz bu sahifeden ve onun içinde yazılı olanlardan uzaklaşır, Allah'a sığınırız!" dedi
Hişam b Amr da, Mut'im b Adiyy'in sözlerine yakın sözler söyledi
Ebu Cehil:
"Her halde, bu, buradan başka biryerde geceleyin konuşulmuş, üzerinde karara varılmış bir iş olsa gerek!?" dedi
O sırada, Ebu Talib de, Mescid-i Haram'ın bir köşesinde oturuyordu
Mut'im b Adiyy kalkıp, Kabe'nin içinde asılı sahifeyi yırtmak için yanına vardığı zaman; "Bismik'allahümme" sözleri dışındaki bütün yazılan ağaç kurdu (güvesi) yemiş bir halde buldu![305]
Bunun üzerine, Adiyy b Kays, Zem'a b Esved, Ebu'l-Bahterî ve Züheyr b Ümeyye silahlanarak Hâşim ve Muttalib oğullarının yanlarına gittiler, onları Şı'b'dan evlerine döndürdüler [306]
Kureyş müşriklerinin elleri yanlarına düştü!
Hâşim oğullarının Peygamberimiz (a s )ı sonuna kadar koruyacaklarına, kendilerine teslim etmeyeceklerine kanaat getirdiler [307]
Peygamberimiz (a s ) ile cemaatı, Şı'b'dan çıkarak, halk arasına karıştılar [308]
Ebu Talib; sahifeyi ve içindekini iptal edip Şı'b'dan çıkmalarını sağlayanları, söylediği yirmialtı bey-itlik bir şiirle övdü [309]
|