|
Prof. Dr. Sinsi
|
Süleyman Kelimesindeki Hikmet-İ Rahmaniyye
Süleyman’ın “bir mülk”ten sözetmesi, mülke ilişkin olarak genellik içermez — böylece biz bildik ki Süleyman belli bir mülk istemiştir Ve yine bildik ki, Allahu Teala’nın kendisine verdiği mülkün herbir parçasında, Süleyman (bu mülkün tasarrufuna ilişkin olarak) başkalarıyla ortak kılındı Ve böylece bildik ki, Süleyman ancak bunun (yani, mülkün herbir parçasında başkalarıyla ortaklaşa tasarrufta bulunmanın) toplamına özgü kılındı; ve İfrit’e ilişkin hadiste gösterildiği gibi, ancak (tasarruf ile) zuhura özgü kılındı
Ve eğer Resulallah (sav), İfrit’e ilişkin hadisinde, “Allahu Teala, ona karşı bana güç verdi” dememiş olsaydı; biz, “onu tutmaya yeltendiğinde, Allah, kendisine İfrit’i tutma gücünü vermediğini bilsin diye, Resul’e Süleyman’ın duasını hatırlattı ve bu şekilde, İfrit’i zelil bir halde gönderen Allahu Teala’nın Kendisi oldu” derdik Ama Resul’ün (sav), “Allahu Teala, İfrit’e karşı bana güç verdi” demiş olmasından dolayıdır ki Allahu Teala’nın, kendisine, İfrit üzerinde tasarrufta bulunmaklığı bağışlamış olduğunu ve böyleyken ona Süleyman’ın duasını hatırlattığını ve onun da bu duayı anarak edebe uygun davrandığını (yani, İfrit üzerinde tasarrufla zuhur etmekten sakındığını) bildik Buradan bildik ki, Süleyman’dan sonra hiçbir mahluka layık olmayan şey mülkün genelinde (tasarruf ile) zahir olmaktır
Ve bizim bu meseleyi ele alış nedenimiz, Süleyman’ın andığı iki tür rahmeti açıklığa kavuşturmaktır ki, bunların Arapça’daki karşılıkları “Rahman” ve “Rahîm” sözcükleridir
Allahu Teala zorunlu rahmeti (salih amel işleyen takva ehline özgü kılarak)(zatî) nisbetlerin hakikatleriyle bile kayıtlanmamış kıldı Dolayısıyla, bunlara (yani, İlahi İsimlere) bizimle (yani, yokluktaki gaybî hakikatlerimiz olan değişmez aynlarımız ile) bağışta bulundu [imtinan] Ve (kevnî varlıklar olarak) biz, İlahi İsimler’e ve Rabbanî nisbetlere yönelik bağışsal rahmetin sonucuyuz Sonra, Hak Teala rahmetini bizim için –zahir olmamızdan dolayı– Kendi Nefsi üzerine zorunlu kıldı Ve, rahmeti Kendi Nefsi üzerine ancak Kendi Nefsi dolayısıyla zorunlu kıldığını bilelim diye de, Kendisinin bizim huviyetimiz olduğunu bildirdi İmdi, Rahmet, Hakk’ın dışında olmadığına göre o halde, kimin üzerine bağışta bulundu — ki varlıkta O’ndan başka bir şey yoktur
Ne var ki, halk’ın ilim yönünden birbirinden üstünlüğü sözkonusu olduğundan, ayn’ın ahadiyet üzere olmaklığının [ahadiyyet-i ayn] yanısıra, ayrımlayıcı bakış açısının [lisan-ı tafsil] hükmü gereği, bir şeyin bir başka şeyden daha alim olduğu söylenir İmdi, bu üstünlük farklılığı İlahi Sıfatlar’da sözkonusudur Ve bu (üstünlük farklılığı), ilmin (şeylere) ilişkilenmesine itibarla iradenin (şeylere) ilişkilenmesinin eksikli olması demektir Aynı şekilde, kudretin (şeylere) ilişkilenmesine itibarla, iradenin (şeylere) ilişkilenmesi daha kâmil ve daha üstün ve daha fazladır Ve yine, O’nun işitmesi ve görmesi arasında ve bütün İlahi İsimler’in birbirleri arasında üstünlük farklılığı vardır Ve aynı şekilde yaratılışta da üstünlük farklılığı sözkonusudur — böylece Ayn’ın ahadiyeti sözkonusu olsa bile, “bu, öbüründen daha alimdir” denir Ve nitekim, İlahi İsimler’den herhangi birini öne çıkardığında, bu İlahi İsmi, bütün İsimler’le isimlendirir ve onu bütün İlahi İsimler’le nitelersin Aynı şekilde, yaratılış [halk] yoluyla (bir İsmin zuhur mahalli olarak) zahir olan belli bir şey için de durum böyledir Bu (bir zuhur mahalli olan) şeyde, herşeyin yeterliliği [ehliyet] vardır — ve bu şeyin üstün kılınması, bu yeterliliğinden dolayıdır Dolayısıyla, alemin herbir parçası, alemin bütünüdür; yani o parça, bütün alemin ayrımlaşmış hakikatlerini [hakaik-i müteferrikat] kabul-edici’dir Ve Hakk’ın, Zeyd ve Amr’ın huviyetinin ta kendisi [ayn] olması; bu huviyetin Amr’da, Zeyd’de olandan daha kâmil ve daha alim olmasıyla çelişmez Ve Hak’tan başka olmayan İlahi İsimler arasında nasıl ki üstünlük farklılığı sözkonusuysa, taayyün için de aynı şekilde üstünlük farklılığı sözkonusudur Ve İlahi İsimler, Hak’tan başka olmamakla birlikte, Hakk’ın bir şeye Alim olmaklığıyla ilişkilenmesi, Mürid ve Kadir olmaklığıyla ilişkilenmesinden daha geneldir
|