Yalnız Mesajı Göster

Peygamberlerin Sonuncusu Hz. Muhammed (S.A.V)'İn M

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Peygamberlerin Sonuncusu Hz. Muhammed (S.A.V)'İn M





Resulullah (sav)'in, Müşriklere ve Kafirlere Meylettiği Hakkında Gelen İkaz:


Bu da Yüce Allah'ın şu sözünde geçmektedir:

"Ey Peygamber! Allah'tan sakın (ve takva üzere sebat et) ve kafirler ile münafıklara da itaat etme! Doğrusu Allah, Hakim 'dir ve Alim'dir Rabbinden sana vahyolunana uy! Doğrusu (sana vahyeden) Allah, yaptıklarınızdan haberdar olandır"[136]

Görüldüğü üzere bu ayeti kerimeler, Resulullah (sav)'den bir günahın meydana geldiğini göstermez Ancak bu ayet, Resulullah (sav)'in şahsında komutanlara, ileri gelen kimselere yönelmiş ve özellikle de ümmete yapılmış bir hitaptır Bu ayetle kast edilen, Resulullah (s,av)'in ümmetidir Bu, tıpkı bir hükümdarın, ordu komutanına: "Düşmanlarına müsamaha gösterme! Onlarla kendi hükmüne Doyun eğdirinceye kadar ve emrine bağlaymcaya kadar savaş! Çocukları, kadınları ve yaşlı kimseleri öldürme! Onların önünde korktuğunu ve çekindiğini açıklama! şeklinde söylediği söze benzer Görüldüğü üzere hükümdar, komutanına hitap etmektedir Komutanla kastedilen ise, onunla birlikte bulunan askerlerdir Bu delilde de görüldüğü üzere "hitap" ile kastedilen, Resulullah (sav)'in şahsında bütün ümmettir Resulullah (sav)'in şahsı değildir Zaten Yüce Allah konuyla ilgili ayetleri, "Allah 'yaptıklarınızdan haberdar olandır" (Ahzab: 33/2) -görüldüğü üzere- hep çoğul siğasıyla bitirmiştir Bu da, hitabın; Resulullah (sav)'e değil, onun şahsında bütün ümmetedir Buna bir örnek ise Yüce Allah'ın, £y Peygamber! Kadınları boşayacağınızda onları, 'iddetlerini' gözeterek boşayın ve iddeti sayın" sözüdür İşte bu da, Resulullah (sav)'in şahsında bütün ümmete yapılmış bir hitaptır Bununla birlikte biz, hitabı sadece Resulullah (sav)e yüklediğimizde dahi onun, kafirlere ve münafıklara itaat etmek suretiyle meylettiğini ve Yüce Allah, ona, onlardan sakınmasını emredinceye kadar masiyet ve günah işlediğini göstermez Bu söz, sadece bu konuda olanı ispat etmek için söylenmiştir Zira Yüce Allah, Resulullah (sav)'e, kafirlerin hilesinden ve münafıkların tuzağından sakınmasını emretmiş ve Ona kafirler ile münafıklardan sakınıp onların sözlerine dalarak tuzaklarına düşmemesine dair onların içlerinde gizlediklerini bildirmiştir

1 Rivayet edildiğine göre; Ebu Süfyan, İkrime b Ebi Cehl ve Ebu'l-A'ver es-Sülemi, Resulullah (sav) ile kendileri arasında bir anlaşma yapmak üzere Ona gelerek:

- "İlahlarımıza dil uzatma! Putlara tapan kimselere, onlar, şefaat edecek ve fayda sağlayacak de Bizde seni Rabbınla baş başa bırakalım demek küstahlığında bulundular 0 sırada müşrik olan bu kimselerin bu sözleri, Resulullah (sav)'e ve oradaki müminlere çok ağır geldi Bunun üzerine orada hazır bulunan Hz Ömer (ra):

- "Ey Allah'ın Resulü! izin ver de şunları öldüreyim!" dedi

Resulullah (sav):

- "Ben, onlara, teminat verdim ey Ömer!" buyurdu Bunun üzerine Hz Ömer (ra):

- "Allah'ın gazabı ve laneti ile buradan çıkın" diye onları kovdu Daha sonra Resulullah (sav), Hz Ömer (ra)'a; bunları, Medine'nin dışına çıkarmasını emretti"[137]

Bu olay üzerine Yüce Allah, bu ayeti kerimeleri indirmiştir[138]

2 Rivayet edildiğine göre; "(içlerinde Muğire b Şube ve Şeybe b Rebia bulunduğu) Mekke halkından bir topluluk, Medine'ye gelerek Resulullah (sav)'e; "Peygamberlik davasından vazgeçtiği taktirde kendisine, mallarının yarısını verecekleri" vaadinde bulundular Bunun üzerine bu ayeti kerimeler inmiştir

3 Diğer bir rivayete göre ise: "Medine halkından münafıklar ile Yahudilerin; Resulullah (sav)'e, Peygamberlik davasından vazgeçmediği taktirde Resulullah (sav)'i öldürme tehdidinde bulunmuşlardır Bunun üzerine bu ayeti kerimeler inmiştir [139]



Resulullah (sav)'in, Kendisine indirilende Şüphe Etmesi Hakkında Gelen İkaz:


Bu da Yüce Allah'ın şu sözünde geçmektedir:

"Sana indirdiklerimiz (Kur'an ayetlerin)den şüphe ediyorsan, senden önce kitabı (Tevratı, İncili ve Zeburu) okuyanlara, (sana indirdiklerimizin doğru olup olmadıklarını) sor! And olsun ki, Rabbinden (indirilen) hak (vahiy), sana gelmiştir Doğrusu Allah, yaptıklarınızdan haberdardır"[140]

Bu ayeti kerime; Resulullah (sav)'in, kendisine inen vahiyde şüphe ettiğini göstermemektedir Bu ayet sadece "takdir etme" ve" farz etme" üslubunda kullanılmış bir ifadedir Nitekim böyle bir söz söyleme, olasılığı ve buradaki şüphenin meydana gelmesini olumsuz kılma söz konusu olduğundan dolayı şüphenin takdiri, Arapların adetindendir

Yine bu, oğluna: "Eğer sen benim oğlumsan, cimri olmazsın" sözündeki gibidir Bu takdire göre ayetin anlamı: "Ey Muhammed! geçmiş Peygamberlerin -mesela Hz Nûh, Hz İbrâhîm gibi- haberlerini sana anlattığımız halde daha hala sen bir şüphe -farz edelim ki veya takdir edelim ki- içindeysen senden önce kitabı yani Tevratı, İncili ve Zeburu okuyan Ehli kitabın alimlerine bunları sor Çünkü onlar, bu haberleri, sana anlattığımız şekliyle (kesin olarak) bilmektedirler şeklinde olmaktadır Bundan maksat, Kur'an'm anlattığı geçmiş kıssaları "bilgi" ile tanıtmaktadır Yoksa Hz Peygamber (sav)'i, şek ve şüphe ile tanıtma değildir İşte bundan dolayı Abdullah ibn Abbas (ranhuma):

"Allah'a yemin ederim ki, Resulullah (sav) gözünün u-cuyla bile ne şüphe etmiştir ve ne de Ehli kitaptan hiçbirine bunları sormuştur" der

Rivayet edildiğine göre; bu ayeti kerime indiğinde Resulullah (sav): "Ne şüphe ediyorum ve ne de (bu konuda) soru sorarım" buyurmuştur[141]

Cemaleddin el-Kasımî, "Mehasinu't- Te'vil" adlı tefsir kitabında konuyla ilgili olarak şöyle demektedir:

"Bu ayeti kerimeden, Resulullah (sav)'in kendisine inen vahiy konusunda şüphe ettiği anlaşılmaz Çünkü ayette geçen şart edatının doğruluğu, bu edatın meydana gelmesini gerektirmez Tıpkı bu, senin: 'Eğer beş tane hanım olsa da eşit şekilde bölünse[142] sözünde anlatmak istediğin gibidir Bu ayetteki hitabın, Hz Peygamber (say)'e yapılmasının anlamında yatan gizlilik ise; delilleri çoğaltmak, bu delilleri güçlendirmek, kesin bilginin kuvvetini ve nefsin mutmainliğini ve gönlün sükunetini artırmak içindir Yahut ayetin anlamında yatan gizlilik; -anlatıldığı üzere- anlatılan olayı kuvvetlendirmek için delil getirmeye daha önceki kitaplarda geçenleri şahit tutma, -üstelik Kur'an, geçmiş kitaplarda bulunanları tasdik etmektedir- yahut Yüce Allah, müşriklere, üstü kapalı olarak Resulullah (sav)'e indirdiği kıssaların doğruluğundaki bilginin sağlamlığını tanıtmaktadır Bir rivayete göre ise ayette geçen hitap, Resulullah (sav)'e olup fakat onun dışındakiler yani ümmeti kastedilmiştir Tıpkı bu, 'Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla!' deyimindeki meşhur darb-ı mesel gibidir Buna göre anlam: 'Hz Peygamber'in lisânı üzere, sana indirdiğimiz de şüphe eden Ey bu ayeti işiten kimse!' şeklinde olmaktadır Bunu, Yüce Allah'ın, '(Ey Muhammedi): 'Ey insanlar! Benim dinimden şüphede iseniz bilin ki, ben, Allah'tan başka taptıklarınıza tapmam'de'(Yûnus: 10/104) ayeti desteklemektedir"[143]



Resulullah (sav)'in, Müşriklerin İman Etmeleri İçin Mucize Getirmesi Hakkında Gelen İkaz:


Bu da Yüce Allah'ın şu sözünde geçmektedir:

"Eğer onların (küfürde direnip İslamı kabul etmeyişleri) sana ağır geliyorsa, kendi kendine yerin dibine doğru bir tünel veya göklere çıkacak bir merdiven dayayıp da onlara bambaşka bir mucize getirebüirsen, (hiç durma) Eğer Allah dileseydi elbette onların hepsini, hidayeti (seçecek bir durum) üzerinde toplardı 0 halde sakın (bu gerçeği bilmeyen ve bunun farkına varamayan) bilgisizlerden olma"[144]

Bu ayeti kerime, Resulullah (sav)'in günah işlediğini göstermemektedir Sadece Yüce Allah, Resulullah (sav)'i -yukarıda geçen ayette- ikaz edip uyarmaktadır Bu, yalnızca bu konuda olanı ispatlamak için söylenmiş bir sözdür Zira Yüce Allah, burada, Resulullah (sav)'i, müşriklerin yalanlamaları ile ilgili kendisinde meydana gelen üzüntüyü gidermeyi ve müşriklerin içlerinde gizledikleri hakikati Ona bildirmeyi istemektedir Buna göre eğer Allah'ın elçisi olan Hz Muham-med (sav), onlara bütün mucizeleri getirse bile onlar, elem verici bir azabı görmedikçe yine de iman etmezler

Abdullah ibn Abbas (ranhüma) şöyle demiştir: "Resulullah (sav) bütün insanların iman etmelerini ve insanların hidayet üzere kendisine tabi olmalarını arzulamaktaydı Bunun üzerine Yüce Allah, Ona, ancak birinci ayette -yani anlatmaya çalıştığımız bu ayet- kendilerinden memnun olduğu kimseler hakkında Allah'tan bir söz sadır olanların iman edeceğini haber vermiştir"[145] İşte bundan dolayı Yüce Allah, bu ayetin ardından şöyle buyurmuştur:

"Ancak (senin davetini kalpleriyle işitip) kulak verenler (bu) daveti kabul ederler (Kafirler ise işitmezler ve davetini kabul etmezler Kalpleri) ölmüş olan kimselerin (kalplerini ancak) Allah diriltir"[146]

Ayette "ölüm" ile kastedilen; iman etmeyen kafirler ile Resulullah (sav)'in getirdiği Hakk Daveti kabul etmeyen kimselerdir

Bu ayeti kerimede; eğer Resulullah (sav), müşriklerin iman etmeleri için yerin altındaki derinliklerden ve göğün üstündeki yüksekliklerden mucizeler -getirmeye gücü yetseydi, onlara olan şefkatinden ve onların iman etmelerini ümit ettiğinden dolayı mucizeleri getirmesinde ve kavminin Müslüman olmasını çok arzu etmesindeki göstergeyi gizlememe vardır Bu konuyla ilgili olarak Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

"Ey iman ederler! İçinizden, size; sıkıntıya uğramanız kendisine ağır gelen, size düşkün, iman edenlere şefkatli ve merhametli bir Peygamber gelmiştir"[147]



Resulullah (sav)'in, Yanında Bulunan Müminleri Kovmaması Hakkında Gelen İkaz


Bu da, Yüce Allah'ın şu sözünde geçmektedir:

"Sabah ve akşam Rablerine; sırf O 'nun rızasını dileyerek (ihlaslı bir şekilde) dua edenleri (yanından) kovma! Onların hesaplarından (günahlarından) sana hiçbir şey yoktur Senin hesabından da onlara bir şey yoktur Ki onları kovarsın da, zalimlerden mi olasın "[148]

Bu ayeti kerimede; Resulullah (sav)'i, Kureyşli kafirlere uyup musta'zaf müminleri kovma hususunda bir sakındırma vardır

Yine bu ayet; Resulullah (sav)'in, musta'zaf müminleri fiili olarak kovduğuna delalet etmemektedir Buradaki "kovma" tabiri, sadece müşriklerin, Resulullah (sav)'e sundukları bir tekliften ibarettir Bu teklif üzerine Yüce Allah'tan, Resulullah (sav)'e, bir ikaz gelmiştir Böyle bir şeye teşebbüs ettiğinden dolayı da, O, bu davranıştan sakındınlmıştır

İbn Cerîr et-Taberî, Abdullah ibn Mes'ud (ranh)'in şöyle söylediğini rivayet etmiştir:

"Kureyş'in ileri gelenleri, Resulullah (sav)'e uğramışlardı 0 sırada Hz Peygamber (sav)'in yanında Müslümanların zayıf ve fakirlerinden olan Süheyb, Habbab, Bilal, Ammar ve başkaları bulunuyordu Bunun üzerine müşrikler, 'Sen, kavminden vazgeçerek bunları mı kavmine tercih ettin? Biz, bunlara mı tabi olacağız? Onları yanından kov Belki o zaman onları kovarsan, biz sana uyarız' deyince, Hz Peygamber (sav):

- 'Ben, müminleri kovan bir kimse değilim' dedi Bu sefer onlar:

- (0 halde biz geldiğimizde onları yanından kaldır; biz kalkıp gittiğimizde ise istersen onları yanında oturt' deyince, Hz Peygamber (sav), onların iman etmelerini ümit ederek:

- 'Olur' dedi

Rivayet olunduğuna göre; Hz Ömer (ranh), Hz Peygamber (sav)'e; (bir yapsan da, böylece baksak nasıl olacaklar!' dedi Sonra Kureyşliler bu hususta ısrar edip Hz Peygamber

(sav)'e:

- 'Bu konuda bizim için bir yazı yazsan' dediklerinde, Hz Peygamber (sav); bunu yazması için bir kağıt ile beraber Hz Ali (r anh)'ı çağırtır İşte bunun üzerine,

'Sabah ve akşam Rablerine; sırf O 'nun rızasını dileyerek dua edenleri kovma!' (Enam: 7/52) ayeti iner Bunun üzerine Hz Peygamber (sav) o kağıdı fırlatıp atar Hz Ömer (ranh)'da, bu sözünden dolayı Hz Peygamber(sav)'e gelerek özür beyan eder İşte bu sebeple, Hz Selman ile Hz Habbab: 'Bu ayet, bizim hakkımızda indi' dediler"[149]

Ayetin iniş sebebi bilindiği zaman, olay daha iyi açıklanacaktır Şöyle ki: Resulullah (sav), yanında bulunan zayıf ve fakir müminleri kovmadı Sadece bu teklifi sunan müşriklerin kalplerini İslam'a ısındırmak için; onlar, Resulullah (sav)'in yanına geldiğinde bu müminleri meclisinden uzaklaştırmaya yöneldi Böylece onların iman etmesini sağlayacaktı Bunun üzerine Yüce Allah, Resulullah (sav)'i, böyle bir uygulamadan menetmiş ve Ona, musta'zaf ve fakir olan müminleri, meclisinde ve özel yerinde bulundurmasını, müşrikler geldiğinde onları kaldırıp başka bir yere göndermemesini emretmiştir Nitekim Yüce Allah, Kehf Sûresinde konuyla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır:

"Sabah, akşam Rablerinin rızasını dileyerek O'na dua e-denîere beraber sende sabret, dünya hayatının güzelliklerini isteyerek gözlerini o kimselerden ayırma Bizi anmasını kendisine unutturduğumuz ve işinde aşırı giderek hevesine uyan kimseye tabi olma!"[150]



Resulullah (sav) in Geçmiş ve Gelecek Günahlarının Bağışlanması Hakkında:


Bu da, Yüce Allah'ın şu sözünde geçmektedir:

"(Ey Peygamber!) Biz sana apaçık bir fetih (zafer) ihsan ettik Böylece Allah, (bu fethi sana kolaylaştırmak suretiyle) senin geçmiş ve gelecek olan günahlarını bağışlayıp ve (dinini yüceltmek ve senin vasıtanla ülkeleri fethetmek suretiyle dünya ve ahirette) sana olan nimetini tamamlayarak seni dosdoğru yola eriştirir[151]

Hafız İbn Kesîr (rha) derki: "Yüce Allah'ın, 'Biz sana a-paçık bir fetih ihsan ettik' (Feth: 48/1) ayetinde geçen fetihten maksat, (Mekkeli müşriklerle yapılan) Hudeybiye barış anlaşmasıdır Çünkü bu barış anlaşmasıyla; büyük hayırlar baş göstermiş, insanlar güvenlik içerisinde yaşamışlar; birbirleriyle bir araya gelerek mümin bir kimse kafirle konuşmuş, faydalı bilgi ve iman daha da yaygınlık kazanmıştır"[152]

İbn Kayyım el-Cevziyye (rha), bu anlaşma ile ilgili olarak şöyle der:

"Bu anlaşma, onun sebeplerini yaratan Şanı Yüce olan Allah'tan başka kimsenin kavrayamayacağı kadar büyük ve yüce bir anlaşma olup, hikmetinin ve övgüsünün gerektirdiği şekilde gayesi de gerçekleşmiştir İşte bu gayelerden birisi: Bu anlaşma; Allah'ın, peygamberine ve onun ordusuna üstünlükler verdiği, insanların bölük bölük Allah'ın dinine girdiği büyük Mekke fethinin öncesinde adeta bir başlangıçtır Bu anlaşma, Hz Peygamber (sav)'e; bir kapı, bir anahtar, önündekini ilan edici tellaldır İşte Allah'ın büyük olaylardaki Sünnetullahı budur ki; kader ve şeriat olarak fetih öncesinde bir mukaddime (giriş), bir işaret, bir ilan, bir gösterge olarak haber veren hükümlerdir

İkincisi: Bizzat bu anlaşma, en büyük fetihlerden birisidir Çünkü insanlar birbirlerine karşı güvence duymuş, Müslüman-kafir birbirine karışmış, onlara din davetine başlayıp Kur'an-ı onlara daha iyi duyurmuşlardır Müminler, güven içerisinde müşriklerle açıkça İslam'ı tartışmışlardır İçlerinde İslam'ı gizleyenler açığa çıkarmışlardır Bu anlaşma müddetince Allah'ın dilediği kadar çok sayıda insan İslam'a girmiştir İşte Şanı Yüce Allah bunun için bu anlaşmaya, 'Feth-i Miibin' (apaçık bir fetih) adım vermiştir"[153]

Müşriklerle yapılan sulhta Allah bunun iç yüzünü açınca-ya kadar kapalı ve çevrili kaldı Onun açılma sebeplerinden biri; Hz Peygamber (sav) ve Ashabının Beytullah'tan men edilmeleridir Bu anlaşma, görünüşe bakılırsa Müslümanlar için bir zulüm meselesi, aslında ise bir izzet, fetih ve zaferdi

Ayeti kerimede geçen "günah" ifadesine gelince ise, bununla; "Resulullah (sav)'in en üstün oîanı ve evla olanı terk etmesi" anlaşılmaktadır

Ebu's-Suud; "Yüce Allah'ın, 'Geçmiş ve gelecek günahlarını' (Fetih: 48/2) ayetini; evla olanı terk etmenden dolayı senden sadır olanların hepsinde (geçmiş ve gelecek bütün günahlarını bağışlamıştır) şeklinde tefsir etmiştir ve Yüce Allah'ın, ayette geçen 'günah' ifadesini, 'zenb' diye isimlendirmesi; Resulullah (sav)'in makamının ve derecesinin yüceliğine nispetten dolayıdır"

" Prof Dr el-Hicazî, "Furkan Tefsiri" adlı kitabında[154] bu kelimeyle ilgili olarak şöyle der:

"Ayette geçen 'geçmiş günahlardan' maksat; Hz Pe y-gamber (sav)'in kendi makamına nispetle evla olanın aksine dair işlemiş olduğu işlerdir Hz Peygamber (sav), günah i ştemekten ve Rabbine isyan etmekten münezzehtir Onun işi e-diği ve makamına yaraşmayan bazı 'zelleler'; 'Ebrar'm (iyi kulların) hasenatı (iyilikleri), mukarreblerin (Allah'a en yakın olan kulların) scyyiatı (kötülükleri) mesabesindedir' türünden bazı davranışlardır Bazı kimseler demişlerdir ki: 'Ayeti ker i-mede geçen 'günah' ifadesinden maksat; her ne kadar hakikatte günah değilse de, Peygamber efendimizin yüce nazarında günah olarak kabul edilen davranışlardır Ayeti kerimede 'zenbike' şeklinde kullanılan izafet tamlaması da herhalde bu anlama işaret etmektedir"[155]



Allah'ın, Hz Peygamber (sav)'e Yapmasını Emrettiği Bir Şeyi Yapmaktan Kaçınması Hakkında Gelen
İkaz:


Bu da, Yüce Allah'ın şu sözünde geçmektedir:

"Hani sen, Allah 'in kendisine (en büyük nimeti olan İslam ile) nimet verdiği ve (kölelikten azad ederek evlatlık edinip da-ha sonra da onun efendisi olduğunu belirtip veli edinmekle) seninde nimetlendirdiğin kimseye (olan Zeyd b Harise)ye, eşin (Zeyneb bint Cahş)'ı tut ve Allah'tan kork (onu boşama) diyordun, Allah'ın, (Zeyd onu boşayacak olursa, onu nikahlayacağın şeklinde) açığa vuracağı şeyi de içinde saklıyor ve insanlar (in, evlatlığının eski hanımını nikahladı diyeceklerinden korkuyordun Halbuki en çok Allah'tan korkman gerekirdi Nihayet Zeyd'in onunla bir (evlilik) bağı kalmayınca, onu seninle evlendirdik Böylece evlatlıkların, eşleriyle bir (evlilik) bağı kalmayınca, onlarla evlenmek konusunda müminlere bir vebal olmadığı bilinsin Buna binaen Allah'ın emri yerine getirilmiştir"[156]

Kalplerinde hastalık bulunan bir takım imanı zayıf kimseler, bu konuda; Resulullah (sav)'in azatlı kölesi ve oğulluğu olan Zeyd b Harise'nin eski hanımı olan Zeyneb bint Cahş'm Hz Peygamber (sav) ile evliliği etrafında bazı şüpheler yaymayı ve Resuluîlah (sav)'in masum iyetliği etrafında fırtınalar koparmayı uygun gördüler Kalplerinde hastalık bulunan bu kimseler; Hz Muhammed (sav)'in, Zeyneb bint Cahş'ı gö r-müş, ona aşık olmuş, sonrada ona olan aşkını kalbine gömmüş, fakat daha sonra başka çaresi kalmayınca aşkını açığa vurmuş, Zeyneb'e ilgi duymuş, Zeyd'de onu boş amış ve ardından onunla Resuluîlah (sav) evlenmiş şeklinde ifadeler kullanarak bunları iddia etmişlerdir

Bazı iftiracılar ortaya çok kötü iftira atmış lardır ki bu iddialar şunlardır: "Hz Peygamber (sav), Zeyd'in, evde bulunmadığı bir gün onun evine uğramış, 0 sırada Zeyd'in eşi Zeyneb'i görmüş, bunun üzerine peygamberin onu görmesiyle kalbinde ona karşı bir sevgi meydana gelmiş ve: "Kalpleri döndüren Allah'ı teşbih ederim" demiş Bunun üzerine Zeyneb, Resuluîlah (sav)'in bu teşbihini işitmiş vebunu kocası Zeyd'e anlatmış Bunun üzerine Zeyd'in kalbinde Zeyneb'i boşamaya dair bir düşünce meydana gelmiş, nihayet Resuluîlah (sav), onunla evlenmiş Oryantalistler[157] ve onlara benzemeye çalışan onların yerli işbirlikçisi Müslümanlar; bu olayı dillerine dolamaktalar, içine daldıkça dalmaktalar ve bu olayı kafalarında hayallendip ek ilavelerde de bulunmaktadırlar Bu tip düşünceye sahip kimseler; -kendilerinin düşünce yapılarını, ahlaki durumlarını ve içine düştükleri hataları gö r-medikleri halde- başkalarının namusu, iffeti, şerefi vb konularda derinlemesine konuşmayı kendilerine mubah ve serbest görmektedirler Ayrıca Hz Peygamber (sav) hakkında ileri-geri konuşmaktalar ve Hz Peygamber (sav)'i, bir çok insanların tasvir edemeyeceği bir biçimde tasvir etmektedirler Onların bu konudaki dayanakları, tefsir kitaplarına sokuşturulmuş ve serpilmiş İsrailî rivayetlerdir Tefsir, tarih vb kitaplarda bulunan bu çeşit rivayetler, bu konuda Sahîh ve doğru olm a-yan batıl riv ayetlerdir

Ebu Bekr İbnü'l Arabî, bu konuda şöyle der: "İbn Ebi Ha-tim'in, Süddi yoluyla rivayet ettiği bu olayın tafsilatı şu seki1dedir:

"(Süddi derki Bize ulaştığına göre; bu ayet, Zeyneb bint Cahş hakkında inmiştir Zeyneb'in annesi, Resulullah (sav)'in halası Ümeyye bint Abdulmuttalib'dir Resulullah (sav), Zeyneb'e taüb oldu Zeyneb ise Resulullah (sav)'in, kendi şahsı için talib olduğunu zannetmişti Fakat kendisini, Zeyd adına istediğini anlayınca, bundan hoşnut olmadı ve Zeyd ile evlenmek istemedi Daha sonra bu evliliği Resulullah (sav) tertiplediği için, Zeyd ile evlenmeye razı oldu ve onunla evlendi (Çünkü Allah ve Resulü, herhangi bir hususta hüküm verdikleri taktirde inanan erkekler ile inanan kadınların bu hükme herhangi bir şekilde karşı gelmeleri doğru değil dir Üstelik buna haklan da yoktur Böyle yapmaları kendilerine yaraşmaz Zira Resulullah (sav), müminlere kendi nefislerinden daha yakındır Müminlerin, Onu, kendi nefislerinden daha üstün tutmaları gerekir Çünkü 0, müminlere karşı çok merh a-metli ve şefkatli olup onlara düşkündür Allah ve Resulü'nün emrine aykırı bir işi tercih eden kimse isyankar olmuş, sapıkl ı-ğa düşmüştür 0 büyük bir günaha müstahak olmuştur) Şanı Yüce Allah, peygamberine; Zeyd'in, karısı Zeyneb'i boşayac a-ğı ve kendisinin de, Allah'ın emri üzerine onunla evleneceğini bildirmiştir Resulullah (sav) ise bunu, içinde gizliyordu Çünkü 0, Zeyd'e, karısını boşamasını emretmekten haya ed i-yordu Tam bu sıralarda Zeyd, Zeyneb'in huysuzluğundan ve kendisine itaat etmediğinden dolayı Peygamber efendimize gelerek karısı Zeyneb'i Ona şikayette bulunduğunda ve karısını boşamak istediğini bildirdiğinde, Hz Peygamber (sav) iyilik tavsiye etme bakımından Zeyd'e:

- 'Sen, bu sözü söylerken Allah'a karşı gelmekten s akın ve karını nikahın altında tut' dedi Hz Peygamber (sav), ona böyle söylerken, Zeyd'in ondan ayrılacağını ve kendisinin Zeyneb ile evleneceğini biliyordu Fakat bunu, içinde gizliyordu Buna rağmen Zeyd'in, karısı Zeyneb'i boşamasını da istemiyordu Çünkü Hz Peygamber (sav), münafıkların:

- 'Muhammed, oğulluğu olan Zeyd'in boşadığı Zeyneb ile evlendi' şeklindeki kınamalarından korkmaktaydı İşte Yüce Allah'ın,

'Allah ve peygamberi, bir işe hükmettiği zaman, gerek mümin erkek ve gerekse mümin bir kadın için artık (bu) işe aykırı olacak işlerinde, onlar için seçme hakkı yoktur Kim Allah'a ve peygamberine isyan ederse, muhakkak ki 0 (kimse) apaçık bir sapıklıkla yolunu sapılmıştır' (Ahzab: 33/36) ayeti kerimesi, bu olay hakkında inmiştir"[158]

Hz Ali'nin oğlu Hüseyin (rha) bu konuyla ilgili olarak şöyle der: "Allah, peygamberine; (Zeyd'in karısı) Zeyneb ile evlenmezden önce (Zeyd'in onu boşayıp) onunla evleneceğini bildirmiştir Zeyd,

Zeyneb'in (huysuzluğundan ve kendisine itaat etmediği fiden dolayı Hz Peygamber (sav)'e gelerek) şikayette bulunduğunda (ve onu boşamak istediğini bildirdiğinde) Hz Pe y-gamber (sav), ona: '(Sen, bu sözü söylerken), Allah'a karşı gelmekten sakın ve kannı nikahın altında tut' demiştir (Zira Hz Peygamber (sav), Zeyd'in, onu boşayacağını ve onun la kendisinin evleneceğini biliyordu Fakat Hz Peygamber (sav) bunu içinde saklıyordu Çünkü bu konuda münafıkların vb kimselerin kınamalarından korkmaktaydı 'Bundan böyle e v-latlıklann, kadınlarıyla bir bağı kalmayınca, onlarla evlenmek konusunda müminlere bir vebal olmadığı bilinsin' (Ahzab: 33/37) mealindeki ayetten dolayı Allah'ın kendisine mubah kıldığı bir hususta insanlardan çekindiği için) Yüce Allah, Hz peygamber (sav)'i kınamış ve ona şöyle buyurmuştur:

'Seni, onunla evlendireceğime dair sana haber verdiğim halde, sen daha hala Allah'ın açığa vuracağı şeyi içinde saklıyorsun"[159]

İftiracıların iddia ettiği gibi, Resulullah (sav)'in içinde sakladığı husus; Zeynebe olan aşkı değil, Allah'ın Ona haber vermiş olduğu Zeyneb ile evlenme işiydi Yüce Allah'ın, Resulullah (sav)'e, Zeyneb ile evleneceğine dair işi, kendisine bildirdiği halde, bunu, içinde saklaması, Allah'ın yüce hilem e-tindendir Bu ise, cahiliyyet dönemindeki Araplar arasında meşhur ve örf olarak yürürlükteki bir ilke (olan kişinin kendi evlatlığının boşadığı kadınla evlenme yasağının hükmünü) g e-çersiz kılmak içindi Fakat Resulullah (sav), bu hareketiyle, münafıkların; "Muhammed, oğulluğu olan Zeyd'in boşadığı karısıyla evlendi" şeklindeki söylentilerinden ve dedikodul a-nndan çekinmekteydi Çünkü Zeyd, insanlar arasında daha hala "Zeyd b Muhammed = Muhammed'in oğlu Zeyd" diye çağın İmaktaydı

Prof Dr el-Hicazî, "Furkan Tefsiri" adlı kitabında bu konuyla ilgili olarak şöyle der:

"Bazı tefsir kitaplarında büyük alimlere nispet edilen birtakım uygunsuz sözler yer alması, gerçekten esef vericidir A1lah bilir ki, O büyük alimler bu sözleri söylemekten uzaktırlar Olsa olsa bu gibi haberler, İsrailiyyat zehirlerinden başka bir şey değildir

Bu haberleri, İslam'ı kabul eden bazı Yahudi alimleri, gerek iyi niyetten ve gerek kötü niyetten dolayı tefsir k itaplarına yerleştirmişlerdir Bu tefsir kitaplarında, yaratıkların en sere f-lisi ve bütün insanların yüksek ve sadakat sahibi bir kimse o I-duğuna tanıklık ettikleri Hz Peygamber (sav) hakkında kullanılan bu sözler, adi bir kimseye bile yakışmayacak ifadele irdir

Zeyneb'in Zeyd ile evlenme tarihine ve içinde bulunduğu ortama basit nazarlarla baktığımızda şu inanca varırız: 'Zeyd 'in, Zeynep ile geçinemeyişinin nedeni, sosyal durumları bakımından aralarında büyük bir mesafenin bulunmasından d o-Iayıdır Çünkü Zeynep, şerefli ve as aletli bir kadın Zeyd ise daha düne kadar köle olan bir kimseydi Yüce Allah, Zeyneb'i, Zeyd ile evlendirmek suretiyle onu imtihan etmek, kabilecilik asabiyetinin temellerini yıkmak, cahiliyyetra şeref ve ün k a-zanmak gibi Aristokrat tabakaya ait olan düşünceleri ortadan kaldırmak, şerefin İslam da ve takvada olduğunu bildirmek istedi Zeynep, bu ilahi emre istemeyerek boyun eğdi Vücudunu, Zeyd'e teslim etti Lakin ruhunu ve gönlünü ona veremedi Böyle olunca da kendisini sıkıntı ve elemden kurtaramadı

Resulullah (sav), Zeyneb'i küçüklüğünden itibaren tanı r-dı Çünkü 0, halasının kızıydı Eğer Resulullah (sav) onunla evlenmek isteseydi, rahatlıkla evlenir ve b unu Ondan men e-debilecek bir kimsede yoktur? Nasıl olurda bir kimse, bakire bir kadınını bir başkasına takdim eder 0 adam da o kadınla evlenip boşandıktan ve kadm dul hale geldikten sonra nasıl ilgi duyar?!!

Bu mümkün değildir Böylece bir duşunca gerçeğ e uygun değildir Söylediklerinizi iyi düşünün ve akıllıca konuşun

Hiçbir karışıklığa meydan vermeden, hiç leke sürmeden hakkı, sırf hak olduğu için anlayıp kavrarlar Bakınız bazıları da neler söylüyorlar: 'Muhammed, Zeyneb'e olan aşkını gizlediği için Allah tarafından kınanmış!' Kişi, komşusunun karısına olan aşkını ve sevgisini gönlünün derinliklerine gizleyip açığa ç ı-karmadıkça hiç kınanır mı?!

Ama gerçek olan şu ki; Zeyneb ile Zeyd'in evlenmesi, Zeyneb ile kardeşini imtihan etmek içindi Çünkü Cenab-ı Allah, Zeyneb'i, Zeyd'i kocalığa kabul etmeye zorlamıştı Bu e v-lilik, sonunda Resulullah (sav) için çok zorlu bir imtihan oldu Çünkü Zeyneb, henüz Zeyd'in nikahı altındayken bile bu evliliğin, ne şekilde sonuçlanacağım biliyordu Ve bu esnada Allah, Hz Peygamber (sav)'e, Zeynep ile evlenmesini emrediyordu

Kur'ân-ı Kerîm'in de ifade ettiği gibi; Hz Peygamber (sav)'in, Zeyneb ile olan evliliğindeki hikmetin sebebi; cahiliyyet devrinde Araplar arasında meşhur ve örfi y ürürlükte olan bir ilkeyi yani kişinin kendi evlatlıklarının boşadıkları kadınlarla evlenme yasağım yıkmak idi Cahiliyyet döneminde üvey baba konumunda bulunan kimse, evlatlıklarının karılarım kendi neseplerinden olan öz oğullarının karıları gibi kabul ed i-yorlardı Bu adet, cahiliyyet dönemini yaşayan kimselerin kalplerine iyice yerleşmişti Bu adet ancak Hz Peygamber (sav)'in ve de azatlı kölesi Zeyd b Harise'nin elleriyle yıkıl a-bilirdi ve yıkıldı da Zira Yüce Allah, bu konuda şöyle buyu r-maktadır: 'Bundan böyle evlatlıklarının, kadınlarıyla bir bağı kalmayınca, onlarla evlenmek konusunda müminlere bir vebal olmadığı bilinsin' (Ahzab: 33/37)

Hz Peygamber (sav) kendi içinde gizlediği bu z orunlu evlenme, Ona eziyet veriyordu Bu sebeple de Allah'ın kend i-sine verdiği Zeyneb ile evlenme işini gerçekleştirmeyi geciktiriyordu Çünkü öteden beri yerleşmiş olan bid'ati -yani evlatlık edinme ve evlatlıkların boşadıkları kadınlarla evlenmeme ad etini- yıkacaktı Bu adeti yıktığım gören insanlar, özellikle de münafıklar büyük bir gürültü çıkaracaklardı"[160]

Derim ki: Ayeti kerime bu konuda açıkt ir Buna göre ayette de zikredildiği şekilde Allah, Resulullah (sav)'in içinde gizlemiş olduğu azatlı kölesi Zeyd'in kansı olan Zeyneb ile evlenme işini yakın bir zamanda açığa vuracaktı Zira Yüce Allah'ın, "Allah 'in açığa vuracağı şeyi de içinde saklıyordun " (Ahzab: 33/37) ayetinde geçen ile de bu anlatılmaktadır Çünkü Yüce Allah'ın açığa vuracağı şey nedir? Allah, Resulullah (sav)'in, Zeyneb'e olan aşkını mı açığa vuracak? Hayır! H a-yır! Bunların aksine Yüce Allah, Zeyneb ile evleneceğine dair daha önceden Resulullah (sav)'e bildirdiği emri açığa vuracaktı Çünkü Allah, Resulullah (sav)'in kısa bir müddet sonra Zeyneb ile evleneceğine dair bilgiyi kendisine iletmiştir İşte bundan dolayı Şanı Yüce olan Allah bu şeyi Resulullah (sav)'in içinde gizlediği bir şey olarak açıklamıştır Bunu da, Yüce Allah, şu ayetiyle güzel bir şekilde şöyle açıklamıştır:

"Nihayet Zeyd'in, onunla bir bağı kalmayınca, onu seninle evlendirdik" (Ahzab: 33/37) İşte böylece gönderilmişlerin efendisi olan Resulullah (sav)'in masumiyetliğini gösteren kesin kanıtlar ile parlak deliller karşısında, Hz Peygamber (sav)'e yalan iftiralarda bulunan iftiracıların iddiaları boşa çıkarılmakta ve geçersiz kılmmakt adır Hamd, alemlerin Rabbi Allah'a mahsustur [161]






Alıntı Yaparak Cevapla