Prof. Dr. Sinsi
|
Hz. Adem (A.S.)
Hz ADEM (a s )
İlk insan, ilk peygamber, insanlığın babası Allah'u Teala Hz Adem'i topraktan (turâbtan) yarattı (Hud, 11/61;
Taha, 20/55; Nuh, 71/18) Yüce Allah yeryüzünde bir halife yaratacağını meleklerine bildirdiği zaman; ilim, irade ve kudret sıfatlarıyla donatacağı bu varlığın yeryüzüne uyum sağlaması için maddesinin de yeryüzü elementlerinden olmasını dilemiştir:
"Sizi (aslınız Adem'i) topraktan yaratmış olması onun ayetlerindendir Sonra siz (her tarafa) yayılır bir beşer oldunuz " (er-Rum, 30/20)
Allah'u Teala Hz Adem'i yaratırken maddesi olan toprağı çeşitli hal ve safhalardan geçirmiştir:
1- Türab safhasından sonra "Tîn" safhası:
Tîn: Toprağın su ile karışımıdır ki, buna çamur ve balçık denilir Bu safha insan ferdinin ilk teşekkül ettirilmeğe başlandığı merhaledir:
"O (Allah) her şeyi güzel yaratan ve insanı başlangıçta çamurdan yaratandır " (es-Secde, 32/7)
Hayat kaidesinin candan sonra iki temel unsuru su ve topraktır
"Allah her canlıyı sudan yarattı İşte bunlardan kimi karnı üzerinde yürüyor, kimi iki ayağı üstünde yürüyor, kimi de dört ayağı üzerinde yürüyor Allah ne dilerse yaratır Çünkü Allah her şeye hakkıyla kadirdir " (en-Nur, 24/45)
"O (Allah) sudan bir beşer (insan) yaratıp da onu soy-soy yapandır Rabbin her şeye kadirdir " (el-Furkan, 25/54)
Yeryüzünün 3/4'ü su ile kaplıdır İnsan vücudunun da %75'i sudur Demek ki dünyadaki bu düzen aynen insana da intikal ettirilmiştir Yine Cenab-ı Allah Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurur: "Andolsun biz insanı (Adem'i) çamurdan süzülmüş bir hülasadan yarattık " (el-Mü'minun, 23/12) İşte ilk insan, yaratılışının mertebelerinde, önce böyle bir çamurdan sıyrılıp çıkarılmış, sonra hülasadan (bir soydan) yaratılmıştır (Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dîni Kur'an Dili, V, 3056-3059, 3431-3432)
2- Tin-i lâzib: Cıvık ve yapışkan çamur demektir Toprağın su ile karıştırılıp çamur olmasından sonra, üzerinden geçen merhalelerden birisi de "Tîn-i lazib" yani yapışkan ve cıvık çamur safhasıdır Cenab-ı Allah bu süzülmüş çamuru cıvık ve yapışkan bir hale getirdi "Biz onları (asılları olan Adem'i) bir cıvık ve yapışkan çamurdan yarattık " (es-Saffat, 37/1 1)
3- Hame-i Mesnûn: Sonra cıvık ve yapışkan çamur hame-i mesnûn haline getirildi Hame-i mesnûn, suretlenmiş, şekil verilmiş, değişmiş ve kokmuş bir haldeki balçık demektir "Andolsun, biz insanı kuru bir çamurdan, suretlenmiş ve değişmiş bir çamurdan yarattık " (el-Hicr, 15/26-28)
Böylece Allahü Teala Adem (a s )'i topraktan yaratmaya başlıyor Bunu da su ile karıştırarak Tîn-i lazib yapıyor Sonra bunu da değişikliğe uğratarak kokmuş ve şekillenmiş hame (balçık) haline getiriyor
4- Salsal: Kuru çamur demektir
Cenab-ı Allah kokmuş ve suretlenmiş çamuru da kurutarak "fahhar" (kiremit, saksı, çömlek) gibi tamtakır kuru bir hale getirdi "O Allah insanı bardak gibi (pişmiş gibi) kuru çamurdan yaratmıştır " (er-Rahman, 55/14, ilgili ayet için bk Hazin; Elmalılı Hamdi Yazır, a_g e , VIII, 4669)
Hz Adem'e Ruh Verilmesi
Cenab-ı Allah Hz Adem'i yaratırken, yukarıda anlatıldığı gibi maddesi olan çamuru, çeşitli mertebelerde değişikliğe uğratarak, canın verilmesi ve ruhun nefhedilmesine müsaid bir hale getirdi Nihayet şekil ve suretinin tesviyesini ve düzenlemesini tamamlayınca ona can vermiş ve ruhundan üflemiştir: "Rabbin o zaman meleklere demişti ki: 'Ben muhakkak çamurdan bir insan yaratacağım Artık onu düzenleyerek (hilkatim) tamamlayıp ona da ruhumdan üfürdüğüm zaman kendisi için derhal (bana) secdeye kapanın ' Bunun üzerine iblis' ten başka bütün melekler secde etmişlerdi O (iblis) büyüklük taslamış ve kafirlerden olmuştu Allah: 'Ey İblis iki elimle (bizzat kudretimle) yarattığıma secde etmekten seni alıkoyan nedir? Kibirlenmek mi istedin? Yoksa yücelerden mi oldun?' buyurdu İblis dedi: 'Ben ondan hayırlıyım Beni ateşten, onu ise çamurdan yarattın " (Sad, 38/71-76 Ayrıca bk el-A'raf, 7/12; el-Hicr, 15/29; es-Secde, 32/8-9)
Cenab-ı Allah böylece Hz Adem'i en mükemmel bir şekilde yarattı Boyunun uzunluğunun altmış "zira" olduğu bazı kaynaklarda kaydedilir (Kurtubî, Tefsir, XX, 45) Yaratılışı tamamlandıktan sonra Allahü Teala ona, haydi şu meleklere git, selam ver ve onların selamını nasıl karşıladıklarım dinle! Çünkü bu, hem senin, hem de zürriyyetinin selamlaşma örneğidir Bunun üzerine Hz Adem meleklere: "Es-selamü aleyküm" dedi Onlar da: "Es-selamu aleyke ve rahmetullah" diye karşılık verdiler Adem, insanların büyük atası olduğu için, Cennet'e giren her kişi, Adem'in bu güzel suretinde girecektir Hz Adem'in torunları, onun güzelliğinden birer parçasını kaybetmeye devam etti Nihayet bu eksiliş şimdi (Hz Muhammed zamanında) sona erdi (Buharî, Sahih, IV, 102, Halk-ı Adem, 2 Tecrid-i Sarîh Tercümesi, IX, 76, Hadis no: 1367)
Hz Adem'e isimlerin Öğretilmesi
Allah Hz Adem'i yarattıktan sonra, dünyaya yerleşip kendilerinden faydalanabilmeleri için ona eşyanın isimlerini ve özelliklerini öğretti, isimlerin dalalet ettiği varlıkları anlama kabiliyeti verdi "Hani Rabbin bir vakit meleklere:
'Muhakkak ben, yeryüzünde (emirlerimi tebliğ etmeye ve uygulamaya koyacak) bir halife (bir insan) yaratacağım' demişti (Melekler de): 'Biz seni hamdinle tesbih ve seni ayıplardan, sana ortak koşmaktan ve eksikliklerden tenzih edip dururken orada (yerde) bozgunculuk edecek, kanlar dökecek kimse(ler) mi yaratacaksın?' demişlerdi Allah: 'Sizin bilmeyeceğinizi her halde ben bilirim ' demişti Allah, Adem'e bütün isimleri öğretmişti Sonra onları (onların dalalet ettikleri alemleri ve eşyayı) meleklere gösterip 'doğrucular iseniz (her şeyin içyüzünü biliyorsanız) bunları isimleriyle beraber bana haber verin' demişti (Melekler) de: "Seni tenzih ederiz, senin bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok Çünkü her şeyi hakkıyla bilen, hüküm ve hikmet sahibi olan şüphesiz ki sensin, sen demişlerdi " (el-Bakara, 2/30-32)
Bu ayetlerde geçen "halife" vekalet gibi asaletin karşıtı olarak başkasına vekillik etmek, yani az veya çok aslın yerini tutarak, onu temsil etmek demek olan hilafet masdarından türemiş bir sıfattır İsim olarak kullanılır Aslı "halif'tir Sonundaki "ta" harfi mübalağa içindir Birinin arkasından makamına ve yerine vekalet eden demektir Bu niyabet (vekalet) ya aslın geçici olarak makamından ayrılması dolayısıyla verilir veya aslın acizliğinden dolayı yardım etmesi için verilir Yahut bunların hiçbiri olmadığı halde asıl, vekiline sırf bir şeref bahşederek onu yüceltmek için vekalet verir İşte Cenab-ı Allah'ın arzda evliyasını istihlafı bu kabildendir (Ragıb el-Isfahanî, el-Müfredat fi Garibi'l-Kur'an İstanbul 1986, s 223; Hamdi Yazır, a g e , l, 300)
Cenab-ı Allah: "Yeryüzünde bir halife yaratacağım ve tayin edeceğim " demişti ki; kendi irade ve kudret sıfatımdan ona bazı salahiyetler vereceğim, o bana izafeten, bana niyabeten yarattıklarım üzerinde birtakım tasarruflara sahip olacak, benim namıma ahkamımı yeryüzünde yürürlüğe koyup uygulayacaktır
|