Yalnız Mesajı Göster

Hz. Adem (A.S.)

Eski 08-02-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hz. Adem (A.S.)




Alimler, Hz Adem ve eşinin iskan edildiği (yerleştirildiği) Cennet hakkında görüş ayrılıklarına düşmüşlerdir Cennet, lügat açısından bağ, bahçe, bahçelik ve bağlık yer manasına gelir Acaba Hz Adem'in iskan edildiği bu Cennet, yeryüzünün bağlılık, bahçelik ve ağaçlık köşelerinden bir köşe midir? Yoksa dünyadan ayrı ahrette müminlere va'd edilen Cennet midir? Kur'an-ı Kerim'de buna dair açık ve kesin bir bilgi verilmemiştir İslam alimlerinin çoğunluğuna göre Hz Adem'in eşiyle yerleştirildiği ve içinde yasak ağacın bulunduğu Cennet, ahirette müminlere ve iyilik yapanlara va'd edilen, darü's-sevab (mükafat yurdu) olan Cennet'tir Çünkü:
a) "Cenab-ı Allah dedi ki: Kiminiz kiminize (nesilleriniz birbirlerine yahut müminlerle şeytan birbirlerine) düşman olarak inin Arz'da sizin için bir zamana kadar yerleşip kalmak ve geçinmek vardır Orada (yeryüzünde) yaşayacaksınız, orada öleceksiniz, yine oradan diriltilip çıkarılacaksınız" (el-A'raf, 7/24-25; Ayrıca bk el-Bakara, 2/36) Bu ayetlerde Hubût (inmek) tabiri ve inilecek yer de arz (yeryüzü) olarak zikredilmiştir, ilk yerleşme noktası yeryüzü dışında bir yer olmalıdır ki, buradan yeryüzüne iniş söz konuşu edilebilsin Eğer Hz Adem ve Havva'nın yerleştikleri yer arzdaki bir bahçe olsaydı "hubût'tan, inişten söz etmek mümkün olmazdı
b) Taha suresi 118-119'uncu ayetlerde Hz Adem'in yerleştiği Cennet'in anlatılan vasıfları, yani acıkmamak, susamamak, çıplak kalmamak, güneşte yanmamak, sevap ve mükafat yurdu olarak mü'minlere va'd edilen cennet'e aid niteliklerdir Bu vasıfta olan bir cennet (bahçe) dünyada yoktur Öyle ise Hz Adem'in iskan edildiği Cennet, ahirette müminlere va'dedilen Cennet'tir
c) Bu "Cennet" lafzının başındaki elif lam (lam-ı ta'rîf) umûm (istiğrak) için değil, ahid içindir Bu elif lam, umûm ifade ederse Cennetlerin hepsi manasına gelir Halbuki Hz Adem'in bütün Cennetlere (bahçelere) yerleşmesi imkansızdır Öyle ise bu Cennet'in manasını müslümanlar arasında bilinen ve darü's-sevab (mükafat yurdu) olan Cennet'e hamletmek gereklidir (Alusî, Rühu'l-Meanî, l, 233; Razı, Mefatîhu'l-Gayb, l, 455; Talat Koçyiğit, İsmail Cerrahoğlu, Kur'an-ı Kerim Meal ve Tefsiri, s 95 vd)
d) Yine bazı haberlere göre: Allah meleklerinden birisine dünyanın her yerinden topraklar getirterek Hz Adem'i Cennet'te yaratmıştır (İbn Kesîr, Tefsirü'l-Kur'an'i'l-Azîm, l, 132) Hz Adem île Hz Musa'nın ruhlarının çekiştiğini bildiren hadîs (bunun mealini yukarıda verdik) de bu Cennet'in sevab yurdu olan Cennet olduğunu açıklar
Ebu'l-Kasım el-Belhî ve Ebü Müslim el-İsfahanî de "Hz Adem'in yerleştiği Cennet, bahçe manasına olup bu dünyadadır" derler Bu zatlar ayette geçen "ihbitû" kelimesine de "giriniz, gidiniz, konunuz" gibi manalar veriyorlar" İhbitû mısran = Bir şehre ininiz, yerleşiniz (el-Bakara, 2/61) gibi Bu zatlar Hz Adem'in yerleştiği Cennet'in bu dünyada olduğuna dair şu şekilde delil getiriyorlar:
1) Eğer Hz Adem'in yerleştiği bu Cennet, sevap ve mükafat yurdu olan Cennet olsaydı, elbette ebedî kalınacak Cennet olurdu Hz Adem de ebedî kalınacak Cennet'te olduğunu bilir ve şeytan da onu "Rabbiniz size bu ağacı, melek olmanız için, yahud ölümden kurtularak ebedî kalıcılardan olacağınız için yasak etti" (el-A'raf, 7/20) diyerek aldatamazdı
2) Yüce Allah'ın "Onlar (Cennet'te olanlar) oradan çıkarılacaklar da değildir" (el-Hicr, 15/48) sözünün dalaletiyle Cennet'e giren bir daha oradan çıkmaz
3) İblis, Hz Adem için secde etmekten kaçınarak kibirlendiğinden Allah'ın gazab ve lanetine uğramış ve kafir olmuştur Böyle olan bir kimse Cennet'e giremez
4) Ahirette müminlere va'd edilen Cennet teklif ve imtihan yeri olmayıp müminlerin içinde serbestçe dolaşacakları ve bütün nimetlerinden diledikleri gibi faydalanacakları bir yerdir Halbuki burada eşiyle beraber Hz Adem'e bir ağacın meyvesi yasaklanmıştır
5) Allahü Teala "Yeryüzünde bir halife yaratacağım" (el-Bakara, 2/30) diye belirttiği için Hz Adem'i Arz'da yarattı Kur'an'da onu göğe (Cennet'e) naklettiğini zikretmedi Onu dünyadan semaya nakletmesi, nimetlerin en büyüğünden olduğu için zikredilmeye daha layık olurdu Kur'an-ı Kerim'de böyle önemli bir olayı doğrulayacak kesin ve açık bir ifade yoktur Öyle ise Hz Adem ve eşinin iskan edildiği bu Cennet, içinde ebedi kalınacak Cennet'ten başka bir Cennet'tir (Razî, Mefatîhu'lGayb, l, 454)
Hz Adem'in oturduğu Cennet'in mükafat yurdu olan Cennet olması veya bundan başkası olması mümkündür Çünkü bu konudaki nakli deliller zayıf ve Kur'an'da buna dair kesin bir delil yoktur Bunu Allah'tan başka kimse bilemediğine göre, şu Cennet'tir veya bu Cennet'tir diye kestirip atmamak veya bu konuda tevakkuf etmek lazımdır Nitekim selefi salihîn ve bunlara tabi olan birçok müfessirler böyle yapmışlardır (Razî, Mefatîru'l-Gayb, 1,s 455)
Fakat biz burada hemen şunu kaydedelim: Hz Adem ve eşinin iskan edildiği Cennet'in mükafat yurdu olan Cennet olduğuna dair deliller daha kuvvetlidir Ayrıca Cennet'e girince çıkılamayacağı meselesi duruma göre değişir Misafir olarak girmekle mukîm olarak girmek aynı değildir Nitekim Hz Muhammed (sas) mi'rac gecesi Cennet'e girmiş ve çıkmıştır Hz Adem'in Cennet'ten yeryüzüne inişinin mahiyeti bizce meçhuldür
Hz Adem'in Peygamberliği
Hz Adem ilk insan olduğu gibi aynı zamanda ilk peygamberdir Hz Adem yeryüzüne indirildikten sonra, Cenab-ı Allah insan nesillerinin hepsini onunla eşi Havva'dan türetmiştir Allahü Teala bu hakikati Nisa suresinin birinci ayetinde şu şekilde dile getiriyor: "Ey insanlar! Sizi tek bir candan (Adem'den) yaratan, ondan da yine onun zevcesini (Havva'yı) yaratan ve ikisinden pek çok erkekler ve kadınlar türetip yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının " (en-Nisa, 4/2) Bir hadîs-i şerîflerinde Hz Peygamber (sas) şöyle buyuruyor: "Allah'u Teala Adem'i (as) yeryüzünün her tarafından avuçladığı bir avuç topraktan yarattı Bunun için Ademoğulları kendilerinde bulunan toprak miktarına göre, kimi kırmızı, kimi beyaz kimi siyah, kimi bunların arasında bir renkte; (tabiat bakımından da) kimi yumuşak, kimi sert, bazıları kötü, bazıları da iyi olarak geldiler" (Tirmizî, Tefsir, 3) Bu hadisi Tirmizî sahih bir senetle rivayet etmiştir
Allah, insanı nefsinin şehvet ve şeytanın vesveselerine maruz kalacak şekilde yaratmış, ona bunlara karşı koyacak akıl, hayır ve şerri birbirinden ayırt edecek vicdan (kalb gözü) vermiştir Cenab-ı Allah böylece insanı bu dünyada imtihan alanına koyduğu için, hikmet ve rahmetinin gereği olmak üzere hayır, fazilet, şer ve rezalet yollarını gösterecek, hak ile batılı öğretecek, hayır ve kemal yollarına irşad edecek peygamberler göndermiştir Cenab-ı Hakk peygamberler göndermekle, insanın tabiatına ve halîfeliğine uygun imtihan şartlarını tamamlamıştır Neticede insan bu dünyada yaptıklarının hesabını öldükten sonra diriltilince verecek, imanlı olup iyilik ve sevap terazileri ağır gelenler Cennet'e girecektir Bunları kendilerine öğretip ikaz etmek için peygamberlere ihtiyaç vardır İlk insanlara peygamber olmaya en layık olan zat, Allahü Teala'nın doğrudan doğruya vasıtasız konuştuğu ataları Hz Adem'di



Alıntı Yaparak Cevapla