Prof. Dr. Sinsi
|
Hz. Musa (A.S)
"Firavun: "Musa! Rabbiniz kimdir?" dedi Musa: "Rabbimiz, her şeye ayrı bir özellik veren, sonra doğru yola eriştirendir" dedi" (Taha 20/49-50)
Firavun, bu davete icabet etmedi ve direndi Musa (a s)'yı zindana atmakla tehdit etti Musa (a s)'da Firavun'a, belki iman eder diyerek, ispat edici bir delil getirmek istedi Asasını yere attı, kocaman bir yılan oldu Elini koynuna sokup çıkardı, gözleri kamaştıran bir güneş parçası oluverdi Musa (a s)'nın gösterdiği bu mucizeler karşısında Firavun gerçekten korkmuştu Bunun üzerine o da sihirbazlarını toplayıp, Musa'yı mağlup etmeyi kararlaştırdı Ülkesindeki bütün ünlü sihirbazları çağırttı ve onlardan Musa (a s)'nın yaptıklarından daha büyük bir sihir yapmalarını istedi Onlarda hazırlandılar ve bir gün kararlaştırdılar O gün gelince de halkın gözleri önünde Musa (a s) ile yarışmaya başladılar
"Sihirbazlar: "Ey Musa! Marifetini ya sen ortaya koy veya biz koyalım" dediler Musa: "Siz koyun" dedi Sihirbazlar marifetlerini ortaya koyunca, insanların gözlerini sihirlediler ve onları ürküttüler, büyük bir sihir yaptılar Biz de Musa'ya: "Asanı koyuver" dedik o da koyuverdi Hemen onların uydurduklarını yutmaya başladı Hak tahakkuk etti Onların yaptıkları boşa gitti İşte orada yenildiler, küçük düştüler Sihirbazlar secdeye kapanıp: "Alemlerin Rabbine, Musa ve Harun'un Rabbine inandık" dediler" (el-A'raf, 7/115-122)
Sihirbazların iman etmeleri, Firavun'u çok kızdırdı Onları öldürmekle tehdit etti İşte küfür, acizliğini bu olayla bir kere daha ortaya koymuş oldu
Gelişen bu olaylar, Firavun'u yola getireceği yerde, onu daha çok azdırdı Ve Musa (a s) ile kavmini ortadan kaldırmadıkça rahata kavuşamayacağına inanıp, bu arzusunu yerine getirmeye çalıştı Musa (a s), Firavun ve kavmini, imana çağırmaya devam etti Firavun inkar ettikçe, Allah Teala onun kavmine tufan, çekirge, haşarat, kurbağa, kan gibi çeşitli azablar gönderdi Ancak bunların hiç biri, Firavun ve kavmini yola getirmedi
Firavun, küfür ve inadında, ısrar ve Musa (a s)'nın davetine de icabet etmemeye devam etti Allah Teala, Musa (a s)'ya İsrailoğullarını bir gece Mısır'dan çıkarıp Filistin diyarına götürmesini vahyetti Bir gece Musa ve kavmi şehirden çıkıp, Süveyş halici boyunca Kızıldeniz'e yöneldiler Firavun şehirde İsrailoğullarından hiç bir iz göremeyince, kaçtıklarını anladı ve bütün ordusunu seferber ederek, peşlerine düştü Firavun ordusunun çok kalabalık olduğu rivayet edilmektedir Firavun iki gün sonra İsrailoğullarına yetişti İsrailoğullarının önlerinde geçilmesi mümkün olmayan bir deniz arkalarında kocaman bir ordu vardı İsrailoğulları "Yakalandık ya Musa" diye yakınmaya başladılar Kur'an-ı Kerim'de olay şöyle anlatılıyor: "Musa: "Hayır, Rabbim benimle beraberdir, bana elbette yol gösterecektir" dedi Bunun üzerine Biz Musa ya: "Değneğinle denize vur" diye vahyettik Hemen deniz ikiye ayrıldı, her parçası yüce bir dağ gibiydi İşte oraya geridekileri de yaklaştırdık Musa ve beraberinde bulunanların hepsini kurtardık" (eş-Suara, 26/62-65)
"Firavun, ordusuyla onları takib etti Deniz de onları içine alıverdi Hem de ne alış!" (Taha, 20/78)
Kur'an-ı Kerim'de Allah Teala, bir zalimin, kafirin sonunu böyle anlatıyor; ve bir kavmi nasıl kurtardığını da İşte Hak, Batıl'ın tepesine böyle inip, onu ortadan kaldırabiliyor
Firavun ordusu, bir tek kişi kalmamacasına yok oldu Firavun ise, ölümün geldiğini anlayınca iman ettiğini açıkladı: "Firavun boğulacağı anda: "İsrailoğullarının inandığından başka tanrı olmadığına inandım, artık ben de ona teslim olanlardanım" dedi Ona: "Şimdi mi (inandın)? Daha önce başkaldırmış ve bozgunculuk etmiştin" dendi" (Yunus, 10/90, 91)
Bu olaydan sonra Allah Teala, Hz Musa (a s)'ya kavmiyle birlikte Beyti Makdis'e yönelmelerini emretti Yola koyuldular Çölde su bulamayıp, şiddetli bir susuzluğa kapıldılar Gelip Musa (a s )'a sitem ve şikayette bulundular Allah, Musa (a s)'a, asasını taşa vurmasım emretti Vurunca taşın oniki yerinden su fışkırdı Her Yahudi kabilesine bir göze düşüyordu Onlar bu gözelerden kana kana içtiler, susuzluklarını giderdiler Allah Teala İsrailoğullarına, gökten kudret helvası ve bıldırcın eti de gönderdi Fakat İsrailoğullarının o ikiyüzlülükleri, bütün bu nimetlere rağmen, kendini burada da ortaya çıkardı Bir tek yemekle yetinemeyeceklerini söylediler: "Ey Musa Bir çeşit yemeğe dayanamayacağız Bizim için Rabbine yalvar da, bize yerin bitirdiği sebze, kabak, sarmısak, mercimek ve soğan yetiştirsin" demiştiniz de, "hayırlı olanı daha düşük şeyle mi değiştirmek istiyorsunuz? Bir şehre inin, orada şüphesiz istediğiniz vardır" demişti" (el-Bakara, 2/61)
Sonra Allah Teala Hz Musa'ya, Filistin'e gitmeyi emretti Orada Heysanilerin kalıntıları ve Kenanlılardan meydana gelen zalim bir topluluk ile karşılaştılar Musa (a s) kavmine, buraya girip bu zalimlerle savaşmalarını, ve onları bu mukaddes beldeden çıkarmalarını emretti Fakat, İsrailoğulları buna cesaret edemedi: "Ey Musa! "Onlar orada oldukça biz asla oraya girmeyeceğiz Sen ve Rabbin gidin savaşın, doğrusu biz burada oturacağız" demişlerdi" (el-Maide, 5/24)
Çünkü İsrailoğulları, Firavun ülkesinde zillet ve adiliğe, aşağılanmaya alışmışlardı Onlar için bazı değerleri ele geçirmek için savaşmak, bir mana taşımıyordu Allah'da onları Tih çölüne attı ve yollarını şaşırttı Kavmine söz geçiremediğinden yakınan Musa'ya, Allah Teala: "Orası onlara kırk yıl haram kılındı Yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşacaklar Sen, yoldan çıkmış bir millet için tasalanma" dedi" (el-Maide, 5/26)
Zamanla, bu zillet içinde yaşayan nesil, yerini hürriyetle yetişen ve izzetle yaşayan bir nesile terketti Bunlar da bir müddet sonra Arz-ı Mukaddes'e girmeye muvaffak oldular
|