Yalnız Mesajı Göster

Hz. Mûsâ (A.S)'İn, Bir Kıptî'yi Öldürmesi

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hz. Mûsâ (A.S)'İn, Bir Kıptî'yi Öldürmesi




Hz Mûsâ (as)'ın, Bir Kıptî'yi Öldürmesi ve Medyen Ülkesine Hicreti:




Hz Mûsâ (as), Firavunun sarayında gençlik çağma girmişti Bu sırada Firavunun sarayında hükümdarların çocuklarının yaşadığı gibi izzetli ve şerefli bir şekilde hayatını sürdürüyordu Firavunun bineklerine biniyor, onun giydiği elbiselerin benzerini giyiyordu Artık insanlar, Hz Mûsâ (as)'ı5 "Mûsâ b Firavun" yani Firavunun oğlu Mûsâ diye çağırıyorlardı İnsanlar, ona, Firavunun (üvey) oğlu olmasından dolayı saygıda ve hürmette bulunuyorlardı Hz Mûsâ (as)'da çok kısa bir zamanda gelişip gençlik çağma ulaşmıştı


Günlerden bir gün şehre girdi Bir ara şehrin yollarında ve sokaklarında gezip dolaşıyordu -Vakit, öğle vaktiydi Dükkanlar kapalı olduğundan dolayı insanlar, evlerinde idiler- Hz Mûsâ (as) yolda yürürken İsrail oğullarından bir adam ile Firavun hanedanından olan Kıptî bir adam, birbiriyle kavga edip birbirlerine vuruyor ve birbirlerine giriyorlardı Kıptî adam, İsrail oğullarına mensup adamın hakkını yemişti Bunun üzerine Hz Mûsâ (as) yolda giderken, İsrail oğullarına mensup a-dam, bu Kıptî'nin haksızlığından kurtarması için Hz Mûsâ (as)'dan yardım isteyince, Hz Mûsâ (as), asıl itibariyle kendi kavminden olan bu adamı Kıptî'nin haksızlığından kurtarmak ve eziyeti ondan uzaklaştırmak istedi Bunun için de Kıptî a-dama doğru yönelip onun çenesine bir yumruk vurdu


Bu durum, Hz Mûsâ (as)'ın aleyhine olmuştu Çünkü Kıptî adam, ölü olarak yere yıkılıp hareketsiz kalmıştı Halbuki Hz Mûsâ (as), Kıptî'yi öldürmek istememişti Çünkü Hz Mûsâ (as) İsrail oğullarına mensup adama haksızlığından dolayı Kıptî'yi sadece ondan uzaklaştırmayı istemişti Fakat sonuçta ölüm ile karşılaşmıştı


Hz Mûsâ (as), Kıptî'nin ölmesine üzülüp yaptığına pişman olmuştu Bunun üzerine Allah'a yönelerek on dan bağışlanmayı ve yine O'ndan mağfireti ve rahmeti istemişti Fakat Hz Mûsâ (as)'m, Kıptî adamı öldürdüğünü; Yüce Allah'tan ve İsrail oğullarından başka gören hiçbir kimse olmamıştı Hz Mûsâ (as) Kıptî'yi öldürünce, yaptığı işin sonucunu beklemek için korkar bir vaziyette şehirde sabahladı Bu olayı işiten Kıp-tîlerin ileri gelenleri, bu olayı açığa çıkarması için Firavunun yanma gidip ona:


- "İsrail oğulları, bizden bir adamı öldürdüler Bizim hakkımızı onlardan al ve onlara bu konuda kolaylık gösterme! Yoksa onlar, bize karşı böyle yapmaya devam ederler" dediler Firavun ise onlara:


- "Katili ve onun, sizden olan adamı öldürdüğüne dair bir de şahit getirin!" dedi


Bunun üzerine Kiptiler, katili ve bu konuyla ilgili haberleri araştırmak üzere şehirde gezip dolaşıyorlardı O sırada Hz Mûsâ (as)'da yolda giderken bir gün önce, Kıptîlere mensup adama karşı kendisine yardım ettiği İsrail oğullarına mensup adamı görmüştü İsrail oğullarına mensup bu adam, düşmanı Kıptîlere mensup bir adama karşı yine yardım istiyordu


Hz Mûsâ (as)'da, İsrail oğullarına mensup bu adamın yanına kızgın bir şekilde varıp Kıptî'yi yakalayıp İsrailliye yardım etmek istiyordu Fakat İsrailli adam, Hz Mûsâ (as)'ın yüzünde kızgınlık izleri gördüğünden ve onun: "Doğrusu sen, besbelli bir azgınsın" (Kasas: 28/18) sözünü duyduğundan ötürü Hz Mûsâ'nm, kendisini yakalamak için geldiğini sanarak ona: "Ey Mûsâ! Dün bir (Kıptî'nin) canına kıydığın gibi (bugün de) benim mî canıma kıymak istiyorsun?" (Kasas 28/ 19) dedi


Kıptî adam, onun bu sözünü işitip oradan hemen ayrılıp kendi taraftarlarına gidip onlara; dünkü Kıptî'yi öldürenin, Mûsâ olduğunu söyledi Katili aramakta olan Kiptiler, hemen Firavuna giderek ona durumu anlattılar Bunun üzerine Firavun, askerlerine; Mûsâ'nm, Kıptîlere mensup bir adamı öldürdüğünden dolayı onu aramalarım ve yakalayıp getirmelerini emretti Firavunun askerleri, Hz Mûsâ(as)'ı şehrin yollarında ve sokaklarında aramak üzere şehre gittiler


Firavun hanedanından mümin olduğunu gizleyen bir a-dam, -rivayetlere göre bu adamın ismi, Hazkıl idi- hemen Hz Mûsâ (as)'a'gelerek Firavunun, kendisi hakkında vermiş olduğu emri haber verip ona, Mısır ülkesinden çekip gitmesini söyledi Çünkü Firavunun askerleri, Hz Mûsâ (as)'ı nerede bulurlarsa onu yakalayıp Firavuna götürecekler ve o da Kıptî adama karşı Piz Mûsâ (as)'ı öldürmek isteyecekti Bunun ü-zerine Hz Mûsâ (as), hem Firavunun zulmünden kurtulmak ve hem de Allah tarafından peygamberliğe hazırlanmak için jvledyen ülkesine doğru yöneldi Rabbine; kendisini dosdoğru bir yola iletmesi, Firavunun zulmünden kurtarması (ve düşmanlarda hiçbir kimsenin göremeyeceği şekilde kendisini insanların gözlerinden saklaması) için dua etti Hz Mûsâ (as)'in Medyen'e doğru yol aldığını haber alan Firavun, hemen onun peşi sıra casuslar gönderdi Casuslar da Hz Mûsâ(as)'ı aramak üzere yollara döküldüler Fakat Hz Mûsâ (as)'ı düşmanlarından hiçbir kimse göremedi[33]


Nitekim Yüce Allah, bu olayı Kasas Sûresinde şöyle anlatmaktadır:


"Mûsâ, halkının (Firavun hanedanının veya kendi ailesinin) haberinin olmadığı bir sırada (öğle vaktinde) şehre girdi ve orada birbirleriyle dövüşen iki adam gördü Birisi, kendi adamlarından (israil oğullarından kendi dinine mensup bir adam), diğeri de düşmanlarındandı (Kıptilerdendi) Kendi tarafından olan adam, düşmanına karşı Mûsâ 'dan yardım istedi Bunun üzerine Mûsâ, ona bir yumruk vurdu ve onun ölümüne sebep oldu Mûsâ, 'Bu (Öldürme işi,) şeytanın işindendir Çünkü şeytan (düşmanlığı) besbelli saptırıcı bir düşmandır' (Mûsâ 'Ey Rabbim! Doğrusu (yaptığım bu işle) kendime zulmettim (Bu yaptığımdan dolayı) beni bağışla' dedi Bunun üzerine Allah onun (bu yaptığını) bağışladı Şüphesiz ki Allah (hataları bağışlamak suretiyle) Gafur ve (utanç verecek şeyleri gidermede de) Rahîm olandır Mûsâ: 'Rabbim1 Bana verdiğin (makam, izzet) nimet hakkı için artık suçlulara asla yardımcı (ve destek) olmayacağım' dedi'


Şehirde (Kıptî'yi öldürdükten sonra yaptığı için sonucunu beklemek için) korku içinde etrafı gözetleyerek sabahladı (Ertesi gün yolda giderken) birde baktı ki, dün kendisinden (o öldürdüğü Kıpti'ye karşı) yardım isteyen kimse (yine bir Kıptî tarafından haksızlığa uğradığından dolayı) bağırarak Mû-sâ'dan yine yardım istiyordu Mûsâ, ona (İsrail oğullarına mensup kişiye): 'Doğrusu sen, besbelli bir azgınsın Mûsâ (yine İsrail oğullarına mensup adama yardım etmek için) ikisinin de (hem Mûsâ 'nın ve hem de İsrail oğullarına mensup adamın da) düşmanı olan (Kıptî'yi) yakalamak isteyince; (Musa'nın kendisine doğru kızgın bir şekilde geldiğini gören İsrail oğullarına mensup adam, Musa'nın kendisini yakalamak istediğini zannederek 'Ey Mûsâ! Dün bir (Kıptî'nin) canına kıydığın gibi (bugün de) benim mi canıma kıymak istiyorsun? Sen ancak (beni de öldürmek suretiyle) yeryüzünde (bu ülkede) bir zorba olmayı mı istiyorsun? Sen, (öfkeni yenerek ve öldürülmeyi hak edeni de öldürerek ) ıslah edicilerden olmayı istemiyorsun?' dedi


Şehrin Öte başından (lıızlıca) koşarak (Firavun hanedanından mümin olduğunu gizleyen) bir adam gelip Musa'ya: 'Ey Mûsâ! İleri gelenler (Kıptî'yi öldürdüğünden dolayı ona karşılık olarak) seni öldürmek için aralarında görüşüyorlar Hemen (bu ülkeden) çık (başka bir yere) git! Doğrusu ben sana (samimiyetle) öğüt verenlerdenim Bunun üzerine Mûsâ, korku içerisinde etrafını gözetleyerek oradan (Mısır'dan) çıktı ve: "Rabbim! Beni, (arkamdan gelebilecek) zalimler topluluğundan kurtar' dedi[34]


(Medyen tarafına yöneldiğinde Mûsâ "Umarım ki Rabbim, beni, (buraya gitmekle) doğru yola iletir" dedi"[35]




[32] Medyen: Kulzum denizinin üst tarafında Tefcük şehrinin hizasında Tebük'e altı merhale kadar uzaklıkta, Tcbük'ten büyük birbirine komşu iki şehirdir Hz Mûsâ (as)'m davarlan suladığı kuyu üzerine bir bina yapıimış olarak halen durmaktadır Medyen'e, Hz İbrahim (as)'m oğlu Medyen'den dolayı "fvfedyen" ismi verilmiştir (Ya'kud, Mu'cemu'l-Buldan, 1/299 5/77) (ç)


[33] Ayın durum Mekke'den Medine'ye hicret ederken Hz Peygamber (sav)'iiı de basma gelmişti, (ç)


[34] Aynı şekilde Hz Peygamber (sav) de Mekke'den Medine'ye hicret ederken şöyle diyordu: "Rabbim! Beni dahil edeceğin yere (Medine'ye) hoşnutluk ve esenlikle dahil et Çıkaracağın yerden de (Mekke'den de) hoşnutluk ve esenlikle çıkar Katından beni destekleyecek bir kuvvet ver" (İsrâ: 17/80) (ç)


[35] Kasas: 28/15-21


Muhammed Ali Sâbûnî, Peygamberler Tarihî, Ahsen Yayınları: 400-404

Alıntı Yaparak Cevapla