08-02-2012
|
#5
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Yalova Müftülüğü Hutbeleri
وَمَا هَذِهِ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا لَهْوٌ وَلَعِبٌ وَإِنَّ الدَّارَ الْآخِرَةَ لَهِيَ الْحَيَوَانُ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ {64}
( Ankebut, 64)
KANAATKÂR OLMAK
Muhterem Müminler!
İslam’ın bütün tavsiyelerinde insanın dünya ve ahiret mutluluğu hedeflenmektedir Bu tavsiyelerden biri de tükenmeyen bir hazine olarak nitelendirebileceğimiz “Kanaatkâr olmak” tır Kanaatkâr olmak; kişinin elinde bulunanla yetinmesi, dünya nimetlerinden kısmetine düşene razı olması, başka bir deyişle kişinin ihtiras ve başkasının malına göz dikmekten kaçınması demektir Kanaatkâr olan insan; şartlar ne olursa olsun halinden, çevresinden hoşnut, gözü ve gönlü tok, vicdanı rahat ve huzur içinde yaşamaktadır Aç gözlü insan ise daima mutsuzdur Çünkü maddi anlamda zenginliğin sınırı, rakamların sonu yoktur
Aziz Müslümanlar!
Bu bağlamda Rabbimiz, biz insanları fani olan dünya hayatının süs ve cazibesine aldanarak, ahiret hayatını ihmal etmekten men etmiş, bilakis ahiret hayatının tercih edilmesi gerektiğini şöyle belirtmiştir “Dünya hayatı oyun ve eğlenceden ibarettir Ahiret hayatı ise gerçek ve baki olandır Eğer bilselerdi ahireti tercih ederlerdi ”(1)
İnananlara hayat veren mesajlar getiren rahmet peygamberinin de kanaatkârlığı, bir iffet, tok gözlülük ve gönül zenginliği olarak değerlendirdiği, yeterli miktarda rızka sahip olan ve buna kanaat eden kişiyi övgüyle andığı, kanaatkârlığı şükrün en ileri derecesi saydığı bilinmektedir
Peygamberimiz (sav)’in bu husustaki ifadeleri şu şekildedir: “Kanaat, tükenmeyen bir hazinedir ”(2) "Ya Rab verdiğin rızıkla beni kanaatkâr kıl ve rızkı benim için mübarek
eyle"(3) "Kanaatkâr ol ki, insanların Allah'a en çok şükredeni olasın "(4) “Âdemoğlunun bir vadi dolusu altını olsa (buna kanaat etmeyip) bir ikincisini, iki vadi altını olsa bir üçüncüsünü ister Onun gözünü ancak toprak doyurur ”
Cennet ile müjdelenen sahabelerden Sa’d bin Ebi Vakkas, bu hususta oğluna şu şekilde nasihatte bulunmaktadır: “Oğlum zenginlik istediğin zaman onunla beraber kanaati da iste, çünkü kanaati olmayanı servet tek başına zengin etmez ”
Değerli Kardeşlerim!
Şüphesiz kanaatkâr olmak, az çalışmak ve tembellik anlamlarına gelmez Zira Kur’an-ı Kerim’de, “İnsana kendi çalışmasından başka bir şey yoktur ”(5) buyrulmaktadır
Buna göre kanaat, kişiyi çalışmaktan, gayretten uzaklaştıracak bir anlayışa temel teşkil edecek bir olgu değildir Kişi, çalışıp çabaladıktan sonra dahası kendisine düşeni yerine getirdikten sonra, Kâdir ve Rezzâk olan Yüce Allah’ın takdir ettiğine razı olacaktır Bu teslimiyet, bir anlamda kişinin psikolojik açıdan rahat olmasını da beraberinde getirir Zira insan, gerçekten harîs, doyumsuz bir varlıktır Kontrol edilmediği takdirde onun istekleri sınır tanımamaktadır
Aziz Kardeşlerim!
Özetle söylemek gerekirse, Müslüman bu dünyaya her şeyiyle sınanmak için geldiğini unutmamalı, sahip olduğu nimetler üzerinde bir emanetçi olduğu bilinciyle, gerektiğinde onu hayır hasenatta kullanabilmeli, muhtaç olanlara yardım edebilmeli ve insanlık yararına harcaya-bilmelidir
Hazırlayan :
Recai YILMAZ
Gökçedere Merkez Cami İmam-Hatibi-Termal
*Diyanet Aylık Dergisinde Yayınlanmamıştır *
Kaynaklar :
1 Ankebut Suresi 64 Ayet2 Keşfu’l-Hafa, II, 1513 Keşfü'l-Hafâ, II, 1514 İbn Mâce, Zühd, 245 Necm Suresi 39 ayet
|
|
|