Yalnız Mesajı Göster

Aile Ve Mahremiyet

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Aile Ve Mahremiyet




NAMAHREM OLANLARIN BİRBİRLERİNİ SEVMESİ



Bir muhabbetin Yüce Allah için olmasının ilk şartı, onun ilahi muhabbete ters bir şey için olmamasıdır Buna göre, iki kimse arasındaki muhabbet, bir kötülüğü yapmak için olmamalıdır Yine bu muhabbet bir dünya menfaati elde etmek, kötü arzularına ulaşmak, dünya hâlini güzelleştirmek, bir takım işlerini görmek için yapılmamalıdır Ayrıca bu sevgi, kendisine yapılan bir iyilik veya karşılık vermek zorunda olduğu bir ihsan sebebiyle olmamalıdır; çünkü bunlar, insanı Yüce Allah’a ve ahiret saadetine götüren yollar değildir Onlar, dünya malı elde etmek ve nefsin arzularına ulaşmak için kullanılan sebeplerdir Sevgi, bu tür düşünce ve niyetlerden temiz olduğu zaman, Yüce Allah için sevmenin ilk adımı atılmış olur

İnsan, sevdiği kimseyi onda bulunan güzel ahlak ve sıfatlarından dolayı sevse, bu onu Allah için sevme durumundan çıkarmaz ve bu Yüce Allah için kardeş edinmeyi zedelemez; çünkü bu sıfatlar, onda bulunan ikinci özelliklerdir Mesela bir kimseyi güzel ahlakı, üstün edebi, hilminin(yumuşaklığının) güzelliği, aklının kemali(olgunluğu), insanlara tahammül edişi ve geniş sabrı için sevmesi böyledir Yine bir kimseyi kendisiyle bulduğu ünsiyet(yakınlık) ve huzurdan dolayı yahut Allah’u Teala’nın aralarına koyduğu ülfet (muhabbet) sebebiyle sevmesi de Allah için sevmeyi zedelemez

Bir kimseyi dinini zedeleyecek ve müminlerin yoluna ters düşecek şekilde sevmek; ona ait olmayan ve ondan kaynaklanmayan nimetlerden dolayı ona muhabbet etmek mümini, sevdiğini Yüce Allah için sevme sıfatından çıkarır

Meşhur hadiste ise şöyle buyrulmuştur;

“Kul, sevdiği kimseyi ancak Allah için sevmedikçe imanın tadını alamaz”[65]

Denilmiştir ki: “Ahirette bir kul affedilince, kardeşlerine de şefaat eder

“Allah, iman edip iyi işler yapanların tevbesini kabul eder, lütfundan onlara fazlasını verir” [66] ayetinin tefsiri hakkında Hz Peygamber’den (sav) garib bir senetle şu açıklama gelmiştir:

“Allah onlara Allah için sevdiği kardeşlerine şefaat etme yetkisi verir ve onları birlikte cennetine koyar

Hz Resulullah(sav)’dan rivayet edilen bir haberde şöyle buyrulmuştur:

“Kim bir mümini Yüce Allah için kardeş edinirse; Allah’u Teala o kulu cennette herhangi bir ameli ile ulaşamayacağı bir dereceye yükseltir” [67]



Bu konuda şöyle denilmiştir: “Yüce Allah için birbirini seven iki kimseden birisinin ahirette makamı diğerinden daha yüksek olur; makamı aşağı olan kimse onun makamına yükseltilir ve kendisine katılır Aynı şekilde, ahirette çocuklar anne babalarına, aileler birbirilerine katılarak aynı makama yükseltilirler; çünkü Allah için kardeş edinmek de, dünyaya evlat getirmek gibi bir ameldir Allah’u Teala bu konuda şöyle buyurmuştur:

“İman edenler ve züriyyetlerinden iman ederek kendilerine tabi olanlar var ya, onların züriyyetlerini kendilerine katarız; biz onların amelinden de hiçbir şey eksiltmeyiz” [68]

Allah’u Teala kıyamet günü kendisine fayda verecek samimi bir arkadaşı olmayan kimsenin şöyle diyeceğini haber vermiştir:

“Bizim için şefaat edecek kimseler ve derdimize düşecek hiçbir samimi dost yoktur” [69] emri ilahiyesi ahiret günü menfaat verecek bir sevgiye ve dosta ihtiyaç olduğunu göstermektedir

İşte onun içindir ki,Allah’u Teala’nın indinde kıymetli olan Allah dostlarını dost edinmek ve onlardan asgari faydalanmanın yollarını bulmalıyız Bu yollardan biri de rabıtadır Rabıta usulünce ve edebiyle yapılırsa menfaat verir



Kadının kamil mürşidini rabıtası ve ona hürmet şekli nasıl olmalı? diye sorulursa:

Şöyle denir:Kadınlar rabıta yaparken bir yönüyle erkeklerden ayrılır O da şudur:

Kadın mürit, mürşidini bir nur şeklinde, güneş gibi parlak vaziyette düşünür Mürşidin vücut azaları, başı, yüzü, gözü düşünmez Bunun yerine, mürşidin ilahi nur ve feyiz ile dolu gönlü ve o gönüldeki nurun dışa yansımış hali düşünülür Bu yolla ruh ruha, kalp kalbe, gönül gönle bağlanır ve ondaki ilâhi nurdan, feyizden,sevgiden, ilimden ve edepten nasiplenmeye çalışır

Böyle bir rabıta, kalbi uyandırmak, onu zikre geçirmek, şeytanın hücumlarından korunmak için bir usuldür Rabıta, kalbe atılan vesvese oklarını engellemek, kalbe hücum eden kötü düşünceleri defetmek için güzel bir tedbirdir

Hedefi itibariyle rabıta, mürşitle beraber olup kalbi beklemektir Rabıta, kalbe girmek isteyen düşmanlara karşı mürşidi siper edinmek, onun desteği ile tehlikeden korunmak, mürşit vesilesiyle çekilecek sevgi ve feyzi ile kalbi kuvvetlendirmek ve Allah yolunda ayakta durmaktır

Mürşit üzerinden gelecek bütün sevgi, feyiz, nur ve manevi ilimler aslında Yüce Allah’ın rahmeti ve mülküdür Onları doğrudan Yüce Allah’tan alabilecek bir kimsenin, arada başka vasıtaya ihtiyacı yoktur

Ancak bu rahmeti çekmek, onu muhafaza etmek ve hakkını vermek için kalbin çok ciddi bir terbiyeden geçmesi ve ilahi emanetleri taşımaya hazır hale gelmesi gerekir Yoksa manen hasta ve gafil bir kalp, bu haliyle o nimetlere ulaşamaz

Hasta kalbin terbiyeye ve özel desteğe ihtiyacı vardır İşte rabıta, kalbi kamil mürşidin elinde terbiye edip temizlemek ve onun vereceği özel destek ile kalbi kuvvetlendirmektir



Unutulmamalıdır ki;

Mürit, mürşidini Allah ile kendisi arasında güvenilir bir rehber görmelidir

Onun Allah rızasına giden yolda en güzel bir vasıta ve vesile olduğunu unutmamalıdır

Mürşidin uzaktan feyiz vermesi, kalplere tasarrufta bulunması Allah’u Teala’nın kamil velilere verdiği özel bir yetkidir Allah’u Teala velisini seven ve gönlünü onun gönlündeki nura bağlayan kimseye çok özel ikramlarda bulunmaktadır

Kamil mürşidin uzaktaki müridinin hallerini Allah’ın izniyle bilmesi ve görmesi mümkündür Ancak bu görme ve bilme şekli sınırlıdır

Mürşidin Allah’u Teala gibi her şeyi gördüğünü ve bildiğini düşünmek haramdır, şirktir

Kamil mürşidin sahip olduğu yüksek ahlak, feyiz ve nurlar onun ruhâniyetinden ayrılmaz Bu ruhaniyet zaman ve mekân ile bağımlı ve sınırlı değildir Allah’u Teala dilediği kullarına bu ruhaniyet yoluyla pek çok faydalar ulaştırır

Mürşidin sağlığında ondan başkasına rabıta edilmez Bu iş ortaklık kabul etmez

Rabıtayı vasıta olmaktan çıkarıp gaye haline getirmek yanlıştır Rabıtadan asıl maksat mürşidi düşünmek değil, onda tecelli eden ilahi nur ve rahmeti seyredip Yüce Allah’ı zikretmektir Vesilelerin maksat kabul edilmeleri doğru değildir

Mürşitteki bütün yetkiler,feyiz ve nurlar Allah’u Teala’nın ikramıdır Yüce Mevla’mız ona neyi ne kadar verirse, mürşit ancak ona sahip olabilir

[17]-Zâriyât suresi ayet-49

[18]-Nisâ suresi ayet-1

[19]-Nur suresi ayet-32

[20]-Taberânî,el-Evsât,No:7643;Hakim,el-Müstedrek,II,161;Heysemi,ez-Zevaid,IV,272

[21]-Ebû Dâvûd,Nikâh,4;Nesâî,Nikâh,11;İbrahim Canan,Kütüb-i Sitte,XV,510,Hadis No:5623

[22]-Buhârî, Nikah,1(5063);Müslim,Nikah,1(1401)

[23]-İbrahim Canan,Kütüb-i Sitte, Hadis-No:6570

[24]-Bakara suresi ayet-221

[25]-Mustafa Efe,el-Feteva-ı Hindiyye,II,255;Molla Hüsrev,Dürerû'l Hükkam fi şerhû Gureri'l Ahkam;I,326; İbn-i Abidin,Reddü'l Muhtar Ale'd Dürri'l Muhtar,V,248

[26]-İbn-i Abidin,Reddü'l Muhtar Ale'd Dürri'l Muhtar,V,247

[27]-İbn-Mace,I,592 Had No:1846;İbrahim Canan,Kütüb-i Sitte, Hadis no:6527

[28]-Mustafa Efe,el-Feteva-ı Hindiyye,II,255;

[29]-el-Mekki,Kutu’l-Kulub,IV,414

[30]-el-Mekki,Kutu’l-Kulub,IV,416

[31]-Nesâî, Sıyam, 43; Nikah, 3; İbnu Mâce, Nikah, 1; Dârimî, es-Sünen, Nikah, 2

[32]-Nisâ Sûresi ayet-22,23,24

[33]-Mustafa Efe,el-Feteva-ı Hindiyye,II,275;

[34]-Mustafa Efe,el-Feteva-ı Hindiyye,II,276

[35]-Tirmizi,Rada,1,(1146);Yusuf Kerimoğlu,Emanet ve Ehliyet,II,27;İbrahim Canan,Kütüb-i Sitte,XV,493,5669

[36]-İmam-ı Merginani,el Hidaye şerhû Bidayetü'l MübtediI,191;Bkz:Yusuf Kerimoğlu,Emanet ve Ehliyet,II,28

[37]-Molla Hüsrev,Dürerû'l Hükkam fi şerhû Gureri'l Ahkam,I,355

[38]-İmam-ı Merginani,el Hidaye şerhû Bidayetü'l MübtediI,191;Bkz:Yusuf Kerimoğlu,Emanet ve Ehliyet,II,28

[39]-Nisâ sûresi ayet-3

[40]-Molla Hüsrev,Dürerû'l Hükkam fi şerhû Gureri'l Ahkam,I,332

[41]-Mustafa Efe,el-Feteva-ı Hindiyye,II,286

[42]-İbn-i Hümam,Fethû'l Kadir,II,360;Bkz:Yusuf Kerimoğlu,Emanet ve Ehliyet,II,30

[43]-Mustafa Efe,el-Feteva-ı Hindiyye,II,287

[44]-Abdi’l-Latifi’z-Zebidi,Tecrid-i Sarih Terc,XI,271,Hadis No:1798

[45]-İbrahim Canan,Kütüb-i Sitte, Hadis No:6560

[46]-İbrahim Canan,Kütüb-i Sitte, Hadis No:6561

[47]-Mustafa Efe,el-Feteva-ı Hindiyye,II,294

[48]-Bakara Sûresi ayet-221

[49]-Mustafa Efe,el-Feteva-ı Hindiyye,II,297

[50]-Bakara Sûresi ayet-229

[51]-Mustafa Efe,el-Feteva-ı Hindiyye,II,302

[52]-Buhârî, Nikah, 115; Müslim, Selâm, 17; el-Muttakî, Kenzu’l-Ummâl, No: 45149

[53]-Nur suresi ayet-40

[54]-Nur suresi ayet-41

[55]-Buhari,Nikah,111;Müslim,Hac,424;Tirmizi,Rad’a,16, F iten,7;Ahmed,Müsned,1/222-3/339,446

[56]-Mesvili,el-İhtiyar,IV,155

[57]-Buhari,Ahkam,49;Müslim,İmare,88-89;Ebu Davud,Harac,9;Tirmizi,Tefsir’u-sure,60/2;İbn Mace,Cihad,43; Ahmed,Müsned,&/114-115-270

[58]-Müslim,Kader,21;Ebu Davud,Nikah,43;Ahmed,Müsned,2/343

[59]-Taberani,el-Kebir,nr:20476;Beyhaki,Şuaybü’l-İman,nr:5455;Süyuti,es-Sağir,nr:7216;Elbisi,Sahiha,nr:226; Haysemi,ez-Zevaid,4/326

[60]-Buhari,Nikah,78

[61]-Müslim,Eşribe,86;Nevevi,Şerhu Müslim,13/177

[62]-Bezzâr, Müsned, No:1405; Heysemî, Mecmau’z-Zevâid,IV, 255; el-Muttakî, Kenzu’l-Ummâl, No: 46012

[63]-Kendisi için gerekli saymaBilerek, isteyerek taraf tutma

[64]-Abdi’l-Latifi’z-Zebidi,Tecrid-i Sarih Terc,XI,324,Hadis No:1826

[65]-Bkz: Ahmed, Müsned, II, 298; Hakim, Müstedrek, I, 4; Tabarani, el-Kebir, No: 8019; Beyhaki, Şuabu’l-İman, No: 9018-9020 Aynı konudaki lafzı biraz değişik meşhur hadis için bkz: Buhari, İman, 9; Müslim, İman, 66; Nesai, İman, 2/4; İbnu Mace, Fiten, 23; Ahmed, Müsned, III, 103, 114, 172

[66]-Şûra suresi ayet-26

[67]-Zebidi,İthaf,VII,14(Aynı konuda benzer bir hadisi İbnu Ebi’d-Dünya, Kitabu’l-İhvan’da rivayet etmiştir) Bu hadisi destekleyen aynı konuda bir hadis için bkz: Buhari, Edebü’l-Müfred, No: 454

[68]-Tûr suresi ayet-21

[69]-Şuara suresi ayet-100-101

Alıntı Yaparak Cevapla