Yalnız Mesajı Göster

Allah Yolunda Hicret Ve Aşure Günü

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Allah Yolunda Hicret Ve Aşure Günü




ALLAH YOLUNDA HİCRET VE AŞURE GÜNÜ

Hicret, kelime anlamı olarak genelde bir kimsenin yurdunu terk ederek başka bir yere gitmesi demektir İslam terminolojisinde ise Allah Resulünün (sav) Mekke'den Medine'ye göçmesi olayını ifade eder

Bu ikinci ve özel anlamında Hicret, İslam tarihînin en önemli olaylarından biri ve bu tarihin bir dönüm noktası saydır İslam tarihinin ve takviminin başlangıcı Hicret olayına dayandırılır İslam tarihini konu alan kitaplar bu olayın coşku verici evrelerini ayrıntılarıyla anlatırlar

Hicret, yalnızca bir yolculuk, bir diyardan bir diyara göç değildi Hicret, hayatın ve kainatın, membaına akışıydı Yokluktan varlığa, varlıktan ölüme, ölümden de ebedi dirilişe bir akıştı Bir kaçış, firar, vazgeçiş değildi Bir yükseliş ve kemale erişti Sabrın, çilenin, fedakârlığın, kardeşliğin adıydı Batıl’dan Hakk’a yürüyüştü

İnsanın varlık macerası, bir bakıma hicretten ibarettir Zerreden kürreye her madde ve mana, geçirdikleri devreleri itibarıyla bakıldığında, bir halden diğer bir hale doğru seyir takip ettikleri görülür Bu merhaleler insanoğlu için de geçerlidir Madde cihetiyle ezelde ruhlarımız yaratıldıktan sonra, muvakkat bir süre kalmak üzere dünyaya gönderilişimiz ilk hicretimizdir Buradan da varlığın başka bir boyutuna, öteki aleme intikal edeceğiz Bu da ikinci büyük hicretimiz olacak Ayrıca, bu iki büyük hicretin çeşitli aşamalarındaki bir durumdan diğerine geçiş de birer hicret sayılabilir

Mana cihetiyle de böyledir İnsan, mesuliyet ve mükellefiyet öncesinde masumiyet, sonra nesf-i emmareden başlayarak, nefs-i safiyeye kadar çeşitli merhalelerden geçerek, adeta birinden diğerine hicretini tamamlar

Bütün bunlardan dolayıdır ki, hicret bir vazgeçiş, bir kaçış değil; bir yükseliş ve kemale varıştır Her bir hali, o halin engellerini adım adım geride bırakıp, yeni ve bir öncekinden daha üstün bir hale geçmektir

Hicret, gerekli olduğunda Rabbimiz'in bir emridir Müslümanlara, peygamberleri vasıtasıyla uygulama yolunu gösterdiği, kıyamete dek sürecek olan bir emir

İnsanın iç dünyasındaki hicrete bir atıf, hatırlatma ve yönlendirme olarak, nebevî bir sünnet olan zahiri hicret de son derece önemlidir Öyle ki, insanlığın atası ve ilk peygamber olan Hz Adem as'dan, Hz Fahr-i Alem sav Efendimize kadar gelen bütün peygamberlerin hayatlarında hep hicret vardır

Hz Adem as, rabbanî bir hikmet gereği, cennetten yeryüzüne gönderilmiştir Bunu nebevî hicretin ilki olarak mülahaza edebiliriz Hz Nuh as tufanı yaşamış, Hz İbrahim as Nemrut'un ülkesinden Şam dolaylarına göçmüş, Hz Lut as sapıkların diyarından çıkmış, Hz İsmail as Kabe-i Muazzama civarına hicret etmişlerdir Hz Musa as Mısır'dan Filistin'e, Hz Yusuf as Kenan ilinden Mısır'a göç etmiştir

Günümüzde hicreti yorumlarken, zahiri mananın ilk akla getirdiği üzere, bir göç etme, bir yerden kaçış olarak görmek; menfaat ve makam talebi için, sıkıntıların, keder ve ızdırabın bulunduğu yeri terk etmek olduğunu zannetmek çok yanlış olur

Hicret bir yolculuktur, ama mukaddes hedefleri olan bir yolculuk O halde hicretten önce, hicreti yapabilecek kalbe sahip olmak, o insanı yetiştirmek gerekir

Rabbimiz bütün enbiya ve evliyasını ve onlara tabi olan muhiplerini hicret imtihanına tabi tutmuştur Peygamber Efendimiz(sav), hicretle imtihan olan enbiyanın sonuncusudur O'nunla birlikte imtihan olunan sevdalıları Ashab-ı Kiramıdır Müminlerin hicretle imtihanı ise, kıyamete kadar türlü şekillerde devam edecektir

İLAHİ FERMAN HİCRET

İbn Abbas’tan rivayette şöyle demiştir: Hz Peygamber (sav) Mekke'de idi Sonra hicret etmekle emrolundu da kendisine: "Ve de ki: "Rabbim, beni doğruluk yerine koy ve doğruluk yerinden çıkar ve katından,bana destekleyecek bir kuvvet ver" [276]âyet-i kerimesi nazil oldu [277]

Hasen'in söyledikleri İbn Abbas’ın bu sözlerine biraz daha açıklık getiriyor O şöyle demiştir: Kureyş kâfirleri Hz Peygamber (sav)'i bağlamak veya Mekke'den çıkarmak istediklerinde Allah Teala da Mekkelilerin (helak olunmayıp) kalmalarını murat edip peygamberine muhacir olarak Medine'ye çıkmasını emretti ve bu âyet-i kerime nazil oldu[278]

Müfessirler, Allah Teala’nın, Resulullah’a hoşnutlukla girmeyi ve hoşnutlukla çıkmayı dilemesini emrettiği şeyin ne olduğu hususunda farklı görüşler zikretmişlerdir

Taberi göre, hoşnutlukla girdirilmesi istenen Medine şehri, hoşnutlukla çıkarılması istenen ise Mekke şehridir[279]

Katade dedi ki: "Beni dahil edeceğin yere hoşnutluk ve esenlikle dahil et" cümlesindeki yerden kasıt, Medine'dir "Çıkaracağın yerden de hoşnutluk ve esenlikle çıkar" cümlesindeki yerden kastedilen de Mekke'dir «Katından beni destekleyecek bir kuvvet ver" cümlesinde geçen destekleyici kuvvetten maksat, Allah'ın kitabı, farzları ve hududu (yasakları) dur[280]

Gelişmelerden de anlaşılacağı üzere,hicret, tarihi bir hadise olarak, Efendimiz (sav)'in ve sahabelerin Medine'ye göç etmesidir Ama sadece bir göç değildir O halde bir Müslüman’ın hayatında hicret, sadece yıldönümlerinde hatırlanan tarihi bir olay olmamalıdır

Halbuki,hicret bir şuurdur Hem de öyle bir surdur ki,görünürdeki bütün sebeplerin suya düştüğü anda bile tereddütsüz Allah'a güvenenlerin şuurudur

Hicret,şuuruyla yaşamak, zamanı ibadete dönüştürür Bu şuurla alınan her nefes, manevi bir feyz ve sevap vesilesi olur Hakiki muhacir işte budur Allah'ın yasaklarından uzaklaşıp O'nun razı olduğu hayatı yaşayabilmek için bütün ümitsizliklere meydan okuyandır Gönlünü sadece tek olana bağlayandır

Hicret bir ruhtur Allah'ın istediği hayatı yaşayabilmek için canından bile geçerek yola çıkanların ruhudur

Hicret,Allah ve Resulüne muhabbet ve teslimiyetin bir göstergesidir

Hicret,tevekkülün simgeleştiği ufuktur

Şanı yüce olan Allah Teala:“Eğer siz ona (Peygamber'e) yardım etmezseniz, Allah ona yardım eder Hani o kâfirler, onu Mekke'den çıkardıkları vakit sadece iki kişiden biri iken, ikisi de mağarada bulundukları sırada arkadaşına "Üzülme, çünkü Allah bizimledir" diyordu Allah onun kalbine sükûnet ve kuvvet indirmişti ve onu görmediğiniz bir orduyla desteklemişti Kâfirlerin sözünü alçaltmıştı Yüce olan Allah'ın kelimesidir Ve Allah güçlüdür, hikmet sahibidir” [281]

Âyet-i Kerime'de, Allah Teala’nın, Peygamberine yaptığı yardımlardan biri olan Hicret sırasındaki yardımdan bahsedilerek buyuruluyor ki: "Ey iman edenler, eğer sizler, Allanın Resulüyle birlikte cihada çıkıp ona yardım etmeyecek olursanız bilin ki onun yardımcısı Allah'tır Allah ona yardım ettikten sonra artık onun, sizin yardımınıza ihtiyacı yoktur Nitekim Mekke'deki Kureyş kâfirleri onu yurdundan ve evinden çıkarmak istedikleri zaman ona yardım etmişti O, Ebu Bekir'le beraberdi İkisi birlikte evlerinden çıkıp Sevr dağındaki mağaraya gizlenmişlerdi Muhammed, arkadaşı Ebu Bekir'e; "Üzülme şüphesiz ki Allah bizimle beraberdir" diyordu Böylece Allah, Peygamber'in üzerine emniyet ve sükunet indirdi Onu, sizin görmediğiniz Melekler ordusuyla destekledi Kâfirlerin sözünü ise ayağa düşürüp onları alçalttı Zira, yüce olan ancak Allah’ın sözüdür Şüphesiz ki Allah, her şeye galiptir, hüküm ve hikmet sahibidir

Âyet-i Kerime, Resulullah (sav)'in Mekke'den Medine'ye hicretini bahis mevzuu etmektedir Hicret, İslâm tarihinde bir dönüm noktası ve en önemli olaylardan bir tanesidir Özet olarak şöyle cereyan etmiştir

Mekke'de Müslümanlara müşrikler tarafında işkenceler, kötülükler yapılıyordu Bu sebeple Müslümanların bir kısmı Habeşistan’a hicret etmişti Daha sonraları, Medine'de bulunan Evs ve Hazreç kabilesinden, İslâmiyet’i kabul edenler çoğalınca, Müslümanlar, Resulullah’ın müsaadesiyle Medine'ye hicret etmeye ve orada önemli bir güç haline gelmeye başladılar Mekkeli müşrikler bu durumdan endişelendiler Resulullah’ın da oraya giderek Müslümanların başına geçmesi halinde kendileri için çok tehlikeli olacağını düşünerek Dârünnedve denilen yerde toplanıp durumu müzakere ettiler Ve Ebu Cehil'in teklifiyle Resulullah’ı öldürmeye karar verdiler [282] Cebrail (as) gelip: "Sen, geceleri üzerinde yata gediğin döşeğinde bu gece yatma!" dedi [283]

Gecenin ilk üçte biri geçtiğinde, Resûlullah’ın kapısında toplandılar Ne zaman uyuyacağını kolluyorlardı ki üzerine atılsınlar, Resûlullah, onların yerlerini aldıklarını görünce Hz Ali'ye şöyle dedi:

“Benim yatağımda yat Benim bu yeşil Hadramî cübbemle örtün ve içinde uyu Sana hoşlanmadığın hiç birşey isabet etmeyecektir” [284]

Bunun üzerine Resulullah (sav) o gece, Hz Ali’yi kendi yatağına yatırarak evinden çıktı ve evinin etrafında bekleyen kâfirlerin yüzüne bir avuç toprak serpti Böylece kâfirler kendisini göremediler

Allah’u Teala bu hadiseyi:“Hem önlerinden bir sed, arkalarından bir sed çekmişiz, kendilerini sarmışızdır Baksalar da görmezler” [285] buyurmuştur

İşte bu durum mü’minlere,muhabbet ve teslimiyetteki ölçünün nasıl olması gerektiği hususunda ders olabilecek bir niteliktedir Zira Hz Ali(ra),Resulullah(sav)’in emri ile ona bir fenalık gelmemesi için ölümü göze alarak muhabbetini,emrini can baş üstüne kabul ederek de teslimiyetin ölçüsünü göstermiştir

Peygamber efendimiz(sav) doğruca Hz Ebu Bekir'in evine gitti ve beraberce hicret edeceklerini söyledi Hemen bir kılavuz tutuldu ve üç gün sonra develeri alıp Sevr dağına gelmesi söylendi

Resulullah (sav) ile Hz Ebu Bekir o gece şehirden çıkarak Mekke'ye bir saat mesafede bulunan Sevr dağına gittiler Ve orada bulunan mağaraya sığındılar

Ertesi sabah müşrikler, Resulullah’ın Mekke'den ayrılmış olduğunu öğrenince onu aramaya başladılar Her tarafı arıyorlardı Sevr dağına kadar da geldiler Fakat mağaranın ağzına, Allah’ın takdiriyle örümcek ağını germiş bir kuş da oraya yuva yapmıştı Bu durumu gören müşrikler, bu mağarada kimsenin bulunamayacağını düşünerek içeriye girmediler Böylece Resulullah ve arkadaşı müşriklerin saldırısından kurtuldular

Resulullah (sav) ile Hz Ebu Bekir, üç gün sonra, kılavuzun getirdiği develere binerek Medine'ye doğru yola çıktılar [286]

Ebu'l-Kasım el-Beğavî, îbn Ebu Müleyke'nin şöyle dediğini rivayet eder: Resûlullah (sav), Ebu Bekir'le birlikte Sevr mağarasına çıkarlarken Ebu Bekir gah Resûlullah’ın önüne, gah arkasına geçiyordu Resûlullah’ın niçin böyle yaptığını sorması üzerine Ebu Bekir şu cevabı vermişti: "Arkana geçtiğimde Önden sana saldırılmasından korkuyorum Önüne geçtiğimde de arkadan sana saldırılmasından korkuyorum"

Nihayet Sevr mağarasına vardılar Ebu Bekir dedi ki:

"Ya Resûlullah, olduğun yerde dur Önce elimle içeriyi kontrol edeyim Temizleyeyim Eğer içeride bir canavar varsa, senden önce bana isabet etsin"

Nafî dedi ki: "Bana ulaşan habere göre o mağarada bir delik varmış Ebu Bekir oradan bir canavar veya herhangi birşey çıkıpda Resulullah’a eziyet vermesin diye korkusundan ayağıyla bu deliği kapamıştı" [287]

İşte bu düşünce ve uygulamadan alacak ders,Allah ve Resulü’ne olan muhabbetin nasıl tezahür ettiğidir

Mağarada bulundukları sırada Hz Ebu Bekir, mağaranın ağzına kadar gelen müşriklerin, kendilerini göreceği endişesine kapılarak demişti ki:

"Ey Allah’ın Resulü, eğer bunlardan biri ayağım biraz daha kaldıracak olsa bizi görecekler" Resulullah (sav)'de buyurmuştur ki: "Ey Ebu Bekir, üçüncüleri Allah olan iki kişi hakkında ne düşünebilirsin” [288] Yani, Allah bizimle beraberdir hiç endişe etme

Âyet-i Kerime, Resulullah’ın, hicret sırasında Allah Teala’nın himaye ve lütfuna mazhar oluşunu gösterdiği gibi Hz Ebu Bekir'i de anarak onun mertebesinin yüceliğine de işaret buyurmaktadır [289]

Hicretin tarihsel boyutunda anlaşılan,sabrın, feragatin, çilenin, fedakârlığın, kardeşliğin adıdır Rabb’ül Alemin ile beraber olanlara, zerreden kürreye her şeyin yardımcı olduğunun mucizelerle ispatıdır Allah'ın rızasından başka gayeleri olmayan iki kişinin, üçüncüsünün Cenab-ı Hak olacağının delilidir

Onun içindir ki,hicret teorik değil, fiili bir olaydır İnsan kendini Hicrette farz etmekle Hicret etmiş olmaz Zira her devirde olması gereken hicret çeşitleri vardır Cehaletten,gaflete kötü sıfatlardan ve kötülüklerden iyi huylara ve iyiliklere,zulümden, ve küfürden mücadele etmek için zulüm ve küfür ülkesini terk etmektir

Resulullah (sav)'ın "Kafirlerle savaşıldığı sürece hicret bitmez" şeklindeki hadisi Hicret'in sürekliliğini vurgulamaktadır

Ancak buradan hareketle, her türlü küfür ölçüsünü terk etmeyi, simgesel anlamda bir Hicret diye görmek de mümkündür

Rabbimiz bizleri kötülüklerden iyiliklere, günah çöllerinden sevap vahalarına, nefsin çirkinliklerinden ilâhi hoşnutluğa hicret edenlerden eylesin

Alıntı Yaparak Cevapla