Yalnız Mesajı Göster

Beraat Kandili

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Beraat Kandili




BERAAT KANDİLİ

Bu gecenin, şu ayeti kerimede bildirilen gece olduğu söylenmiştir

“O gecede her hikmetli iş, belirlenip hükme bağlanır” [149]

Bu gecede, gelecek yıla kadar olacak hükümler belirlenir ve o senenin işleri yazılır

Şaban ayının ondördüncü gününü onbeşinci gününe bağlayan gece

Bu gece, değişik adlarla da anılmaktadır:

Bu geceye, bereketli ve feyizli bir gece olması sebebiyle 'Mübârek'; kulların günahlarının affolunması ve temize çıkmaları sebebiyle 'Berat'; kulların ihsana kavuşmaları nedeniyle 'Rahmet', geceyi iyi değerlendiren kulların seçilerek salih kullar arasına alınması sebebiyle 'Berae veya Sakk' adı da verilir

Sevgili Peygamberimiz (sav) “Beş gece vardır ki, onlarda yapılan dualar kabul olur Bunlar; Recep ayının ilk gecesi,Şaban ayının on beşinci gecesi,Cuma ve Bayram geceleridir” [150] buyurmuştur

Peygamber Efendimiz(sav)bu gece ve gündüzünün ehemmiyetini gösteren bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur:

"Şaban ayının yarısı (Berâat gecesi) gelince: gecesini namazla, gündüzünü oruçla geçiriniz Cenâb-ı Allah o gece güneşin batmasıyla dünya göğüne iner ve şöyle der: Benden af dileyen yok mu; onu affedeyim Rızık isteyen yok mu; rızık vereyim Şifâ dileyen yok mu; şifâ vereyim" [151]

Hz Aişe validemizin rivayetine göre, Peygamber Efendimiz,beraat gecesini ibadetle geçirmiş ve kıldığı namazın secdesinde şöyle dua etmiştir: “Allah’ım! Azabından affına, gazabından rızana sığınıyorum Ya Rabbi! Senden yine Sana sığınıyorum Sen yücelerden yücesin, Seni layık olduğun şekilde medh-ü sena edemiyorum Sana layık bir şükürle şükredemiyorum Sen ancak kendini övdüğün gibisin” [152]

Böyle feyizli ve bereketli gecelerde bir taraftan Yüce Rabbimize dua edip affımızı istemeli, diğer taraftan da anne ve babamızın hayır dualarını almaya, akraba, komşu ve arkadaşlarımızın gönüllerini kazanmaya ve aramızdaki insanî ilişkileri daha da güçlendirmeye çalışmalıyız Ayrıca, aramızda dargınlık bulunan kardeşlerimizle, bu mübarek gecenin aydınlığında barışalım, düşünce ve meşrep farklılığı gözetmeden onlarla kucaklaşalım ve kırılan gönülleri onarmaya gayret edelim Hiç şüphe yok ki bu gayretler, Allah’ın rızasına ermemize vesile olacağı gibi, birlik ve beraberliğin pekişmesine de önemli katkılar sağlayacaktır

Bu gecenin beş özelliği vardır:

1) Bu gecede önemli işlerin seçimi ve ayırımı yapılır

2) Bu geceyi ibadetle geçirenlere yardımcı olması amacıyla Allah tarafından melekler gönderilir

3) Bu gece bağışlanma ve af gecesidir

4) Bu gecede yapılan ibadetlerin fazileti çok büyüktür

5) Bu gecede Peygamberimize şefaat yetkisinin tamamı verilmiştir Bu yetkinin üçte biri Şaban'ın onüçüncü günü, üçte biri Şaban'ın ondördüncü günü, geri kalan üçte biri de Şaban'ın onbeşinci günü verilmiştir

BERAAT GECESİ YAPILACAKLAR

Şanı yüce olan Allah, ahiret için hazırlık yapmamızı emrederek şöyle buyuruyor: “ Ey iman edenler! Allah’tan korkun, herkes yarına ne hazırladığına baksın Allah’a karşı gelmekten sakının, çünkü Allah yaptıklarınızdan haberdardır Allah’ı unutan ve bu yüzden Allah’ın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın Onlar yoldan çıkan kimselerdir” [153]

Peygamber Efendimiz (sav), hastalık, mal-mülk edinme, yaşlılık, aniden gelen ölüm gibi engeller çıkmadan, ibadet için eldeki fırsatların güzelce değerlendirilmesini istemiş ve şöyle buyurmuştur:

“ Yedi şey gelmeden önce, ibadetleri yerine getirmede acele ediniz! İnsana her şeyi unutturan fakirlik, taşkınlığa götüren zenginlik, sağlığı bozan hastalık,takati kesen yaşlılık,hayatı sona erdiren ölüm,beklenilen ve ne zaman çıkacağı fark edilmeyen büyük şer ve çok ürpertici ve çok acı bir gün olan kıyamet ” [154]

İnsanların bir sene içerisindeki rızıkları, zengin veya fakir olacakları ve ecelleri gibi mühim hususlar o gece içerisinde meleklere bildirilir O geceyi ibâdet ve tâatla geçirmek ve nafile namaz kılmak sevaptır

Nitekim Peygamber Efendimiz bu geceyi ibadetle geçirmiş ve Allah'a şöyle dua etmiştir: "Azabından affına, gazabından rızana sığınır, senden yine sana iltica ederim Sana gereği gibi hamdetmekten âcizim Sen seni senâ ettiğin gibi yücesin” [155]

Şaban ayının on beşinci gecesinde kılınacak namaz için,önceki büyüklerden bazıları bu gecede, bin ihlas ile yüz rekat namaz kılıyorlardı Her rekatında ihlas süresini on defa okuyorlardı Bu namaza “salatül-hayr” ismini veriyorlardı Onlarca bu namazın hayrı ve bereketi bilindiği için bu namazı kaçırmıyorlardı



Bize, Hasan-ı Basrî’nin şöyle dediği rivayet edildi: “Hz Peygamber’in (sav) ashabından otuz kişi bana şunu söylediler:

“Kim Şaban ayının on beşinci gecesinde bu namazı kılarsa, Cenab-ı Hak ona yetmiş nazar kılar ve her nazarda onun yetmiş ihtiyacını karşılar Bunların en düşüğü, onları mağfiret etmesidir” [156]

Bu mübarek gecede, öncelikle Rabbimize, ailemize, milletimize ve ülkemize karşı görev ve sorumluluklarımızı hatırlatmalı, hatalarımızdan ve günahlarımızdan tevbe etmemize vesile olmalıdır

Ayrıca büyüklerin gönülleri alınmalı, eş ve dostlarımızın hatırları sorulmalı, garipler aranmalı, sofralarımıza davet edilmeli, yetimler gözetilmeli, yardıma muhtaç kimselere yardım edilmelidir Aramızdaki kırgınlıklar, dargınlıklar, şahsi çıkar hesapları bir tarafa bırakarak, hoşgörü, kardeşlik ve birlik içerisinde olunmalıdır

Yüce Allah bir kulunu severse, onu en faziletli vakitlerde, en faziletli amellerde meşgul eder ve kendisine en üstün sevabı verir Ama bir kulundan hoşnut olmazsa onu, faziletli vakitlerde en kötü amellerle meşgul eder Böylece onun, dini emirlere hürmetteki noksanlığı ve haramlara dalması yüzünden kötülüğü artmış olur

Denilmiştir ki; İlâhî yardıma ermenin alameti üçtür Bunlar:

1-Bir niyetin olmadan da iyi amellerin karşına çıkması

2-İstediğin halde bile, kötülüklerin senden uzaklaştırılması

3- Dar ve geniş anlarda Allah’a yönelme ve yalvarma kapısının açılması

İlâhî yardımdan mahrum olmanın alameti de üç tanedir Bunlar:

1-İstediğin halde hayırlı amellerin senin için zorlaştırılması

2-Kaçıp kurtulmak istediğin halde kötülüklerin kolayca önüne gelmesi

3-İyi veya kötü bütün hallerde Allah’a yönelme ve yalvarma kapısının sana kapanmış olması

Allah Teala’dan lutfuyla güzel yardım ve hayırlara yönelmeyi isteriz Sonu kötü olan kaza ve kaderlerden O’na sığınırız [157]



BERAAT GECESİNDEN MAHRUM OLANLAR

Anne ve babasını incitenler, büyücüler, başkalarına kin besleyenler,içki düşkünleri bu gecenin faziletinden yararlanamazlar

Bu konuyla ilgili olarak şu hadisler rivayet edilmektedir:

Peygamber Efendimiz (sav)bu geceyi Hz Âişe validemize tanıtırken şöyle buyurmuştur:

"Bu gece Şaban'ın onbeşinci gecesidir Allah Teâlâ bu gecede Beni Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısınca insanları Cehennem'den kurtarır Ancak kendisine şirk koşanların, Müslümanlara karşı kin ve düşmanlık besleyenlerin, akrabaları ile münasebeti kesenlerin, gururlu ve kibirlilerin, ana-babasına asî olanların ve içki içmeye devam edenlerin yüzüne bakmaz " [158]

"Allah Teâlâ Şaban'ın onbeşinci geresi (Berâat gecesi) tecelli eder ve ana-babaya asi olanlarla Allah'a ortak koşanlar dışında bütün kullarını bağışlar " [159]

Hadis-i şeriflerden de anlaşılacağı üzere bu faziletli gecenin bereketinden faydalanmayı ve Rabb’inin mağfiretini dileyen kulların yukarıda belirtilen hususlardan kendilerini temizlemeleri gerekir

Bilinmelidir ki,bu mübarek geceler kulların Rabb’ine dönmesi işlemiş oldukları günahlarından rücu etmeleri için birer vesiledirler Bu gecelerde bol bol tövebe edilmeli ve işlenen günahlara bir daha dönmemek üzere yüce yaratıcıya söz vermelidir



TÖVBE VE İSTİĞFAR

Tövbe,kalp ve fiil ile Allah’a yönelmektir Tövbe insanın bozuk niyetini,kötü halini ve yanlış gidişatını düzeltmesidir

Tövbe,Cenab-ı Hakk’ın kullarına ihsan ettiği en büyük nimetlerden birisidir Eğer Allah’u Teala tövbe kapısını açık tutmasaydı -istisnasız- bütün insanların işi zordu Çünkü, Yüce Allah’ın azameti yanında noksanı ve kusuru olmayan kimse yoktur Bütün kusur ve noksanlıklardan uzak olan sadece Yüce Allah’tır O, bu sıfatta da tek olduğunu göstermek için, peygamberlerini bile bulundukları makama göre kusur sayılacak hallerle yüz yüze getirmiş, istiğfar isteyen durumlar yaşatmış, sonra tövbelerini kabul buyurup kusurlarını affetmiştir Kusursuz kul yoktur, sözünün hakikati budur

Allah’u Teala buyurur ki:

“De ki: Ey günahlara dalıp haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin Çünkü Allah bütün günahları bağışlar Şüphesiz O, çok bağışlayan, çok acıyandır Size azap gelip çatmadan önce Rabbinize dönün ve O’na teslim olun“ [160]

Rasulullah (sav) Efendimiz, meâlini verdiğimiz bu ayet hakkında buyurmuştur ki: “Bana, dünya ve içindekiler verilseydi, bu ayet kadar sevinmezdim“ [161]

Hiç şüphesiz Efendimizin bu sevinci ümmeti içindir Çünkü Cenab-ı Hakk O’nun, makamına göre kusur sayılacak bütün hatalarını affettiğini müjdelemiştir

Ayeti celile de Allah’u Teala:“Böylece Allah senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar Sana olan nimetini tamamlar ve seni doğru yola iletir“ [162]

Tövbe kapısı kula ölüm gelene kadar açıktır Bu açık kapıdan, Allah’tan korkarak, O’nun rızasını arayarak, kul olduğunu anlayarak kim girerse, tövbesi geçerli olur, günahı affedilir

Rasulullah (sav) Efendimiz buyurmuştur ki:

“Bütün insanlar hata edicidir Hata edenlerin en hayırlısı ise, çokça tövbe edenlerdir“ [163]

“Ey insanlar! Allah’a tövbe ediniz Şüphesiz ben, günde yetmişten fazla, (bir rivayette yüz defa) Allah’a tövbe ediyorum” [164]

“Kalbimi (nurdan bir takım) perdeler kaplar ve bu sebepten dolayı Allah’u Teala’ya günde yüz defa istiğfar ederim” [165]

Küfür ve şirk dahil her günahın tövbesi vardır Allah’ın Peygamberi cennetle müjdelendiği,ismet sıfatıyla günahlardan beri olmasına rağmen tövbe ediyorsa,akıllı olup büluğa eren her insanın Yüce Allah’a iman etmesi, hükümlerine teslim olması, emirlerine uyması ve kusurları için tövbe etmesi farzdır Bu iman, teslimiyet ve tövbe sevgi ve iradeyle ölmeden evvel olmalıdır Tövbe sadece Allah’tan korkulduğu için yapılmalıdır Allah rızası düşünülmeyen pişmanlıklar faydasızdır Kul, kusurlarına kalbini Allah’tan perdelediği için pişman olmalıdır Çünkü, insanlar arasında kınanmaktan korkup kötü şeyleri terk etmek, itibarını kurtarmak için tövbe yapmak, halkın içinde rezil olurum endişesiyle yaptıklarından pişman olmak tövbe değildir

Unutmamalı ki,hiç kusur işlemeyen kul yoktur Kusurum yoktur demek, en büyük bir kusurdur Peygamberlerin kusuru, bizim kusurlarımız cinsinden değildir Onlar günah işlemekten korunmuşlardır Peygamberlerin devamlı istiğfar ettiği kusurlar kendi makamlarına göredir Onlar devamlı Cenab-ı Hakk’ın huzurunda bulunmaktadırlar Normal şartlarda güzel ve doğru olan bazı şeyler, o huzurda büyük kusur gibi uyarı alabilir

Yüce Rabbimizin bütün kullarından istediği şey dua, tövbe ve istiğfar, itaat ve kendisine güzel zan beslemeleridir Şu hadisteki hikmeti iyi anlayalım:

“Canımı elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, eğer siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah sizi yokeder, günah işlediğinde hemen istiğfar eden ve kendilerini affettiği insanlar getirirdi“ [166]

Bu hadis-i şerifte, günah işlemenin normal ve basit bir şey olduğu anlatılmıyor Burada dikkat çekilen husus şudur:

Cenab-ı Hakk’ın “rahmân”, “rahîm”, “ğaffâr”, “settâr”, “tevvâb” gibi yüce sıfatları mevcuttur O (cc), bunlarla tecellî edip yüceliğini göstermeyi murat etmektedir Bunun ortaya çıkması için zahirde bir sebep ve mahal gerekmektedir Bu sıfatların tecellisi için en güzel sebeplerden birisi, kusur içindeki kulun hatasını anlayıp Yüce Rabb’ine yalvarmasıdır Aciz kula düşen, kusurunu anlayıp ağlamaktır Yüce Rabb’e layık olan ise bağışlamaktır Böylece, kulların acizliği, Mevla’nın yüceliği anlaşılmış olacaktır

Helali bırakıp harama girmek büyük bir kusurdur Aynı şekilde günaha dalan bir kulun, onu küçümseyip: “Yaptığım ne ki!” diyerek tövbeyi terk etmesi, daha büyük bir kusurdur Bunun için Yüce Rabbimiz: “Tövbe etmeyenler, zalimdir“ [167] buyurmuştur

Ariflerden Sehl b Abdullah et-Tüsterî (ks)demiştir ki: “İnsanlara tövbeyi bilmekten daha gerekli bir şey yoktur Çünkü tövbenin ne olduğunu bilmemek en büyük günahtır İnsanların çoğu, tövbenin ne olduğunu bilmemektedir“ [168]

Ariflerden Sûsî’ye (ks), tövbenin ne olduğu sorulunca, şöyle demiştir:

“Tövbe, dinin kötülediği her şeyi terk ederek, onun övdüğü şeylere dönmektir” Bu söz, bütün tövbe çeşitlerini içine almaktadır [169]

Alimlerin tövbe ile ilgili sözlerini şöyle özetleyebiliriz:

Tövbe, sonsuz rahmet sahibi Mevlamız’ın biz kullarına acıyıp, af kapısına çağırmasıdır

Tövbe, kulun Rabbi tarafından gelen bu davete uymasıdır

Tövbe, kalbin gafletten uyanması ve vicdanın Rabbine karşı vefasızlığını anlamasıdır

Tövbe, kulun kulluktaki kusurunu anlaması ve ihmal ettiği kulluğa koşmasıdır

Tövbe, Yüce Allah’ın: “Ey günah işleyerek kendine zulmeden kullarım! Benim rahmetimden ümit kesmeyin, bana gelin!” emrine uymak, hâlini anlamak, ağlayıp af kapısına koşmaktır

Tövbe, pişmanlıktır Yani, kulun nefsi yüzünden ilahi sevgiden mahrum kalışına ve Yüce Rabbine asi oluşuna pişman olmasıdır

Tövbe, kalbimizin ilacı ve ruhumuzun ihtiyacıdır

Tövbe, Yüce Rabbimizin kullarına en güzel bir hediyesidir

Tövbe, Allah’u Teala’nın sevmediği bütün kötü işlerden ve düşüncelerden vazgeçip O’na dönmektir Tasavvuf terbiyesinin tek gayesi bu dönüşü gerçekleştirmektir Bu da ancak, içi ve dışı ile istikamet üzere yaşamakla olur Allah’u Teala, kullukta kendisine şirk koşulmasını haram kıldığı gibi; haram işlere girilmesini de yasaklamıştır Gönlü masiva, günü masiyet ile dolu olan bir kimse, ilahî huzurda nasıl kabul görecektir?

Alıntı Yaparak Cevapla