Yalnız Mesajı Göster

Hz Peygamber (S.A.V)’İn Alemlere Rahmet Oluşu

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hz Peygamber (S.A.V)’İn Alemlere Rahmet Oluşu




HZ PEYGAMBER (SAV)’İN ALEMLERE RAHMET OLUŞU

Bütün Kâinat'ın yaratıcısı, sahibi ve hâkimi olan Cenab-ı Hak sonsuz âlemin dünya dediğimiz ve içinde yaşamakla olduğumuz bu bölümünde insanı yarattı Ona bilme, düşünme ve anlama gücü, iyi ile kötüyü ayırma yeteneği, seçme ve iradesini kullanma kabiliyeti verdi Tasarruf yetkileri bağışladı Kısacası, ona özgürlük verdi ve yeryüzüne halifesi olarak gön*derdi

Alemlerin Rabbi, insanı bu mevkiye getirirken, ona şunları açıkça bildirdi Senin ve bütün kâinatın sahibi, Rabbi ve hakimi Benim Büyük kâinatımda sen ne tamamıyla özgürsün, ne de başkalarının kulusun Ben'den başka tapılacak yoktur Senin, yetkiler verilerek dünyaya gönde*rilmen aslında bir sınavdır Sınav süresi bittiğinde yine Bana döneceksin Ben o zaman dünyada geçirdiğin süre ve yaptığın işleri değerlendirerek sınavı kimlerin kazandığını kimlerin kaybettiğini açıklayacağım Senin için en doğru yol Ben'i tek ilâh ve hakim olarak kabul etmektir Buyrukla*rıma göre dünyadaki işlerini yapmalı ve orada geçireceğin ömrü bir imti*han süresi olarak görmelisin Amacın ve hedefin bu imtihanı kazanmak olmalıdır Aksine yapacağın her hareket yanlış olacaktır Şayet ilk yolu seçersen,(ki bunu yapmakta serbestsin)dünyada huzur ve sükûn bulacak*sın ve Bana geldiğinde sana Cennet denilen ebedi rahatlık ve mutluluğu vereceğim Fakat başka yol seçecek olursan(ki bunu da yapmakta ser*bestsin)dünyada rahat yüzü göremezsin ve dünyadan âhirete döndüğünde de Cehennem denilen ebedi huzursuzluk ve mutsuzluğun çukuruna düşer*sin

İşte bu hakikatler gereği olarak,bütün insanlık kendilerini ıslah edecek, onlara kitabı,hikmeti,Hak ve hakikati öğretecek, davetini kendisi adına başkalarına tebliğ edecek kim*seleri doğru yola iletecek bir peygamberin gelmesini bekliyordu Onun adına davetini başkalarına tebliğ edecek olanlar da gayba iman edecek, görmedikleri halde Allah'a iman eden ve dosdoğru yolda giden kimseler olacaktı Bütün dünya böyle bir peygamberin gelmesini gözlemekteydi İnsanlığa gelecek olan bu peygamberin zamanının yaklaştığı müjdeleniyordu

Bu müjdeler sadece pey*gamber efendimize yakın olan Yahudilerle[556] Hıristiyanların [557] kitaplarında yer almıyordu Aksine bunlardan daha önceki devirlere ait kitaplarda da peygamber efendimizin geleceğine dair müjde*ler vardı [558] O kitaplarda peygamber efendimizin geleceği ve insan*ları tevhid inancına çağıracağı, her şeyi bilen, güçlü ve üstün olan Allah'ı birlemeleri için insanlara çağrıda bulunacağı kaydedil*mekteydi

Bilinebilen bütün haber kaynaklarının beyanlarıyla,zaman gülistanda ruhları okşayan, cana can katan nice baharlar gelmiş, insa*nı hayrete düşüren yapısıyla bu sonsuz feza, zaman zaman şu zümrüt parçası yer*yüzünü, bakanları şaşırtacak derecede güzelliklerle bezemiştir

Fakat bugünkü tarih ve bugünkü gün öyle bir gündür ki, ona kavuşmak için üzerinden sayısız yıllar geçen zaman, milyonlarca yıl harcamıştır Gökyüzünün derinliklerindeki gezegenler bugünü görme özlemi ile gözlerini dikmiş, beklemek*teydiler Yaşlı dünya ve felek, uzun, çok uzun zamandan beri bu cana can katan, ruhları dirilten sabahı, gece gündüz, durmaksızın bir yandan öbür yanına dönerek gündoğumunu bekleyen insan gibi bu kutlu doğumun sabahını bekliyor*du

İlâhî fermanın, kaza ve kaderin süre giden tecellîleri, uzaydaki zerrelerin her gün yenilenmesi, ay ve güneşin ışıklar saçarak her tarafı aydınlatmaları, rüzgâr ve bulutların hayat veren yağmurlar taşımaları, mübarek insanların yuvası olan cen*netin pâk nefesleri, İbrahim(as)ın tevhid çığlığı,Yusuf(as)'ın güzelliği, Musa(as)'ın haşme*ti,İsa Mesih'in ruh okşayan yumuşaklığı, hepsi işte bu değeri ölçülemeyen, paha biçilemeyen iki cihan sultanının hizmetinde kullanılmak içindi

Kutlu doğumun sabahı, işte o cana can katan sabah, işte o mutlu ve kutlu saat, işte o mesut andır Bu gece, Kisrâ'nın sarayın*da ondört sütun devrildi, İran'ın ateş tapınağında yüzlerce yıldır yanan ateş sön*dü, Save deresi kurudu, diye bilinmekteyse de Ama doğrusu şudur ki, yıkılan Kisra'nın sarayı değil, aksine Acem'in şan ve şöhreti, Bizans'ın ihtişamı, Çin'in gökle*re yükselen saraylarının kuleleriydi Sönen İran'ın ateş tapınağı değil, aksine şer cehennemi, küfrün ateş tapınağı, Azer'in dalalet ve sapıklık mabetleriydi Puthanelerden toz duman yükselmeye başlamış, putlar yerle bir olmuştu Mecusîliğin ipi kopmuş, düzeni darmadağınık olmuştu Hıristiyanlığın hazan mevsimi gelmiş yap*rakları teker teker dökülüyordu Tevhid çığlığı gökyüzüne yükseldi Tek Allah'a iman sedası koptu Mutluluk gülistanına bahar geldi Hidâyet güneşinin ışıkları nurlarıyla her yeri aydınlattı İnsan ahlâkının aynası,Alemlere rahmet olan Peygamber Efendimiz(sav) kendi tabiriyle: "Benim birtakım isimlerim vardır:

Ben Muhammed'im!

Ben Ahmed'im!

Ben Mâhî'yim ki, Yüce Allah, küfrü benimle yok edecektir!

Ben Hâşır'ım ki, insanlar, Kıyamet günü benim izimce haşr olunacaklardır!

Ben Âkıb'ım ki, benden sonra peygamber yoktur!" [559]

"Ben rahmet peygamberiyim!" [560]

"Ben savaşlar peygamberiyim!" buyurmuşlardır [561]

Fil yılında, Rebiülevvel ayının 12 Pazartesi günü,[562] tanyeri ağarırken,[563] Şı'b'daki evlerinde doğdu [564]

Riyaziyecilere göre; doğum tarihi şemsî aylardan Nisan ayının yirmisine rastlamış,[565] Mısırlı Mahmud Felekî Paşa da, bunun Milâdî 571 yılı 20 Nisan Pazartesi gününe rastladığını hesapla doğrulamıştır[566]

Peygamberimiz (as)’ın doğduğu ev: Şı'b'da, Hâşim'den Abdulmuttalib'e kalan, ondan da Peygamberimiz (as)’ın babası Hz Abdullah'ın hissesine düşen ev olup, "Mevlid Sokağı" diye anılan Ebu Talib Şı'b'ı caddesinde, Leyl sokağında idi [567]

İNSANLIK ALEMİNİN RUHİ ÖNDERİ

Allah Teala varlık aleminde ilk önce Hz Peygamber(sav)’in ruhunu yaratmış ve onu levh-i mahfuz’a Peygamberlerin sonuncusu olarak yazmıştır

Rasulullah(sav)Efendimiz, Allah katında kendisine peygamberlik veriliş bakımından ilk peygamberdir, ancak, gönderiliş bakımından son peygamberdir Hz Adem daha yaratılmadan önce Ruh ile ceset arasında iken Allah’u Teala Hz Muhammed (sav) Efendimizi peygamber olarak tayin buyurmuştur Efendimiz’e (sav): “Siz ne zaman peygamber oldunuz?”diye sorulunca:

“Adem ruhu ile cesedi arasında olup henüz yaratılmamışken ben peygamberdim” cevabını vermiştir [568]

Bir başka hadis-i şerifte ise yine:Ya Resulullah! Sen ne zaman peygamber oldun?” diye sorulunca:

"Adem (as), daha ruhla ceset arasındayken" [569] demiştir

Hadis-i şeriflerden de anlaşılacağı üzere Peygamber Efendimiz(sav)’in ruh olarak ilk yaratılmasına karşın Peygamberlik onunla tamamlanmış ve son bulmuştur Kur’an-ı Mübin de, Efendimiz(sav)’in“Hâtemün-Nebiyyin”yani peygamberlerin sonuncusu olduğunu “Muhammed,…Allah'ın Resulü ve peygamberlerin sonuncusudur” [570] buyurulmaktadır

Hz Peygamber(sav)kendisinden önceki insanlara da rahmet olmuştur Hz Adem(as) Hz Peygamber(sav)’in hürmetine affedilmiştir

İbn Ebi Hatun dedi ki: Ali b Hasen b Eskab, Hasen'den rivayet etti ki: "Adem, uzun boylu, sık saçlı bir adam olarak yaratıldı Uzun bir hur*ma ağacını andırıyordu Yenmesi yasaklanan ağaçtan tadınca, üzerin*deki giysisi düştü İlk görünen yeri, avret mahalli oldu Avret mahalline bakınca, Cennet'te koşmaya başladı Saçı bir ağaca takıldı çekip saçını kurtarmak istedi Onur ve üstünlük sahibi olan Rahman, ona seslendi: "Ey Adem! Benden mi kaçıyorsun?" Rahmanın sesini duyunca şu karşı*lığı verdi: "Hayır, ey Rabbim, senden kaçmıyorum Ama utanıyorum"

Sevrî, İbn Abbas'tan rivayet ederek dedi ki:

"Cennet yapraklarından oralarına örtmeğe koyuldular" [571]Bu ayet-i kerimede geçen yapraktan kasıt, incir ağacının yaprağıdır[572]

Evzaî, İbn Atıyye'den rivayet ederek, Adem(as)'in Cennet'te yüzyıl kal*dığını söyledi Başka bir rivayete göre atmış yıl kalmıştır Cennet'ten çıkarıldığı için yetmiş yıl; günah işlediği için de yetmiş yıl ağlamıştır

Allah’u Teala, Hz Adem’i yasak ağaçtan yediğinden dolayı Cennet’ten dünyaya indirdiği zaman, Hz Adem (as) kusurunu anladı, affı için ağladı ve şöyle yalvardı:

Hakim, "Müstedrek" adlı eserinde Said b Cübeyr kanalıyla îbn Ab*bas'ın şöyle dediğini rivayet eder:Adem dedi ki: "Ey Rabbim! Beni kendi elinle yaratma*dın mı?" Adem'e, "Evet öyledir" denildi Adem dedi ki: "Kendi ruhundan bana üflemedin mi?» O'na, "Evet öyledir" denildi Adem dedi ki: "Aksırdım; bana, "Allah sana merhamet etsin" demedin mi? Ve rahmetin gaza*bını geçip geride bırakmadı mı?" Ona: "Evet öyledir" denildi Adem dedi ki: "Böyle yapmamı kaderime yazmadın mı?" O'na, "Evet öyledir" denil*di Adem dedi ki: "Ne buyurursun, eğer tevbe edersem beni Cennet'e geri döndürür müsün?" Allah (cc), "Evet" dedi» [573]

Ömer b Hattab (ra)'dan rivayetle Resulullah (sav)'in şöyle buyurmuştur:

"Adem (yasaklanan ağacın meyvesinden yiyerek) günah işlediğinde dedi ki: "Ya Rab! Muhammed hakkı için beni bağışlamanı senden diliyo*rum" Allah buyurdu ki: "Muhammed'i nasıl bildin? Ben henüz onu yaratmamışım!» Adem dedi ki: "Ya Rab! Beni kendi elinle yaratıp da ruhundan bana üflediğinde başımı kaldırdım; Arş-ı A'la'nın sütunları üzerinde“Lâ ilâhe illallah Muhammedu’r-rasulullah” yazılı olduğunu gördüm Bu vesileyle de, yaratılmışların içinde ancak en çok sevdiğin kimsenin adını kendi adınla birleştireceğini anladım" Al*lah buyurdu ki: "Doğru söyledin ey Adem Yaratıklar içinde en çok sevdi*ğim o'dur o'nun hakkı için bağışlanmayı benden dilediğinden ötürü seni bağışladım Eğer Muhammed olmasaydı seni yaratmazdım!" [574]

Evet eğer o (sav) yaratılmasaydı, hazır alemin ve Hz Adem’in yaratılmasından bir şey anlaşılmazdı O her şeyi idrak etmek için lazım olan biricik sebeptir Onun nuru en önce yaratılmıştır Diğer varlıklar ondan sonra vücut bulmuşlardır Efendimiz (sav) varlığın özü, mayası, esası ve hülasasıdır

Önce şunu belirtelim ki, bütün hüküm, mülk, şeref, izzet, itibar, nimet ve ihsan Allahu Teala’ya aittir O dilediğine nübüvvet, risalet, velayet elbisebini giydirir; hidayet yolunun imamlığını verir; izzet ve şeref bahşeder; onu herkese rahmet kılar; başların tacı, dertli gönüllerin ilacı yapar

Güneşi dış alem için bir hayat sebebi yapan Yüce Rabbimiz, peygamberlerini ve onların emanetini taşıyan Rabbani alimleri de iç alemimizi aydınlatan ve kalbi ihya eden birer rahmet yapmıştır



RAHMET PEYGAMBERİ VE GEÇMİŞ ÜMMETLERE RAHMETİ

“Allah katında geçerli olan tek din İslam’dır“ [575]

Taberi diyor ki: "Burada zikredilen "Din" kelimesinin asıl mânâsı "itaat etmek ve boyun eğmek" tir "İslam" kelimesinin mânâsı da "Zelil bir şekilde bo*yun eğmek ve teslim olmak" tır Bu mânâlara göre âyetin izahı şöyledir: "Allah katında gerçek itaat, dillerin ve kalplerin boyun eğerek Allah’a kulluklarını ikrar etmeleri, emir ve yasaklarında zelil bir şekilde itaat etmeleridir Bu hususta bö*bürlenmemeleri, itaatten ayrılmamaları herhangi bir yaratığını ilahlıkta ve rabblıkta ona ortak koşmamalarıdır[576]

Bu durumda, önceki peygamberlere iman, sevgi ve hürmetten başka bir vazifemiz kalmamıştır Amel etmek ve peşinden gitmek için İnsanlığın önünde tek bir peygamber vardır O da Hz Muhammed (sav) Efendimizdir Bütün peygamberler hayatta olsaydı veya hayata geri getirilselerdi Hz Muhammed (sav) Efendimiz’e tabi ve ümmet olmaktan başkası kendilerine helal olmazdı Çünkü Yüce Rabbimiz bütün peygamberlerden şu sözü almıştır:

“Size verdiğim kitabı ve hükümleri tasdik eden bir peygamber (Muhammed) geldiğinde ona mutlaka inanıp yardım edeceksiniz Bunu kabul ettiniz ve sözü yüklendiniz mi?” Peygamberler: “Kabul ettik ya Rabbi” dediler Bunun üzerine Allah: “O halde şahit olun; ben de sizinle birlikte şahitlik edenlerdenim” buyurdu“[577]âyeti celile ile ilgili olarak îbn-i Ebî Hatim Tefsîr'înde, Hafız Ebû Nuaym Delâil'inde Katâde'den Hz Peygamberin hadîsini nakleder:

"Ben, hakikatte peygamberlerin ilki, bisette ise sonuncusuyum" [578]

İbn Abbas(ra)ise ayet6-i celile hakkında şöyle der: “Allah gönderdiği her peygamberden, Muhammed (sav) gönderildiğinde sağ olursa mutlaka ona iman edeceğine ve yardımcı olacağına dair söz almış ve bu hususta ümmetinden ahid almasını da ona emretmiştir” [579]

Bu cihetle bütün peygamberler ona gıyaben iman ettiler Hayatına yetişirlerse kendisine tabi olup yardım edeceklerine dair Allah’u Teala’ya söz verdiler Bunu kendileri için büyük bir şeref bildiler, bu vazifeyi bütün ümmetlerine de bildirdiler Hz Musa (as) ve Hz İsa (as) Efendilerimiz de Allah’u Teala’ya bu sözü verdiler Rahmet peygamberini ümmetlerine müjdelediler; onun gelişine sevindiler, ümmetlerine: “Ona yetişen davetine uysun, elinden tutsun, kendisine tabi olsun” diye vasiyyet ettiler Onun ismini verdiler Kendisini “Faraklit” deyi tanıttılar, “Ahmed” ismiyle andılar; sıfatlarından bahsettiler Ümmeti olmak istediler Bu özlem ile dünyadan gittiler[580]

Kurân'ın bu ayetinde, peygamber (sav)'in makamının yüksekliği ve kadrinin yüceliğine işaret edildiği, asla gizli değildir Yine aynı ayette O'nun, onların zamanlarında gönderilmiş olması -veya onların ömürlerinin uzun olup da O'nun zamanına yetişmiş olmaları- halinde, onların dahi peygamberi olacağına da işaret edilmiş olmaktadır Demek ki O'nun nübüvvet ve risâleti, Adem (as) zamanından tâ kıyamete kadar umûm halka şâmil bulunmakta, bütün peygamberler ve onların ümmetleri de O'nun ümmetinden sayılmaktadır Ve O'nun:"Ben, bütün insanlara peygamber olarak gönderildim!" [581] hadisi de, yalnız kendi zamanından kıyamete kadar gelecek olanlara değil, aynı zamanda kendinden önceki insanlara da şamil bulunmaktadır

Şimdi Ona iman ve yardım görevi bizdedir

Alıntı Yaparak Cevapla