Prof. Dr. Sinsi
|
Yunus Emre Konuşuyor-Serisi
Müslümanlar zamâne yatlu oldı
Halâl yinmez haram kıymetlü oldı
Okıyan Kur’ana kulak tutulmaz
Şeytanlar semirdi kuvvetlü oldı
Harâmîyle hamir tutdı cihânı
Fesâd işler iden hürmetlü oldı
Kimekim Tanrıdan haber virürsen
Kakır başın salar huccetlü oldı
Şagird üstâdıla arbede kılur
Ogul ânâyıla garetlü oldı
Fakirler miskinlikden çekdi elin
Gönüller yıkuban heybetlü oldı
Peygamber yîrine geçen hocalar
Bu halkın başına zahmetlü oldı
Dutulmaz oldu Peygamber hadîsi
Halâyık cümle Hak’dan utlu oldı
Yunus gel âşıkısan tevbe eyle
Nasûh’a tevbe ucı kutlu oldı
Günümüz Türkçesiyle
Müslümanlar bu zamanda kimsenin yüzüne bakamaz oldu
Helal yenmez, haram da kıymetli oldu
Kur’an okuyana kulak verilmez,
Şeytanlar güçlendi ve kuvvetli oldu
Haram yiyenle içki içen dünyaya hakim oldu
Fitne, fesat işleyenlere saygı duyulur oldu
Kime Allah’tan haber verirsen,
Öfkeyle başını sallar, kendini delil sahibi, bilgiç sayar oldu
Öğrenci öğretmeni ile çekişir durur,
Oğul ana ile çapulculuk eder oldu
Fakirler miskinlikten el çektiler,
Gönül kıranlar heybetli, itibarlı oldu
Peygamber makamını temsil eden hocalar,
Halkın başına sıkıntılar, zahmetler açtılar
Peygamber hadisi tutulmaz oldu
Yaratılmışların sözleri Hakk’ın sözünden kıymetli oldu
Yunus,aşık isen gel tövbe et
Nasuh’a töbe ucı kutlu oldu
Tahlil: Günümüzden sekiz asır önce yaşayan derviş Yunus’un bu şiirini okuduğumda hayrete düştüm Anlatılan ortam sanki iki binli yıllarda yaşananlar Bu şiirle bir kez daha anlıyoruz ki; tarih tekerrürden ibaret Sistem; iyi ile kötünün, güzelle çirkinin, hak ile batılın, sevapla günahın mücadelesi şeklinde dönüşüm ve değişimle işlemeye devam ediyor
Öyle bir devri tasvire çalışan Yunus, Müslümanlığı benimseyenlerin utanır olduklarını belirterek şiire giriyor Hakikaten insanların genel eğilimlerine baktığımızda, haram yiyenlerin,güç kullananların, elde etmek istediğini hak yoldan değil de batıl araçlarla, zalimâne tarzda alanların arttığını, bunların yanında İslamî ilkeleri benimseyenlerin azınlıkta kaldığını üzülerek görüyoruz Köşe dönmeci, rantçı, hortumcu, indirmeci anlayışa sahip kişiler başları dik gezerken; dini yaşamaya çalışanların ezik, itilmiş oldukları acı bir gerçektir Öyle bir ortamdayız ki;helal kazanmak güçleşirken, haram yemek övülür olmuştur
Okunan Kur’an’a kulak verilmiyor, dinin emirleri ve yasakları itibara alınmıyor Ancak nefsin ve şeytanî güçlerin dedikleri harfiyen yerine getiriliyor Adeta şeytanın egemen olduğu bir ortam Haram yiyenle, içki içenler hayata hakim olurlarken, kötü yöntemlerle iş yapanlar, fesat ve fitneci şahıslar saygın kişilikler olarak görülmeye başlandı
Birine Allah’tan bahsetsen öfkeyle başını sallar,geçiştirmekte, üstelik kendini huccet sahibi(bilgili) saymakta Öğrenci hocasıyla tartışırken,oğul ana ile itişir ve ciddiyet sınırlarını aşar oldu Fakirler, miskin olmaktan el çektiler “Miskin”; çalışma gücü dahi olmayan fakir demektir Bu insanlar ihtiyaçlarını kimseye söylemeden yardım bekleme edebi içinde iken,şimdi öyle değil  İstemeye, yüz suyu dökmeye, onur ve haysiyetlerini ayaklar altına almaya başladılar Gönül kıranlar, kalp incitenler ise heybetli kişi sayılır oldular
Peygamber makamının varisleri hocalar, din bilginleri, halkın başına zahmetli oldular Bugün de aynı değil mi? Gazetelerin ramazan sayfalarına bir bakın Televizyonlarda din adına konuşan Profesör unvanlı bilginleri hele bir dinleyin Din adına bildikleriniz karışır,aklınız allak-bullak olur, kime uyacağınızı bilemez hale gelirsiniz Günümüz, din adına konuşanların halka zahmet verdikleri dönemdir
Peygamber hadisleri tutulmaz oldu İnsanların tespitleri ve cümleleri Hakk’ın, Allah’ın sözlerinden kıymetli oldu Bugün bilimsellik kisvesi ardına saklanarak ayet ve hadislere saldırmak moda hale geldi Peygamberin 1400 yıl önce yaşadığı, bilimsel gelişmelerden habersiz olduğu, Kur’an’ın emirlerinin geçerliliğinin kalmadığı ima edilmeye çalışılıyor Geçenlerde ramazan sohbeti yapan koskoca bir profesör: “Rasulullah’ın döneminde mikroskop da, teleskop da yoktu Onun için Rasul’ün uzay ve mikro âlemi bilmesi imkânsızdır ” deyince, televizyon karşısında hayretten donakaldım
Bunu söyleyen, din ilimlerinde uzman olduğunu iddia eden bir bilim adamıydı Oysa, modern bilim önderleri, keşfettiklerini sandıkları gerçeklerin Kur’an’da ve hadislerde asırlar öncesinden edebi biçimde yer aldığını gördüklerinde hayret etmekte, hatta batılı bilim adamları arasında İslam’a yöneliş hız kazanmaktadır
Yunus, genel toplum manzarasını bu şekilde çizdikten sonra tövbeye yöneliyor Burada ima etmek istediği; kötü bir manzara çizip ümit kırıcı olmaktan ve rahmetten ümit kesmekten tövbe ile, yaşananlarda ister istemez pay sahibi olmaktan tövbe etmektir Yani hem ümitsizliğe,hem de toplumda yaşama sebebi ile bilmeden girilen günahlara tövbe etmek gereklidir
Nasuh tövbesi Kur’an’a ait bir tabirdir Kesin, günaha dönüşü olmayan tövbe anlamındadır Ayrıca ne derece doğrudur bilinmez, ama geçmiş ümmetler içinde Nasuh isimli bir zatın yaşadığı,gıpta edilecek bir tövbede bulunduğu vaizlerimizce anlatılır Kıssadan maksat ibret almak ise, biz bu kısa hikâyeyi de buraya almak isteriz Doğrusunu Allah bilir
Nasuh, kendi halinde, miskin yaşayan derviş ruhlu bir adamdır Dağ başında yaşamaktadır Bir gün kulübesinin önüne sürüsünden ayrılan bir koyun gelir Arar, ama sahibini bulamaz Aradan geçen zaman içinde bir koyundan üreye üreye sürü sahibi olur Cenab-ı Hak, kendisini imtihan için meleklerden birini çoban suretine koyarak yollar Çoban Nasuh’a varır ve: “Duydum ki yıllar evvel sürüden kaçan bir koyundan ciddi bir servete sahip olmuşsun O kaçan koyun benimdi Koyunumu istiyorum ver bakalım!” der Nasuh hiç tereddüt göstermeksizin: “Buyur, sadece bir koyun değil,binlerce koyun-keçi, şu evler, binekler, bahçe ve topraklar senindir Çünkü ben onları senin koyununu sermaye ederek kazandım
Hepsi senindir ”
Melek malları alıp gitti mi, gitmedi mi bilemiyoruz ama, Nasuh’un o günden sonra serveti malı bir kenara atıp, kaybolan koyundan elde ettikleri için günlerce tövbe ettiği, göz yaşları akıttığı muhakkak Böylesi bir tövbe ve tereddütsüz Allah’a dönüş kolay olmasa gerek Nasuh’a kutlu bir getiri sağlayan işte bu tövbesidir
|