08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Namaz İman’İn Sahihliği İçin Şarttır Faslı
Namaz İman’ın Sahihliği İçin şarttır Faslı
İşte burada başka bir asıl konu daha vardır! Bu da; kul, iman şubelerinden bir şubeyi yerine getirmiş olsa, bu kişiye “mü’min” ismini vermenin gerekli olmadığı konusudur Yaptığı iman ile ilgili olsa bile Aynı şekilde küfür şubelerinden bir şubeyi işleyen bir kişi -yerine getirdiği küfür bile olsa- bu kişiye “kafir” ismini vermek gerekli değildir Tıpkı ilimden (bütün) olarak parçalardan bir parçasını bilene “Alim” isminin (kullanılmadığı) ona vermenin gerekli olmadığı ve bazı fıkhi meseleleri ve tıbbın bazı konularını bilen bir kimseye fakih ya da doktor (denmediği ve) denilmesi gerekli olmadığı gibi Böylece de iman şubelerini iman, nifak şubelerininifak ya da küfür şubelerini küfür olarak isimlendirmek mümteni değildir Bazen fiil hakkında şöyle kullanılmaktadır
“kim (namazı) terkederse kafir olur ”105
Başka bir hadiste ise:
“Kim Allah’tan başkasına yemin ederse kafir olur ” buyurmuştur 106
Bir hadiste ise şöyle buyurulmuştur:
“Kim bir kahine giderse ve dediklerini tasdik ederse kafir olur Kimde Allah’tan başkasına yemin ederse kafir olur ”107
(105) Sayfa: 46’da geçmişti
(106) Sayfa: 52’deki hadise bakınız
(107) Safa: 52’ye bakınız
“Sahihin”de, bu lafız ile Hakim rivayet etmiştir
Her kimde küfür hasletlerinden bir haslet bulunacak olursa, bu kimseye mutlak olarak küfür isminin verilmesi müstehak olmaz aynı zamanda haram olan bir şeyi işleyen bir kimseye de: “Fasıktır” denmez Nitekim o bu haram olan ameli işlediği için (bu işine) fasık ismi kullanılır ancak bu kimsede çokça bu iş husule gelmişse o zaman fasık ismi verilebilir
Zina eden, içki içen, hırsızlık yapan, yağma eden de işte böylece olup, bunlara da mü’min denmez Her ne kadar onlarda iman bulunmuş olsa, onlara her ne kadar kafir denmese ve her ne kadar kişinin işledikleri küfürün haslet ya da şubelerinden ise de öyleki bütün günahlar küfrün şubelerinden, ve bütün itaatler imanın şubelerinden oldukları halde
Sözün maksadına gelecek olursak; namazı terkedenden imanın selbi* büyük günahlar işlemedeki imanın selbinden daha büyüktür Ondan İslam isminin selb olması, müslümanların kendisinin elinden ve dilinden salim olmadıkları kimseden dah büyüktür Dolayısıyla namazı kılmayana mü’min de müslüman ismide verilmez Her ne kadar onda iman ve İslam şubelerinden bir şube bulunsa da
(*) Selb: Gitmesi, arınması demektir
Evet şöyle söylemek mümkündür:
“Cehennemde ebedi kalmanın olmayışı hususunda da o kişide bulunan imanı ona fayda verir mi?” işte bu soruya da şöyle cevap verilebilir:
“Ona bu fayda verir ancak terkedilen şey diğerlerinin itibarında ve sıhhatlerinde bir şart değil ise şayet bu fayda vermez Bunun için, Allah’ın vahdaniyetini ve kendisinden başka bir ilahın olmadığını kabul edenin imanı, Rasulullah’ın (s a v ) Peygamberliğini inkar etmesi halinde bu ona bir fayda vermez aynı zamanda bilerek abdestsiz namaz kılana da namazı bir fayda vermez
Öyleyse; iman şubelerinde bazen bir kısmı bir kısmına bağlı olur, şartı meşrutune bağlı olur, bazen de olmaz
|
|
|