08-02-2012
|
#4
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Cemaatle Namaz Kılmanın Hükmü Hakkında Fasıla
3Her kim nidayı işitir sonra da icabet etmezse (özür olması hariç) namazı o kimsenin başından yükselmez ”219
(219) Bunu Heysemi, Mecma: 2/42 adlı kitapta Taberani’nin 3Kebir” adlı eserine nisbetle bulunmuştur şöyle demiştir: “Hadisin senedinde kays b Rabi’ vardır şube ve Süfyan ona güvenirken, cemaatte onu zayıf görmüştür
şöyle demiştir:
“Aişe’den şöyle dediği rivayet olunmuştur:
“Kim nidayı işitirde icabet etmezse, hayırı istememiş ve ona ulaşmamış olur ”220
(220) Beyhaki: 3/57, rivayet etmiştir
Ebu Hureyre’den şöyle demiştir:
“şüphesiz bir Ademoğlunun iki kulağının içine eritilmiş kurşun akıtılması onun nida edeni (ezanı) işitip te sonra da icabet etmeyenden daha hayırlıdır ”221
(221) Ben bunu elinin altında bulunan kaynaklarda göremedim
Bu ve başka hadislerde sahabeye göre icabetin; cemaata katılmak olduğunu, gitmeyenin de icabet etmeyen olduğunu ve dolayısı ilede asil olduğunu göstermektedir
Üçüncü Delil: Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
“Namazı kılınız, zekatı veriniz ve rükü edenlerle beraber rükü ediniz ” (Bakara: 2/43)
Bu ayette delil getirme yönü ise şöyledir: Yüce Allah hiç şüphesiz onlara rükü etmelerini emretmiştir Bu da namazdır Namaz rükü olarak tabir edilmiştir Çünkü namazın rükünlerinden birisidir Namaz rükünleri ve vacibatları ile kendisinden tabir edilmiştir tıpkı yüce Alah’ın namazı, sucüd, Kur’an ve tesbih olarak isimlendirdiği gibi Aynı zamanda (rükü edenlerle beraber  ) kavlinde başka bir faydalı konu daha söz konusudur Bu da namazın sadece namaz kılanlarla beraber cemaat olduğunu göstermektedir Buradaki “maiyye” (beraberlik) kelimesi bunu ifade etmektedir nitekim
Durum böyle olunca, sıfata ya da hale mukayyet olan bir emir, ancak bu sıfat ya da hale uygun olarak yerine getirme (cemaatle kılma) ile, emrolunan kişi imtisal sahibi olmaktadır
şayet: “Bu, yüce Allah’ın:
“Ey Meryem! Rabbin için kunut yap, secde et ve rükü edenlerle beraber rükü et ” (Al-i imran: 3/43)
ayeti ile çelişmektedir Çünkü kadının cemaatle beraber olması vacip değildir” denilse buna şöylece cevap verilir:
“Buayet, böylece bunun bütün kadınlara da şamil olduğunu göstermemektedir Bilakis Meryem özel olarak bunda emredilmiştir şu ayetin hilafına olarak:
“Namazı kılınız, zekatı veriniz ve rükü edenlerle beraber rükü ediniz ” 5Bakara: 2/43)
Meryem (r a ) de olupta diğer kadınlarda olmayan özellikleri mevcuttur şüphesiz onun annesi onu, Allah (c c ) için hürasını, ona kulluk etmesi ile beraber mescitte de devamlıca kalmasına dair adakta bulunmuştu Nitekim kendisi mescidden de hiç ayrılmamıştır ehli ile birlikte rükü etmesi ile emrolunmuştur Allahu Teala kendisini seçince ve bütün alemlerdeki kadınlardan onu tahir kılınca, ona itaatinden, diğer kadınların üzerine onu has kıldığı emriyle emretmiştir Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
“Hani melekler: “Ey Meryem! şüphesiz ki allah seni seçti Seni arındırdı ve seni alemlerin kadınlarından üstün tuttu” demişlerdi ey Meryem! Rabbine itaat et, secdeye kapan, rükü edenlerle beraber rükü et ” (Al-i İmran: 3/42-43)
şayet:
“Onların rükü edenler ile birlikte rükü etmeleriyle memur olmaları, onlarla -rükü haline- rükü etmenin vücubuyetini göstermemektedir Bilakis şu ayette geldiği gibi yaptıklarının aynı misli iyerine getirmeyedelalet etmektedir:
“Ey iman edenler! Allah’tan korku ve doğru söyleyenlerle beraber oluuz ” (Tevbe: 9/119)
Nitekim birliktelik fiilde de ortaklığı icap ettirmektedir Bunda yakınlığı istilzam etmez” denilecek olursa şöyle cevap verilir:
3Bir defa birliktelik kelimesinin hakikatı, hem öncesi ve hem de sonrasına uygunluk (arkadaşlık) ettiğidir İşte bu dostluk, arkadaşlık ortaklığa zaid bir takdiri ifade etmektedir Özellikle de namazda Öyleyse: “Cemaatle namaz kıldı” denildiğinde ya da: “Cemaatla namaz kıldın mı?” denilecek olursa bununla sadece namazda birliktelik, cemaat anlaşılmaktadır ”
Dördüncü Delil: “Sahihayn”da sabit olduğuna göre, lafzıda Ebu Hureyre rivayeti ile Buhari de geçen hadiste Rasulullah (s a v ) şöyle buyurmuştur:
3Nefsim elinde olana yemin olsun ki; Ben bir odun alıp onu rmayı, sonra da namazı emretmeyi, ezanın okunması ile beraber, bir kimseyi insanlara imam olsun diye (yerime geçirmeyi) emredip, sonra da (namazı cemaatle) kılmayanlara yönelmeyi, evlerini üzerlerine (o tutuşturduğum odunla) yakmayı içimden geçirdim Nefsim elinde olana yemin olsun ki; Eğer sizler semiz bir hayvanı (koyun vs ) ya da güzel etlerle dolu bir (kuzu vs ) alacağınızı bir bilseydiniz yatsı namazına gelip (cemaatle) şahit olurdunuz ”222
(222) Buhari: 2/104, Cemaatle namaz kılma bölümünde: Cemaatle namazın vacibliği babında ve Husumat bölümünde: Bildikten sonra asilen ve hüsumluları evlerinden çıkarma babında; Müslim: 651, Mesacid: Cemaatle namazın fazileti babında; Muvatta: 1/129, 130’da rivayet etmişlerdir
Ebu Hureyre’den gelen bir rivayette Rasulullah (s a v ) şöyle buyurmuştur:
“şüphesiz münafığa en ağır gelen namaz yatsı ve sabah namazlarıdır şayet bunlardaki (fazileti vs ) bilselerdi hemen gelirlerdi, kılmış olsalarda şüphesiz ben namazla emredip, ikame edilmesini sonra da insanlara namaz kıldırmak için birisini (seçip) emretsem, sonra da yanıma iplerle odunlar bağlı kişileri alıp namaz kılmayanlara gitmeyi, onların evlerini ateşle yakıvermeyi içimden istedim ”223
(223) Buhari: 2/118, Cemaat ile ilgili namaz bölümünde: Cemaatle yatsı namazının faziletine dair babda; Müslim: 651, Mesacid’de: Cemaatle namazın faziletine dair babda
|
|
|