08-02-2012
|
#6
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Cemaatle Namaz Kılmanın Hükmü Hakkında Fasıla
Sizin: “Muhakkak ki bu hadis, kendileri (s a v ) bu fiili (ceaatle kılmayı) terketmeyi içinden geçirdiğinden dolayı, cemaatle kılmanın vacip olmadığına delalet etmektedir” ile ilgili sözlerinize gelecek olursak bu soru gerçekten hiç iltifat edilmeyecek türdendir Bunu söyleyen kişi, Rasulullah’ın (s a v ), müslümanlardan bir taifeyi ve evlerini ateşle yakması onların sünneti terkettiklerinden dolayı -ki (onlara göre) Allah ve Rasulü bunu vacip de kılmamışlardır- olduğunu hiç zannedebilir mi? Nitekim Rasulullah’tan (s a v ) kendisinin tek başına farz kıldığı rivayet edilmemiştir Bilakis Rasulullah (s a v ) cemaatle kılardı Aynı zamanda evlerine kendileriyle birlikte gidenler de cemaatle kılarlardı aynı şekilde; eğer tek başına kılsaydı o zaman iki tane vacip olmuş olurdu burada! Cemaatin vacibi, ve asilerin akıbeti ve onlara karşı çıkmadaki vacip Nitekim iki vacipten en düşüğünü büyüğünün yerine en düşüğünü terketmek korku namazındaki durum gibidir ”
Sizin: “şüphesiz Rasulullah (s a v ) onlara akıbeti onlarda bulunan nifaktan dolayı düşünmüştür Yoksa onlar cematten geridurdukları için değil” ile ilgili sözlerinize gelince; işte bu iki mahzurlu konuyu gerektirmektedir:
1- Rasulullah’a (s a v ) itibar olunmanın ilgası Kendileri cemaatten geri durup (kılmama) hakkında hükmü bizzat belirtmiştir
2- Rasulullah (s a v ) ilga ettiği şeyin itibarı Çünkü Rasulullah (s a v ) münafıklara nifaklarından dolayı cezalandırmamıştır Bilakis onların açık işlediklerini kabul ediyor, gizlediklerini de Allah4a havale ediyordu ”
Beşinci Delil: “Sahih” adlı eserinde Müslim şunu rivayet etmiştir:
“Bir kör adam:
“ey allah’ın Rasulü! Beni mescide götürecek bir götürenim yoktur” demiş ve Rasulullah’tan 5s a v ) kendisine bunda ruhsat vermesini istemiştir Kendisi gittiği vakit Rasulullah (s a v ) onu çağırtıp:
“Nidayı işitiyor musun?” diye sordu O da:
“Evet” dedi Bunun üzerine Rasulullah (s a v ):
“Öyleyse icabet et ” diye buyurdular ”226
(226) Sayfa: 112’de geçti
Bu gelen adam ibni Mektum idi Kendisinin ismi hakkında ihtilaf edilmiştir Bazıları: abdullah, bazıları da: amr’dır demişlerdir
Ahmed’in “Müsned”inde ve Ebu Davud’un “Sünen”inde amr b Ümmü Mektum’dan gelen bir hadiste kendisi:
“Ya Rasulallah! Ben gözleri görmeyen ve evi (mescide) uzak olan birisiyim Benim bir götürenim var ancak bana mülaim değildir Evde kılmam için bana bir ruhsat verebilirmisin?” dedi Rasulullah (s a v ) ta:
“Nidayı işitiyor musun?” diye buyurdular O da: “Evet” dedi Rasulullah (s a v ): “Senin için bir ruhsat bilmiyorum” diye cevap verdi ”227
(227) ahmed: 3/423, Sayfa: 110’da geçmişti
(Cemaatle namazın) vacip olmadığını söyleyenler şöyle demiştir:
“Buradaki emir müstehaplık belirten bir emir türü olup vaciplik manasında değildir Hadisteki:
3Senin için bir ruhsat bilmiyorum” kavli de “Eğer sen faziletli bir cemaat istiyorsan” manasındadır ” aynı zamanda: “Bu mesuh’tur” da demişlerdir Vacip kılanlar ise şöyle demiştir:
“Mutlak olan bir emir vacipliği gösterir öyleyse nasıl şeriat sahibi açık olarak; kör olan ve evi (mescide) uzak olan, üstelik götüreni de mülaim olmayan bir kişiye bile cemaate gitmemesi hususunda ruhsat vermemiştir Dolayısı ile kul şayet tek başına kılması ya da cemaatle kılması hususunda muhayyer olmuş olsaydı o zaman bu konuda ilk öncelikli bu kör olan sahabe olurdu ”
ebu Bekir b Münzir’in:
“Evleri mescide uzak da olsa kör olanlara da cemate gitmeleri zikr olunmuştur” ile ilgili sözü işte sözü buna yani cemaatla namaz kılmanın farz olduğuna, mendub olmadığına delalet etmektedir Rasulullah (s a v ) Ümmü Mektum’a kendisi kör olduğu halde: “Senin için bir ruhsat bilmiyorum” demesi, elbetteki gözleri gören birisi için asla ruhsatın olmayacağını göstermektedir ”
Altıncı Delil: Ebu Davud’un, ebu Hatim’in ve “Sahih” adlı eserinde ibni Hibban’ın ibni abbas’tan rivayet ettiklerine göre Rasulullah (s a v ) şöyle buyurmuştur:
|
|
|