Yalnız Mesajı Göster

Namaza Tekbir İle Başlamanın Keyfiyeti

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Namaza Tekbir İle Başlamanın Keyfiyeti




Namaza Tekbir ile Başlamanın ve Tekbirden Önce Yapılması Gereken Zâhirî Amellerin Keyfiyeti

Namaz kılmak isteyen kimsenin abdest aldıktan, beden, mekân ve elbise temizliği yaptıktan ve diz kapağından göbeğine kadar olan avret mahallini örttükten sonra kıbleye yönelip dimdik durması ve ayaklarını aralıklı tutup bitiştirmemesi uygundur Bu vaziyette durmak kişinin fıkıh bilgisinin ölçüsüdür
Hz Peygamber namazda safn ve safdı yasaklamıştır Safd, iki ayağı bitiştirmek demektir; nitekim şu ayeti kerimede bu anlamda kullanılmıştır:
O gün mücrimleri (şeytanlarıyla birlikte) ayakları zincirlerle birbirine bağlanmış olduğu halde görürsün (İbrahim/49)
Safn ayaklarından birisini kaldırmak demektir; nitekim şu ayette bu mânâda kullanılmıştır:
Süleyman'a ikindi zamanı üç ayağı üzerinde durup ön ayaklarından birini büküp tırnağını yere dayayan cins atlar arzedilmişti (Sâd/31)
Namaz kılan kimsenin kıyamda iken ayakları konusunda dikkat edeceği keyfiyet budur Dizlerini ve kemerin bağlantı yerini (belini) dümdüz tutmaya da dikkat etmelidir
Başına gelince; dilerse dik tutar, dilerse de önüne doğru birazcık eğer Eğmesi huşûa daha yakındır ve bu gözün sağa sola bakmasına da engel olur Gözleri, namazı üzerinde kıldığı seccadeye bakmalıdır Eğer seccadesi yoksa bir duvara yaklaşsın veya bakış mesafesini kısaltmak için hududunu belirten bir çizgi çeksin ki uzaklara bakıp düşüncesi dağılmasın Seccadenin ve çizginin hududunu geçmemeye dikkat etmelidir Bu durum rükûa gidinceye kadar herhangi bir tarafa bakmadan devam etmelidir İşte kıyamın âdâbı budur!
Kıyamı, kıbleye yönelişi ve baş eğişi tamamlandığı zaman, niyet etmeden evvel, şeytanın şerrinden Allah'a sığınmak için, Nâs sûresini okuduktan sonra kamet getirmelidir Eğer kendisine uyacak birisinin bulunacağını ümid ediyorsa, daha evvel ezanı okumalıdır Bütün bunlardan sonra niyet etmelidir Meselâ öğle namazında niyet etmek, kalbinden 'Öğlenin farzını Allah için edâ ediyorum' diye geçirmektir
Edâ tâbiriyle vaktinde kılınan namazı, kazaya kalmış namazdan; farz tâbiriyle, nafile namazdan; öğle tâbiriyle de ikindi ve başka namazlardan ayırdeder Bu kelimelerin mânâlarını kalbinden geçirmelidirİşte niyet budur!
Kelimeler bu niyetin hatırlanmasına birer sebep ve vesiledir Niyetin hazır bulundurulması için aynı mânâların devamlılığını tekbirin sonuna kadar korumaya gayret sarfetmelidir
Namazda Ellerin Kaldırılması
Kalbinde bu niyeti hazır bulundurduğu zaman salıverilmiş bulunan iki elini omuzları hizasına kaldırmalıdır Avuçlarının sırtını omuzları hizasında tutacaktır Baş parmağını kulakların yumuşağı hizasında tutup parmak uçlarını kulakların başları ile aynı hizada bulunduracaktır Bu konuda gelen hadîslerin tamamıyla amel etmek için böyle yapılmalıdır
Tekbir aldığında parmaklarını açar, baş parmak ile el ayasını kıbleye yöneltir Parmaklar arasını ne fazla açar ne de fazla kapatır; normal bir durumda tutar Çünkü haberlerin kimisinde parmakların arasının açılması kimisinde de kapatılması vârid olmuştur Bu bakımdan ikisinin arasını bulmak için ne fazla açmak ne de fazla kapatmak gerekir
Tekbir
Eller istikrar buldukları zaman, niyetin de varlığıyla birlikte iftitah tekbirini alarak ellerini salıverir Ellerini, göğsün altında ve göbeğin üstünde, sağ eli solun üzerine koymak sûretiyle bağlar Sağ daha şerefli olduğu için sola yükletilir Sağ elin şehadet ve ortanca parmakları, solun bileği üzerine uzatılır Baş parmak ile serçe ve yanındaki parmaklarla da sol bilek çepeçevre tutulur Tekbirin, ellerin kaldırılıp istikrar bulmasından sonra
salıverilmesiyle alındığı rivayet edilmektedir Bütün bunları yapmakta her hangi bir beis yoktur
Ben tekbirin, elleri salıverip sonra bağlamak sûretiyle alınmasının daha uygun, olduğunu savunmaktayım Çünkü tekbir, kalbi Allah'ın azamet ve kibriyasma bağlamayı ifade eden bir kelimedir Ellerin birisini diğerinin üzerine koymak akid sûretinde olur, Bu akdin başlangıcı elleri salıvermek, sonucu ise bağlamaktır
Tekbir'in başlangıcı elif sonu râ harfidir Bu bakımdan fiil (ellerin bağlanması) ile akid (Allahu Ekber) arasında tevakkuf bulunması daha uygundur Elin kaldırılması, bu başlangıcın mukaddimesi gibidir
Tekbir alırken ellerini öne ya da arkaya doğru götürerek kaldırmamalıdır Tekbiri bitirirken de ellerini sağa sola silkmemelidir Ancak hafifçe ve yumuşakça yanlarına salıverdikten sonra yeni bir hareketle sağ elini sol elinin üzerine koymalıdır
Bazı rivayetlerde şöyle bildirilir:
Hz Peygamber tekbir aldığı zaman ellerini yanlarına salıverirdi Okumaya başladığında da sağ elini sol elinin üzerine koyardı58
Eğer bu rivayetler sahih ise, bu bizim söylediğimizden daha evlâ olur
Tekbir kelimesine gelince Allah lafzının sonundaki ha harfi ötre ile fakat mübalağa etmeksizin hafif bir şekilde okunmalıdır Allah lafzının ha'sı ile Ekber'in elifi arasına vav'a benzer birşey sokmamalıdır Çünkü böyle bir duruma ancak ötrede mübalağa yapmak sûretiyle varılabilir Ekber kelimesinin be'si ile ra'sı arasına elif harfi koyarak sanki Ekbâr denmiş gibi yapmamalıdır Ekber 'in sonundaki re harfi harekesiz okunur; ötre ile okunmaz İşte tekbir ve tekbirle ilgili hükümler bunlardır
Kıraat
Tekbir'den sonra istiftah (açılış) duâsına başlar Allahu Ekber deyip tekbir aldıktan sonra;
'Allah Teâlâ herşeyden daha büyüktür Allah'a çok hamdeder ve O'nu her türlü ortaktan tenzih ederiz' demek güzeldir59
Bu duadan sonra da 'Veccehtü vechiye' duâsını Ve ene min'el-müslimîn'e kadar okumalıdır
Bu duâdan sonra da şu dua okunmalıdır:
Ey Allahım! Seni hamdin ve yardımınla ortaklardan tenzih ederim Senin ismin mübarektir; senin şânın yücedir Senden başka kendisine kulluk edilecek ilâh yoktur60
Bu konuda vârid olan bütün hadîslerle amel etmiş olması için bunların tümünün okunması gerekir
İmama uyduğunda imamın, mukdedînin (kendisine uyanın) Fâtiha sûresini okumasına fırsat verecek derecede uzun bir mühlet vermek âdeti yoksa, bu duâlardan birisini okumakla iktifa eder Sonra eûzü besmele çekerek Fâtiha sûresini okumaya başlar
Fâtiha sûresine besmele ile başlar, Fâtiha'nın bütün şeddelerine riayet eder, bütün harflerini mahrecinden okur Dat ile zâ harflerinin mahreçleri arasındaki farka mümkün olduğu kadar itinâ gösterir Fâtiha'nın sonunda 'Âmin' der 'Âmin' kelimesini, mim harfini hafif okumak sûretiyle biraz uzatır 'Âmin' kelimesini Veleddâllîn' kelimesiyle vasletmez (birleştirmez)
Sabah, akşam ve yatsı namazlarının kıraatini sesli yapar Ancak imama uymuşsa gizli okur Fakat 'Âmin' kelimesini açıktan okur (Hanefî mezhebinde imamın okuması, cemaat için de sayıldığından, cemaat okumaz, sadece imamı dinler)
Fâtiha'dan sonra bir sûre veya en azından üç âyet okur Sûrenin sonunda 'sübhânallah' diyecek kadar susar, ondan sonra da tekbir getirerek rükûa varır
Sabah namazında (Hucurât sûresinden başlayıp Burûc sûresine kadar olan) mufassal sûrelerin uzunlarından, akşam namazında (Beyyine sûresinden başlayıp Kur'an'ı sonuna kadar olan) kısa sûrelerden, öğle, ikindi ve yatsı namazlarında ise Bürûc ve benzeri sûrelerden okur
Seferde iken sabah namazında Kâfirûn ile İhlâs sûrelerini okur Sabah namazının sünnetinde, tavaf ve tahiyyatu'l-mescid namazlarında da Kâfirûn ile İhlâs sûrelerini okur Bunları okuduğu süre içerisinde, kıyamda olup, namazın başlangıcında beyan ettiğimiz şekilde elleri bağlı olacaktır

Alıntı Yaparak Cevapla