Prof. Dr. Sinsi
|
Tebrikler Size, Ey Ehl-İ Namaz!..
Günâha yaklaştığını düşünen Müslüman, daha bir teyakkuzda olur Günahtan uzak olduğunu, emniyette olduğunu düşünen ise, çok çabuk aldanır Bu emniyet hissi, şeytan için kağıttan bir perdedir âdeta Bir tırnak darbesiyle yırtıp açar onu Belki bu yüzden kabz hâlini, bast hâlinden üstün tutmuş bazı âlimler…
Bast hâlinde, o bahçe sahibi gibi, “Bunun mahvolacağını sanmam ” der de ertesi sabah bahçesini yanmış bir hâlde bulur (Bkz: Kehf, 32-42)
Kabz hâlinde ise, Firavun’un sihirbazları gibi duâya durur:
“-Ayaklarımızı sâbit kıl, üzerimize sabır yağdır ”
Firavunlaşan nefse:
“-Senin sözün bu dünyada geçer! ” der
Böyle ümitsizlik ve karamsarlıktan sersemlemişken, böyle tir tir titreyen ellerle bir şeyleri kırıp dökerim diye cam bardakları, kristal bardakları taşımaya kalkmaz, sıcak çorbalara kaşık sallamaz Üstelik içindeki muhabbet eksikliği için ’tan af diler;
“–Sen, yâ Rabbe’l-Âlemîn, böylesi bir kulluğu hak etmiyorsun, sen ne güzel kulluklar görmüşsün, ben Sana lâyık kullukta bulunamıyorum, beni bağışla! ” diye yalvarır kara gecelerde, ıslak seccadelerde 
Tebrikler! Kabz hâlinden sağ sâlim çıktınız sahil-i selâmete  Yûnus Peygamber gibi sarıldınız bir kabak yaprağına  Hasta bünyeniz iyileşti, tazelendi Nasıl da mahvetmiş sizi, balığın midesindeki sular, o hava  Tebrikler! Yûnus -aleyhisselam-’ın duâsını hatırladınız da çıktınız o karanlıktan
لا إِلَٰهَ إِلَّا أَنْتَ سُبْحَانَكَ إِنِّي كُنْتُ مِنَ الظَّالِمِينَ
“Sen’den başka ilâh yok, Sen sübhânsın, eksiksiz, kusursuz; ben (ise), zâlimlerden oldum ” (el-Enbiyâ, 87)
“Bayramım imdi, bayramım imdi
Bayram ederler, yâr ile şimdi
Hamd ü senâlar hamd ü senâlar
Yâr ile bayram kıldı bu gönlüm”
(Hacı Bayrâm-ı Velî -k s -)
Tebrikler! Âyet-i kerime ile kınanan güruhtan olmadınız Karaya çıkınca, gerisin geri gitmediniz, bast hâlinde de hamd ile şükr ile rağbet ettiniz Rabbinize  Emniyet hissine kapılmamak için mâtemlerin civarından ayrılmadınız “İnfak kuşu”nu koydunuz gönül kafesine; size hatırlatıp durdu: “ihtiyaç fazlasını, ihtiyaç fazlasını…” (el-Bakara, 219) diye…
Tebrikler kardeşlerim! Kardeşleri olmaktan dolayı mesrur olduğum güzel insanlar, eşref-i mahlûkât olma yoluna baş koydunuz Mesâfe almaya da başladınız Artık o yolda ölseniz de umulur ki, Cenâb-ı Hak, tamamlamış gibi muâmele eder Şimdi tek bir hedefimiz var, değil mi?
“Ancak müslüman olarak ölmek” için bulunduğumuz noktada sabır göstermek  Yine duâ, hep duâ
رَبَّنَا لاتُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ إِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً ۚ إِنَّكَ أَنْتَ الْوَهَّابُ
“Ey Rabbimiz, bize hidâyet verdikten sonra kalplerimizi saptırma ve katından bize bir rahmet bağışla! Şüphesiz bağışı bol olan (Vehhab) Sen’sin ” (Âl-i İmrân, 8 )
Oruç, özlem çekenlerin gönüllerini, canlarını öyle tazeleştirir ki, zavallı balığı bile su o kadar tazeleştirmez
Sen vahdet denizinden ayrı düşmüş bir damla gibisin Sen aslına nasıl ulaşacaksın?
İşte oruç, sel gibi, yağmur gibi seni alır, denize ulaştırır
|