Konu: Teşehhüd
Yalnız Mesajı Göster

Teşehhüd

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Teşehhüd




Teşehhüd

Teşehhüd için otururken edebli olmaya dikkat et Sarâhatle ve açıkça kıldığın bütün namazların ve sahip olduğun temiz ahlâkın Allah Teâlâ'ya mahsus olduğunu ifade eyle; mülkün de O'na ait olduğunu söyle İşte ettahiyyat'ın mânâsı budur
Kalbinde Rasûlullah'ın (sa) mübarek şahsını hazır bulundur ve 'Ey Peygamber! Allah'ın selâmı rahmet ve bereketi senin üzerine olsun' de! Bunu söylerken de niyetinde bu selâmın Rasûlullah'a iletildiğini ve ondan sana daha güzel bir selâmın geldiğini kesinlikle tasdik eyle
Sonra kendi nefsine ve Allah'ın bütün salih kullarına selâm ver Sonra da Allah Teâlâ'nın, selâmına, onlara vekâleten salih kulları adedince karşılık vereceğini düşün Bundan sonra da Allah'ın birliğine, Hz Muhammed'in peygamberliğine şehâdet getir Allah ile senin aranda bulunan ahdi, şehâdetin iki kelimesini söylemek suretiyle yenile O kaleye yeniden sığınmaya çalış Namazının sonunda da tevazu, huşû, yalvarma ve kabule kesinlikle inanarak Hz Peygamber'den vârid olan duayı oku Ebeveynini ve diğer mü'minleri de bu duâna ortak et Birinci selâmı verirken melekler ve orada bulunanlar üzerine selâm vermeyi kasteyle ve selâmla namazının sona erişine niyet eyle
Bu tâati sana, tevfîki ile sona erdirten ve tamamlatan Allah'ın şükrünü kalbinden çıkarma Namazında Allah'a vedâ eder gibi, hatta bundan başka bir namaz kılacak kadar yaşamayacakmış gibi hareket et
Nitekim Hz Peygamber adamın birine şu tavsiyede bulunmuştur:
Namazlarını sanki (dünyaya) vedâ ediyormuşun gibi kıl!
Sonra namazda, kusur yaptım diye hayâ ve korku şuuruyla hareket et Namazının kabul olunmamasından kork Zâhir veya bâtın günâhından ötürü Allah'ın buğzettiği bir kimse olmaktan sakın Böyle bir felâkete düçâr olduğun zaman namazının paçavra gibi, yüzüne çarpılacağını bil Bütün bunlarla beraber Allah'ın, kerem ve lütfuyla namazını kabul edeceğinden de ümidini kesme Yahya b Vessab96 namaz kıldığı zaman Allah'ın dilediği kadar durur, yüzünde namazdan ayrılmanın üzüntüsü görünürdü
İbrahim en-Nehâî de namazdan sonra bir saat kadar sanki hastaymış gibi yerinden kalkmaz, beklerdi
İşte Allah'tan korkanlar namazı böyle kılarlardı Onlar, namazlarında huşû sıfatından ayrılmaz, namaz vakitlerini dikkatle izler ve namazlarını ihmal etmeksizin edâ ederlerdi Onlar ki, güçleri nisbetinde kulluk yapar ve ellerinden geldiği kadar Allah Teâlâ'ya münacaat ederlerdi Her insanoğlu namazını böyle kılmaya çalışmalıdır Böyle bir namazı edâ ettiği nisbette sevinmeli, elinden kaçtığı nisbette de üzülmelidir Böyle bir namaz kılabilmek için de var kuvvetiyle kalbinin tedâvisine çalışmalıdır
Gâfillerin namazına gelince, o baştan başa tehlikelerle doludur Ancak Allah Teâlâ'nın rahmeti yetişirse ki O'nun rahmeti geniştir, keremi kullarının üzerine oluk gibi akar o zaman mesele değişir Allah Teâlâ'dan bizi rahmetiyle kapsamasını, mağfiretiyle örtmesini temenni ve niyâz ederiz Zira bizim rahmet-i ilâhîsini istemekten, ibâdetinin edâsından acizliğimizi itiraftan başka bir vesilemiz yoktur
Namazı, âfetlerden kurtaran, onu sadece Allah rızasına hasrettiren, hayâ, tâzim ve huşû gibi bâtınî şartlarıyla edâ etmek mükaşefe ilimlerinin anahtarı olan nûrların kalpte doğmasına vesile olur Bu derecelere ancak göklerin, yerin ve rubûbiyet sırlarının keşfedicisi olan Allah'ın velî kulları erişmişlerdir Bunu da özellikle secde hâlinde elde etmişlerdir Zira kulun, rabbine en yakın olduğu an secde ânıdır İşte bu sırra binâen Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
Hayır, sakın onu dinleme Secdene devam et ve (ibadetle rabbinin rahmetine) yaklaş (Alak/19)
Her namaz kılanın kalbinde dünya bulanıklıklarından uzak olduğu nisbette mükâşefe husule gelir Bu durum kuvvet, zaaf, az, çok, açık ve gizlilik gibi dereceler arzeder Hattâ bazılarına eşyanın hakikati inkişaf eder Bazılarına ise eşya, hakîkatiyle değil, ancak misâliyle inkişaf eder Nitekim bâzılarına da dünya bir cîfe; şeytansa o cifeye dalmış ve halkı da ona dalmaya dâvet eden bir köpek suretinde inkişaf etmiştir Aynı zamanda, şahıslara göre inkişafın merkezinde de değişiklik vardır Bazılarına Allah'ın sıfat ve celâlinden, bazılarına da Allah'ın fiillerinden inkişaf vâki olur Diğer bir gruba ise, muamele ilimlerinin incelikleri hakkında mükâşefe vâki olur Bütün bu mânâların tâyin ve tesbiti için sayılamayacak kadar gizli sebep vardır Bu sebeplerin en âlâsı
himmettir; çünkü himmet, muayyen birşeye sarfedildi mi onu diğerlerinden daha evvel keşfolunacak bir vaziyete getirir
Bu işler ancak tam sırlı bir aynada görülebilir Halbuki zamanımızın bütün aynaları paslıdır İşte hidayet ve nimet veren hâlikın hâşâ cimriliğinden değil, aksine hidayet merkezinin üzerinde birikmiş pasların habasetinden ötürü hidayet ve saydığımız şeylerin hiçbiri bu aynalarda görülememektedir

Alıntı Yaparak Cevapla