Prof. Dr. Sinsi
|
Ezanin Diğer Manasi
"Peygamberimiz (S A V ) buyurdu ki;
"İnsanlar ezandaki ve ilk saftaki fazileti bilmiş olsaydılar,yer bulamazlardı da aralarında kur'aya başvurulardı (Riyazü's- Salihin-1037 hadis)
Ve yine buyurdu ki;
"Siz ezan okunduğunu duyduğunuz zaman müezzinin söylediğinin aynını söyleyinizSonra bana salavat getiriniz;Çünkü kim bana bir salavat getirirse,Allah ona on defa salavat eder Daha sonra benim için Allah'tan vesile isteyiniz Vesile cennette bir mertebedir
O Allah'ın kullarından bir tanesine nasip olur Umanın ki o kimse ben olayım Kim benim için vesile dilerse,o kimse şefaatime lâyık olmuştur"
(Riyazü's-Salihin-1041 hadis)
İslâm dini,namaz vakitlerinin girdiğini müminlere bildirmek için ezan okunmasını emretmiştir Ezan, derin ve ibretli mânâlar taşıyan özlü cümlelerden kurulu bir ilâhî davet ifadesidir Her beş vakit namazda minarelerden taşan ve her zaman duyduğumuz için olacak, derinlemesine mânâsını düşünmediğimiz bu ezanı cümle cümle incelemeye çalışalım
1-Müezzin arka arkaya dört kere "Allahü ekber" ifadeleri ile Allah'ın her şeyden büyük olduğunu dile getirerek ezana başlar
Müezzin, mü'minlere, hattâ herkese demek ister ki:
"Ey insanlar,Ulu Allah;peşinden koştuğunuz,derdini taşıdığınız,ele geçirmek için can attığınız ve elinize geçince sizi mesut edip rahata kavuşturacağını sandığınız her şeyden daha büyüktür O'nun rızasını kazanmaya çalışmak,O'nun dışındaki her şeyin arzusunu taşımak kullar hesabına daha menfaatlidir Çünkü,her şey O'nun elinde ve emri altında olduğu için,O'nun rızasını ve müsaadesini elde etmeksizin hiç bir istediğinize kavuşmak imkânı ve ihtimali yoktur "
2 -Sonra müezzin, üst üste iki kere"Eşhedüenlâilâhe illallah" ifadesiyle Yüce Allah'ın eşsiz ve tek olduğunu, ortağı ve benzeri olmadığını mü'minlere hatırlatır
Bu demektir ki,
"Ey mü'minler, az önce her şeyin en büyüğü ve sahibi olduğunu ifade ettiğimiz Cenab-ı Allah'a yönelmek üzeresiniz Az sonra huzuruna çıkacaksınız Onun için,iyice biliniz ki,Allah'ın eşi,ortağı yoktur O'na yapacağınız ibadeti,O'nun rızasını kazanmak niyetiyle yapın,başka adi menfaatleri,maddî arzuları,O'nun karşısındayken kalbinizde taşımayın Bunları,O'nun yüce birliğine ortak etmeyin
Aksi halde, ibadetleriniz tamamen Allah'ı düşünerek yapılmış sayılmayacak,vaat edilen mükâfatlara kavuşamazsınız
3-Arkasından müezzin," Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah" ifadesiyle Hazreti Muhammed'in,Allah'ın elçisi olduğunu ilân eder
Bunun altında şu mânâ yatmaktadır:
Allah'a ancak insanlığın kurtarıcısı Hazreti Muhammed'in önderliği sayesinde varılabilir: Âyeti celîlede ifade edildiği gibi:"O, boşuna konuşmamaktadır Allah'ın kendisine bildirdiklerini kullara anlayabilecekleri bir dille tebliğ etmektedir "
"Allah'ı gerçekten sevenler O'na uymalıdır, ancak O'nun yolunda gitmek suretiyle Allah'ın sevgisine mazhar olmak mümkün olabilir "Peygamberin kılavuzluğunu kabul etmeden O'nun gösterdiğinden başka yollarla Allah'a varmaya kalkışmak,hidayet yolundayım diye zannederek,şeytanın boyunduruğu altına girmektir Peygamberin yolunda gitmek de,Allah'ın emirleri olan farzları,O'nun tarifine uygun bir şekilde yapmak, ayrıca her konudaki sünnetlerine de titizlikle riayet etmekle olur
4-Daha sonra müezzîn, "Hayye alesselât (Haydîn namaza)!" cümlesiyle mü'minleri namaz kılmaya davet eder Daha önce Allah'ın,kâinatta peşinden koşulacak her şeyden büyük olduğu, eşi ve ortağı olmadığı ifade edilirken, zaten kapalı bir şekilde müminler O'na ibadet etmeye davet edilmişlerdir
Bu defa daha önce yapılmış olan o kapalı davet açık ve sarih bir emir şeklinde tekrar ediliyor,mü'minler ibadetlerin en faziletlisi olan namaza koşmaya çağrılıyorlar
5-Arkasından müezzin; canlı cansız, dindar dinsiz bütün kâinata karşı, "Hayye alelfelâh (kurtuluşa geliniz)!" diye haykırır Bu ifade daha önceki "namaza geliniz!" ifadesinin namaz kelimesi kaldırılarak yerine kurtuluşa (felâh) kelimesi kullanılmak sûretiyle bir tekrarından ibarettir Bu, en öz ve kısa şekilde namaz kılmanın maddî ve manevî kurtuluş ve saadetin tek yolu olduğunu kullara açıklar
Mümine kısaca demek isteniyor ki:
"Sen bütün varlığını ortaya dökerek gece gündüz refah ve saadet peşinde koşmaktasın,fakat her halde sen de fark ettin ki, seni rahatlık ve saadete kavuşturacağını ümit ettiğin şeyler ele geçseler bile sırtına,yeni ve başka dertler yüklüyorlar,bu arada özlediğin huzura bir türlü kavuşamıyorsun
Halbuki yaratıcın Ulu Allah olduğuna göre, senin her türlü ihtiyaçlarını ve bunların en kısa yoldan nasıl karşılanabileceğini de elbette ki O bilecektir, Sen,O'nun tarifesini bırakmış, başka kurtuluş ve saadet yolları arıyorsun, bulabilir misin ki?
Senden önce bulabilmiş biri var mı ki sen de bulasın? O halde,bu ilâhî ses,huzuruna çağırıyor,kurtuluşa davet ediyor,fırsatı kaçırma, sese kulak ver, en büyük kurtarıcın Hazreti Allah'ın huzuruna koş
6-Ezanın sonunda müezzin üst üste iki defa, "Allahü ekber, Allahü ekber (Allah her şeyden daha büyüktür, Allah büyüktür)'" cümleleriyle bu ilâhî davete son veriyor
Zaten ezana arka arkaya aynı ifade dört kere tekrar edilerek başlamıştı, aynı cümlenin tekrarıyla da ezan son bulmaktadır Bunun en büyük hikmeti, Allah'ın adı anılarak başlanan bir işin yine Allah'ın adıyla bitirilmesinin, dolayısıyla her şeyin önünün ve sonunun Allah olduğunu açıkça belirtmenin gerçek bir islâm şiarı olduğunu ifade etmektedir Aynı zamanda yirmi dört saat boyunca, hiç bir işine koyulurken besmele çekmeyen ve dolayısıyla yirmi dört saatinin hiç bir işine,Allah'ın yardım ve bereketini katmadan gününü deviren Müslümanlara ne yaman bir şamardır?
Ayrıca, az sonra Allah'ın huzuruna çağrılmakta olan bir Müslüman son defa olarak Allah'ın büyüklüğünü hatırlatmak, karşısına çıkmak üzere olduğu büyükler büyüğüne lâyık olduğu saygıyı takınmaya,onu hazırlamak hususunda faydalı olacağı için, çok yerinde bir ihtardır Nitekim hâkimin huzuruna çıkmak üzere mahkeme kapısına kadar gelen bir kişiye, yanındaki dostu veya büyüğü, tam içeri girerken nasıl davranacağını son bir defa daha hatırlatır
Ezanı duyan Müslümanlar, müezzinin;
"Allahü ekber, eşhedü enlâilâhe illâllah, eşhedü enne Muhammeden Resulallah" cümlelerinin arkasından bu ifadelerle belirtilen hakikatleri aynen kabul ettiklerini açıkça ve kesinlikle belirtmek üzere: "Saddakte (evet, doru söylüyorsun) " diye karşılık verirler
Yalnız müezzin, mü'minleri, "Hayye alessalât ve hayye alel felâh"" cümleleriyle namaz kılmaya davet edince, bu cümlelere,"Lâhavle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil aziym" (Yüce Allah'ın yardımı olmaksızın hiç kimse ne kıpırdayabilir ve ne bir şey yapabilme gücünü kendinde bulabilir) " diye cevap verirler
Mü'min demek ister ki,
"Ey müezzin kardeşim, beni namaz kılmaya çağırıyorsun, eğer Cenabı Allah bana kudret ve imkân verirse senin davetin üzerine O'nun yüce huzuruna çıkacak ve senin vasıtanla va'dedilen dünya ve âhiret saadetinden payımı almaya çalışacağım
Riyazü's-Salihin-Ezan bahsi
|