08-02-2012
|
#10
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Namazı Terkeden Küfren Mi? Yoksa Hadden Mi?
Buna göre bizler şöyle diyoruz:
“Gerçekten, yüce Allah’ın namazı emrettiğini doğrulayacak bir kimsenin, namazı zaten devamlıca terkinde ısrarlı olacağı söz konusu olamaz Çünkü gerek adete ve gerekse tabiata göre de; bir kimsenin kesin olmak; yüce Allah’ın gündüz ve gece olmak üzere beş vakit namazı farz kıldığını, terkedildiği vakit en büyük cezalara çarptırılacağını bilecek ve doğrulayacak, buna rağmen de namazı kılmamakta ısrarlı olacak ” İşte bu gerçekten imkansız bir konudur Hiç bir zaman namazın farz olduğunu kabul eden bir kimsenin terkedeceği söz konusu bile olamaz Çünkü iman kişiyi namaza emreder Öyleki kalbinde buna gidecek bir emiri dinlemiyorsa zaten onun kalbinde iman bulunmuş değildir
Hiçbir zaman kalben hükümlerine ve amellerine, kişiye (doğruca) ulaştıramayacak ne bir bilgiye ve ne de bir kişinin sözüne uy! İç muhasebenle de iyice düşünki; kişinin kalbi vaad ve tehdide, cennet ve cehenneme, namazın, yüce Allah’ın kıldığı bir farz; oluşuna, terkedeni de cezalandırıp, akıbet vereceğine, kişiyi namazı kılmaktan hiçbir şeyin engellemeyeceğine, kişi terkettiği zaman -sıhhatinde, afiyetinde olsun- olmasın Allah’ın onu bildiğine, iyice aklı açık olmalı ve temmül etmesi gerekir
İşte bu kadarı, imanı sadece tasdik olarak gören kişilerden gizli kalmış birer konudur şayet bu vacib bir fiil ve terki haram olan bir şeyle yakın olmasa işte bu kulun kalbinin kesin bir imanla olduğunu en imkansız kılmaktadır Ne itaat fiili ve nede günahı terk konusu husule gelmez Biz de diyoruz ki:
“İman tasdik etmektir Lakin bu tasdik, sadece haber verileni kabul edipte ona teslim olmamak, amel etmemek demek değildir şayet sadece tasdik etmenin itikadı iman sayılmış olsaydı, o zaman iblis, Firavun, ve kavmi, Salih’in kavmi ve -Muhammed’in (s a v ) Allah’ın Peygamberi olduğunu kabul eden- yahudiler ve bunu bilen uşakları hem mü’min ve hem de sadık kimseler olurlardı
Nitekim yüce Allah şöyle buyurmuştur:
“Muhakkak ki onlar seni yalanlamazlar ”
Yani (Ya Muhammed!) Senin sadık olduğuna inanırlar
“Lakin zalimler yüce Allah’ın ayetlerini bile bile inkar ederler ” (En’am: 6/33)
Nitekim “cahd”: Bile bile inkar; ancak hakkı bildikten sonra olmaktadır Allahu Teala şöyle buyurmşutur:
“Kalpleri onlara inandığı halde zulümle büyüklenmeleri sebebi ile onları inkar ettiler ” (Neml: 27/14)
Musa (a s ) Firavun’a şöyle demiştir:
“Andolsun ki, bunları birer ibret olmak üzere göklerin ve yerin Rabbinden başka kimsenin indirmediğini bilmişsindir ” (İsra: 17/102)
Bir ayette de Allah (c c ) yahudiler hakkında şöyle buyurmuştur:
“Onlar bunu tıpkı oğullarını bildikleri gibi bilmektedirler Muhakkak ki onlardan bir grup bildikleri halde hakkı gizlemektedirler ” (Bakara: 2/146)
Bunlardan (bu konuyu açıklamak hakkında) daha açık birer delil de; yahudilerden iki fırka Rasulullah’a (s a v ) gelip, Nübüvvetine delalet eden sorular sordular (Sonra da):
“Biz senin şüphesiz nebi olduğuna şahitlik ederiz” dediler Bunun üzerine Rasulullah (s a v ):
“Öyleyse bana tabi olmanızı kısıtlayan nedir?”
diye buyurdular Onların ikisi de:
“Muhakkak ki, Davud, zürriyyetinde nebilerin bitmemesi için dua etmiştir Bizlerde, eğer sana tabi olursak yahudilerin bizleri öldürmelerinden korkuyoruz” dediler 62
(62) Tirmizi: 2734, istizan bölümünnde: El ve ayağın öpülmesi hakkında babda; Aynı zamanda, Tefsirul Kur’an bölümünde: Beni İsrail suresi hakkında babda; Nesai: 2/172, Kanın haramlılığı bölümünde; İbni Mace’de bundan bir parça tahriç etmiştir: 3705 de Edeb bölümünde: Erkeğin başka bir erkeğin elini öpmesi babında; Ahmed: 4/240’da rivayet etmiştir İsnadında zayıflık vardır
Onlar şüphesiz Rasulullah’ın (s a v ) Peygamber olduğunun itikadını dilleriyle söyleyip mutabık olarak ikrar ettiler Ancak bu tasdik ve ikrarla imana girememişlerdi Çünkü onlar Rasulullah’ın (s a v ) emrine teslim olmadılar ve O’na itaat etmeyi gerekli kılmadılar
Aynı zamanda Ebu Talib’in küfrüde böylecedir Kendisi hakikaten de Rasulullah’ın (s a v ) sadık olduğunu biliyor ve dili ile bunu ikrar ediyordu Bunu şiirinde bilip açıkça belirtmişdir de Ancak kendisi (bunları söylediği halde) İslam dinine girmemiştir Nitekim tasdik etme konusu iki şeyle tamam sayılır
|
|
|