08-02-2012
|
#8
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Namaz Nedir?
Salât destektir
Salât duadır, dua ise edilen kimseye destektir Kişi kendisi için dua ediyorsa destek istiyor demektir Salât istiğfardır, istiğfar af için destek istemektir Salât ibadettir, ibadet, kişinin imanına sunduğu destektir Salât davettir, davet kişinin dinine ve ait olduğu türe desteğidir Allah’ın kuluna salâtı, ona desteğidir Şu âyette vahiy Allah’ın desteği olarak sunulur: “O melekleri eşliğinde üzerinize indirdiği (vahiyle) size salât eder ki, bu sayede sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarsın” (Ahzab 33/43) Ahzab 56’da bir tek fiil, üç ayrı fail vardır: Allah, melekler ve iman edenler Yusallûne fiiline bir makamda üç ayrı anlam vermek gibi dil kurallarının tümünü altüst eden bir yaklaşım revaç bulmuştur Oysa bir kelime bir makamda bir mana ifade eder Eğer sözü söylemekten maksat bir mana murad etmekse, bu böyledir Bu ilkeyle çok-anlamlılığı karıştırmamak lazımdır Bir kelimenin çok-anlamlı olması ayrı, bir kelimenin bir makamda bir anlam ifade etme ilkesi ayrıdır
Bu makamda salât’ın çok anlamlı ve çok çağrışımlı bir kelime olduğunu itiraf edip, kök manasını vermek daha isabetli bir yaklaşım olsa gerektir: “Şu kesin ki Allah ve O’nun melekleri Peygamber’e salât ederler/desteklerler; ey iman edenler siz de ona salât edin/destekleyin!” (Ahzab 33/56) Salât’ın kök manası olan “destek”, Allah, melekler ve müminlerden oluşan üç fail için de caizdir Fakat salât’a tek başına “dua”, “istiğfar” veya “rahmet” manaları vermek üç fail için caiz değildir “Allah Peygamber’e dua eder” veya “salevat okur” şeklinde anlamak caiz olmaz Mümin, Peygamber’e rahmet eder” şeklinde de caiz olmaz Bu sefer dil kurallarını zorlayarak, tek fiile bir makamda üç ayrı mana vermek çıkış yolu olarak görülmüştür Âyette salât üç faile nisbet edildiği halde selâm sadece iman edenlere nisbet edilir Bu durum, bir fiilin bir makamda üç ayrı anlam taşıması ihtimalini dışlamaktadır Âyet salevat edebiyatı kapsamında değerlendirildiği için, bazı meal sahipleri, yusallûne fiilini yakra’ûne’s-salevate/yetlune’s-salevate gibi alarak, “salevat okurlar” şeklinde mana bile verebilmişlerdir Oysa Hz Peygamber’e salevat, sünnet ahkâmına müteallik bir meseledir Her müminin namazların son oturuşlarında ifa ettiği sünnet bu sünnettir
Hz Musa’nın vahyi ilk aldığı Tuva vadisinde emredilen salât da “destek ve çabayı seferber et” vurgusuyla kullanılsa gerektir: “Artık sadece bana kulluk et, adımın anılıp şanımın yücelmesi için salâtı ikame et/destek ve çabanı ayağa kaldır” (Taha 20/14)
|
|
|