Yalnız Mesajı Göster

Yaşlılık Halleri

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yaşlılık Halleri




Yaşlılık Halleri

Ayşe İZCİ


Yaşlanma insanoğlu için kaçınılmaz birsüreç Yaşlılık kapıya dayandığında kimi vakar ile boyun eğip karşılar,kimi ise bir söyleyip beş kahkaha atarak kendince yıllara meydanokuduğunu sanır Örümcek ağına kapılmış kelebek gibi kurtulma ümidiyleçırpınır durur Oysa kendisi de çok iyi bilmektedir ki bu çabalarboşunadır

Çocukların sıkça sorduğu bir bilmece vardır: “Önce dört ayaklı, sona iki ayaklı, en sonunda üç ayaklı olan canlı nedir?” Bu kolay bilmecenin cevabı “insan”dır Emekleyen bebek dört ayaklı, genç insan iki ayaklı ve elinde bastonu ile ayakta durabilen yaşlı insan ise üç ayaklı tanımlanır

Bilmecenin şakası bir tarafa, gerçekten de yaşlı insanın bedenen ve ruhen ayakta durabilmesi için maddi ve manevi desteğe ihtiyacı vardır Maddi destek bir derece kolay Asıl olan, yaşlılara son demlerinde manevi desteklerimizle yardımcı olabilmek Peki ama nasıl?

Allah ömür verirse bir gün bizim de kapımızı çalacak olan yaşlılık dönemi hakkında bilinçli olursak, manevi sorumluluğumuzu layıkıyla yerine getirebiliriz

Ömrün hazan mevsimi

Doğumla birlikte insanoğluna bahşedilen sıhhat, algılama gücü, tepki verme, davranış kapasitesi, hafıza gibi beşeri vasıflar yaşlandıkça veda etmeye başlar Bünye en sıhhi gıdalardan eskisi gibi yararlanamaz Hastalıklar gelir, kalıcı olur Duygulanma bozuklukları ortaya çıkar, direnç azalır Kırklı yaşlardan sonra karşılaşılan olaylara daha duygusal değerlemeler yapılır ve depresif eğilimler baş gösterir Yaş ilerledikçe vücut azaları işlevlerini güçlükle yapar hale gelir

Beyin de şüphesiz bu yıpranmadan payını almaktadır; sağlıklı düşünemez, uygun tepkiler gösteremez, kendi organlarına hükmünü geçiremez Altmışlı yaşlara gelindiğinde ‘ne yesem yavan geliyor, ağzımın hiç tadı yok’ durumu hasıl olmuştur Bu yakınma doğrudur, çünkü artık dilin tat alma işlevi bu yaşlarda yarı yarıya azalmaktadır Eller titremeye, gözler az görmeye başlar Neredeyse tüm yaşlıların dualarında elden-ayaktan düşmeden, çoluğa-çocuğa yük olmadan ruhunu teslim edebilme temennisi yer alır İlâhi hükme boyun eğilir

Geçmiş zamanların yansıması

Eski kuşakların yeni nesillerden çok daha sağlıklı olduğunu müşahede ederek yaşadığımız çağa sitemkâr oluruz Etrafımızda ender de olsa rastladığımız asırlık delikanlıların ya da Osmanlı hatunlarının hallerine gıpta ederek uzun ve sağlıklı yaşamanın sırlarına dair ipuçları almaya yelteniriz

Elbette yaşlılık herkesi aynı yönlerden ve eşit oranda yıpratmıyor Bazısının gözü önünü göremez olduğu halde, hafıza kayıtları “bilgisayar gibi” yerinde duruyor Bazısının keskin kulakları fısıltıları bile işitiyor, ancak sorsanız evladını tanıyamaz, az önce ne yediğini hatırlayamaz

Şayet bireyin bebeklik, çocukluk, gençlik ve yetişkinlik çağlarına ilişkin gelişim görevleri eksik kalmış, olgunlaşmasını tamamlayamamış ve psiko-sosyal işlevlerini yerine getirememişse, yaşlılık dönemi daha zedeleyici geçecek demektir Bu elverişsiz altyapı, zamanında ve yeterince karşılanmamış maddi ve manevi ihtiyaçların oluşturduğu baskı ve gerilim, yaşlılık çağında bir takım düşünce ve muhakeme bozukluklarına, anormal davranışlara neden teşkil edecektir

İyi bir aile ortamı, tatminkâr bir evlilik süreci gibi sosyal koşullar bireyin yaşlanma sürecindeki olumsuzlukları en aza indirecektir

Bu arada beslenme tarzı, yaşam çevresi ve kalıtsal faktörleri de şüphesiz göz ardı etmemek gerekir Çünkü vücut kimyası ile insan davranışı ve psikolojisi arasındaki organik bağ, kayda değer bir sağlık etmeni olarak kabul görmektedir Nitekim bazı Batı toplumlarında sıkça görülen Alzaimer, Parkinson gibi organik kökenli nevrotik hastalıkların nedenleri bu tür faktörlere dayandırılmakta, özellikle alkol kullanımı ile ilişkisine dikkat çekilmektedir

Alıntı Yaparak Cevapla