Prof. Dr. Sinsi
|
Hz. Adem İle Havva
Hz ADEM İLE HAVVA
Allahü Teâlâ, kendi varlığını bilsin, ibâdette bulunsun ve yer yüzünü de imâr etsin diye insan varlığını yaratmayı mürad ettiği zaman, Meleklerine:
— «Ben yer yüzünde muhakkak bir halife yapacağım, bir halife tâyin edeceğim ki kendi irademden kudret ve sıfatımdan ona bazı selâhiyetler vereceğim ki, o bana vekâleten mahlûkatım üzerinde bir takım tasarruflara sahip olacak, benim nâmıma hükümler icra edecek, benim vekilim olarak benim emirlerimi, benim kanunlarımı tatbike memur bulunacak Sonra onun arkasından gelenler ve ona halef olarak yâni vazifeyi icra edecekler bulunacaktır,» buyurdu
Melekler bir taraftan bundaki şerefi takdir ettiler, diğer taraftan da yeryüzündeki bir mahlûka böyle yüksek bir irade selâhiyeti bahşedilmesinde bir şer ihtimalinden de korktular Allahü Teâlâ bundaki gizli hikmetlerini de bildirmediği için:
— «Ey Rabbimiz! Yer yüzünde onu fesada Verecek, onda fesadlar çıkaracak ve kanlar dökecek bir mahlûk mu yaratacaksın? Halbuki biz hep sana hamdederek, daima seni tesbih ve takdis edip dururken,» dediler
Ve bu suretle maksatları —hâşâ itiraz olmayıp hikmetini sormak olduğunu bildirdiler, mamafih bununla hilâfete zımnan bir rağbet de gösterdiler Allahü Teâlâ cevaben:
— «Her halde ben sizin bilemeyeceğiniz şeyleri bilirim,» buyurdu Melekler bu cevap karşısında sustular ve birbirlerine:
— — «Elbette rabbımız her şeyi bilir, faydası olmayan bir mahlûk yaratmaz,» dediler
Allahü Teâlâ, Meleklere:
— «Muhakkak ben, kuru çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan bir beşer yaratacağım, binaenaleyh ben, onu tam bir insan kıvamına koyup içine ilâhî bir emrim olan ruhtan feyiz verdiğim vakit, onun için secdeye kapanın,» dedi
Bunun üzerine Melekler, hepsi toptan secde ettiler, ancak iblis dayattı, kibrine yediremedi ve secdeden kaçındı Çünkü o- kendisini en üstün mahlûk kabul ediyordu
Allahü Teâlâ:
— «Ya iblis! Sen niçin secde edenlerle beraber olmadın?» dedi iblis de:
— «Benim bir kuru çamurdan, bir sûretlenmiş balçıktan yarattığın bir beşere secde etmem mümkün değildir Zira ben ateşten yaratıldım, Ateş'ise topraktan üstündür,» dedi ve bu bâtıl kıyasıyla itaat dairesinden çıkarak fiilen kâfir oldu
Allahü Teâlâ:
— «O halde, çık oradan, çünkü sen tard olundun Ve bu lanet ceza gününe kadar üzerindedir » Şeytan:
— «Rabbim! öyle ise bana onların tekrar dirilecekleri güne kadar mühlet ver,» dedi
Allahü Teâlâ da ba's gününe kadar değil, ecel günü yani birinci sürün üfürülmesine kadar mühlet verdiğini bildirdi
Bunun üzerine Şeytan:
— «Ya rabbi! benim azgın ve asiliğime hükmetmekliğin vesilesiyle yemin ederim ki, ben, o insanlar için yer yüzünde ziynetler yapıp onları kandırarak hepsini yoldan çıkaracağım, ancak içlerinden mıhlasın Kulların müstesna Yâni hâlis taatın için seçilmiş lekesiz has kulların aklanmazlar,» dedi
Allahü Teâlâ, Şeytanın beşerin ilk maddesine bakarak onlara mutlak tahakküm edebileceğine kaail olmasına rağmen, muhlas kullar için hakkı teslim etmesi üzerine buyurdu ki:
— «işte bu dediğin, sahiplerini azıtamayacağını itiraf ettiğin o ihlâs ve tevhîd, bana kavuşturan dosdoğru bir yol, hak bîr kanundur Hakikaten kullarım üzerine ne sözle ilzam edecek bir delilim, ne fiilen musallat olacak bu kudretin yoktur Ancak sana uyan azgınlar müstesna Yani ancak onları sürükleyebilirsin Fakat o da senin hükmün ile değil, onların iradelerini kötüye kullanarak sana uymaları ve arkana düşmeleri sebebiyledir Yoksa muhlaslara tasallut edemediğin gibi, diğerlerine de edemezsin Şüphesiz Cehennem de o sana uyan azgınların vaad olunan yerleridir »
Allahü Teâlâ, insanın şerefli, itibarlı ve kendisine halife olmaya lâyık bir mahlûk olduğunu göstermek üzere Hz Adem'e bütün esmayı talim ederek ilim ve kelâm sıfatlarına mazhar kıldı, sonra da o âlemini Meleklere işaret ederek:
— Haydin, siz îmân ile ifade etmek istediğiniz hilâfete lâyık olma dâvanızda isabetli iseniz; işte bunların isimlerini bana güzelce haber veriniz, buyurarak onları, acziyetlerini izhar ve isbat için imtihan etti
Bu imtihana karşı Melekler:
— Subhansın ya Rab! Senin bize bildirdiğinden başka bizim hiç bir ilmimiz yoktur, her şeyi bilen ve dâima bilen âlim, her şeyde hakim, hakikaten Sensin ve ancak Sensin, diyerek acziyetlerini izharla tesbîh eylediler
Melekler acziyetlerini izhar ve hikmet ilmini teslim edince, Allahü Teâlâ:
— Ya Adem! Meleklere şunların isimlerini güzelce haber ver, dedi, Bu hitabı ile halifenin kim olacağına da işaret buyurdu ve böylece Meleklerden sonra Hz Adem'i de bu emir ile imtihan etti Bunun üzerine Hz Adem o arz olunan şeyleri isimleriyle haber verince, Allahü Teâlâ, Meleklere:
— Ben size, Ben bütün arz ve semânın gaybını bilirim, demedim mi? Ve siz ne açıklıyorsunuz ve ne gizliyorsunuz, onu da biliyorum, buyurdu
Allahü Teâlâ Hz Adem'e eş olarak kendi kaburga kemiğinden Havva validemizi yarattı ve:
— Ya Adem, sen ve zevcen şu Cennette rahat yaşayınız Nimetlerimden bol bol yiyiniz Ancak şu bur ağaca yaklaşmayınız, meyvesinden yemeye kalkışmayınız ki haddini aşanlardan olursunuz, buyurdu Ve Şeytanın kendilerine düşman olduğunu bildirerek onun sözüne kanmamalarını istedi
Allahü Teâlâ onlara yalnız bir ağacın meyvesinden yemelerini yasaklamıştı ki, bu suretle insana, iradesini kullanmayı ve nefsine hâkim olmayı öğreterek mükellefiyetten azade olmadığını hatırlatıyordu
|