Prof. Dr. Sinsi
|
Hz. Hüd Ve Âd Kavmi
Hûd aleyhisselâm hakikatleri kabule yanaşmayan kavmine son olarak şöyle dedi:
— Azabın inmesine dair ilim ancak Allah katındadır Ben size gönderildiğim şeyi tebliğ ediyorum Ancak sizi öyle bir kavim görüyorum ki cahillik ediyorsunuz, peygamberlerin vazifesini onların gönderilmesindeki hikmeti, o elcilere uyanların her iki dünyada saadet bulacağı, asîlerin ise felâkete uğrayacağı hakikatini bilmiyorsunuz Ben Allah'ı şahid tutarım, siz de şahid olunuz ki, O'ndan başka sizin uydurduğunuz ortakların hiç birini ben tanımıyorum Binaenaleyh hepiniz toplanarak bana istediğiniz tuzağı kurun Bundan daha açık ne mucize arıyorsunuz? Yalnız bana fenalık getirdiğini iddia ettiğiniz bazısı değil, bütün ortaklarınız, putlarınız, ve siz hepiniz toplanarak bana fenalık yapmak için dilediğiniz plânı kurun, istediğiniz hileyi tertipleyin Sonra bana mühlet de vermeyin, elinizden geleni erteye koymayın, hemen yapın, hiç bir korkum yok Ben her halde Allah'a tevekkül ettim, O'nun emir ve muhafazasına dayandım ki, O benim Rabbûn ve sizin de Rab-binizdir Benim de sahibim, efendim O'dur, sizin de, O'nun irade ve dilemesi olmadan ne sizden, bir şey sadır olabilir, ne de musibet erişebilir Yer yüzünde hiç bir debelenen yoktur ki, O'nun kudreti ve tasarrufu altında olmasın Hepsini dilediği gibi tasarruf eder, hiç birini kaçırmaz, isterse hiç kımıldatmaz Şüphesiz ki Rabbım doğru yol üzerindedir Doğruluğun koruyucusu, doğruların yardımcısıdır Rızası hak, adalet ve doğruluktadır
«Artık siz yine yüz çevirir, bu açık kat'i hakikatleri dinlemez ve doğru tevhîd yolunu tutmazsanız, ben size gönderildiğim tebliğ vazifemi işte yaptım Rabbım beni mes'ul tutmaz da sizi helak edip sizin yerinize sizden başka bir kavim getirir, halifeliği onlara verir Ve siz O'na zerrece bir zarar edemezsiniz O'nun emrinden yüz çevirmenizin bütün zararı kendinize aid olur Çünkü Rabbım her şeyin üzerinde koruyucu ve gözetleyicidir Hiç bir şeyi kaçırmaz ve yaptıklarınız ondan gizli kalmaz Binaenaleyh ona hiç bir zarar ihtimali olmaksızın cezanızı bulursunuz
Bütün bu nasihatlere rağmen Ad kavmi isyan ve küfürde ısrar etti Allahü Teâlâ'nın elçisinin sözlerini dinlememekle de azaba müstahak oldular Vaktâ ki korkutuldukları azabı gökte, vadilerine doğru gelen bir siyah bulut halinde gördüler, dediler ki:
— «Bu ufukta behren bir bulut; bize yağmur yağdıracak » Hûd aleyhisselâm onlara şöyle söyledi:
— «Hayır, o, sizin acele istediğiniz şey: Bir rüzgâr ki, onda çok acıklı bir azap vardır, Rabbının emriyle her şeyi helak edecektir, işte üzerinize Rabbınızdan bir azap ve gazap fırtınası indi Sizin ve atalarınızın uydurduğu, taktığı kuru isimler hakkında, siz benimle mücadele mi ediyorsunuz? Allah, onlara hiç bir zaman öyle bir saltanat hakkı indirmedi, artık azabın gelişini bekleyin, ben de sizinle beraber ona gözetenlerdenim »
Bir müddet sonra inkârın derinliklerine dalan Ad kavmi, bu bulutun bir yağmur değil, azap fırtınası olduğunu görmüş ancak iş işten geçmişti Bu, bir «sarsar» rüzgârı, soğuk ve gürültülü bir fırtına idi ki, onlara uğursuz gelen bir günde başladı ve yedi gece sekiz gün devam etti Azap fırtınası, olduğunu ise tanımaları ilk olarak şöyle olmuştu : Dışarı çıkmış olan yüklerinin ve hayvanlarının birer kuş tüyü gibi Gök ile Yer arasında uçuşmaya başladığını görmüşler, derhal evlerine girmişler ve kapılarını kapamışlar, derken fırtına gelip kapılarını" açmış yedi gece sekiz gün üzerlerine kum seli akıtmış, sonra da-"Allahü Teâlâ'nın emriyle kümü üzerlerinden açmış ve hepsini denize dökmüştü
Yine rivayet edilir ki; içlerinde azabı ilk gören bir kadın olmuştu ve ateş alevi gibi bir rüzgâr görmüştü Rüzgâr insanları yoluyor, çekip koparıp alıyordu, bundan kurtuluş yoktu Ad kavmi, iri bedenli oldukları için başları kopup kopup devrildikçe sanki dibinden kopmuş içi kof hurma kütükleri gibi devriliyor, bu fırtına onları sel köpüğü ve süprüntüsü gibi denize döküyordu Kâfirlerin burunlarından girip arkalarından çıkan, evlerini mallarını yıkıp süpürüp götüren ve her birini bir tarafa atıp parça parça eden bu azap fırtınasının Şubat ayının sonunda «berdül acuz = kocakarı soğukları» denilen günlerde vaki olduğu bildirilmiştir ki, adi geçen tâbir günümüzde de kullanılmaktadır
Allahü Teâlâ'nın gönderdiği peygamberin bildirdiklerine' imân etmeyen ve uğradığı şeyi bırakmayıp mutlak çürütüp kül ediveren «sarsar» rüzgârının savurduğu taşlarla beyinleri parçalanarak helak olan Ad kavminin kâfirleri kökleri kuruyup cezalarını bulurken; Allah'ın elçisine imân eden mutlu zümre ise dünya ve âhiret felahına eriyorlardı
Hûd aleyhisselâm rüzgârı hissettiği zaman kendisinin ve inananların üzerine bir hat çizmiş, bir menbâ civarına, bir mahalle doğru çekilmişti Kâfirleri kasıp kavuran azap rüzgârı, onlara bir seher tesiri yapıyor ve ancak derileri yumuşatacak, insanlara ferahlık verecek şekilde dokunuyordu Hz Hûd ile birlikte gerçek kurtuluşa eren bu mü'minler topluluğunun dört bin kadar olduğu bildirilmiştir
Eğer Ad kavminin kâfirleri de bu mü'minler gibi, Allahü Teâlâ'nın Ayet ve delillerini inkâr etmeyip, Hûd aleyhisselâm'ın tebliğ ettiği şekilde imân ve itaat etselerdi helak olmayacaklardı Lâkin onu dinlemeyip eğlendikleri için, o istihza ettikleri «Haydi getir bize» dedikleri azap da kendilerini kuşatıverdi Çünkü bunların isyan ettikleri peygamber Hûd aleyhisselâm ise de, bunun bildirdikleri esas itibariyle evvelki peygamberlerin de bildirdiklerine uygun olduğundan ona isyan etmekle hepsine isyan ettiler ve bütün inatçı zorbaların arkasına düştüler Böylece kendileri de hem, bu dünyada lanetle takip olundular, hem de Kıyamet gününde İşte öyle isyankâr bir kavme, Allahü Teâlâ böyle ceza verir Halbuki Allahü Teâlâ, onlara mal ve kuvvetten ibaret öyle şeyler ihsan etmişti ki, başkalarına o kuvvet ve iktidarı vermemiştir Hem bu nimeti anlasınlar diye, kendilerine, kulak, gözler ve kalbler vermişti Fakat onların ne kulağı, ne gözleri ve ne de kalbleri kendilerine bir fayda vermedi Çünkü Allah'ın Ayetlerini inkâr ediverdi, inkârlarının cezasını görüp Dünya hayatında zillet azabını tattılar Elbette Ahiret azabı daha zilletlidir Hem onlar, kurtulamayacaklardır
Bu hâdiseye muhatap olanlar, bugün, gidip dolaşırlarsa; gözlerine çarpacak o harap eserler, kabirler, o azaba uğrayan Ad kavmine aiddir
(A'raf, Hûd, Mü'minün, Şuara, Fussilet, Ahkâf, Zariyat, Kamer ve Hâkka Sûreleri)
|