Prof. Dr. Sinsi
|
El Aman Kurtuluş Ne Zaman?
El aman kurtuluş ne zaman?
Mansûr bin Ammâr, Râvisi Hz Câbir (r a) olan bir de hadis rivayet eder
Ensârdan Sa’lebe bin Abdurrahmân adlı bir genç vardı Bu genç sevgisinden dolayı Resûlullah efendimizin (sallALLAHü aleyhi ve sellem) yanından bir an bile ayrılmaz ve O’na dâima hizmet ederdi Bir gün, Resulu Kibriya Efendimiz O’nu çarşıya göndermişti Kalbinde ALLAH Rasûlüne hizmet etmenin sevinci, kutlu Medine sokaklarında adım adım ilerledi Ensârdan birisinin kapısının önüne geldi, içeriye baktı Bu sırada içeride bir hanım yıkanıyordu Sa’lebe gözlerini hemencecik geri çeviremedi, birkaç defa içeriye baktı
Sonra bu hareketine pişman oldu
Bu bakış içine büyük bir korku salmıştı Sa’lebe, yaptığı bu kötü hareketten dolayı, Resûlullaha vahiy gelmesinden korktu! Peygamberimiz efendimize karşı utancından kaçarak Medîne’den uzaklaştı Mekke ile Medîne arasında bir dağa gitti ve orada yaşamaya başladı
Felekde hasılı insan isen bir cânı incitme
Günahkar olma fahr-i alem-i zî-şanı incitme
Resûlullah Efendimiz kırk gün Sa’lebe’yi sordu O kırk gün içinde de vahiy gelmedi; hattâ kâfirler “O’nu Rabbi terketti; ona darıldı” dediler
Nihâyet Cebrâil (aleyhisselam) gelerek Peygamber efendimize dedi ki:
“Rabbin sana selâm ediyor ve sana haber veriyor ki; ümmetinden firar eden (Sa’lebe) dağlardadır O kaçan kişi, azâbımdan bana (ALLAHü teâlâya) sığınıyor
” Peygamber efendimiz bunun üzerine, Hazreti Ömer ve Selmân-ı Fârisî hazretlerine, “Gidin Sa’lebe bin Abdurrahmân’ı getirin” buyurdu
Hazreti Ömer ve Selmân (radıyALLAHü anhuma) Medîne’nin kenar mahallelerinin sonunda, çobanlık yapan Züfâfe ile karşılaştılar Hazreti Ömer, Züfâfe’ye, “Buralarda dağda yaşayan bir genç biliyor musun?” diye sordu Züfâfe, “Herhalde sen Cehennemden kaçan genci soruyorsun” dedi Hazreti Ömer, “Cehennemden kaçtığını nereden biliyorsun?” deyince Züfâfe; Sizin istediğiniz kişi, kırk gündür, iki elini başına koymuş, ne olurdu, canlılar içinden benim canım kıyamet gününde bana verilmeseydi, ölüp gitseydim diye ağlayıp inlemede
Züfâfe onları dağa götürdü Dağa vardıkları zaman gecenin bir kısmı geçmişti O genç, dağdaki yerinden çıktı; keşke ruhlar arasından benim ruhum kabzediliverseydi, bedenler içinde, benim bedenim dağılıp gidiverseydi de hüküm vermek için ortada bırakılmasaydım diyordu Hazreti Ömer, gence yaklaştı Genç onu hissedince ;
“el-Emân, el-Emân, ateşten (azaptan) kurtuluş ne zaman” dedi
Hazreti Ömer ona, “Ben Hattâb oğlu Ömer’im” dedi
Sa’lebe bunun üzerine; “Resûlullah efendimiz benim günahımı biliyor mu?” diye sorduğunda
Hazreti Ömer, “Bilmiyorum Ancak dün akşam seni andı ve bulmak üzere bizi gönderdi
” Sa’lebe, “Yâ Ömer, beni Resûlullah Efendimizin huzûruna, o namaz kılarken veya Hazreti Bilâl kamet getirdiği zaman götürün” Zira ben, Rasulullah’dan çok utanıyorum ” dedi
Hazreti Ömer, Sa’lebe’nin söylediklerini kabûl ederek onu Medîne’ye götürdü ve sözünde durarak, Resûlullah namaz kılarken mescide getirdi… Sa’lebe bin Abdurrahmân, getirildiği mescidde, Resûlullah Efendimizin Kur’an okuduğunu duyunca, o latif sesin kıraatini işitince aklı başından gitti, yere yığıldı, bayılarak düştü
O baygın hâlde iken Hazreti Ömer ve Hazreti Selmân da namaza durdular Resûlullah efendimiz selâm verince Hazreti Ömer ve Selmân’a;
“Sa’lebeyi ne yaptınız?” buyurdu
Onlar da, “Ey ALLAHın Resûlü! Sa’lebe buradadır” dediler
Sa’lebe’yi ayıltarak Resûlullah efendimizin yanına getirdiler
- Yâ Sa’lebe seni benden uzaklaştıran nedir?
- Günahımdır
- Sana günahları ve hataları yok eden bir âyet bildireyim mi
- Buyur Ya ResulALLAH
- Deki; Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik, güzellik ver, ahirette de iyilik ve güzellik, bizi ateşin azabından koru [Bakara, 201]
- Günahım daha büyük Ya ResulALLAH!
- Bilakis ALLAH’ın kelamı daha büyüktür!
Bundan sonra Resûlullah onu evine gönderdi
Üç gün hasta yattı Hz Selman(ra) Peygamber Efendimiz’in (sav) huzuruna geldi
”Ya RasûlALLAH! Saleben o günahından ötürü hastadır, harab ve bitab düşmüştür” dedi
Selman’ın bu sözü üzerine hemen ayağa kalktı ;
“Kalkınız Sa’lebe’ye gidelim” buyurdu Resûlullah efendimiz onun yanına geldi
Başını kucağına alıp şefkat nazarlarını Salebe’ye lutfedince
Salebe başını, Efendimizin mübârek kucağından çekti
- Niçin başını kucağımdan çektin?
- Yâ ResûlALLAH! O baş günahla doludur Onu sizin mübârek kucağınıza lâyık görmedim
- Peki şimdi ne hissediyorsun?
- Günahlarımı Ey ALLAH’ın Resûlü! Kemiğimin etimin ve derimin arasında karınca yürümesi gibi dolaştığını hissediyorum
- Neyi arzuluyorsun?
- Rabbimin mağfiretini, beni bağışlamasını…
O sırada Cebrail(a s ) geldi ve vahyetti: “Ey Kardeşim! Rabbin sana selam ediyor ve diyor ki: “Eğer Kulum dünya dolusu hatayla bile bana kavuşursa, ben onu dünya dolusu mağfiretle karşılarım” Nebiyy-i Ekrem (s a v) bunu Salebeye bildirince Salebe bir çığlık attı ve ruhunu Hakka teslim etti
Rasulullah Onun yıkanarak kefenlenmesini emretti Namazını kıldırdığı zaman da parmak uçlarına basarak yürüdüğü görüldü Defin işleri tamamlandığında ashab-ı kiram sordular:
- Ya RasulALLAH! Seni namaz esnasında parmak uçlarına basarak yürürken gördük Sebebi nedir?
- Beni hak ile nebi olarak gönderene yemin ederim ki Sa’lebeyi teşyi etmek için meleklerden inenlerin çokluğu sebebiyle ayağımı basacak yer bulamadım…
De ki: “Ey çok günah işleyerek kendi öz canlarına kötülük etmede ileri giden kullarım! ALLAH’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz ALLAH bütün günahları affeder Çünkü O, gafur ve rahîmdir (çok affedicidir, merhamet ve ihsanı fazladır [Zümer, 53]
Mümin, günahını dağ gibi görüp, üstüne düşeceğinden korkar Münafık ise, burnunun üzerine konan ve hemen uçacak sinek gibi görür [Hadis-i Şerif, Buhâri]
Meleklerin tezyîn ve tekfîn ettiği ”Cehennemden Kaçan Adam” Rabbinin mağfiretine ermişti Ne mutlu O’na, ne mutlu yolundan gidenlere…
|