Prof. Dr. Sinsi
|
Öğünmeye Değer Mi?
Bir gün Şakîk-i Belhî, hac için çıktı yola,
Bağdat'a vardığında, bir müddet verdi mola
Hârun Reşîd, Şakîk'in, Bağdat'a geldiğini,
Duyunca dâvet etti, yanına kendisini
Geldiğinde dedi ki: "Nasîhat eyle bana "
Buyurdu ki: "Ey Hârun, al aklını başına!
Hükümdar olmak ile, mühim bir mevkîdesin,
Sen şu büyük zâtları, rehber edinmelisin!
Rabbimiz Ebû Bekr-i Sıddîk'ın makamını,
Sana ihsân etti ki, veresin tam hakkını
O nasıl doğru ise, sen de öyle olasın,
Onun gittiği yoldan, aslâ ayrılmayasın!
Ve verdi ki hazret-i Ömer'in makamını,
Sen de ayırt edesin, haktan bâtıl olanı
Osmân-ı Zinnûreyn'in, makamını da sana,
Verdi ki sarılasın, hayâ ile ihsâna
Hazret-i Ali'nin de, makamını verdi ki,
Sen de ilim sâhibi, olasın onun gibi!
Sen bu büyük zâtların yolundan ayrılırsan,
Şimdiden Cehennim'in, azâbına hazırlan!"
Hârun dedi ki: "Devâm et, öğütlerin ne güzel "
Buyurdu ki: "Ey Hârun, dikkat et, kendine gel!
Aldanma bu dünyânın, mal ve saltanatına,
Âhirette bunların, faydası olmaz sana
Düşün şimdi bir çölde, günlerce kaldığını,
Hararetten susayıp, pekçok bunaldığını
Tam ölecek duruma, gelmişken susuzluktan,
O anda biri gelse, hem de serin su satan
Senin de susuzluktan, yanmışken böyle için,
Ne kadar mal verirsin, o suyu almak için?"
Dedi ki: "Ne isterse, veririm her serveti,
Olur mu hiç o zaman, malın ehemmiyeti?"
Buyurdu: "Yarısını, isterse servetinin,
Verir miydin meselâ, o suyu almak için?"
Hârun Reşid dedi ki: "Verirdim hemen elbet,
Zîrâ ben ölüyorken, neye yarar bu servet?"
Buyurdu ki: "Pekâlâ, içtin ve kandın suya,
Lâkin atamıyorsun, o suyu dışarıya,
Yâni bir damla bile, idrar yapamıyorsun,
Şiddetli sancı ile, kıvranıp duruyorsun
O sırada biri de, çıkagelse âniden,
Dese ki kurtarırım, seni ben bu derdinden
Ve lâkin servetinin, öbür yarısını da,
Bu kimse isteseydi, verir miydin onu da?"
Dedi: "Gâyet tabiî, seve seve verirdim,
Zîrâ ben kıvranırken, neye yarar servetim?"
Buyurdu ki: "Öyleyse, övünme malın ile,
Bir içimlik su kadar, kıymeti yokmuş bile "
Hârun Reşid ağlayıp, dedi: "Söyle az daha "
Buyurdu ki: "Ey Hârun, tövbe et, dön Allah'a!
Tövbeyi bir an bile, aslâ geciktirme ki,
Tövbe etmeden önce, ölebilirsin belki
Muhakkak pişman olur tövbeyi geç yapanlar,
Zîrâ ecel çok zaman, âni gelip yakalar "
Bu mübârek velînin hürmetine İlâhî,
Pişman olmayanlardan, eyle sen bizi dahi
|