08-02-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Satır Arası Hikayeler...
İstemeyi Bilmek
1 bölüm  
Bir parktaki iki kör dilenciden bahsederler Beş on metre oturup iki kör dilenci Birisi ellerini açıp, köre yardım edin, köre yardım edin, diye seslenir, diğeri boynuna bir yazı asmıştır: “ Bahar ne kadar güzel ama ben körüm ”
İnsanlar birinci dilencinin önünden yüzüne bile bakmadan geçerken, diğerine avuç avuç para verirler
Bütün şartlar aynı olmasına rağmen üsluptaki farklılık neticeyi nasıl da değiştiriyor değil mi? Bir düşünün, çok kolay elde edebileceğimiz halde, istemeyi bilmediğimiz için nelerden mahrum kalmışızdır
İstemeyi bilmek çetin mesele…
Timur’un Semerkand ve Buhara’yı fethettiği günlere gidelim
Çetin bir savaşın neticesinde alınmıştır bu güzeller güzeli iki şehir Padişah savaşın yorgunluğunu daha üzerinden atmamıştır ki, İranlı meşhur şair Hafız’ın bir şiirini duyar:
“O Şirazlı Türk güzeli gönlümü öyle aldı ki
Semerkand ve Buhara’yı onun bir tek kara benine bağışladım gitti ”
Timur, küplere biner, öfkeyle bağırtır:
-Tez bulun getirin bana o şairi!  
Üstü başı perişan, saçı-başı dağılmış Hafız’ı Timur’un huzuruna çıkarırlar Padişah hışımla yürür şairin üstüne:
-Bre şair, bilmez misin, biz buraların fethi için ne kadar savaştık! Bunca Müslüman kanı döküldü Sen kalkmış Semerkand’ı, Buhara’yı bir güzelin kara benine bağışlıyorsun Bu ne cömertlik böyle?!
Korku içindeki Hafız, yırtık elbiselerini, perişan halini gösterir
-Hünkarım, der, kulunuz bu yüzden bu halde ya…
Timur gülerek yanındakilere seslenir:
-Şu cömert şaire bir kese altın verin’
İşte üslup dostlar, işte netice…
*******
Satır Arası Hikayeler, Serdar TUNCER
pozitif yayınları
|
|
|