08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Neyı Beklıyorsun Neyı?
NEYI BEKLIYORSUN NEYI?
"Fakir mi fakir, hiçbir parası olmayan ve köyden gelmiş bir adam, yaz günü
şehirde pazara inmiş ve buz toptancısından, sattıktan sonra parasını vermek
üzere bir miktar buz almış Ama ikindi vakti geçmek üzere olduğu halde bile
bir şey satamamış Bunun üzerine ben ne yaparım, nasıl öderim diye telaşa
kapılıp, bağırmaya başlamış: "Ben dışarıdan gelmiş bir misafirim  Hiçbir
param yok  Borçla aldığım buzlarım da eriyip gidiyor Ne olur, bunları
alın da benim derdime bir çare bulun! " O böyle feryat ederken, İbrahim
Edhem Hazretleri de oradan geçiyormuş  Zavallı adamın sözlerini duyunca
bayılıp yere düşmüş  Çevresindeki insanlar, bağlı bulundukları bu büyük
zâtın bayılmasına şâhit olunca hemen buzcunun bütün buzlarını satın alıp
İbrahim Edhem Hazretleri'nin vücuduna sürmüşler ve ayılmasına vesile
olmuşlar  Kendine gelen mürşidlerinden, birdenbire başına gelen bu hâlin
sebep ve hikmetini sormuşlar O da "Uzun zamandır nefsimle uğraşıyordum 
Çözemediğim, nefsimin zorlandığı bir mevzu vardı  İşte bu adam, hem
gurbette olduğunu söylüyor, hem hiçbir şeyi olmayan bir müflis olduğunu ilan
ediyor, hem de borçlanıp aldığı sermayesinin göz göre göre hiç satamadan,
boşu boşuna elinde eriyip gittiğini feryat ve figanla anlatmaya çalışıyordu
Birden onun bu sözleri beni kendime getirdi  *Ben ondan daha kötü
durumdaydım Bu fâni dünyada bana verilen ömür sermayesini kaybedince,
başıma gelecek ebedî hüsranı bütün dehşetiyle gördüm ve nefsime de
gösterdim Bu müthiş bir şeydi dayanamayıp bayıldım! *" demiş İbrahim
Edhem Hazretleri bunları söyledikten sonra yine tekrar kendinden geçip
bayılmış "
*NEYİ BEKLİYORSUN NEYİ!*
Bu kıssadan nefse düşen çok hisse var Evet ömür sermayesi pek az, muzır
manileri çok fazla
Karlı bir ticaret için eline verilmişken nerelere ve nelere savurdun ömrünü?
Heyhat gidiyor işte ve eriyor sermayen
Nasıl geçti günler, ne zaman bu yaşa geldin? Bak Sermayen eriyor, ne
duruyorsun?
Belki de çoğu eridi, kalanları kurtar bari Neyi bekliyorsun, ne diye
duruyorsun? Sermayen eriyor
Kaç ağaç diktin ömründe? Kaç kuş, kuzu börtü böcek yedi meyve yaprak ondan?
Kaç kez toprağa çekirdek attın? Kaç kez çapaladın büyüsün diye fidanları?
Bildiğini bil ki sermayen eriyor
Kaç gece uyanık kaldın yıllardır uyumayanlara rahmet için Bir avuç harç
olabildin mi dünyayı manen imar edenlere Peki harç değilse tuğla olabildin
mi? Ya da kaç tuğla koydun bu bina için Hey gidi günler hey işte eriyor
sermayen
Sen ise neyi bekliyorsun? Ahde vefayı bilmez misin? Galu belayı ne çabuk
unuttun Unutma ki sermayen eriyor ve sen unutulmadın
Kainata ibret nazarıyla kaç defa baktın? Bakıyorsun ha! Gözler yoksa başka
maksatlar için mi eline verildi Bakışların da matlaşıyor farkında
mısın? *Eriyor
işte eriyor sermayen *
Beden tuğlaların birer birer eskiyor dökülüyor, saniyeler elli milyon
hücrenin gidişine tanıklık ediyor ve sen bakıyorsun, bak! İyi bak! Sermayen
ne halde nasıl da eriyor
Hadi artık dön sırtını cam parçacıklarına, yüzünü de elmasın hakikat
penceresinde parlayan yaldızlı lemaatına Gafletsiz gayret et ki erimesin
sermayen sen de ebedileş, sermayen de 
*Levent Şümür*
|
|
|