Prof. Dr. Sinsi
|
Öyle Bir Sultana..

Habib baba, IV Murad devrinin gizli,kimsenin bilmediği ALLAH dostlarındandır Yaşlıdır Fakirdir Gariptir Fakat Rabbinin katında da alemlere denk bir değerin sahibidir
Yaşlı Habib baba,uzun bir kervan yolculuğunun sonunda İstanbul’a gelmiştir Yolculuğun tozunu ,yorgunluğunu atmak için bir hamam gider…Niyeti ,şöyle iyice bir keselenip,paklanmak Bedenini de ruhuna denk kılmaktır…
Fakat hamamcı Habib babayı içeri sokmak istemez
‘’Bugün’’der,’’Sultan Murad’ın vezirleri hamamı kapattılar,dışarıdan müşteri alamıyoruz ’’
Habib baba üzülür Rica,minnet eder,yalvarır…
‘’Ne olursun ’’der,’’kimseye varlığımı bile belli etmem,aceleyle yıkanır çıkarım Bu tozlu bedenle Rabbime ibadet ederken utanıyorum… ’’Binbir dil döker…Hamamcı ehl-i insaftır…Dayanamaz Kabul eder Hamamın en sonundaki küçük bir odayı göstererek 
‘’Baba şu odada hızla yıkanıp çık,para da istemem Yeter ki vezirler,senin farkına varmasınlar ’’
Habib baba sevinerek kendine gösterilen yere girer Yıkanmaya başlar Ve bu arada hamamcının karşısında yeni bir müşteri belirir Boylu,poslu,genç ,yakışıklı biridir bu gelen Onun da görünümü fakirdir…Ama sadece görünümü 
İkinci müşteri tebdil-i kıyafet etmiş,IV Murad’dır O gün vezirlerinin topluca hamam alemi yapacaklarından haberli olan padişah merak etmiştir
‘’Hele bir bakalım’’demiştir,’’bizim vezirler,hamamda,benden uzakta,kendi başlarına ne yaparlar,nasıl eğlenirler?’’
Ve bu merak padişahı,tebdil-i kıyafet ettirerek,hamama getirmiştir 
Az önce yaşananlar bir kez daha tekrarlanır 
Hamamcı ,’’vezirler’’der,almak istemez 
Padişah ise,’’ne olursun ‘’der,bastırır Ve padişah galip gelir Hamamcı onun yalvarmalarına da dayanamaz Habib babanın yıkanmakta olduğu odayı göstererek,genç padişahın kulağına fısıldar::
‘’Şu odada bir ihtiyar yıkanıyor Sen de sar beline peştamalı gir yanına…Beraber sessizce yıkanın ,bir an evvel çıkın…’’Ve ekler:’’Aman ha!Vezirler,varlığınızı bilmesinler ’’
Sonra IV Murad Habib babanın yanına süzülür Beraber sessizce yıkanmaya başlarlar 
Bu arada,hamamın büyük salonundan gelen tef,dümbelek,şarkı,türkü sesleri ortalığı çınlatmaktadır 
Habib babanın gözü ,genç hamam arkadaşının sırtına takılır Biraz kirlenmiş gibi gelir ona ALLAH,hikmeti gereği dostuna,o yanındakinin tebdil,i kıyafet etmiş padişah olduğunu ilham etmemiştir…
Ve yanındakinin görüntüsüne uygun,kendi gibi fakir,garib bir delikanlı zanneden Habib baba yumuşak bir sesle konuşur:
‘’Evladım!’’der,’’Sırtın biraz fazlaca kirlenmiş,müsaade edersen bir keseleyivereyim ’’
Padişah aldığı bu teklif karşısında şaşkınlaşır ve büyük bir haz duyar Haz duyar,çünkü ömründe ilk defa biri ona,padişah olduğunu bilmeden,sırf bir insan olarak,karşılık beklemeksizin bir iyilik yapmayı teklif etmektedir
Memnuniyetle Habib babanın önüne diz çökerken:’’Buyur baba ‘’der,’’ellerin dert görmesin’’
Bu sırada içerideki alemin sesleri hamamı çınlatmaya devam etmektedir Habib baba IV Murad’ın bir güzel keseler,temizler Fakat padişah kuru bir teşekkürle yetinmek istemez  Ne de olsa insandır ve o da her insan gibi kendine yapılan iyiliklerin kölesidir
‘’Baba’’der,’’gel ben de senin sırtını keseleyeyim de,ödeşmiş olalım’’ Habib baba ,teklifin kimden geldiğinden habersiz,tebessümle:
‘’Olur,evlad’’deyip,sultanın önüne diz çöker
Bu arada ,Sultan Murad kese yaparken bir yandan da Habib babayı yoklar,ağzını arar 
‘’Baba’’der,görüyor musun şu dünyayı Sultan Murad’a vezir olmak varmış Bak adamlar içerde tef,dümbelek hamamı inletiyor,sen ve ben ise burada iki hırsız gibi ’’
Habib baba, Sultan Murad’ın cümlesini tamamlamasına bile fırsat bırakmaz,kendi hükmünü söyler Sultan Murad’ın Habib babadan duydukları,ağzı açık bırakıp,keseyi elden düşüren cinstendir:
‘’Be evladım’’der, Habib baba,’’Sultan Murad dediğin kimdir?Sen alemin sultanına kendini sevdirmeye bak ki O seni sevince sırtını bile Sultan Murad’a keselettirir…’’
|