08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Taş Mı Sert, Kafa Mı?
[TAŞ MI SERT, KAFA MI?]
Vaktiyle bir çocuk vardı Medresede okurdu Kavuklu hocalardan ders alır, öğretilenleri anlamaya çalışırdı
Fakat kafası kalınca idi Bütün gayretine rağmen pek bir şey öğrenemezdi Okumaya karşı da fazla istek duymazdı Arkadaşları onu geçmiş, okumayı ilerletmişlerdi O ise hâlâ bir yıl öncesinin kitaplarını okuyordu
Günlerden bir gün kararını verdi:
— Kafam çok kalın, diye düşündü Zekâm az Bu durumda okuyamam İyisi mi köyüme dönüp tarla işlerine
Bu maksatla bir sabah yola koyuldu Az gitti, uz gitti bir ovaya düştü Sıcak bastırmıştı Çok da yorulmuştu Yolun kenarında bir mağara vardı, ama girmeye korkuyordu
İçerisinin serin olduğundan emindi Çünkü güneş almıyordu, ama ya ayıya filan rastlarsa ne olacaktı?
Bunları düşündüğü için yüreği ürperiyor, içeri girmeye bir türlü cesaret edemiyordu
Sonunda sıcak ve yorgunluk baskın çıktı Ne olursa olsun mağaraya girecekti Kararını verdi Adımlarım ağır
ağır attı
Korktuğu şeylerle karşılaşmayınca sevindi Korkusu biraz olsun dağıldı Bir köşeye büzüldü Sonra uzanıverdi
Birden gözü mağaranın tavanından yere damlayan suya takıldı Yukarda birikiyor, büyüyor ve damla kendini taşıyamayacak kadar büyüyünce kopup yerdeki taşın üstüne düşüyordu
Kim bilir kaç yıldır böyle devam edip gidiyordu bu Taş oyulmuştu Oysa taş sertti Su damlası ise yumuşacıktı Yumuşacık su damlası nasıl oluyor da taşı deliyordu?
Birden şimşekler çaktı beyninde Yumuşacık su damlaları senelerce aka aka sert taşlan deliyordu Kendisi de ısrarla derslerine çalışır, okuma isteğiyle hocalarını dinlerse zamanla kafasına bir şeyler girerdi
— Benim kafam şu taştan daha sert değil ya, diye söylendi
Önemli olan sebat etmekti Şu su kadar sebat etmek
Şu taş kadar sebat etmek, o zaman kitaplarda yazılı olanlarla hocaların anlattıkları, kalın da olsa, kafada iz bırakırlardı
Hızla kalkıp gerisin geri medreseye döndü Çalıştı, çabaladı, arkadaşlarına yetişti Hattâ zaman içinde hepsini geçti Öyle bir bilgin oldu ki kitapları hâlâ ellerde dolaşır, Bu yüzden "Taş oğlu" mânasına gelen "İbn-i Hacer" dendi adına
[size="4"]Bunu anlattım ki, hiç biriniz herhangi bir konuyu anlamadığım söylemesin Dinledikten, direndikten ve çalıştıktan sonra anlaşılmayacak konu yoktur
[size="4"] Ahmet Şahin “Dini Hikayeler” s:49
|
|
|