Konu: KıRşEhir
Yalnız Mesajı Göster

KıRşEhir

Eski 07-31-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

KıRşEhir





5 - Mustafa Kemal Paşa'nın Milli Mücadele'den Sonra Kırşehir'le ilişkileri


Milli Mücadele'ye hazırlık aşamasında yaklaşık beş gününü Kırşehir'de geçiren Mustafa Kemal Paşa'nın, Milli Mücadele'yi başarıya ulaştırıp, Cumhuriyeti kurduktan sonra da Kırşehir'i ve Kırşehir halkını unutmadığını görüyoruz


Mustafa Kemal Paşa, Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı olarak 17 Ekim 1924 tarihinde saat 1700 sularında eşi Latife Hanım ile birlikte Kırşehir'e gelmiştir Ga*zi Mustafa Kemal Paşa ve Heyet, şehrin dışında Vali Atıf Bey, Belediye Başkanı Baktıroğlu Ziya Bey, Daire Başkanları ve bir kısım halk tarafından coşkulu bir şekilde karşı*lanmıştır Şehrin girişinde de bütün Kırşehirliler, okullar, köy ve kasabalardan gelen ka*labalık bir halk tarafından "Yaşa büyük Başbuğumuz" şeklindeki sevgi gösterileri ve al*kışlarla karşılanmıştır Şehrin girişinden merkezine kadar uzanan cadde boyunca kuru*lan takların altından geçen Gazi Mustafa Kemal Paşa için kurbanlar kesilmiştir Kırşehirli,bayanlar ise Hükümet Konağı karşısındaki alanda toplanmıştır Hükümet binasının önündeki alanda yenilikçi bir öğretmen olan Habip Arıöz Kırşehirli'ler adına "hoş geldi*niz" diyerek, Kırşehir halkının minnet, şükran ve bağlılıklarını belirten bir konuşma yap*mıştır Öğretmenin bu konuşmasında, Cumhuriyet, inkılaplar ve yenileşme yolundaki çalışmalarında Gazi Mustafa Kemal Paşa'yı tam bir bağlılıkla izleyeceklerini söylemiş ve bu konuda güvence vermiştir


Gazi Mustafa Kemal Paşa belediye başkanını, Tüccar Heyetleri'ni, memurları ve Mucur Heyetini Hükümet binasında kabul etmiş ve bu sırada Gazi; "asayişin sağlanma*sında en önemli etken nedir?" diye sorunca, orada bulunanlar hep bir ağızdan: "Cum*huriyetin ilanıdır" cevabını vermişlerdir


Burada Kırşehir Valisi Atıf Bey, Latife Hanım'a bir çift Kırşehir işi halı armağan et*miştir


Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın Kırşehirliler'le üçüncü görüşmesi 20 Eylül 1928 ta*rihinde Yerköy'de olmuştur Harf inkılabı münasebetiyle 14 Eylül 1928'de İstanbul’dan başlayan yurt gezisinde, İzmir vapuru ile Sinop'a, oradan 16 Eylül'de Samsun'a, daha sonra da Amasya, Sivas ve Kayseri yoluyla 21 Eylül 1928 günü Ankara'ya dönmüştür Yeni harflerin benimsetilmesi amacı ile Anadolu gezisine çıkan Gazi Mustafa Kemal Ata*türk'ün, Yerköy'den geçeceği haberi alınınca, Kırşehir Valisi B Nazım Akyürek başkan*lığında altmış-yetmiş kişilik Kırşehir heyeti otomobiller ile Yerköy'e gitmiştir Kırşehir, Yozgat, Çiçekdağı ve Yerköy halkı tarafından doldurulan istasyonu n her tarafı Kırşe*hir'den getirilen halılar, bayraklar ve renkli radyum lambaları ile donatılmıştır KırşehirIi*ler ellerinde kırmızı zemin üzerine beyaz harflerle "Kırşehir Halkı Büyük Kurtarıcısını Saygıyla Selamlar" şeklinde bir pankartla, Mecidiyeliler (Çiçekdağ) ise, "Mecidiyeliler Ulu Gazisini Hürmetle Selamlar" yazılmış bir pankartla karşılamıştır Trenden inen Atatürk ve diğer misafirler, toplanan halkı selamladıktan sonra, Atatürk: "Nasıl yeni harfleri öğ*reniyor musunuz?" diye sormuştur Kırşehir heyeti içerisinde bulunan Cevat Hakkı Ta*rım Bey ve orada bulunan halk hep birlikte: "Yeni harfleri öğrenmek bizim için milli hay*siyet ve vicdan borcudur" diye cevap vermiştir Atatürk'ün bu ziyareti bir bakıma harfle*rin öğrenilip öğrenilmediğini denetleme niteliğini de taşıyordu istasyonda salona giren Atatürk, Cevat Hakkı Tarım Bey tarafından hazırlanan kara tahtaları görünce tebeşir is*temiş ve Cevat Bey'e tahta başına geçmesini emretmiştir Tam bu sırada Yozgat heyetin*den bir kişi Atatürk'e bir cep defteri ile kalemini uzatarak, "Türk Ocağına adına imzala*malarını istemiştir Atatürk ise: "Şimdi sırası mıdır?" diye gülümseyerek o kişiyi tahta ba*şına göndermiş ve şu cümleyi yazdırmıştır: "Türk Ocakları milleti tenvir (aydınlatma) için çok kıymetli bir fırsata malik (sahip) bulunuyorlar"


Daha sonra Atatürk orada bulunanlara yeni harflerle yazılmış okuma kitabından parçalar okutmuş, bazı yazım kuralları ve ifade yanlışlıkları üzerinde durmuş ve düzelt*meler yapmıştır


Kırşehir'e ilk gelişlerinde kendisini son derece sıcak ve saygıyla karşılayarak fe*ner alayı düzenleyen, yaptıkları konuşmalar ve uğurlanışı sırasında büyük ilgi gösteren öğretmen Ömer Aydın Bey'i görünce, hemen kendisini hatırlamış, burada da O'na övgü dolu sözler söylemiş ve: "Türk Milleti'nin Nurlu Ordusu, Yüksek Erkanı Muallimler, Cid*den Milleti Kendilerine Minnettar Kılacak Vaziyette Bulunuyorlar" cümlesini yazdırarak, bu şerefli eğitim ordusuna karşı yüksek takdirlerini ve sevgilerini bir kez daha açıklamış*tır


Atatürk daha sonra, Çiçekdağı ilçesi ilkokulu Başöğretmeni (Müdürü) Oğuz Bey'e de bir cümle yazdırarak, ilçedeki yeni harfleri öğrenme ve öğretme çalışmaları hakkın*da bilgi almıştır


Bu teftişi sırasında, yeni harfleri öğrenmeye bir hafta önce başlamış olan Naci Genç ve Nesibe Gönendik adlı öğretmenlerin, yeni harflerle kusursuz okuyup yazdıkla*rını gören Atatürk, son derece memnun olmuş ve inkılaplarının benimsenerek hayata geçirilmiş olmasından engin bir mutluluk duymuştur Mustafa Kemal Paşa uygun ortamı ve konuyla ilgilenen öğretmenleri bulunca, yol yorgunu olmasına rağmen istasyon bina*sında bir saatten fazla bir süre yazım kuralları ile ilgili birçok konuda aydınlatıcı açıkla*malar yapmıştır Daha sonra kendisi için hazırlanan koltuğa oturan Atatürk, Cevat Hak*kı Tarım Bey'in uzattığı okuma kitabını, 20 Eylül 1928 tarihini yazarak imzalamıştır Da*ha sonra bu konuda Atatürk, kendi imzası ile 21 Eylül'de Ankara'dan telgrafla Valilikle*re yeni yazım kuralları ile ilgili bir genelge göndermiştir


Mustafa Kemal Paşa'nın Kırşehir'e son gelişleri 1 Şubat 1934 tarihindedir Çok şiddetli bir kış günü gerçekleştirilecek olan bu ani ziyaretin haberi duyulunca, Cevat Hakkı Tarım Bey, yolda karşılaştığı birinci dönem TBMM 'n de Kırşehir Milletvekili ola*rak görev yapan Müfit Kurutluoğlu'na, "Bu karda kıyamette bu seyahatin sebebi nedir acaba" diye sormuştur Müfit Bey de: "Bilirim Hazreti O bir şeye karar vermesin yoksa Mahali mümkün kılar"


Vali B Nazım Akyürek'in yalnız jandarma kumandanı ile Atatürk'ü karşılamaya git*tiğinin duyulması üzerine, başta Cevat Hakkı Tarım Bey ve eşi, Turgut Çopuroğlu ve kı*zı, Ortaokul öğretmenlerinden Arif Sıtkı Gönendik ve eşi Öğretmen Nesibe Hanım ile Müfit Bey'in Eşi Mihribuna Hanım tarafından oluşturulan grup "Dağ başını duman almış" marşını söyleyerek Özbağ mevkiine kadar gitmiştir Havanın aşırı soğuk olmasından dolayı akşam karanlığına kalacaklarını düşünen karşılayıcılar, şehir girişindeki hastane önünde bekleyen halkın arasına katılmak için tekrar dönmüşlerdir Atatürk ve diğer misafirleri getiren otomobil konvoyu, coşkulu sevgi gösterilerinde bulunan kalabalığın önünde durmuştur Atatürk, otomobilinden inerek, ön safta bulunan hükümet erkanı ve ileri gelenlerle el sıkıştıktan sonra, hastaneye gitmiş, hastaları ziyaret etmiş ve Müfit Bey'in eşi ve yayındakilerle de tanıştıktan sonra, büyük bir kalabalık eşliğinde, kendisi için hazırlanan Halk Partisi binasına gelmiştir Ani yapılan bu yolculuk, Ankara'daki ma*kamları da telaşa düşürmüş, Kırşehir Valisi B Nazım Bey de güvenlik nedeni ile Ata*türk'ün gelişini halka duyuramamıştır Atatürk, yanında bulunan Kılıç Ali Bey, Afet İnan, Falih Rıfkı Atay, Ruşen Eşref Ünaydın, bazı komutanlar ve diğer arkadaşları ile birlikte Bala-Kaman üzerinden Kırşehir'e gelmiştir


Atatürk ve misafirler çay ve kahvelerini içip, bir süre dinlendikten sonra, görüşebil*mek için kapıda bekleyen Kırşehir ileri gelenlerine doğru kızgın bir şekilde hızla yürüye*rek dışarı çıkmışlardır Atatürk'ü kızdıran durum ise; Atatürk’ün parti başkanından, mi*safirlerin nerede kalacağını sorması üzerine, bir Genel Meclis Üyesi'nin Arap harfleri ile yazdığı yazıyı Atatürk'e uzatmış olmasıdır Atatürk: "Ben böyle yazı tanımıyorum" diye*rek kağıdı fırlatmış ve dışarı çıkmıştır Atatürk'ün üzülmesine neden bu olay, orada bu*lunan Kırşehir halkını da son derece üzmüştür Şehir merkezinin Kuzeydoğusu'na dü*şen imaret mahallesindeki (Celal Efendi'ye ait) Vali Konağı'na giden Atatürk, geceyi bu*rada geçirdikten sonra 2 Şubat 1934'de Yerköy üzerinden Yozgat'a gitmek üzere, ken*disini uğurlamak için Vali Konağı önüne gelen Kırşehirliler'le vedalaştıktan sonra diğer arkadaşlarını da beklemeden yola çıkmıştır


Şehir merkezi ile Vali Konağı arasındaki yolun, son derece kötü ve çamurlu olma*sı nedeniyle, Vali'nin arabası konağa gelirken çamura saplanmıştır Yolun kötülüğünden Atatürk de rahatsız olmuş ve bu konuda Vali Bey ile aralarında şöyle bir konuşma geç*miştir


Atatürk:


- Oturduğunuz ev çok güzel, hangi sokaktan gidiyorsonuz?


Vali, pencereden dar ve çamurlu bir sokağı gösterir Atatürk ise:


- Kaç yıldır bu evde oturuyorsunuz? Diye sorar Vali:


- Yedi yıldır, deyince Atatürk kaşlarını çatar Atatürk:


- Eve her gidiş-gelişte sokağa bir taş koysaydınız, bu çamur sokak, kaldırım olur*du Yazık! diyerek üzüntülerini belirtmiştir


Vali B Nazım Bey, Cevat Hakkı Tarım Bey'e daha önce Adana Valisi oğlu sıralar*da Mustafa Kemal Paşa'nın Halep'ten dönerken Adana'ya uğradığını ve aralarında şöy*le bir konuşmanın geçtiğini belirtmiştir Atatürk: "Vali Bey, Vali Bey! Bu memleketi hürri*yet ve istiklaline kavuşturacak en acil ve cezrı tedbir,


Anadolu'nun bağrında milli bir hü*kümet kurmaktır Bu işe hemen burada başlayabiliriz!" şeklindeki ifadesine karşı, Vali Bey'in: "Paşam, İstanbul’da altı yüz asırlık bir Saltanat ve Hilafet, onun kurulmuş bir hü*kümeti mevcut, ordularımız bu vaziyette, düşmanlar memleketin bir çok aksamını istila etmiş bir halde iken, böyle bir teşebbüse girişmek, bilmem ki nasıl karşılanır?" diye ce*vap verdiğini söylemiştir Bu ifade ile Vali B Nazım Bey, Mustafa Kemal Paşa'nın Yıldı*rım Orduları Grubu Kumandanı iken söylediklerini, o zaman için gerçekleşemeyecek bir hayal ürünü gibi karşılamış olduğunu, oysa bu düşüncenin artık düşünce olmaktan Çı*kıp, Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kurmuş olduğunu dile getiriyordu


Kırşehir Valisi B Nazım Bey'in, olumsuz durumu Atatürk tarafından bizzat tespit edilmiş, fakat emekliliği yaklaştığı için hemen görevden alınmamıştır Atatürk bu konu*da da lütuf göstererek, B Nazım Bey'in Ordu Valiliği'ne tayinini yaptırıp, emekli olması için gereken zamanı burada fazlasıyla doldurarak, emekliliğe ayrılmasını sağlamıştırKırşehir'den ayrılan Atatürk ve arkadaşlarının, bir gün de Yozgat'ta kalacaklarını öğrenen Yozgat Valisi Bekir Sami Bey, karla kapalı olan yolları açtırarak heyetin Yoz*gat'a rahatlıkla ulaşmalarını sağlamıştır

ATATÜRK'ÜN KIRŞEHİR GENÇLER DERNEĞİNDEKİ SÖYLEVİ (*)


(24XII1919) (**)


(Sivas'tan Ankara'ya ilk gelişinde)


Milletimiz teşkilat fikrini henüz zihnine sokmamıştır Ekseriya bunu hükümete terkeder Bu, milletimizin öteden beri itiyat ettiği bir ahlaktır Fakat, zaman, hadisat ve tecarüb gösterdi ki, bizatihi milletin mütehassıs ve mütelekkir olması lazım Her ne şekil ve vasıfta olursa olsun ahara terk etmemek lazımdır, ederse bugünkü netice hasıl olur


Nazarımızı tarihe çevirecek olursak, millet derecei hakimiyetinden aşağı doğru in*meğe başlamıştır Fakat, düşününüz! Milletimizin her ferdi mütefekkir ve mütehassıs bir tarzda yetiştirilmiş olsaydı muhakkak bu hale gelmeyecekti Memleketi ve milletin idare*sini deruhte etmiş olanlar, içtihadatında hata etmiş olur, fakat bütün bu hataların netice-i müellimesinden millet mutazarrır olmuştur


Mütarekeyi müteakip milletimiz, teessüfle söylenir, mukadderatının müsamahaka*rı bir halde bulunuyor, mevcudiyetimizi imhaya hahişker olan düşmanlar, acı darbeler in*diriyor, milletimiz parçalanmaya namzet bulunuyordu Şayanı teşekkürdür ki, bazı ahval, haizi kıymet olan milletimizi teyakkuz ve intibaha getirdi Yer yer efradı milletimiz yekdi*ğerini aramaya, bulmaya başladı Bunun neticesi olarak teşkilat meydana geldi Devle*timizin istiklalini mahvetmeye çalışan ecanip, milletimizden böyle bir ruhu tecelli edece*ği ne intizar etmiyorlardı Burada yaşayan insanları hissiz mahlukattan ibaret zannediyorlardı "Böyle bir milletin hakkı bekası olamaz" kararlarını ittihazda bir millet mevcudiyeti nazar-ı dikkate alınmadı, milletimizin hadisat ve derebat neticesi olarak yer yer taazzuv etmesine ehemmiyet vermemişlerdir Bu ehemmiyet verilmeyen parçaların müda*faa etmek istedikleri ve verdikleri karar ve bütün milletin kabul ettiği nokta-i esası; Kuvayı milliyenin amil, iradesi milliyenin hakim olmasıdır


Ve bu teşkilatın ruhu budur Bu maksatla teşkilatı teşmile başladığı zaman, eca*nip nazarı dikkatini Türkiye'ye çevirmeğe başladı, mahiyeti asliyesine inanamadı; muh*telif memurlar, heyetler gönderdiler; bizde bir hissi hayat keşif ve onu yakından temas ile tetkike başladılar ve binaenaleyh anladılar ki, miskin bir millet değildir, altı yüz sene ve daha evvelden beri hakimiyetini ispat etmiş, efendilik yapmış bir millet, onların tasav*vur ettiği gibi esir bir millet değildir Binaenaleyh ecanip tamamen kani olmalıdır ki: Tür*kiye ve Türkiye'de yaşayan Millet, başlı başına bütün cihan milletleri içinde müessir bir mevcudiyete maliktir, bu izole edilemez Elhamdülillah devletimiz ve milletimizin istiklali mevzuu bahs olmaktan çok uzaklaşmıştır İstiklalimize her suretle hürmet edilmesi ta*hakkuk etmiştir Bu bizim için kafi değildir, bu maksat ve gayemizi temin edemez, maddeten takarrütünü görmek mecburiyetindeyiz, tamamen mutmain olmak atideki küşayış ve temeddünü bihakkın temin edebilmek için vatan sahıla olarak görüşmeliyiz


_______________


(*) Bu Konuşma A Ü Türk inkılap Tarihi Enstitüsü tarafından Resmi Belge Olarak Kabul edilmiştir


(**) Bu Konuşma Kırşehir Gazetesi'nin 30081936 tarihli nüshasında yayınlanmıştır


Müstakil yaşamak için feyizli vatanın teminine muhtacız Çizdiğimiz bir hudud vardır, bu hududu ecanibin elinde bırakmayacağız, emniyetimiz pek kavidir


Bu teşkilat henüz bir şekilden ibarettir, bugün yarın buna bir şekli hendesi gibi ba*kamayız, buna ruh verebilmek için de her ferdi milletimizin dimağını inkişaf ettirmek,heyeti umumiyenin mukadderatına vuku bulacak taarruz ve tecavüzden kendilerini muhafaza edebilmek için teşkilata müttehiden tevessül etmek lazımdır


Vahdeti vatana ait fikirlerimiz kısa oluyor, diğer vatandaşımıza vuku bulacak za*rardan müteessir oluyoruz Bütün millet bir vücut gibi bir hale getirilmelidir Her millette olduğu gibi bizde de bir işe müteşebbisler başlar, en son ferde ve yukarıya doğru şirayet ettirilir Az zamanda matlup vechile istikameti hakiye ye sevk edebilmek için münev*verler daha çok vazife dardır Münevverlerin vazifeleri gayet büyüktür Hiç bir millet yok*tur ki, ahlak esasatına istinat etmeden tefeyyüz etsin Münevverlerimiz vatan ve millet fikirlerini vermekle beraber rakip milletlere karşı muhafazai mevcudiyeti için lazım olan hususatı temin ederlerse vazifelerini daha vasi surette ifa etmiş olurlar"


17 Ekim 1924 Tarihinde Mustafa Kemal Paşa'nın Kırşehir'e Geldiği


Sırada Hükümet Konağı Önünde Habip Arıöz Tarafından


Yapılan Konuşmanın Metni


Soylu Türk Milleti'nin göz bebeği Gazi Paşamız! Asırlardan beri Türk'ün kanıyla varlığını sürdürerek, kendisine Allah'ın gölgesi süsünü vererek, zihinlerde yerleşen, düşmanlarımızla birlikte büyük milletimizin, büyük Kemalleri’ni yetiştiren şu nazlı vatanı temelinden yıkmak, Türk milletini sonsuza kadar tutsak etmek hayalini kurarken onu tut*saklıktan, ölümden kurtarmak amacı ile kahramanca meydana atılarak üç yıl önce şehrimizden geçmiş ve o zaman üzgün kalplerimizde bir kurtuluş ve ümit ışığı yakmıştınız!


Çok geçmedi: Kararlı, kahraman ve olağanüstü gücünüzle altı yüzyıldan beri, dün*ya tarihinin yazmadığı büyüklükte denizler kadar engin, şanlı bir zaferi gerçekleştirerek milletimizin ve bütün İslam dünyasının sonsuz teşekkürleri ile şereflendirdiniz, takdirlerini topladınız


Senelerden beri kalpleri istek ve şevkle çarpan Kırşehir halkı, Türk milletinin layık olduğu yüksek mevkiye ulaştıran yenilik, ilerleme yollarında bizlere aydınlık hedefleri gösteren Gazi Cumhurbaşkanımızı selamlamak onuruna sahip olduğumuzdan dolayı kendilerini mutlu ve bahtiyar bilirler


Burada büyük milletimizin duygularını dile getirerek diyorum ki: Biz Kırşehir halkı, saygıdeğer Cumhurbaşkanı Paşamızın kurtarıcı kılıcı ile kurtardığı ve güçlü kalemiyle belirlediği ilkeler etrafında toplandık Kutsal amacımızın gerçekleştiğini görmek ve son amaca ulaşmak için açtığımız gerçek yolda: Genç ve sağlam Cumhuriyetimizin güçlü ve aydınlık ışıklarında sizinle birlikte yürüyeceğiz Bizi bu hakikat yolundan çevirecek hiç*bir güç yoktur Önümüze çıkan her engeli korkusuzca aşacağız Milletimizin şu demir*den yumruğu: Zulüm, esaret, bağımsızlık ve bilgisizlik zincirlerini parçaladığı gibi, her cehennem ateşini söndürmeye yeterlidir


Biz Türkler, yeni ve güçlü cumhuriyetin gerçek koruyucusu ve sahibiyiz Milli ve kutsal düşüncemiz budur Cumhuriyet fidanını gerekirse kanımızla sulamaktan çekinmeyeceğiz Yaşasın Türk Cumhuriyeti, Yaşasın Türk Milleti, Yaşasın Büyük Gazi Paşamız!


Alıntı Yaparak Cevapla