Yalnız Mesajı Göster

Uşak - Uşak Coğrafyası - Uşak Tarihi

Eski 07-31-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Uşak - Uşak Coğrafyası - Uşak Tarihi



Uşak
Vikipedi, özgür ansiklopedi



Uşak ili



Uşak ilinin konumu


Genel Bilgiler
  • Bölge: Ege Bölgesi
  • Yüzölçümü: 5341 km²
  • Nüfus: 334115 ― Şehir nüfusu217267 ― Köy nüfusu116848
  • Nüfus yoğunluğu: 63 kişi/km²
  • Plaka kodu: 64
  • Alan kodu: 0276
  • Vali: Kayhan Kavas
  • Valilik internet sayfası: usakgovtr
Uşak ili, Ege bölgesi'nde Batı ve Orta Anadolu'yu birbirine bağlayan İç Ege Bölümü'nde bulunmaktadır
İzmir'e 211 km, Ankara'ya 368 km ve İstanbul'a 499 km uzaklıktadır Merkez ilçenin nüfusu 172709 (TÜİK-2007) olarak tespit edilmiştir Uşak ilinin merkez ilçe dışında 5 ilçesi bulunmaktadır Bunlar Banaz, Eşme, Karahallı, Sivaslı ve Ulubey'dir

Uşak Adının Tarihi

Uşak yöresi tarihin bilinen dönemlerinden beri bir yerleşim bölgesidir Kentin bilinen en eski adı TemenothytiadırKent bu adı Heraklilerden Aristomakhosun oğlu Temenostan almıştırTemenos, Roma İmparatorluğu dönemi sikkeleri üstündeki Temenos Oikistes (Kurucu Temenos) ya da Ktistes yazıtları ve Temenos tasvirleriyle bilinmektedir
Temenothyria, Flavuslardan sonra Flaviopolis adını almıştır İl merkezi Uşak'ın eski adı Uşşak'tır Uşşak kelimesi iki anlama gelmektedir Uşşak kelimesi Aşıklar Diyarı anlamına gelmektedir Evliya Çelebi ünlü Seyahatname'sinde bu adı Aşıklar Diyarı olarak yorumlamıştır Bunun yanısıra "Anadolu'daki tarihi yer adları" kitabında Uşak isminin buradaki "Obsekion" kentinin isminden türediği yazılmaktadır

Evren Dede Söylencesi

Uşak'ta saz ve söz ustası birçok aşık yaşamıştır Aşıklar halk arasında dilden dile yayılan söylencelere de konu olmuştur Bunlardan biri Evren Dede söylencesidir Anlatılanlara göre bir zamanlar Uşak'ın Banaz ilçesinin günümüzde Evren Dede koruluğu denilen bölgesinde, türküler çalıp söyleyen bir Türkmen koca yaşamaktadır Ezgiler o kadar güzeldir ki; ezgiyi duyan sese doğru koşar ve Evren Dede susmadıkça da yanından ayrılamaz Bir gün gelir ve artık koruluktan ses gelmez olur Koruluğa gidenler ise, Evren Dede'den hiçbir iz bulamazlar Ama Uşak'lılar onun sazından gelen nağmelerin koruluğa sindiğine ve hala rüzgar estikçe onun sazının nağmelerinin duyulduğuna inanırlar
Ele geçen buluntular, Uşak ve çevresinin MÖ 4 binden itibaren iskan edildiğini gösterir Kalkolitik çağ olarak adlandırılan bu devri takip eden Bronz çağında da bölgede yaşam devam etmiştir MÖ 2 binde Anadolu'da ilk siyasi birliği kuran Hititler'in batısındaki Uşak, bu medeniyete sınır olmuştur Afyon ve Kütahya illeri bu medeniyetin batıdaki son yerleşim alanlarıdır
MÖ 620 tarihindeki Kimmeri istilasından önce ve Hititler'den sonraki Frig medeniyetinin de batısında kalan bu bölge, aynı tarihlerde Lidya hakimiyetinde idi
Lidya Kralı Cresüsün, Pers İmparatoru Cyrusa yenilmesinden sonra Uşak bölgesi Pers hakimiyetine geçti Bu durum Büyük İskender'in zamanına kadar devam etti ve onun komutanı Antiagosun Anadolu seferi ile Makedonya'ya katıldı Ege Bölgesi'ni orta doğuya bağlayan meşhur Kral Yolu üzerinde bulunan Uşak, MÖ 189'da, Roma Konsülü Manlius'un Anadolu seferi ile Roma hakimiyetine girdi
Kısa bir süre de Bergama Krallığı'na bağlanan Uşak, Roma'nın yıkılışı ile 12 yüzyıla kadar Bizans egemenliğine girdi

1071Malazgirt Savaşı'ndan sonra Türkler hızla Anadolu içlerine yayılmaya başlamışlardı Uşak ve yöresi de Kutalmışoğlu Süleyman Şah tarafından 1076'da Bizans'tan alındı Bizanslılar, Türkler karşısında tutunamaması sonucu sürekli toprak kaybetmeye başlamışlardı Bizans İmparatoru I Aleksios Kommenos, Papa Urben'e başvurarak Avrupa'da Türkler'e karşı haçlı seferleri düzenlenmesini sağladı İlk haçlı akınlarını savuşturan Selçuklular, büyük haçlı ordusu karşısında yenildiler İznik'i kaybeden Türkler, Anadolu içlerine çekilmek zorunda kaldılar Bundan yararlanan Bizanslılar, Ege Bölgesi'nde Türkler'e kaptırdıkları yerleri tekrar ele geçirmeye başladılar İoannes Dukas komutasındaki Bizans donanması, Çaka Bey'in elindeki İzmir'i aldı İoannes Dukas, bu kez kara ordusuyla Efes'te bulunan Barak ve Tanrıbermiş komutasındaki Türk güçlerinin üzerine yürüdü Türk birlikleri Bolvadin'e doğru geri çekildiler Bunları izleyen Bizans ordusu Alaşehir ve Uşak'ı aldı ve Bolvadin'deki Türk birliklerine bir baskın düzenleyerek yendi (1098) Haçlı seferlerinden sonra Konya'yı kendilerine merkez edinen Selçuklular yeniden toparlanmaya başladılar 1182'de Uşak ve yöresini yeniden ele geçirdiler Ancak bu sıralarda Selçuklular'ın taht kavgasıyla uğraşmasından yararlanan Bizans bölgeyi yeniden ele geçirdi Uşak ve çevresi Selçuklu egemenliğini altına ancak I Alaeddin Keykubad zamanında 1233'te girdi

Germiyanoğulları Dönemi

Germiyanoğulları, Uşak ve Kütahya illerinin tarihinde önemli bir paya sahiptir Anadolu Selçuklu Devleti'nin parçalanması sırasında İsfendiyar Saruhan, Karaman ve Teke adlı kardeşlerin oluşturdukları Germiyanoğulları aşiretinin payına Kütahya, Uşak, Denizli ve havalisi düşmüştü Germiyanoğulları, başlangıçta Harzemşahlar'a bağlı bir aşiret olarak Selçuklular tarafından Malatya'da yerleştirilmişlerdi[kaynak belirtilmeli] Tarihi araştırmalar onların daha sonra Kütahya ve havalisine doğru göç ettiklerini gösteriyor
Germiyanoğulları ülkelerinde (bir ara 12 yıl süreyle Osmanlı padişahı Yıldırım Bayezid'in eline geçtiği dönem sayılmazsa) 1428 yılına kadar bağımsız yaşadılar Beylik bu tarihten sonra Osmanlı Devleti'ne katıldı
Tarihçiler, Kütahya'nın tarihini ele aldıklarında Germiyanoğulları'na her zaman özel bir önem vermişler, bir yüzyıldan fazla bir süre bağımsız yaşamış beyliğin özellikle Osmanlılar'la ilişkilerine yoğun bir ilgi duymuşlardır
Osmanlılar'la ilk ilişkiler Süleyman Şah zamanında kurulduSüleyman Şah , Karamanoğulları'nın istilasından korkarak Osmanlılar'la uyuşmuş, kızı Devlet Hatun'u I Murad'ın oğlu Yıldırım Bayezid'e vermiş, çeyiz olarak da Kütahya ile beraber Simav, Emet, Tavşanlı kazalarını Osmanlılar'a bırakmıştı
Süleyman Şah öldükten sonra 1387'de hükümdarlığa geçen oğlu IIYakup Bey 1390 yılına kadar ülkeyi hiç bir savaşa sokmadan idare etti IIYakup Bey zamanında kızkardeşinin çeyizi olarak Osmanlılar'a verilen topraklar da geri alındı
Yakup Bey ölümünden bir yıl önce yerine geçecek oğlu olmadığından ülkesini kızkardeşinin torunu IIMurad'a vasiyet etmiş ve ölümünde sonra Germiyan toprakları tümüyle Osmanlılar'a bağlanmıştı

Yakup Bey'in kabri ; Kütahya'da imaret, medrese, mescit, hamam ve kütüphane olarak 1411 yılında yine kendisi tarafından yaptırılan külliyededirBu külliye bugün çini müzesi olarak kullanılmaktadırOrtasında mermerden yapılmış bir havuz bulunduğundan “Gök Şadırvan” adıyla da anılmaktadır
Yakup Bey saza söze meraklı bir hükümdar olduğundan özellikle şairleri himaye etmiştir Kütahyalı Şeyhinin divanında Yakup Bey için yazılmış kasideler ve mersiyeler vardır Evliya Çelebi de Seyahatname'sinde Yakup Bey'in çöğür denilen sazın mucidi olduğunu anlatır

Osmanlılar Dönemi

Uşak, Osmanlı döneminde Suhte ve Celali isyanları hariç tutulursa sakin, barış içinde yaşadı Uşak yakınındaki Şeyhli (Işıklı)kazası halkı, kaza naibi İsadan yakınıyordu Bu kişi düzenlediği sahte arz ve hüccetlerle halktan yasa dışı para topluyor, zorla vergi alıyordu[kaynak belirtilmeli] Halkın şikayeti üzerine Osmanlı yönetimi İsa'yı görevden almıştı Bu gibi olayların dışında Suhte Ayaklanmaları da Uşak'a zarar verdi
Köylüler, devlet görevlilerine ve Celaliler'e karşı Suhteler'le güç birliği etti[kaynak belirtilmeli] Hayalioğlu adında bir Celali, Uşak çevresini kasıp kavurduğunda Suhteler, il erleri ile birleşerek Celaliler'e karşı çıktılar 18 yüzyıldaayanların güç kazanması, bunların halka baskı yapmasına da neden oluyordu Bunun Uşak'taki örneği de Uşak ayanı Çevreoğlu Ahmed olayıdır 1778'de Banaz ve Uşak kadılarının merkeze gönderdikleri mektuba göre Çevreoğlu Ahmed ve kardeşi Kadı Süleyman ile yardakçılarından Çöyke Mustafa uzun süreden beri halka baskı yapmaktaydılar[kaynak belirtilmeli] Harmende Aşiretinin vekillerinden Osman öldürülmüş, mal ve hayvanlarına el konmuştu Caber ve Çakal Aşiretlerine de baskı yaparak bunları İzmir'de oturmaya zorlamışlardı Ayrıca gelen geçen yolculara da saldırıyorlardı Ulu Göben Köyü'nün pazarına giden bir hristiyanı öldürüp, beraberindeki Hacı Mustafa'yı ve başkalarını da yaralamışlardıBuna benzer daha bir çok olaya sebebiyet vermişlerdi Bu olaylar üzerine Anadolu Beylerbeyi olaya müdahale etmek ve devlet otoritesini yeniden kurmak üzere görevlendirilmişti Ancak Çevreoğlu'nu yargılayacak mahkeme her nedense bir türlü toplanamadı ve Çevreoğlu'nun etkinliği bir süre daha devam etti

Osmanlılar döneminde Uşak, Anadolu eyaletinin Kütahya sancağına bağlı bir kazaydı 1867 yılında merkezi Bursa olan Hüdavendigar vilayetine bağlanan Kütahya sancağının kazası oldu 1908 yılında Kütahya sancağı mutasarraflık yani bağımsız sancak oldu Uşak'ta bu tarihlerde sancak yapılan diğer yerlerin arasına katılmak için ya da Aydın sancağına bağlanmak için çabaladıysa da kaza olarak kaldı Eşme ilçesi ise önce Anadolu eyaletine bağlı Saruhan sancağına bağlıydı Manisa merkezli bu sancak, 1847 yılında Saruhan, Biga (merkezi Çanakkale ve Karesi (merkezi Balıkesir) sancaklarından oluşan Saruhan vilayetine, 1867 yılında merkezi İzmir olan Aydın vilayetine bağlanmıştı

Milli Mücadele Dönemi


Yunan İşgalinden Önce Uşak

İstanbul Hükümeti'nin tutumuna karşı Mustafa Kemal önderliğinde başlayan, Milli Kurtuluş Harekatı, yurdun dört köşesinden destekleniyor ve yer yer Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri kuruluyordu Uşak'ta da İbrahim Tahtakılıç başkanlığında Uşak Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kuruldu
Yunanlar İzmir'e asker çıkarmışlar ve Anadolu içlerine doğru ilerlemeye başlamışlardı Bu sıralarda Uşak da hummalı bir faaliyet içindeydi Halk, Uşak Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'ni destekliyordu[kaynak belirtilmeli] Alaeddin Tiritoğlu, mahallen teşkil edilen ve kendisinin idare ettiği ufak bir milli kuvvetin kumandanı idi Ayrıca 1920 yılında kurulan Uşak Hücum Taburundan başka, ihtiyat erlerinden 250-300 kişilik silahlı Uşak Milli Piyade Taburu kuruldu Kısa bir süre sonra merkez, bucak ve köylerden dört bölüklü Uşak Süvari Alayı meydana getirildi
Bu sıralarda Uşak'ta bulunan Kuva-yı Milliye ve 23 Fırka (tümen) komutanı İzzettin Çalışlar, ilerleyen Yunan kuvvetlerine karşı koymak için İnay İstasyonu'na Uşak Hücum Taburu'ndan bir bölük göndermişti Ayrıca cephe komutanlığı, Simav mıntıkasında toplanmış Yunanlar'a karşı taarruza geçen kuvvetlerin, Uşak'ta bulunan birliklerle ve Uşak Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin yardımıyla desteklenmesini emretmişlerdi Bu emir üzerine 23 Fırka Kumandanlığı, diğer kuvvetlerle birlikte, Jandarma Yüzbaşı İsmet İnönü kumandasındaki Uşak Hücum Taburu'nu Demirci'ye göndermişti Çok az olan cephane ve bombalar da bu taburla birlikte yollanmıştı Bu sebepten Uşak Cephesi zayıflamıştı
Fırkanın Uşak cephesinde kalan 68 ve 69 alayları, er, at, silah ve giyim itibariyle zayıf idi Elde güvenilecek ihtiyat kuvveti olarak yalnız Uşak Milli Piyade Taburu ile Uşak Milli Süvari Alayı kalmıştı

Uşak'ın Yunanlar Eline Geçişi

27 Ağustos1920 günü düşman kuvvetleri, Alaşehir'den seri bir hareketle Uşak istikametinde taarruza geçtiler Uşak'taki 23 Tümen'in 1500 mevcudu vardı[kaynak belirtilmeli] Tümen, Uşak'ı örtmek ve müdafaa etmek için Sarayköy-Karakuyu-Karahasan köyleri hattında mevzilenmiş ve sol yanı ile Selikler köyüne kadar uzanmıştı Kurban Bayramı izni yüzünden Uşak'ta mevcutları az olan Uşak Milli Piyade ve atlı bölükleri bırakılmıştı Bunlar da Sarayköy üzerine ilerleyen Yunan kuvvetlerine karşı cephe almak üzere o istikamete kaydırılmışlardı
Yunanlar Sandıklı Köyü-Saray Köyü hattına yanaştı Bu suretle Uşak muharebesi başladı Yunanlar, Musa çetesinin kılavuzluğu ile gece karanlığında Sarayköy ve Külköy arasında bulunan yüksek kayalara çıkmaya muvaffak oldular Daha o gün, Demirci muharebelerinden dönen 44 ve 108 mevcutlu iki tabur ile Uşak'ta bulunan bir hücum bölüğünün geceleyin Yunanlara karsi yaptıkları taarruzla, bu tepeleri ele gecirmek mümkün olmadı 28 Ağustos sabahı muharebe, düşmanın üstünlüğü ile devam etti Düşman en az 12000 piyade ve kuvvetli topçu ve süvari birlikleri ile taarruzun ağırlığını Karakuyu ile Külköy arasında bulunduruyordu Yunanlar yerli halkın direnmesine rağmen 29 Ağustos 1920 tarihinde Uşak'ı işgal ettiler

Uşak'ın Geri Alınışı

Uşak'ın işgal altında kaldığı tam iki sene içinde Büyük Millet Meclisi Hükümeti, Garp Cephesi'ni kuvvetli bir hale getirdi Garp Cephesi Kumandanı İsmet İnönü, İnönü Savaşları'nı kazandı Ordular Sakarya Meydan Muharebesi'nde Yunan ordusunu yendi Bunu Mustafa Kemal Paşa'nın Afyon-Dumlupınar Savaşı zaferi takip etti Mustafa Kemal Paşa'nın idare ettiği Türk kuvvetleri 30 Ağustos1922 tarihinde Murat Dağları'nın doğu eteklerinde Çal Köyü mıntıkasında Yunan ordularının büyük kısmını kuşatarak yok etti Türk ordularının imha hareketinden kurtulabilen ve General Franko kumandasında toplanan I ve II Yunan piyade tümenleriyle, bir süvari tugayı ve meşhur Palantras Müfrezesi, I kolordunun taarruzu karşısında 30 ve 31 Ağustos günlerinde Hallaçlar-Kaplangı dağı hattında kesin bir mağlubiyete uğratıldı General Franko, 1 Eylül 1922 günü ümitsiz bir halde Uşak'ın Kapaklar-Kusura Deresi-Elma Dağı hattında tutunmaya çalıştı Sonra da Karlık istikametinde ilerleyen 6 Tümenin önünde tutunamayarak kaçtı
Birlikler, 1 Eylül1922 günü ikindi vakti Uşak ovasında şehre doğru süratle ilerlerken, şehir yanıyordu Bu sırada şehre ilerleyen birliklerin başında Kumandan İzzettin Çalışlar bulunuyordu ve 2 Eylül1922'de Uşak işgalden kesinlikle kurtuldu




Alıntı Yaparak Cevapla