Prof. Dr. Sinsi
|
Ergenekon Operasyonu
Ergenekon Operasyonu
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Ergenekon Nedir?
‘Ergenekon’ kavramı, ilk olarak Can Dündar ve Celal Kazdağlı'nın, Show TV’de yaptığı ‘40 dakika’ adlı programın devletin içindeki yasadışı yapılanmaların tartışıldığı 7 Ocak 1997 tarihli bölümünde dile getirilmiştir Programın konuklarından Erol Mütercimler, Ergenekon'u 12 Mart döneminde işkenceli sorguların yapıldığı ve kontrgerilla kadrolarının ilk kez ortaya çıktığı Ziverbey Köşkü'nün komutanı olarak tanınan ve 1991 yılında bir Dev-Sol militanı tarafından öldürülen emekli Tümgeneral Memduh Ünlütürk’ten duyduğu ifade etmiştir Mütercimler, Ünlütürk'ün kendisinin de bu örgütün üyesi olduğunu ve Ergenekon'un Genelkurmay'ın da hükümetlerin de bürokrasinin de herkesin üzerinde bir örgüt olduğunu 27 Mayıs darbesinden sonra CIA, Pentagon tarafından kurdurulduğunu ve Ergenekon'u araştırdığında içinde subaylar, emniyetçiler, profesörler ve gazetecilerin yer aldığını gördüğünü çete denilen küçük birimlerin Ergenekon adlı üst örgüte bağlı olan tetikçiler olduğunu söylemiştir Ergenekon'un Eşref Bitlis, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı cinayetlerinde parmağı olduğunu Özal suikastı'nı Ergenekon'un gerçekleştirdiğini ifade etmiştir Erol Mütercimler 1 Temmuz 2008'de Ergenekon kapsamında gözaltına alınmıştır Savcılık ifadesinde Ergenekon'un 12 Eylül 1980'den sonra dağıldığını, örgüt hakkında hiç bir yazılı belge bulunmadığını ve her şeyin imha edildiğini söylemiştir Davada silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan tutuksuz yargılanan Mütecimler hakkında iddianamede Ergenekon'un gizli yapılanmasını en iyi bilen ve Türkiye’de bu örgütün adını deşifre eden kişi olmasına rağmen, beyanlarında Ergenekon'un aktif olmadığını söyleyerek örgütün varlığını gizlemeye çalıştığı ve bilgisayarında Ergenekon yapılanmasını ayrıntılı olarak anlatan uzun bir yazı çıktığı iddiaları yer aldı
Tuncay Güney'in iddialarına göre ise Ergenekon, Kuzey Kıbrıs'ta Türk Mukavemet Teşkilatı içerisinde asker ve sivil üyelerin bulunduğu bir cunta olarak kuruldu NATO'nun komünizm ile mücadele zamanında kurulan Ergenekon, Kıbrıs harekatından sonra Veli Küçük'ün de aralarında bulunduğu 12 kişilik yönetici üyeden oluşan ayrı bir grup olarak olarak devam etti KKTC'nin kurucu cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ise Ergenekon'un Türk Mukavemet Teşkilatı ile bağlantısı olduğu iddialarını yalanlamaktadır
Ergenekon hakkında yazılmış ilk kitabın sahibi Can Dündar, kitabında sözünü ettiği Ergenekon'un NATO ülkelerinde, komünizme karşı kurulan teşkilatların Türkiye ayağı olarak kurulduğunu belirtmiştir Kitabında Özel Harp Dairesi’nin bir Amerikan askeri yardım kuruluşu bünyesinde komandolarla birlikte çalıştığına ilişkin Ecevit‘in ifadesinin yer aldığını ancak günümüzdeki Ergenekon sanıklarının çoğunun Amerikan değil Rusya yanlısı ulusalcılar olduğunu söylemiştir Rusya'daki Kommersant gazetesi de davanın başladığı gün yayınladığı bir haberde "Türkiye’deki iktidara karşı darbe girişiminin beyni Moskova’daymış Üç Türk savcı, darbecilerin fikir babasının Birlik Rusya Partisi’nin ideoloğu Aleksandr Dugin olduğu görüşünde" ifadesini kullanmıştır Avrasya siyasi hareketi lideri de olan Dugin ise, Ergenekon sanıklarının "Türkiye’nin ABD yanlısı politikaları terk edip, Rusya ile yakınlaşmasını istemekle suçlandığını iddia etmiştir
Ergenekon operasyonu hakkında üç tane çok satan kitap yazan Şamil Tayyar ise dava konusu olan Ergenekon'un Can Dündar'ın tanımına uymadığını ve Susurluk'un derin devletin sağ kanadı, ulusalcı-Kemalist yapısıyla da Ergenekon'un derin devletin sol kanadı olduğunu öne sürmektedir
İsim
Ergenekon Operasyonu sırasında bazı çevrelerce Ergenekon'un savcıların operasyona verdikleri bir isim olduğu iddia edilmiş ve bir Türk destanı olan Ergenekon'un bir silahlı örgüt soruşturmasıyla yan yan anılması milliyetçi çevrelerde rahatsızlık yaratmıştır Ancak İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin Ergenekon'un örgüt mensubu olduğu iddia edilen kişilerin kendilerinin verdiği bir isim olduğunu açıklamıştır Örgüte neden Ergenekon ismi verildiği konusunda farklı görüşler ortaya atılmıştır Örgütün adının önce Türklerin Ergenekon ovasından yeniden türeyişinin anlatıldığı destandan aldığı söylenmiştir İddianameyle beraber Agarta efsanesinden söz edilmeye başlanmıştır Bir iddiaya göre ise Ergenekon, Veli Küçük'ün bir dönem komutanlığını yapan albay Necabettin Ergenekon'dan ismini almıştır Necabettin Ergenekon ise bu iddialar hakkında "Böyle müptezel, vatan haini bir örgüte adım verilemez Hem benim, hem de Türklerin en önemli destanının adını kirlettiler Haklarında dava açacağım " diyerek tepki göstermiştir Gerçek soyadı Baltacı olan 1926 Erzurum doğumlu Necabettin Ergenekon, gençliğinde Ergenekon ve Oğuz Kağan Destanı hayranı olarak yetimiş, üsteğmenliği döneminde, kendisiyle aynı soyadı taşıyan ve hiç sevmediği bir insanla sürekli karıştırıldığı için mahkemeye başvurarak soyadını Ergenekon olarak değiştirmiştir
Tuncay Güney, 32 Gün programında Ergenekon'un adını, Ergenekon soruşturması nedeniyle tutuklu olan paşalardan birinin, soyadı 'Ergenekon' olan bir hocasından aldığını ve Ergenekon ismi de bu hocaya saygı çerçevesinde seçildiğini söylemiştir Güney, bu paşanın 1978-1979 yıllarında paşalık yaptığını ve böbrek yetmezliğinden öldüğünü de belirtmiştir 32 gün ekibinin Güney'in ifadelerinen hareketle yaptığı araştırmada o dönem Ergenekon soyadlı hiçbir paşaya rastlanmamış ancak akıllara toplantılara ‘Albay Ergenekon’ kod adıyla katıldığı bilinen ve böbrek yetmezliğinden ölen eski Genelkurmay 2 Başkanı Turgut Sunalp gelmiştir
Yapılanma
Operasyonlarda bazı sanıklardan ele geçirilen belgelerde Ergenekon'un, örgütün başkanına doğrudan bağlı olan 4 daire komutanlığı ile iki sivil başkanlıktan oluştuğu yazılmaktadır:
[*]Ergenekon Başkanlığı [*]İstihbarat Dairesi Komutanlığı [*]İstihbarat Analiz ve Değerlendirme Dairesi Komutanlığı [*]Operasyon Dairesi Komutanlığı [*]Finansman Daire Başkanlığı (Sivil) [*]Örgüt içi Araştırma Dairesi Komutanlığı [*]Teori Tasarım ve Plânlama Dairesi Başkanlığı (Sivil) İddianamede, yukarıdaki birimlerden yalnızca Teori Tasarım ve Plânlama Dairesi Başkanlığı'nın hiyerarşik yapısı deşifre edilebildiği ve bu başkanlığın yapısının aşağıdaki gibi olduğu belirtiliyor
- Gizli ve sivil yapılanma arasında koordinasyonu sağlayan köprü personel: Veli Küçük ve Muzaffer Tekin
- Lobi yöneticileri: M
Zekeriya Öztürk, Kemal Kerinçsiz, İsmail Yıldız ve Erkut Ersoy
- Sivil Toplum Örgütleri Sorumlusu: Sevgi Erenerol
(yardımcısı) Kemal Kerinçsiz
- Teori Senaryo, Kara Propaganda ve Dezenformasyon Departmanı Sorumlusu: Doğu Perinçek
- Mafya Yapılanması Sorumlusu: Veli Küçük
Muzaffer Tekin (yardımcısı)
- İrtibat kurulan yeraltı dünyası isimleri: Ali Yasak, Sami Hoştan, Semih Tufan Gülaltay ve Sedat Peker
- Terör örgütleri sorumlusu: Veli Küçük ve Doğu Perinçek
- Üniversite yapılanması: Kemal Yalçın Alemdaroğlu, Emin Gürses, Habib Ümit Sayın
- Araştırma ve Bilgi Toplama Departmanı Sorumlusu: Mehmet Zekeriya Öztürk
- Hukuk departmanı sorumlusu: Kemal Kerinçsiz, Fuat Turgut ve Nusret Senem
Savcılık iddianamesinde örgütün yöneticileri olarak gösterilen Emekli Tuğgeneral Veli Küçük, Cumhuriyet Gazetesi başyazarı İlhan Selçuk, İstanbul Üniversitesi eski rektörü Kemal Alemdaroğlu, İşçi Partisi genel başkanı Doğu Perinçek, Emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin ve Türk Ortodoks Patrikhanesi basın sözcüsü Sevgi Erenerol Türk Ceza Kanunu'na göre yalnız kendi işlediği suçlardan değil örgütün gerçekleştirdiği bütün eylemlerden yargılanacaklar
Sivil Toplum
14 Nisan Cumhuriyet Mitingi

Ergenekon iddianamesinin sivil toplum yapılanması bölümünde örgütün şu kuruluşlarla irtibatlı olduğu savunulmuştur
- Kuvayı Milliye Derneği
- Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi
- Atatürkçü Düşünce Derneği
- Biz Kaç Kişiyiz
- Büyük Hukukçular Birliği
- Ayasofya Derneği
- Uluslararası Noel Baba Barış Konseyi
- Kuvvacılar Derneği
- Büyük Güçbirliği Derneği
- Ulusal Sanayici ve İşadamları Derneği
- Ulusal Birlik Hareketi Platformu
- Öncü Gençlik
- Anadolu Uyanış ve Dayanışma Platformu
- Türkiye'm Topluluğu
- Türkiye Gençlik Birliği
İddianamede, 2007 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi içerisinden bir kişinin Cumhurbaşkanı olmasına karşı düzenlenen Cumhuriyet Mitinglerinin ve ayrıca bu kuruluşlar tarafından düzenlenen bir kısım toplantı ve mitinglerin Ergenekon yöneticilerinin planlaması ve koordinesi sonucu ve özellikle katılımın yüksek olmasını sağlamak amacıyla milli duygu ve düşüncelerin istismar edilmesi suretiyle gerçekleştiği iddia edilmiştir
Diğer Örgütler
Ergenekon'un naylon terör grupları kurarak terör dünyasına yön vermeyi ve terör örgütlerini kontrol altına almayı hedeflediği ileri sürülmektedir İddianamede; Veli Küçük ve Ümit Oğuztan'dan ele geçirilen 'Panzehir' isimli dökümanda, PKK'nın tamamen tasfiye edilmesi yerine, Abdullah Öcalan'la işbirliği yapılması gerektiği, soruşturma dosyasındaki delillerden de Ergenekon yöneticilerinin PKK ile ilişki içersinde oldukları, bu örgütü kontrol altında tutmaya çalıştıkları ve gerektiğinde de amaç ve hedefleri doğrultusunda kullandıkları, bu çerçevede son yıllarda Ergenekon içersindeki Kuvayı Milliye derneği altındaki tetikçilere Kürt asıllı vatandaşlara yönelik eylemler yaptırmayı planlayarak ülkede Türk-Kürt çatışması meydana getirmeyi ve böylelikle örgütün amaçları doğrultusunda ülkede kaos ve çatışma ortamı oluşturmayı hedefledikleri savunulmuştur İddianamede;
Sık sık Bekaa Vadisi'nde PKK kamplarını ziyaret eden İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek'in Ergenekon'un kararlarına göre teori ve planlama dairesi başkanlığı bünyesinde terör örgütleri ile irtibat konusunda da görevli olduğu anlaşılmaktadır
ifadelerine de yer verilmiştir
İddianamede Ergenekon'un PKK dışında DHKP/C, Hizbullah, Türk İntikam Tugayı, MLKP, Hizbuttahrir örgütleri ile ilişkisi hakkında ayrıntılı değerlendirmeler yer almıştır
JİTEM
Savcıların Ergenekon örgütünün belgesi olarak nitelendirdiği bir belgede Tam adı Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele olan ve Güneydoğu'daki birçok faili meçhul cinayetten sorumlu tutulan JİTEM teşkilatının Ergenekon bünyesinde faaliyet gösterdiğine dair cümleler yer almaktadır İtiraflarıyla Cem Ersever, Gaffar Okkan ve Musa Anter cinayetleri hakkında çarpıcı bilgiler veren eski JİTEM elemanı Abdülkadir Aygan, görev yaptığı dönemde Ergenekon adını hiç duymadığını ancak 2001 yılında Ankara’da JİTEM dışında yeni bir örgütlenmenin hissedildiğini belirtmiş ve Ergenekon Operasyonu başladıktan sonra JİTEM'in Ergenekon'un askerî kanadı olduğu kanaatine vardığını sözlerine eklemiştir
Ergenekon soruşturması sürecinde bölgedeki faili meçhul cinayetler tekrar gündeme gelmiş, Tuncay Güney JİTEM tarafından 1990'lı yıllarda öldürülen pek çok kişinin asitle yakıldıktan sonra Silopi'de bulunan BOTAŞ tesislerine ve Cizre-Silopi güzergâhındaki bazı noktalara açılan kuyulara gömüldüğü iddiasını ortaya atınca Şırnak Barosu'nun yaptığı suç duyurusunu dikkate alan Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı, kuyuların açılması yönünde karar vermiştir Kazı yapılan BOTAŞ tesislerinde kemik, giysi parçaları ve saç telleri bulunmuştur Ayrıca 1996 yılında Şırnak'ta 11 köy köylünün bir minibüs içerisinde kurşunlanıp, yakıldığı Güçlükonak Katliamı'ndan 13 yıl sonra dönemin devlet bakanı Adnan Ekmen'in olayın PKK değil JİTEM tarafından yapıldığını söylemesi ve Ergenekon savcılarına gelen bir ihbar mektubunda olayın sorumlusunun Ergenekon zanlısı albay Mustafa Levent Göktaş olduğunun iddia edilmesi üzerine olay hakkında tekrar soruşturma açılmıştır
Gerçekleştirdiği İddia Edilen Eylemler
1 Darbe Teşebbüsleri
29 Mart 2007 tarihli Nokta dergisi kapağı: "2004'te iki darbe atlatmışız!"

Ergenekon örgütünün 2003-2004 yıllarında mevcut hükumeti silah zoru ile devirip anti-demokratik yollarla devlet idaresini ele geçirmeyi planladığı ve bu çerçevede Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven kod adlı darbe planları hazırladığı iddia edilmiştir Bu planlardan ilk üçü 2007 Mart ayında Nokta dergisinin eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek'e ait olduğu iddia edilen günlükleri yayınlamasıyla diğeri de 7 Temmuz 2008 tarihinde Taraf gazetesinin manşetten verdiği haberde 1 Temmuz'da gözaltına alınan Atatürkçü Düşünce Derneği başkanı emekli orgeneral Şener Eruygur'un evrak çantasında bulunan bazı belgeleri kamuoyuyla paylaşması sonucu ortaya çıkmıştı Nokta dergisi, daha sonra Özden Örnek'in bilgisayarından çıktığı emniyetin yaptığı teknik inceleme sonucu kesinleşecek olan "darbe günlükleri"ni yayınladığı için askerî mahkeme kararıyla basılmış, dergi bu olayların ardından imtiyaz sahibi tarafından kapatılmıştı
2 Danıştay Saldırısı
5, 10 ve 11 Mayıs 2006 tarihlerindeki Şişli'de bulunan Cumhuriyet Gazetesi merkezine el bombası atılması, 17 Mayıs 2006 günü Danıştay 2 Dairesine yönelik gerçekleştirilen silahlı saldırı sonucu Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin'in öldürülmesi ve 4 üyenin yaralanması eylemlerini Ergenekon örgütünce azmettirildiği iddia edilmektedir İddianamede tetikçi Alparslan Arslan’a bu iki saldırının emrinin, Zafer kod adlı emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin ve emekli Tuğgenenal Veli Küçük tarafından verildiği öne sürüldü Cumhuriyet Gazetesi’ne atılan 3 el bombasının da Eskişehir’de Binbaşı Fikret Emek’ten ele geçirilen bombalardan olduğu, ancak Ümraniye’de yakalanan bombaların nerelerde kullanılacağının belirlenemediği belirtildi
3 Suikast Planları
İddianamede, Yargıtay görevlileri, Yaşar Büyükanıt, Recep Tayyip Erdoğan, Yeni Şafak gazetesi yazarı Fehmi Koru Nobel Edebiyat ödüllü yazar Orhan Pamuk, Diyarbakır Büyükşehir Belediye başkanı Osman Baydemir, DTP genel başkanı Ahmet Türk ve milletvekili Sebahat Tuncel'e yönelik olduğu iddia edilen suikast planları ile ilgili bilgiler yer aldı
7 Ocak 2009'da gözaltına alınan İbrahim Şahin'in evinde yapılan aramalarda Ermeni Patriği II Mesrob, Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız, Genel Sekreteri Kazım Genç'e yönelik suikast planları ve Ankara'da Optimum Alışveriş Merkezi'ne bombalı saldırı planı bulunmuştur
İşçi Partisi Ankara Genel Merkez binasında yapılan aramada ele geçirilen bir CD'nin yapılan incelemesinde "YARGITAY" isimli PDF dosyasında binanın bölümlerini gösterir şekiller olan elle çizilmiş basit bir kroki bulunmuş ve Yargıtay görevlilerine suikast hazırlığı yapıldığı iddia edilmiştir İddianamede 2006 yılında başörtüsü kararını bahane ederek Danıştay 2 Dairesi yargıçlarına yapılan silahlı saldırının arkasından, iktidar partisinin kapatılması için Anayasa Mahkemesi’ne başvuran Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’na yönelik böyle bir çalışmanın yapılmasının Ergenekon'un amaçlarına ulaşmak için her yolu mübah gören anlayışına uygun düştüğü savunulmuştur
İddianamede Ergenekon’un 2005 yılında dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'a suikast hazırlığı yaptığı ileri sürüldü Orgeneral Büyükanıt’ın koruma planının tamamının İşçi Partisi’nde ele geçirilen belgeler arasında olduğu belirtilen iddianamede ele geçirilen dosyalarda GATA komutanlarının fotoğraflarının bulunmuştur
İddianamede, Ergenekon’la irtibatlı olduğu belirtilen Semih Tufan Gülaltay liderliğindeki Türk İntikam Tugayı’nın Başbakan Erdoğan’a yönelik suikast hazırlığında olduğu anlatıldı İddianameye göre; 22 Ocak 2008 tarihinde yapılan operasyondan kısa bir süre sonra Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturması yapılan ve kendisini Türk İntikam Tugayı (TİT) Ergenekon örgütü üyesi olarak tanıtan şüpheli Vatan Bölükbaşoğlu’nun Veli Küçük’ün tutuklanması üzerine çeşitli kişilerle Veli Küçük’ten aldığı talimatlar gereği Ergenekon operasyonuna misilleme olmak üzere Başbakan’ın veya Emniyet İstihbarat Daire Başkanının öldürüleceği ve bu iş için silah ve tetikçi temin etmeye çalıştığı hususundaki bilgiler İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına ulaşmıştır Ocak 2009'da tutuklanan muvazzaf yarbay Mustafa Dönmez’in evindeki özel ajandasından ise Başbakan’a suikast planı krokileri çıkmıştır
4 Ergenekon ile İlişkilendirilen Diğer Eylemler
Ergenekon'un Danıştay Saldırısı, Cumhuriyet gazetesinin bombalanması, suikast ve darbe planlamakla suçlandığı iddianamede bazı tanıkların ifadeleri sonucu Türkiye'nin yakın tarihindeki önemli olaylarla ilgili iddialar ortaya atılmıştır
Gazi Mahallesi Olayları
12 Mart 1995 günü akşam saatlerinde İstanbul’da Alevi vatandaşların çoğunlukta yaşadığı Gazi Mahallesi'ndeki üç kahvehane ve bir işyeri aynı anda kimliği belirsiz kişilerce bir taksiden otomatik silahlarla açılan ateşle taranmış ve bu saldırılar sonucu Halil Kaya isimli bir vatandaş hayatını kaybederken, beşi ağır yirmi beş kişi yaralanmıştı Olayların ardından çok sayıda Alevi vatandaş, Gazi Mahallesi'nde toplanıp, emniyet kuvvetlerinin olaya geç müdahale ettiklerini öne sürerek polis karakoluna yürümüştür Polisler grubun üzerine kurşun yağdırmasıyla başlayan olaylar çok sayıda vatandaşın ölümüne neden olmuştu Ergenekon iddianamesinde ise 9 nolu gizli tanığın Gazi Mahallesi olaylarının emrini Veli Küçük’ün verdiğini söylediği kahvehanenin taranması ile 13 kişinin öldürülmesi olayını Veli Küçük ile beraber hareket eden Osman Gürbüz'ün gerçekleştirdiği öne sürüldü
Necip Hablemitoğlu Suikastı
Danıştay saldırısı hükümlüsü Osman Yıldırım 2002 yılı Aralık ayının başında Osmanbey’de bulunan yazıhanelerinden birinde Veli Küçük, İbrahim Genç, Esen Türkyılmaz, Muzaffer Tekin ve Osman Gürbüz’ün olduğu toplantıda, Gürbüz’ün kendisine para karşılığı Necip Hablemitoğlu’nu öldürmeyi teklif ettiğini ancak kendisinin kabul etmediğini söylemiştir Hablemitoğlu bu olaydan birkaç hafta sonra evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucunda öldürülmüştür Yıldırım'ın ifadesine göre olaydan altı yedi ay sonra Osman Gürbüz kendisine “Hablemitoğlu’nun parasını masalarda bitirdik” sözünü söylemiştir
Özdemir Sabancı suikastı: Ergenekon iddianamesinin delil klasörlerinde de bulunan ve 2 Eylül 2008 tarihinde görüntü basına da yansıyan bir videoda Karagümrük çetesi lideri Nuri Ergin'in sekiz yıl önce Uşak cezaevinde çıkardıkları isyan sırasında çekilen ve Özdemir Sabancı suikastının faili Mustafa Duyar'ı öldürme emrini kendisine Tuğgeneral Veli Küçük'ün verdiğini söylediği görülmüştür
Üzeyir Garih Cinayeti
Garih cinayeti 2008 yılındaki Ergenekon oparasyonu ile birlikte tekrar gündeme geldi Cinayetin Ergenekon ile ilgisi olduğu yönünde bir çok iddia ortaya atılırken 2009 Ocak ayında Ergenekon soruşturmasını yürüten savcı Zekeriya Öz, Yener Yermez'in ifadesini almıştır Ergenekon davası sırasında Üzeyir Garih cinayetinin de gündeme gelmesi üzerine, Alarko Holding eski İthalat Koordinatörü Doğan Kasadolu, cinayet günü Üzeyir Garih'in torunun da asker kıyafeti giyen kişilerce kaçırıldığını ve eğer herhangi bir açıklama yaparlarsa çocuğun da öldüreleceğini söylerek kendilerini tehdit ettiklerini açıkladı Ergenekon davası sanığı Ümit Sayın'dan ele geçirilen belgeler arasında Üzeyir Garih'in olay günü üzerinde bulunan gömleğindeki bıçak darbelerini gösteren bir şema bulunmuştur Yener Yermez'in Garih cinayetinden yaklaşık beş ay önce gazeteci Tuncay Güney ile beraber otomobil kaçakçılığı suçlamasıyla gözaltına alınan teğmen Murat Oğuz'un Hasdal Kışlası'nda çaycılığını yaptığı ortaya çıkmıştır Ayrıca Yermez'in Ergenekon sanıklarında albay Fikri Karadağ'ın emrinde çalıştığı ve Ümraniye'de ele geçirilen bombaların sahibi Oktay Yıldırım ile aynı kışlada askerlik yaptığı anlaşıldı
Daryuş ve Pervane Foruhar Suikastı
Türk ****l Sendikası başkanı Mustafa Özbek'e hitaben yazılmış ve Ergenekon dava dosyasında yer alan bir mektupta, Abdullah Öcalan'la görüşmelerinin dinlemeye takılması üzerine İran'ın eski Çalışma Bakanı Daryuş Foruhar’ın "bizzat Başkan’ın oraya intikaliyle" öldürüldüğünden bahsedimektedir 22 Kasım 1998 tarihinde İran'ın reformcu siyasetçileri Daryuş Foruhar ve eşi Pervane Foruhar Tahran’daki evini basan kişiler tarafından bıçaklanarak öldürülmüştü
|