Konu
:
Yaşarken Ölmek Bu Olsa Gerek
Yalnız Mesajı Göster
Yaşarken Ölmek Bu Olsa Gerek
07-30-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Yaşarken Ölmek Bu Olsa Gerek
daha çok küçükken acılarımla yaşamayı öğrenmiştim üvey annemden kardeşlerimden çektiğim eziyet babamın onu terk eden annemin günahlarını bana yüklemesi benim içimde sonsuza dek yaşayacak yaralı asi kimsenin sevmediği bi küçük kızın yaşamasına neden oldu babaannemi çok severdim onun kalçasına kadar gelen topuz bembeyaz saçları beyaz uzun baş örtüsü tombul vücudu benim tek sevdiğim şeydi evden kaçmamamın nedenide hep bu yaşlı melekti ama 12yaşında oda ölünce uzun karmaşık bi hayata doğru yol alıp baba evini ter ettim yağmurlu bi gece yüzüm kan içinde babamdan son kez aldığım hoşçakal darbeleri son kez dayak yiyordum and içtim bi daha ezilmemeye antalyaya gidip başvuruda bulundum ve çocuk esirgemeye kabul edildim
tam 2yıl sürecek bi cefada burda başladı geceleri anne baba diye ağlayan feryat edenler gizlice sıgara içen ailesinden nefret ettiğini birbirine anlatan sayısız kız çocukları hastalık kışın soğuk okulda diğer öğrencilerin seni piçsin esirgeme çocuğusun diye aşağılamaları ve umut içinde beklemeler geleceklermi diye benim kimsem gelmedi hergece dua ediyordum babaannem tombul meleğim gelsin diye yokluğunu kaldıramıyordum özlüyordum onu bu iki yıl içimdeki küçük kızın gittikçe daha çokisyancı olmasına kinlenip hırs içinde saldırgan bi genç kız olmasına neden oldu
16yaş günüme 1hafta kala yurdu terk ettim dışarı çıktığımda güneşli hava bana buz gibi geliyordu yalnızlığı ve korkuyu öylesine çok hissediyordumki titriyordum
işte parlak hayat dedim istediğim şehre geldiğimde burası zaten büyüdüğüm şehirdi ama aileme biraz uzak
artık savaşma intikam zamanıydı
geceleri uyumak yasaktı en güzel barlarda boy gösterecek bu şehrin en şatafatlı en güzel kızı en can yakanı ben olacaktım
bu savaş 4ay sürdü ve benim zaferimle son buldu bütün şehirdeki zengin gençler orta yaş iş adamları baba parasıyla yaşayan playboylar hepsi 16yaşına yeni girmiş uzun boylu yeşil gözlü kalçasına kadar sarı saçları olan beyaz tenli küçük bi kraliçenin var olduğundan onun ihtişamından söz ediyordu cumartesileri gaztelerde resmim güzelliğimi anlatan yazılar şehir artık ayaklarımın altındaydı
ama hala mutlu değildim
aradığım neydi babaannemi tabikiözlüyordum ama bi kez bile mezarına gitmedim bu hayata adım attıktan sonra utanıyordum aynı zamanda bu para ve güç aldığın alışverişte onurundan ödün veriyordun asla geceleri erkeklerle uyumadım sevişmeler bittiğinde evime kaçıp saatlerce yıkanır ardından bi köşeye sıkışır babaanneme benzeyen melekler çizer küçüklüğümde koştuğum köyün kırlarını küçük keçi yavruları kedicikleri çoban köpeğimizi çizerdim
bu benim en sevdiğim zaman geçirme yöntemiydi
rüya görmüyordum hiç bu yüzden sabahlara kadar ayaktaydım
onu en son öldüğü gece gördüm rüyamda bir daha hiç olmadı
küçüklük düşlerim yerini kara bi boşluğa bıraktı uyurken tek gördüğüm şey bu
kendi kasırgamda kinimde ölüyor gibiydim noğuluyordum yavaş yavaş sevgiye muhtaçtım öyleki bi eroinman nasıl eroin kullanmayınca krizler geçiriyor bende krizler geçiriyordum sürekli sevgizilikten
almam gerekiyordu ihtiyacım vardı sevgiye ama nerden bulacağımı bilemiyordum
aramaya korkuyordum çünküinsanlar o zaman bu küçük kraliçenin hassaslığını zayıf noktasını bulabilirlerdi
sevgi dilenmek için fazla gururluydum
işte kısa hayat özetim bu hayatım yine şehrin en gözde mekanı olan bi discoda değişti o gece yine hazırlanmış en güzel siyah elbisemi giymiştim salık uzun saçlarıma taşlı bi kaç tokayla tutturmuş ayaklarıma açık taşlı ayakkabılarımı giymiştim sanki
ayakyalın gibi bi görüntüm vardı
herkesin beğeneceği konuşacağı bi görüntüydü aynada gördüğüm
arabama binip şoföre adresi söyledim ve yola çıktım
sanki bi şeyler olacaktı içimde bi heyecan ve korku vardı
uzun zamandır böyle hissetmemişti yüreciğim
tam karşımdaydı tanrım titriyordum kalbime bi ağrı saplanmıştı
kalbimin sesini duyabiliyordum nasıl çarpıyordu avcı görmüş tavşan gibiydim
yanaştığını gördüm ne içersiniz?diye sordu sonra birden toparlandım meğer discoda garson olarak işe alınmış çok daha tatlıydı yakından görünüşü yeşil gözleri benimkilerle ikiz gibiydi dudakları biçimli ve harika gülünce gül gibi açan gamzelerküçük bi burun düzgün kaşlar bebek gibi bi yüz tüy diye bişi yok yüzünde sarı kumrak karışık saçlar bembeyaz teni iri ama şişman değil vücudu 190a yakın boyu ile çok çarpıcı bi görüntüsü vardı dokunmak istedim gamzeli yanaklarına ama yapmadım sadece ağzımsan çıkan alkol almıyorum meyvesuyukokteyli alabilirmiyim demek oldu tabi efendim diyip yanımdan uzaklaştı
içeceğimi getirdi ücretini ödedim sonra diğer masalara döndü tekrar sabaha kadar onu izledim dünyada zamanda durmuş gibiydi bi o bide ben vardım sanki o an işini bitirip gidince bende evime doğru yola çıktım ve ilk kez o gece hayatımda kalemim kağıtlarıma babaannemden yada anılarımdan başka bişi çizdim yılmazı o müthiş gencin adı yılmazdı 26yaşında ama yüz olarak 15yaşında gibi olan gülünce kalbimin durduğu çocuk yılmaz benim yılmazım olsa diye düşündüm bir an hayal etmesi bile müthişti
işlerme daha sıkı bağlandım işlerim onu tanıdıktan sonra dahada açıldı uğur böceğim olduğuna inanıyordum ama üzüldüğüm bişi vardı bu çocuk bütün şehrin en küçük ve sevimli kraliçesi diye bilinen bana hiç kur yada iltifat etmiyordu
neden diye düşünüyordum ama yanıt yok artık ayna karşısında daha fazla vakit geçirir oldumuştum güzel değilmiyim diye düşünüyordum boyuna hergün biyerime kusur buluyordum
bi gün kuaförüm boşuna üzüyorsun sen kendini sen en güzel kızsın burdaki dedi bende dudaklarım çok kalın dedim
o ise herkes bıçak altına yatıyor silikon yaptırıyor döyle dudaklar için ama sende doğal ve gerçeği var kaç kişi seni kıskanıyor inan sayamazsın dedi
teşekkür ettim
çok sonra öğrendim yılmazın rüyalarına konu olan dudaklarım varmış
nasıl sevinmiştim rüyalarına girdiğimi öğrenince
ondan 2hafta içinde başka bi kıza aşık olduğunu ve hala yaralı olduğunu boşandığını öğrenince üzülmüş ağlamıştım onun kederine o üzülmemeliydi herşeyi yapardım bunun için sadece gülsün ne isteyebilirim daha
umudumu kesmiştim evde ağladığım bi gece telefonum çaldı arayan oydu seni istiyorum gel dedi ban çok içmişti saklamam gereksiz rahat uuyamıyorum rüyalarımdasın rahat bırakmıyorsun beni diyince o kadar mutlu oldum ki nasıl giyinip ona gittim hatırlamıyorum bile
motorumu alıp son gaz verdiği adrese doğru hareket ettim yarım saat sonra evinin önündeydim pencerede yola bakıyordu beni görünce koşup kapıyı açtı içeri girdim heyecandan ne yapacağımıbilemiyordum
içiyordu hala banada verdi bende hayatımda ilk kez içtim heyecanlıydım titrememi durdurmam gerekiyordu
bardağı sıkıca kavradım ve hızla içtimheyecanla beklemekten başka bişi yapamıyordum yalnızdık dokunabilirdim ona ama heyecanla onun hareket etmesini istiyordum ve birden elimdeki bardağı aldı dikkatle bana bakıyordu
öpmeye başladı yumuşak ama gittikçe hızlanarak yoğun bi fırtına gibi hem yanarak hemde üşüyerek onun oluşum hayatımın en müthüş olaylarındandı
bu geceyi unutmayacağımı biliyorum cenneti gördüm ben ve orada nefes aldım yaşadım kısacıkta olsa yılmazla benim için cennete ancak o varsa girebilirdim o cennet kapısının anahtarına sahipti benim hayallerimi mutluluğumuda ellerinde taşıyordu
dilenciden farkım yoktu biraz mutluluk dileniyordum yılmazdan ama ona seni seviyorum demedim hiç bi zaman utanıyordum korkuyordum reddedeceğinden hala yaralıyla uğraşıyordu ve onu sevdiğimi göremiyordu ruhumsa ızdırap içinde kalmıştı
dilenci kraliçenin zenginliği çok ama mutluluğu yok ben bi dilenciden daha çok mutsuzum bunu biliyorum
ve yılmazı bekliyorum
ama acıması için değil sevmesi için bekliyorum
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul