Yalnız Mesajı Göster

Misir(Eski Mısır Sanatı) / Misir(Eski Mısır Sanatı) Hakkında

Eski 07-30-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Misir(Eski Mısır Sanatı) / Misir(Eski Mısır Sanatı) Hakkında



Zamandizinsel olarak bakıldığında, Nil vadisinde sanat adına olup bitenler, eski Mısır uygarlığını öne çıkarır O dönem dünyasının en güçlü iktidarı ve merkezi yönetimi, Nil�in suladığı bereketli topraklarda yaşamıştır
Mısır sanatının günümüzdeki sembolü olan piramitler, Eski İmparatorluk döneminde inşa edilmiştir MÖ 2600�lü yıllarda görülmeye başlayan piramitleri, 5 ve 4 bin yıllarını kapsayan Negade I ve Negade-II dönemleri öncelemiştir
Büyük mezar mimarisinin düşünsel kökenleri tartışmalıdır Piramitlerin sadece mezar işlevi gördüğü konusunda görüşler bulunmaktadır Bu mezarlar megalit mezarların ya da daha önceki prehistorik mezar tiplerinin görevini yaptığı öne sürülmüştür Yine de piramitlerin, kendinden sonrakilerde olduğu gibi, dini inançların mimariye yansımasının tipik örnekleri olarak görebiliriz
Mısır rölyef sanatı, 4 sülale zamanında, prenslerin ve asillerin mastabaları içinde bulunan tapınak hücrelerinde doğmuştur 5 Sülale zamanında önde gelenlerin yaşamlarını betimleyen zengin rölyef serileri gerçekleştirilmiştir
Orta imparatorluk döneminde, dikilitaş dediğimiz obelisk�ler mimari öğe olarak görülmeye başlar Bu dönemde piramitler sembolik mimari uygulamalar haline gelir
Birkaç not daha:
*Geometrik düzenlilikle, keskin doğa gözlemlerinin kaynaşımı, tüm Mısır sanatının özelliğidir
* Mısır sanatı, sanatçının belirli bir anda görebileceği şeye değil, belirli bir kişiye veya yere ait olduğunu bildiği şeye dayanıyordu
*Mısır üslubu, her sanatçının erginlik çağından itibaren öğrenmesi gereken, çok sıkı bir yasalar topluluğundan oluşuyordu
* Mısır sanatı, üç bin yıldan uzun süren bir zaman içinde, çok az değişmiştir
Not: Metinleri ve onlara eşlik eden görselleri bağlamında değerlendirmek için, genel tabloyu dikkate almanızı öneriyoruz

Eski Mısır

















İlkeleri değişmeyen bir sanat
Mısır sanatı öylesine özel bir olgudur ki, konunun uzmanı olmayan bir amatör bile, firavunlar dönemi sanat eserlerinin Mısır�a ait olduğunu söyleyebilir; ne var ki, bu sanatın çok sonraki dönemlerde de her şeye rağmen varlığını koruduğunu herkes bilmez Oysa Mısır sanatı, aşağı yukarı üç binyıl (MÖ 3000�den 300�e kadar) süren firavunlar dönemini kapsamakla kalmaz; Büyük İskender�in Mısır�ı fethettiği ve Mısır�ın da yabancı egemenliği altına girdiği MÖ 300 yılından pagan tapınakların kesin olarak kapatıldığı ve firavunlar uygarlığının son kalelerinin de düştüğü MS 392 yılına kadar devam eder
Elbette, bu çok uzun �sanatsal� üretim süresine çeşitli üsluplar damgasını vurmuştur Bu evrim, her zaman düz bir çizgiyi izlememiştir; çünkü zaman zaman en eski dönemlerin üslubu yeniden canlandırılmıştır Buna rağmen, V Sülale dönemine ait bir alçak kabartma (MÖ ykl 2450-2321), Ptolemaioslar dönemine ait (MÖ 332-30) bir alçak kabartmadan kolaylıkla ayırt edilebilir
Gene de bu üslup dalgalanmalarının dışında, aynı ilkeler ve aynı eğilimler süregelmiştir O kadar ki, MÖ ykl 3000�de yapılmış olan ve Kral Narmer�in paleti diye bilinen alçak kabartmada hangi ilke ve kurallara uyulmuşsa, MS 295 tarihinde, Diocletianus tarafından boğa Bukhis�e adanmış bir dikilitaşın kemerini süsleyen sahnede de aynı ilke ve kurallara bağlı kalınmıştır


Böylesine bir süreklilik, sanat tarihinde görülmemiş şeydir Üstelik, bugünkü sanat anlayışımıza da ters düşer; çünkü sanatta gelişme, kendini değişikliklerle ve hatta kopmalarla gösterir Yoksa, sanat sığ bir akademizm içinde kemikleşip, felce uğrar Bu durumda Mısır sanatının akademik bir sanat olduğu ileri sürülebilir mi?
Hayır, çünkü bu, Mısır sanatını diğer sanatlardan ayıran temel farkı hiçe saymak olurdu: Mısır sanatının amacı estetik coşkular yaratmak değildir �Sanat sanat içindir � anlayışı da Mısır sanatına yabancı, en azından uç bir kavramdır Sanat, Eski Mısır�da insan düşüncesinin dünyaya egemen olabilmek için onu yeniden şekillendirmesini amaçlayan bir araçtır Bu bakımdan, geleneklerle saptanmış olan ilke ve kurallara ne kadar uyarsa, etkisi o kadar büyük olur ve bu sayede gerçeği özü içinde yakalayabilir ve algılayabilir



Alıntı Yaparak Cevapla