Yalnız Mesajı Göster

Tunguska'nın Sırrı / Tunguska'nın Sırrı Hakkında Biglier

Eski 07-30-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tunguska'nın Sırrı / Tunguska'nın Sırrı Hakkında Biglier



Bilim Bataklıklarda Savaş Veriyor

Araştırmacılar Vanavara adlı Sibirya kentine uçakla gittikten sonra oradan bir helikopterle 64 yıl önce Kulik'in kamp kurduğu yere indiler Dış dünya ile tek bağlantıları bir radyo-telsizdi susuzluklarını gidermek için gittikleri gölün suyunda milyonlarca sivrisinek larvası vardı; Galli sonradan "Çok zor on gündü" diyecekti Ama daha zor olanı doğru ağaçları bulmaktı patlamadan etkilenmemiş düzinelerce ağaç vardı ama çok az reçine üretmişlerdi yani zengin reçine özüne sahip bir ağaç bulmak kolay değildi İtalyanlar her gün 8-10 km yürüyüş yapmak zorundaydılar Sonuçta altı ağaç bulmayı başardılar ve 13 örnek aldılar patlama yerinin yakınındaki ağaçların köklerini de inceledikten sonra yardım çağırarak Tomsk'a doğru yola çıktılar oradan da hemen Bologna'ya dönerek örneklerin analizi için fizikçi Romano Serra ile beraber çalışmaya başladılar Elektron mikroskoplarıyla çalışıyorlardı X ışınları tarayıcısını da kullanarak parçacıkları aramaya başladılar Çalışma iki yıl sürdü sonunda parçacıkların üç ayrı dönem içindeki gelişimini inceleyerek sınıflandırdılar Dönemler 1885-1901 1902-1914 ve 1915-1930 olarak belirlenmişti 1902-1914 dönemine ait verilerde bir farklılık vardı; parçacıkları yüksek düzeyde bakır altın ve nikel içeriyorlardı yani bunlar ağır protonlardı İtalyan araştırmacıların merak ettikleri şey; parçacıkların kökeniydi "Bu parçacıkların Tunguska olayı ile nasıl ilişkili olduğunu bulmak en önemli ve en büyük sorudur" Longo böyle diyordu Sonuç olarak bir şey bulunmuştu şimdi sıra bu parçacıkların nasıl olup ta ağaçlara saplandığını ve neye ait olduklarını bulmaktaydı Ayrıca parçacıkların çok yüksek bir ısı altında oldukları da belirlenmişti; Longo; "Patlama dalgası parçacıkları yüzeydeyken eritmemiş çünkü yüzeyde iletkenlik azmış yanı erimiş parçacıklar doğrudan kozmik cisimden gelmişler" Peki ama bu cisim nasıl bir şeydi? Longo burada susuyordu ama şunları söylemekten de geri kalmıyordu; "Yıllar boyunca astrofizikçiler kuyruklu yıldızların hidrojen ve helyum gibi hafif elementlerden oluştuğuna inandılar ama şimdi bazılarının çekirdeklerinin ağır elementlerden oluştuğunu düşünüyoruz ve hele bir de konu asteroit ise bulmak istediğiniz şeyi bulursunuz " Yani anlaşılıyordu ki İtalyanlar Tunguska'ya uzaydan bir damganın vurulduğundan emin gibiydiler







Sıra Bilgisayarlarda


İtalyanlar bu şekilde uğraşırlarken; Amerikalı bir grup araştırmacı Tunguska patlamasını bilgisayarlara programlayarak fizik kanunlarını böyle bir patlamada sınadılar Çalışmanın başında Princeton'dan gezegen bilimcisi Chris Chyba ve NASA'dan Kevin Zahnle bulunuyorlardı İkisi bir kuyruklu yıldızın atmosfere girmesini bilgisayarda canlandırdılar Zahnle cismin yere vurduğu anda atmosferde neler olduğunu merak ediyordu Bilgisayar sonuçlarına göre küçük cisimler atmosfere girince yanıyorlar ama büyük olanlar yeryüzüne ulaşıyordu Fakat orta büyüklükteki gök cisimleri düşerken farklı bir şeyler oluyordu Cisim atmosferde yarılmaya başlıyor hava basıncı önden çok büyük bir baskı yapınca cisim önden deforme olmaya başlıyor ama arkası aynı kalıyordu Yani cismin üzerindeki güçlerin arasında büyük farklar oluşunca yırtılmalar başlıyordu Parçalarda da benzer güç alanları oluştuğu için patlamalar başlıyor ve kırık parçaların her birisi bir bombaya dönüşüyordu Chyba ve Zahnle bir dizi olayın sonunda Tunguska'da ne olduğuna karar verdiler; Chyba; "Basit bir model oluşturarak Tunguska'yı çözümledik" diyordu Ama hala sorun vardı çünkü AMES adlı bilim grubu bu yaklaşıma karşı çıktı cismin boyutu bilinmiyordu hangi tür elementleri içerdiği bilinmiyordu hızı neydi? Atmosfere giriş eğimi kaç dereceydi? Ağaçların eğimine bakılırsa 30-40 derecelik bir açı olmalıydı


45000 Derecelik Isı;

Demir çekirdekli meteorlar çok güçlü ve yoğundular ama hızlıydılar yere vurdukları anda en azından 50 km çapındaki bir alana dağılmaları gerekirdi kuyruklu yıldızların ise yüzeye varmadan önce 25 km yükseklikte patlamaları gerekiyordu Bu yükseklik ise ağaçlardan alınan örneklere uymuyordu zira ağaçlarda karbon parçacıkları vardı ve zengin karbon parçacıkları atmosfere 45 derece eğimle girdiklerinde patlarlar Kısacası her durumda da atmosferde kalın ve çok geniş bir toz bulutunun oluşması ve çok uzun bir zaman güneş ışınlarını engellemesi gerekiyordu ama Tunguska'da olmayan tek şey de buydu çünkü ağaçlardaki klorofil oranı bunu göstermiyordu Bu karşılıklı model çalışmasından sonra başka bilgisayar simülasyonları daha yapıldı Los Alamos Ulusal Laboratuar'ından Jack Hills ve Patrick Goda Hawaii Üniversitesi'nde yaptıkları çalışmalar sonucunda Chyba'nınkine benzer sonuçlara ulaştılar Ama cevaplanamayan soru meteor parçasına ne olduğuydu Bir kısmı yanmış olabilirdi en azından % 10'u yüzeye yayılmış olmalıydı Hills; "Bu cevabı bulursak büyük meteorların neden bulunamadıklarını da anlayacağız" diyordu İtalyan Longo buna yanıtı ise; "Aradan geçen bu kadar zamandan sonra parçaları bulamayabiliriz" şeklinde oldu Fakat en çarpıcı bilgisayar çalışmasını Tennessee Üniversitesi'nden Evans Lyne ve Richard Fought ile Stanford'dan Michael Tauber yaptılar yola Chyba'nın varsayımından yani düşen bir gök cisminin patlamasından yola çıkmışlardı Araştırma sonucunda cismin atmosfere girdikten sonra 45000 derecelik bir ısı oluşmuştu ve bu ısı cismin tamamını yakmıştı Yüzeyi veya ağaçları yakan güç bu dev ısının bir kısmının yüzeye yansımasıydı Yani patlama yüzeyde değil gökte olmuştu ve etkileri Tunguska'yı vurmuştu







Küresel Bir Kıyamet Yaşanabilirdi; Ama


Bazı Rus araştırmacılar Tunguska ile ilgili Amerikan çabalarını kuşkuyla karşıladılar 1970'lerde patlamanın nedeni olarak bir asteroit değil bir kuyruklu yıldız olarak kabul ediliyordu Ama bunu kanıtlayacak bir kuyruklu yıldızın astronomik kayıtlarına rastlanmadı yani bilinen tüm kuyruklu yıldızların hiçbirisinin rotası 1908 yılının Haziran ayında dünyanın yakınından geçmiyordu Batılı bilimciler kuyruklu yıldız düşüncesiyle hep alay ettiler çünkü astro-fizik çevrelerinde kuyruklu yıldızların çok hafif oldukları ve atmosferde hemen yanacakları kabul edilmektedir Bu tür bir patlamanın oluşturacağı toz bulutu en önemli ve en geçerli kanıttır ama yoktur en azından bir milyon tonluk bir cismin parçalanması sonucunda dev ve çok kalın bir toz bulutu muhakkak oluşacak ve bundan iklimler etkilenecektir Caltech Jet Propulsion Laboratuarı'ndan Zdenek Sekanina; "Böyle bir olayın dünyadaki yaşam üzerindeki etkileri korkunçtur Küresel bir kıyamete benzer ve nükleer kışla karşılaştırılabilir İnsanlık üzerindeki etkileri tartışılamaz dahi bunu hayal edemeyiz çünkü biz orada değildik" demektedir Aslında tüm Rus bilimciler kuyruklu yıldız senaryosuna katılmamaktadırlar Longo ile aynı fikirde olanlar vardır; Tomsk Astronomi Gözlemevi'nden Gennady Andreev Tunguska bataklıklarından hala ümitlidir ve o da Longo gibi örnekler almayı sürdürmektedir


Yeni Sanık Bulunuyor; Deprem!

Daha kuşkucu Rus bilim adamları da vardır yine Tomsk'tan Victor Goldin; "Problemin çözüldüğünü düşünmüyorum Ancak bir meteorun veya bir cismin parçaları ya da parçası bulunduğunda çözüme ulaşılacaktır" demektedir Bir diğer garip iddia ise söz konusu parçaların bulunmuş olduğu ama SSCB döneminde saklandığı ve bir daha bulunmadığı şeklindedir ama bu çok yetersiz ve anlamsız bir iddiadır Bu iddiaya karşı meteorolog Nina Fast; "Eğer bir meteor bulsaydık onu yakardık çünkü biz gizemlerden çelişkilerden ve paradokslardan hoşlanıyoruz" diyerek şaka yapmaktadır Egzotik kuramlar hala sürüyor ve özellikle de Rusya'da çok revaçta; yeni bir iddianın hedefi depremdir Moskova Radyo Araçları Enstitüsü'nden yazar ve radyo fizikçi Andrei Ol'khovatov depremlerin sarsıntı yapmalarının ötesinde zaman zaman ışık patlamaları ıslık vızıltı ve tıslama sesleri oluşturduklarını söylemektedir Eğer 1908'de Tunguska'da bir deprem olmuşsa açığa çıkan enerji sismik dalgaların yanı sıra elektrik patlamaları oluşturmuş ve ağaçları yakmıştır Ol'khovatov'un tezi bazı tanıkların anlattıkları Tunguska'daki ışık patlamalarına ve seslerine uymaktadır; Ol'khovatov benzerliklerin kendisini şaşırttığını söylemekte ve; "Bana göre en zayıf kuram meteor kuramıdır ve çözümle ilgili değildir Ayrıca lokal gözlemcilerin anlattıkları tektonik yani tipik bir yer kabuğu hareketini hemen akla getirmektedir daha da önemlisi patlama merkezinde çok eski bir volkan bulunmaktadır " demektedir


Bu Bir Fenomen; Ama Doğanın Fenomeni

Ol'khovatov'un iddiaları saygın Rus yayınlarında yer almaktadır ama karşıt görüşler de çok sarsıcıdır Depremlerde ışık ve ses oluşumları Richter ölçeğine göre 7 şiddetin üzerinde oluşmaktadır; toplanan veriler bunu gösterirler Oysa Tunguska'da sismografların kaydettiği ölçek 5'dir Bir diğer bilim adamı ise yıkılan ve ezilen ağaçların aşağıdan değil yukardan gelen bir güçten etkilendiklerinin açıkça ortada olduğunu belirtmektedir Tartışmalar hala sürüyor Ne olursa olsun yine de en uç ve en zayıf iddia olan patlayan uzay gemisi kuramı bile şu anlarda ilgi görmektedir fakat bunun da bir kanıtı yoktur Önemli olan tanımlamaya henüz ulaşılmış değil diyebiliriz Chyba; "Gereken bilgilere ulaştık çok az veya birkaç bilgiye daha ihtiyacımız var çünkü gezegensel bilimde zor elde edilen küçük bir bilgi çok uzun bir yolun aşılmasına neden olmaktadır" diyor Tunguska'dan alınacak en önemli ders çok sağlam bir kanıtın bulunmasının ne kadar önemli olduğudur Ama her geçen yıl bu kanıtın bulunması daha zorlaşmaktadır Bilim şimdiye kadar olduğundan çok daha büyük bir çabayla Tunguska üzerinde çalışıyor Şimdilerde Ruslar ve İtalyanlar beraber çalışıyorlar Kısacası 89 yıl evvel Sibirya'da ne patlamış olursa olsun bilim dünyası geniş bir planı zaman içine yayarak bir dantel gibi işlemektedir Ama bazen de bilimin kuşkuculuğu ve rekabet anlayışı ister istemez yakalanan gerçeğin kaybedilmesine ya da fark edilmemesine neden olmaktadır Özetle ve büyük olasılıkla Tunguska olayının ardında ender rastlanır veya henüz bilinmeyen ya da tek bir kez yaşanan bir doğa olayının olduğudur







Göksel Terör Tablosu


Bu tablo Anglo-Avustralya Gözlemevi'nden Araştırmacı Astronom Duncam Stelli Tarafından hazırlandı Tabloda dünyaya yakın gök cisimlerinin tehlikeli olma oranları gösteriliyor Yaklaşık olarak dünyaya yakın olan ve çapı 1 kilometreyi aşan 2000 gök cismi bulunmaktadır bunların herhangi bir tanesi bir kıyamete neden olabilir sadece bir tanesinin dünyaya çarpması durumunda insanlığın % 25'inin öleceği tahmin edilmektedir

• Dünyaya yakın yaklaşık 10000 göktaşının çapı 500 metredir

• Dünyaya yakın yaklaşık 300000 göktaşının çapı 100 metredir

• Dünyaya yakın yaklaşık 150000 göktaşının çapı 10 metredir

• Bu potansiyelin % 70'i göktaşı grubundadır ötekileri birer asteroittir

• Dünyanın yakınından geçen asteroitlerin yaklaşık % 50'si sönük veya uyuyan kuyruklu yıldızlardırlar

• Her 10 dakikada bir bezelye büyüklüğündeki bir meteor dünyaya düşmektedir

• Her 1 saatte bir badem büyüklüğündeki bir meteor dünyaya düşmektedir

• Her 10 saatte bir greyfurt büyüklüğündeki bir meteor dünyaya düşmektedir

• Her bir ayda bir basket topu büyüklüğündeki bir meteor dünyaya düşmektedir

• Her yüzyılda bir 50 m çapındaki bir meteor dünyaya düşmektedir

• Her 100000 yılda 1 km çapındaki bir meteor dünyaya düşmektedir

• Her 500000 yılda 2 km çapındaki bir meteor dünyaya düşmektedir

• Parabolik yani belli bir yörüngesi olan bir kuyruklu yıldızın dünyaya yaklaşması 6 ay öncesinde belirlenerek uyarı verilebilir

Alıntı Yaparak Cevapla