|
Prof. Dr. Sinsi
|
Zeugma , Zeugma'daki Mozaiklerin Tarihçesi, Eski Çağlardan Günümüze, İşık Tutan
TRITON MOZAİĞİ
Kaçakçılar tarafından bulunarak Amerika Birleşik Devletlerine kaçırılan bu mozaikte Amphytrite, Posseidon'dan olan çocuğu Triton'un üzerinde resmedilmiştir Amphitrite dünyayı çepeçevre saran Deniz’in kraliçesi Nereidler adı verilen Nereus ve Doris kızları grubuna girer Kızkardeşlerinin korosunu o yönetiyordu Amphitrite , bir gün Naksos adası yakınlarında kardeşleriyle dans ederken , Poseidon onu gördü ve kaçırdı Poseidon’un onu uzun zamandır sevdiği ama genç kızın iffetine düşkünlüğünden onu reddettiği Okeanus’un derinliklerine, Hercules sütunlarının (Cebelitarık Boğazı) ötesinde gizlendiği anlatılır Yunus balıkları tarafından bulunan Amhitrite, büyük bir kortejle Poseidon’a getirildi ve Poseidon Amphitrite ile evlendi Amphitrite’nin Deniz tanrısının yanındaki rolü, Zeus’un yanında Hera’nın ya da Ölüler tanrısının yanında Persephone’nin rolüne eşittir Amphitrite genellikle kalabalık bir deniz tanrıçaları kortejiyle çevrili olarak gösterilir Poseidon ile Amphitrite’nin denizin altındaki muhteşem düğünlerinden sonra bir çocukları dünyaya geldi Bu çocuğun yüzü hem tanrılara hem de insanlara benziyordu Fakat deniz yosunları ile örtülü bulunan belinden aşağısı bir balık kuyruğu gibi uzanıyordu Triton adı verilen bu çocuk doğar doğmaz annesine (Amphitrite) ve babasına (Poseidon) hizmet etmeye, onların buyruklarını iletmeye başladı Büyük helezoni bir sedef kabuğu onun borusu idi Kuvvetli nefesi ile üfürdüğü zaman, kudurmuş dalgaların sesine benzer sesler çıkarırdı Poseidon ile Amphitrite’nin biricik oğulları olan Triton , vakit geçirmeden deniz kızları ile birleşerek bir çok çocuğun dünyaya gelmesine sebep oldu O’nun çocuklarının da babası gibi yüzleri insanlara, vücutları balıklara benziyordu Bütün nehirlerin ve denizlerin tanrısı olan Poseidon, yanında güzel karısı Amphitrite olduğu halde denizlerin derinliklerindeki muhteşem saraylarından çıkıp dolaşmaya başladıkları zaman bütün tritonlar, trampetlerini çalarak, borularını üfleyerek, dalgaların hiddetini yatıştırır, tanrının arabasının arkasından ve yanından yüzerek koşarlardı
DIONYSOS VE NIKE
Anadolu kökenli şarap ve doğa tanrısı Dionysos , ve zafer tanrıçası Nike'nin bir arada görüldüğü bu mozaikte ; Dionysos , Nike tarafından idare edilen ve iki panter tarafından çekilen bir arabanın içinde görülmektedir Panterlerin önünde ise dans ederek ilerleyen bir bakkha görülmektedir Dionysos aynı zamanda kendi adında bir dinin de tanrısıdır Bu dine mensup olanlar şarap içerek gizemli bir yolculuğa çıkıyor İnsanın kendini aşması ve sırra erme gibi amaçlarla düzenlenen bu ayin benzeri törenleri yapan erkeklere Satirus, bayanlara da Bakkha denirdi
ANTOPE ve SATYROS MOZAİĞİ
Antiope çok güzel bir kadındır Antiope'nin dillere destan güzelliğini gören tanrıların tanrısı Zeus O'na aşık olur Ve bir Satyros ( Dionysos dininde şarap içerek ayin eden erkeklere verilen isim ) kılığına girerek Antiope'ye yaklaşır Antiope'nin gönlünü çalan Zeus 'un güzel kadından iki çocuğu olur Ancak Zeus'un terketmesiyle güzel Antiope ortada kalır Babasından korkup evden kaçan Antiopes daha sonra Sikyon Kralı Epopeus'la evlenir
POSSEIDON, OCEANUS ve TETHYS MOZAİĞİ

Havuz zemini veya yemek odası tabanı olduğu tahmin edilen bu mozaikte denizlerin en önemli tanrıları tasvir edilmiştir En üstte Hippocam adı verilen ön tarafı at, arkası balık olan yaratığın üzerinde Posseidon görülmektedir Posseidon'un elinde üç dişli dirgen bulunuyor Mozaiğin alt kısmında ise yine bir diğer deniz tanrısı Oceanos ve , denizlerde dişiliği sembolize eden Tethys resmedilmiştir Mozaiğin diğer alanları çeşitli deniz yaratıkları ile süslenmiştir
DIONYSOS 'UN DÜĞÜNÜ
Tasvir panosundaki on figür soldan sağa doğru; Ayakta duran ve kase ile içki içen bir erkek figürü- oturur durumda ve elinde meşale tutan bir Menad – sağa doğru yürüyen ve kaldırdığı kollarıyla elinde tuttuğu nesnenin ne olduğu( mozaiğin bu bölümde tahrip olması nedeniyle) anlaşılamayan giyimli bir kadın figürü tahtta oturan giyimli bir kadın ile çıplak torsosu etrafında dalgalanan bol kumaş kütleleri ile tasvir edilmiş, başının etrafı hareli bir erkek figürü hahtın hemen yanında çıplak küçük bir çocuk figürü sola doğru yürüyen giyimli iki kadın figürü (ki, soldakinin başı tahrip olmuş , sağdaki daha sağlam ve elinde içinde eşyalar bulunan kapağı açık bir kutu tutmaktadır ) en sağda ise iki elinde de bir tür flüt tutan bir kadın ile , arkasında vücudunun üst bölümü çıplak, dağınık saçlı ve sakallı bir erkek figürü yer almaktadır Merkezdeki grubu oluşturan çifttin yanında bir “ Çocuk Eros”un bulunması bunlara yönelik bir armağan kutusu taşıyan sağdaki iki kadın ile, kollarının hareketinde Ariadne’nin başına koymak üzere olasılıkla bir defne çelengi uzattığını veya baht-kader ağını örmek üzere ip eğirdiğini düşündüğümüz soldaki kadının varlığı, sahnenin merkezindeki bu çiftin Dionysos ile Ariadne birlikteliğini, başka bir deyişle düğününü yansıttığını akla getirmektedir Dionysos’un Ariadne’yi Naxos adasında bulmasından sonra gerçekleştirilen şenlikli evlenme törenleri, Dionysos konulu kompozisyonlarda oldukça sık betimlendiğinden , buradaki sahneyi de Thiasos’ dan çok Dionysos ile Ariadne’nin düğünü olarak yorumlamak daha uygun olsa gerektir Sol baştaki Menad , bu evlilikten hoşnut olmayan , Dionysos’u yitirmek üzere olmanın huzursuzluğu ve küskünlüğünü yaşayan bir sevgili durumundadır
APHRODITHE'İN DOĞUŞU
Roma’ da eski İtalya’nın tanrıçası Venüs’le özdeşleştirilen aşk tanrıçası Doğuşu konusunda iki farklı tradisyon vardır: bazen Zeus’ la Dione’ nin kızı sayılır, bazen de Ouranos’ un kızı olarak kabul edilir Buna göre, Ouranos’ un, Kronos tarafından kesilen s organları denize düşmüş ve bu tanrıçayı (dalgalardan doğan kadın veya “Tanrının tohumlarından doğan kadın”) halk etmiştir Aphrodite, denizden çıkar çıkmaz, Zephyroslar tarafından önce Kythira’ ya, sonra da Kıbrıs kıyılarına götürüldü Orada Mevsimler tarafından karşılandı, giydirildi,süslendi ve ölümsüzler alemine götürüldü Lukianos’ un anlattığı efsanede ise, Aphrodite’ nin önce Nereus tarafından büyütüldüğü söylenir Daha sonra Platon iki ayrı değişik Aphrodite tasavvur etti:Ouranos’ dan doğan saf aşk tanrıçası Aphrodite Oirania; ve Dione’nin kızı, sıradan aşk tanrıçası Aphrodite Pandemos Ama bu, geç döneme ait felsefi bir yorum olup, tanrıçaya ilişkin çok eski mitoslara yabancıdır Aphrodite’ nin çevresinde, tutarlı bir anlatı oluşturmayan, ama tanrıçanın arada devreye girdiği çeşitli epizotları inceleyen değişik efsaneler meydana gelmiştir Aphrodite , Lemnoslu topal tanrı Hephaistos’ la evlendirildi Ama o, savaş tanrısı Ares’ i seviyordu Homeros, bir sabat Güneş tarafından nasıl yakalandıklarını ve maceranın nasıl Hephaistos’ a bildirildiğini anlatır Hephaistos; gizlice bir tuzak hazırlar: bu, yalnızca kendisinin çalıştıra bildiği sihirli bir ağdır İki aşığın Aphrodite’ nin yatağında bir araya geldikleri bir gece, Hephaistos, ağı onların üzerine atar ve Olympos’ un bütün tanrılarını çağırır Bu manzara onları çok büyük bir neşeye garkeder Poseidon’ un ricası üzerine, Hephaistos ağı kaldırmaya razı olur, ama utanç içinde ki tanrıça Kıbrıs’ a, Ares’ de Trakya’ ya kaçarlar Aphrodite’ nin aşklarından Eros ve Anteros, Deimos ve Phobos (Dehşet ve Korku), Harmonia (daha sonraları Thebai’ de Kadmos’ un karısı olmuştur) doğmuşlardır Bazen, bu listeye bahçelerin koruyucusu Lampsakoslu tanrı Priapos’ da eklenir Aphrodite bahçe tanrıçası olarak gösterilir; ama, bu daha çok Aphrodite’ nin İtalyan versiyonu olarak gösterilir Aphrodite’ nin, aşkları Ares’ le sınırlı olarak kalmadı Ağaca dönüşen Myra, Adonis’ i dünyaya getirdiği zaman, Aphrodite olağanüstü güzellikteki bu çocuğu aldıve onu Persophane’ ye emanet etti Ama, Persophane çocuğu geri vermek istemedi Olay Zeus’ un hakemliğine sunuldu, Zeus, delikanlının üçte birini Persophane’ yle, yılın üçte birini Aphrodite’ le, geri kalan üçte birini de istediğiyle geçirmesine karar verdi Ne var ki Adonis yılın üçte birini Persophane’ yle, yılın üçte ikisini Aphrodite’ le geçiriyordu Çok geçmeden bir yaban domuzu tarafından yaralanan Adonis belki de Ares’ in kıskançlığının kurbanı olarak öldü Tanrıça, İda’ da Agkhises’ e gönül verdi ve ondan iki oğlu oldu: Aineias ve bazı tradisyonlara göre, Lyrnos Aphrodite’ in, öfkeleri ve lanetleri ünlüydü Ares’ in aşkını kabul ettiği için Eos’ u cezalandırmak amacıyla, onda Orinos’ a karşı dayanılmaz bir aşk uyandırdı Yine, kendisini onurlandırmadıkları için, bütün Lemnos’ lu kadınlara, kocalarını Trakyalı tutsak kadınların yanına kaçırtacak kadar tahammül bir arız ederek, onları cezalandırdı Lenmnos’ lu kadınlar, adadaki bütün erkekleri öldürdüler ve bir kadınlar topluluğu kurdular: Argonautlar gelip onları bir çocuk sahibi yapana kadar sürdü bu Aphrodite, Paphos’ ta Kinyras’ ın kızlarını da, onları yabancılara fuhuş yapmaya zorlayarak, cezalandırdı Aphrodite’ in lütfu da daha az tehlikeli değildi Bir gün, Nifak tanrıçası ,Hera, Athena ve Aphrodite arasında en güzele karar vermek üzere ortaya bir elma koydu Zeus, daha sonraları Paris adıyla tanınacak olan Aleksandros’ un üç tanrıçaya hakemlik etmesi için,Hermes’ e, onları Traos’ daki İda dağına çıkarmasını emretti Üç tanrıça Aleksandros’ un önünde tartışmaya başladılar ;güzellikleriyle övünüyor ona armağan vaat ediyorlardı Hera, ona evrenin krallığını,Athena savaşta yenilmezliği, Aphrodite ise Heleneyle evlenmeyi vaat ediyordu Sonunda Aleksandros Aphrodite ‘ i seçti Böylece, Aphrodite,Troya savaşının başlamasına neden oldu Bütün savaş boyunca, Troyalılar’ dan özellikle de tüm savaş boyunca Paris’ ten himayesini eksik etmedi:Paris Menelaos’ la teke tek dövüştüğü ve neredeyse yenik düşeceği sırada, Paris’ i tehlikeden kurtardı ve böylece savaşın yeniden genellik kazanmasına yol açtı Daha sonra, Diomedes tarafından az daha öldürülecek olan Aineias’ ı aynı şekilde korudu Hata Diomedes, tanrıçayı yaraladı Ne var ki Aphrodite’ nin koruması, Troya’ nın düşmesini ve Paris’ in ölmesini önleyemedi Bununla birlikte Aphrodite, Troyalılar soyunu devam muhafaza edebildi Onun sayesindedir ki Aineias, babası Agkhises ve oğlu İulius ile birlikte ve Troya Penatlarını da taşıyarak, alevler içindeki şehirden kaçabildi ve yeni bir yurt kurabileceği bir toprak arayıp bulabildi Aphrodite-Venüs’ ün, Roma şehrinin koruyucu tanrıçası olarak kabul edilmesi bu yüzdendir Venüs, ayrıca İulii ailesinin atası olarak kabul ediliyordu Çünkü, İulii, İulius’ un ahfadındandı ve dolayısıyla tanrıçanın altsoyunu oluşturuyordu Bu nedenledir ki, Sezar,ona Venüs Ana,Venüs Genitrix adıyla bir tapınak inşa ettirmiştir Tanrıçanın en sevdiği hayvanlar güvercinlerdi Arabasına güvercinler konulmuştu Sevdiği bitkiler de gül ve nergisti
AKHILLEUS MOZAİĞİ
Akhilleus'un Troya savaşına katılmasını istemeyen annesi ve babası O'nu Skyros adasına , Kral Lykomedes'in sarayına gönderir Akhilleus burada kadın kıyafetleri giyerek sarayda yaşayan Lykomedes'in diğer kızlarının arasına karışır Ancak ilerleyen günlerde Akhilleus'un Troya seferine katılmaması halinde Troya'nın alınamayacağı kehanetleri üzerine Odysseus O'nu aramaya başlar Akhilleus'un savaşçı ruhunu çok iyi bilen Odysseus Kral Lykomedes'in sarayına akıllıca bir plan yaparak gider Gezgin bir satıcı kılığında Lykomedes'in haremine girer Kızların önüne birbirinden albenili kumaş ve kadın eşyaları ile birlikte birkaç silah koyar Haremdeki bütün kadınlar takı ve kumaşlarla ilgilenirken , kadın kıyafetleri içindeki Akhilleus dayanamayarak kılıç ve kalkanı eline alır ve kullanmaya başlar Odysseus'un planı tutmuştur ve Akhilleus'un gerçek kimliği ortaya çıkmıştır Zeugma'dan çıkarılan mozaikte de işte bu an tasvir edilmektedir
OCEANOS ve TETHYS MOZAİĞİ
Antik çağlarda Akdeniz haricindeki dünyadaki bütün açık denizlerin tanrısı olan Oceanos , denizdeki dişi unsuru sembolize eden Tethys ile birlikte yaşar Dünyadaki bütün ırmakların ve nehirlerin Oceanos ve Tethys'ten meydana geldiğine inanılır Zeugma'dan çıkarılan ve villalardan birinin havuz tabanı olduğu tahmin edilen bu mozaikte de Oceanos ve Tethys deniz canlılarıyla çevrelenmiş olarak betimlenmiştir Mozaikte ayrıca yunuslara binen veya balık tutan Eroslara da rastlanmaktadır
DAIDALOS MOZAİĞİ
Daidalos’un yaptığı işlerin resimlendiği taban mozaiği Belkıs’Zeugma kentinde, ikinci yerleşim terasında Gaziantep Müzesi başkanlığında Nantes Üniversitesiyle yapılan katılımlı 1999 yılı kurtarma kazısında gün ışığına çıkarılmıştır Bu mozaik Roma villasına ait yemek odasının taban mozaiğidir Anılan mozaikte altı figür mevcuttur Soldan sağa: oturan Pasiphae, ayakta duran kızı Ariadne, Daidalos’la sohbet eden Tropos, ahşap yontan İkaros resimlenmiştir Sağ alt köşede Minos boğasının kesik başına ok tutan Eros, sağ üst köşede ise Labyrinthos sarayı yer alır
Bu mozaikte dört mitolojik öykü anlatılmıştır
I Minos boğasının öyküsü: Pasiphae Girit kralı Minos’un karısı, tanrı Helios’la Perseis’in kızıdır Poseidon’un kurban edilsin diye Minos’a gönderdiği ak boğaya Pasiphae aşık olur ve bu boğayla birleşebilmek için Daidalos’a tahtadan bir inek heykeli yaptırır Sanki canlıymış gibi duran bu heykelin içine girer ve gebe kalarak Minos boğasını doğurur Minos boğası insan bedenli, boğa başlı bir canavarmış Kral Minos bu korkunç yaratığı öldürmek ister, ana yüregi buna dayanamaz sonunda çözüm olarak bunun gün işiğina çıkamayacağı bir yere hapsedilmesinde birleşilir Bunu saklamak için mimar Daidalos’a Labyrinthos sarayı yaptırılır Minos boğasına da her yıl yedi delikanlı ve yedi genç kız kurban olarak verilirmiş (Erhat A 1989, Mitoloji Sözlüğü, s 225-6 , 260) Theseus Girit’e Minos boğasını öldürmeye geldiğinde Pasiphae’nin kızı Ariadne yiğidi görmüş ve görür görmez ona aşık olmuş Minos boğasının bulunduğu bin bir dehlizli Labyrintos'da kaybolmaması için Daidalos'un fikriyle Ariadne Theseus'un eline bir yumak iplik vermiş Theseus’da karışık ve karanlık dehlizlerde ilerledikce yumağı açıp ipliği yere bırakıyormuş Canavarı öldürdükten sonra çıkış yolunu ona bu iplik göstermiş Sonra da Ariadne’yi kaçırıp Naksos adasına varmışlar (Erhat A 1989, s 59,312) Ariadne bu mozaikte annesinin baş ucunda ayakta durmaktadır
II İlk uçan kişilerin öyküsü: Theseus’un Labyrinthosa girip çıkması için Ariadne’ye bir yumak iplik kullanması fikrini veren Daidalos’un Theseus’un başarısında parmağı olduğunu öğrenince kral Minos buna çok kızmış ve Daidalos'u oğlu İkaros’la birlikte kendi inşa ettikleri Labirantos’a kapatmış Ama Daidalos oradan çıkma çaresini de bulmuş: kuşların pencerelere bıraktıkları tüyleri ve arı peteklerindeki balı kullanıp İkaros’la kendisine birer çift kanat yapmış, ikisi de böylece uçup gitmişler İkaros dünyada ilk uçan adam olarak ün bırakmıştır Daidalos uçmadan önce oğluna ne çok alçaktan uçmasını, nede fazla yükselip güneşin ışıklarına yakın gelmesini salık vermiş Ne varki havalandıktan sonra İkaros babasının bu sözünü unutmuş, başarısından dolayı gurura kapılmış, ya da hava sarhoşluğuna tutularak yükseldikce yükselmiş, güneşin ışınlarına aldırmamış, giderek doğayı yenmek, özgürlüğe kavuşmak sevinciyle Helios’u hor görme suçunu da işlemiş Güneş tanrı onun kanatlarını tutan balmumunu eritmiş, İkaros’da tepetaklak denize düşmüş ve boğulmuş Ege’de Sisam adasının çevresindeki denize İkaros denizi denmiştir (Erhat A 1989, s 86, 166)
III Testerenin icad edilme öyküsü: Daidalos hem mimar, hem heykeltraş, hem de her türlü mekanik araçlar yapan ve Platon’un Menon adlı diologunda sözü geçen canlı heykelleri bile meydana getiren çok yönlü bir yaratıcıdır Atinadaki işliğinde yegeni Talos ile birlikte çalışırmış Ne varki günün birinde Talos ölü bir yilanın dişinden esinlenerek testereyi icad etmiş, bunu fena kıskanan Daidalos çırağını Akrapol’den aşağı atarak öldürmüş Davaya bakan Areopagas mahkemesi de Daidalos’u sürgüne mahkum etmiş ( Erhat A 1989, s 86,304) Bu mozaikte Daidalos'un elinde bir testere
görmekteyiz
IV Hırsız mimarın yakalanış öyküsü : Trophonios, heykeltraş ve mimardır Boiotia kralı hazinesini saklamak için diger mimar olan Agamedes ile Trophonios’a sağlam bir yapı ısmarlamış Para hırsına kapılan iki mimar da hazine odasını, bir taşını yerinden oynatıp kolayca çıkarabilecekleri biçimde yapmışlar Geceleri buraya girer hazineden birşeyler araklarlarmış Varlığının gün geçtikce eksildiğini gören Kral Girit’ten ünlü mimar Daidolos’u çağırmış Bir tuzak kurmuşlar ve iki hırsızı tam yakalayacakken, Trophonios Agamedes’in kafasını keserek kaçmış(Erhat A 1989,s 13) Bu mozaikde de Boiotia şehrine gelmiş olan Daidalosun meslektaşı Trophonios ile sohbeti resimlenmiştir Daidalos Trophonios’un hazineleri çalan kişi olduğunu henüz bilmemekte oğlu İkaros ile birlikte hırsızı yakalamak için tuzak hazırlamaktadır
Derleyen:Mehmet ÖNAL (Arkeolog)
GALATEIA MOZAİĞİ
Etimolojik bakımdan süt beyazlığını çağrıştıran bu adı taşıyan iki kişi vardır efsanede Birincisi, Nereus kızlarından biri ve bazı Sicilya halk efsanelerinde rol oynayan bir deniz kızı tanrıçasıdır Sakin denizde yaşayan beyaz tenli genç kız Galateia’ ya canavar vücutlu Sicilyalı Kyklops Polyphemos vurgundu Ama, genç kız bu aşka karşılık vermiyordu Onun gönlü, bir Nympha ile tanrı Pan’ ın olan Akis’ teydi Bir gün Galateia sevgilisinin göğsünde dinlenirken, Polyphemos onları gördü Akis, kaçmaya çalıştıysa da Kyklops kocaman bir kaya parçasını fırlatarak onu ezdi Galateia, Akis’ e annesi Nynmpha’ nın kimliğini vererek, onu suları berrak bir ırmak yaptı Bazen Polyphemos’ la Galateia’ nın aşklarından üç kahraman doğduğu söylenir : sırasıyla Galatlar’ a Keltler’ e ve İllyrialılar’ a adını veren Galas, Keltos ve İllyrius Bu durumda, Galateia Efsanenin bir versiyonunda, Nereus kızıyla Polyphemos’ un aşklarının karşılıklı olduğu anlatılmış olabilir Ama , bize bu konuda hiçbir tanıklık ulaşmamıştır Öteki Galateia bir Giritli olup, Eurytios adlı birinin kızıdır Bu Galateia, Phaistos şehrinde yaşayan ve iyi bir aileden gelmekle birlikte çok yoksul olan Lampros’ la evliydi Galateia’ nın hamile kaldığını öğrenen Lampros, ona yalnızca erkek çocuk istediğini söyledi Eğer kız çocuğu doğurursa, Galateia çocuğu terk etmek zorunda kalacaktı Lampros, dağra sürüsünü güderken, Galateia bir kız çocuğu dünyaya getirdi Ama, onu terk etmeye gönlü razı olmadı Kahinlerin öğüdü üzerine, Galateia, çocuğuna erkek giysileri giydirdi ve ona Leukippos adını taktı; olup bitenleri de Lampros’ dan sakladı Ama, zaman geçtikçe Leukippos güzelleşti ve yalanı gizlemek imkansızlaştı Galateia korkuya kapıldı ve Leto’ nun tapınağına giderek, tanrıçadan kızının cinsiyetini değiştirmesini istedi Leto, Galateia’ nın yalvarmalarına dayanamayarak onun dilediğini kabul etti ve genç kız erkek oldu
|