Yalnız Mesajı Göster

Dünyada Görülen İlk Çok Hücreli Canlılar=Kambriyen Dönemi Canlıları=

Eski 07-30-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Dünyada Görülen İlk Çok Hücreli Canlılar=Kambriyen Dönemi Canlıları=



Kambriyen Dönemi Canlılarından Örneklemeler

Aşağıdaki bölümlerde kambriyen döneminde mükemmel yapılarıyla birden ortaya çıkan bu canlılardan bazı örnekler vereceğiz Buradaki gerçek amacımızın bu tür canlıların rastlantılarla meydana gelip gelemeyeceğinin, zaman içinde evrimleşip evrimleşmediklerinin tespiti olduğunu, okuyucuların konuyu bu yönde yorumlarken yapısal farklılıkların derinliğini, büyüklüğünü ve genişliğini dikkate almaları gerektiğini hatırlatırız

Deniztarakları: Tridacna, Hindistan ve Pasifik Okyanusları'nın tropikal sularında yaşayan çok büyük bir deniztarağıdır Bu büyük mavi-yeşil renklerdeki hayvan, mercan resiflerinin berrak sularında yaşar Bu ortak yaşam şeklindedir
Tridacna'nın en şaşırtıcı özelliği besinini kendi vücudunun içerisinde üretmesidir Bunu da birlikte yaşadığı bir başka canlı sayesinde gerçekleştirir
Deniztarağının birlikte yaşadığı Zooxanthellae küçük bir alg türüdür ve yalnızca diğer hayvanların hücrelerinin içerisinde yaşayabilir
Deniztaraklarının vücutlarının içerisinde bu canlılardan milyonlarcası barınır Bu sayede algler barınacakları rahat bir ortam bulmuş ve düşmanlarından korunmuş olur
Bundan başka deniztarakları Zooxanthellae'nin ihtiyacı olan karbondioksit, azot ve fosfor gibi tüm maddeleri sağlar Zooxanthellae tarafından üretilen maddelerin büyük bir bölümü de deniztaraklarına besin kaynağı olarak aktarılır
Deneme yanılma yoluyla çok geniş ve derin bir araştırma gerektiren böylesine bir yaşamsal birlikteliğin canlılığın ilk dönemlerinde oluşması son derece ilginçtir

Salyangozlar: Salyangoz, yumuşakçalar (Mollusca) şubesininOrthogastropodasınıfındaki kabuklu kara hayvanlarının ortak adıdır Aynı dönemde ortaya çıkan diğer canlılardan vücut yapılarındaki büyük farklılıklarla tamamen ayrılırlar Bu nedenle diğer canlılarla salyangozlar arasında evrimsel bir bağ kurulamaz
Salyangozlar, tatlı sularda, denizlerde ve bütün çevrede görülebilen hayvanlardır Nemli yerlerde bulunurlar ve yağışın bol olduğu ve havanın tam soğumadığı sonbahar aylarında sürekli görülürler
Vücutlarında bol miktarda su bulunduğu için çok soğuk havalarda donarlar Çok sıcak havalarda ise su kaybederek kuruyabilirler Geçtikleri yerlerde iz bırakmalarını sağlayan parlak renkli sümüksü bir sıvı üretirler
Kabuklarıyla gövdelerinin arasındaki kurumuş sümüksü sıvı, vücutlarındaki nemi kaybetmemelerini sağlar Kışın toprak altına ya da ağaç kovuklarına girerek etkinliklerini azaltırlar Yazın çok sıcak olduğunda da benzer şeklide davranırlar
Çoğunlukla otçul olmakla beraber, etçil ya da omnivor olabilirler Salyangozlar en çok yağmur yağdığında ortaya çıkarlar Ayrıca salyangozlar yenilebilir
Salyangozlar ekolojik dengede çok önemlidirİlk görüldüğü kambriyen döneminden beri herhangi bir evrimsel değişim geçirmeden günümüzde yaşamaktadır
Evrim teorisine göre aynı atadan gelmeleri gereken deniz tarakları ile salyangozlar arasında evrimsel bir bağ kurabilmek şöyle dursun en küçük bir benzerlik dahi yoktur


Eklembacaklılar: Eklem bacaklılar ya da Arthropoda, omurgasızların en büyük şubesidir
Vücutları; baş, göğüs ve karın olmak üzere üç bölgeden meydana gelir Her bölge çeşitli sayıda segmentten (parçadan) ibarettir Vücudun her bir segmenti esnek bir deriyle birbirine bağlanmıştır
Vücut yüzeyi, sert bir madde olan kitinden meydana gelen bir dış iskeletle örtülüdür Kitin, dış epitelin salgısıdır ve hayvanların büyümesi için zaman zaman değiştirilerek atılır
Ekstremiteler denilen bacak, kanat, duyarga ve ağız parçaları gibi hareket edebilen çıkıntılar daima eklemli parçalardan meydana gelmiştir
Sindirim sistemi ön, orta ve arka barsak olmak üzere üç bölümden ve bunların çeşitli kalınlıktaki kısımlarından meydana gelir Kan dolaşımı açıktır Kan oksijen taşımayıp, besin maddeleri, artık maddeler ve hormonları taşır
Dolaşım sistemi, sırtta bir yürek ve ana damardan meydana gelir Bazılarında sırt damarından kollar da çıkar Sinir sistemi, birbirine bağlantısı bulunan gonglion adı verilen boğumlardan ibarettir
Eklem bacaklılar ayrı eşeylidirler Karada, havada ve suda yaşarlar İnce derililer vücut yüzeyiyle, sudakiler solungaçla, karadakiler de trakealarla (borular sistemi) solunum yaparlar
Yaklaşık 700000 - 1000000 kadar türü bulunmaktadır Kimi türlerin nesilleri kesilmiş olsa da çoğu günümüzde evrimsel bir değişime uğramamış olarak yaşamlarını sürdürmektedir

Trilobitler: Kambriyen devrinde aniden ortaya çıkan farklı canlı gruplarının en ilginçlerinden biri, sonradan soyları tükenmiş olan trilobitlerdir Yunanca kökenli trilobit adı da "üç loplu" anlamına gelmektedir
Bir zamanlar en bol bulunan deniz hayvanlarıydı Yeryüzünün birçok yerindeki kayaçlarda fosil kalıntıları bulunan bu hayvanlar tespihböceklerine oldukça benziyordu
Sert ve eklemli gövdeleri uzunlamasına üç lopa ya da bölüme ayrılmıştı
Trilobita (Arthropoda takımı), tarih öncesi bir deniz hayvanı 544 milyon yıl öncesinden 248 milyon yıl öncesine kadarki Paleozoik Çağ’ da dünyanın her yerinde yaşamıştı Hayvanın bedeni yumuşak bir kabukla çevriliydi Ayaklarındaki solungaçlarla solunum yaparlardı
Oldukça iri olan bazılarının uzunluğu 45 santimetreyi aşarken, bazıları çok daha küçüktü Büyük bölümü denizin dibinde bulunuyordu Bazıları yüzebilirken, öbürleri çamura gömülü olarak yaşıyordu
Artropodlar filumuna dahil olan trilobitler, sert kabukları, boğumlu vücutları ve kompleks organları ile çok karmaşık canlılardır Fosil kayıtları, trilobitlerin gözleri hakkında dahi çok detaylı tespitler yapılmasını sağlamıştır
Bir trilobit gözü yüzlerce küçük petekten oluşur ve bu peteklerin her birinin içinde çift mercek yer almaktadır Bu göz yapısı tam bir tasarım harikasıdır
Harvard, Rochester ve Chicago Üniversiteleri'nden jeoloji profesörü David Raup:
-Trilobitlerin gözü, ancak günümüzün iyi eğitim görmüş ve son derece yetenekli bir optik mühendisi tarafından geliştirilebilecek bir tasarıma sahipti" demektedir
Optik tasarım harikası olarak tanımlanan bu gözlerin en çarpıcı özelliği ise, arkalarında daha ilkel bir form bulunmaması, aniden ortaya çıkmalarıdır
Trilobitler konusunda uzman olan Levi-Setti trilobit gözündeki iki lensin arasındaki kırılma ara yüzeyinin, 17 yüzyılda Descartes ve Huygens tarafından yapılan optik konstrüksiyonlara benzer bir şekilde tasarlandığını söyler
Kaldı ki Darwin ilkel göz olarak nitelendirdiği ışığa duyarlı hücreler bile, kendi içlerinde olağanüstü kompleks sistemlere sahiptir Öyle ki en ilkel göz bile, ışığa duyarlı bir hücreye, bu hücrenin içindeki olağanüstü kompleks biyokimyasal mekanizmalara bu hücreyi beyne bağlayacak sinirlere ve beyinde bunları yorumlayacak bir görme merkezine muhtaç olan indirgenemez kompleks bir sistemdir Bu tür sistemlerin aşamalı oluşması ise mümkün değildir

Trilobitlerin zırhlı gövde sınırı ön bölümünü oluşturan başında genellikle gözler ve duyargalar vardı Orta bölüm bölütlüydü Kuyruk bölümü de sağlam bir örtüyle korunmuştu Her bölütte yer alan bir çift uzantı yürümenin yanı sıra deniz dibinde yiyecek aramakta kullanılıyordu Yüzen türler daha hafif yapıda ve dikenliydi Trilobitler sağlam dış iskeletlerini atıp yenisini oluşturarak gelişiyordu

Trilobitler tersinim sonucu 1500'den fazla cinse ayrılmıştır 300 milyon yıl boyunca yaşadılar ama yaklaşık 250 milyon yıl önce gözden kayboldular
Dünya'nın en başarılı yaratıkları olan trilobitler aniden neden yok oldular?
Kimi bilim insanları trilobitlerin yok oluşlarını balık gibi yeni ortaya çıkan yırtıcı hayvanlara bağladılar Ancak, diğer eklembacaklılar bir şey olmazken, trilobitlerin bu yeni tehlikelere neden dayanamamış olmaları ise günümüzde bile çözülememiş bir sırdır
Michigan Eyalet Ünîversitesi'nden Danita Brandt bunun nedeninin, garip kabuk dökme alışkanlıkları olabileceğini iddia etmektedir Canlı bu dökme sırasında savunmasız kaldığından nesilleri zaman içinde yok olmuştur

Trilobitomorpha Arthropoda şubesinin trilobitleri içeren altşubesidir Önceleri, çoğunlukla alt Kambriyen döneminden değişik fosil tipleri Trilobitoidea altında toplanmakta idi Ancak, tamamen fosillerinden tanımlanan bu zengin çeşitlilikteki türlerin gerek trilobitlere göre, gerekse kendi aralarında büyük farklılıklar göstermeleri nedeniyle, artık ayrı altşubeler altında sınıflandırılmaktadırlar
Trilobitlerin iddia edildiği gibi ihtiyaca göre niçin değişip evrimleşmediği evrim teorisi savunucularının asla cevaplayamadıkları sorulardan sadece biridir

Trilobitler hakkında belirtilmesi gereken bir diğer konu da, bu canlılardaki 530 milyon yıllık petek göz sisteminin, bugüne kadar hiç değişmeden gelmiş olmasıdır; arı ya da yusufçuk gibi günümüzdeki bazı böcekler de aynı göz yapısına sahiptir Bu bulgu, evrim teorisinin canlıların ilkelden karmaşığa doğru geliştiği yönündeki iddiasına da yine "öldürücü bir darbe" indirmektedir

Devam edeceğiz


Alıntı Yaparak Cevapla