Prof. Dr. Sinsi
|
Çağdaş Bilimsel Düşünce Nedir -Çağdaş Bilimsel Düşünce Nedir Acıklaması
Nesne :
Önce tanıdığımız bir kimseyi, bu kez gözümüzün önünde olmadığı halde, biz bu kimsenin simasını anımsarız; yüzünü, gözlerimizin önündeymiş gibi, görürüz Bu imge, bizim zihnimizde meydana gelmiş olan bir tasarımdan başka bir şey değildir Fakat bir de, zihnimizde iz bırakmış olan o kimsenin dışta bir varlığı, bir şahsı vardır İşte, böyle bir tasarımı meydana getiren dıştaki varlığa nesne (obje) denir
Çağrışım :
Zihinde, birbirine bağlı olan tasarımlardan biri bilinç alanına gelince, kendine bağlı olan diğer tasarımları da çeker ve bilinç alanına getirir Örneğin: Okul denilince, öğretmen; öğrenci denilince, dershane, sıra, ders gibi, bir biri ardı sıra bilinç alanına gelirler Çünkü bu tasarımlar, daha önce zincir halinde birbirlerine çeşitli bağlarla bağlanmıştır, işte, birbirine bağlı olan tasarımların, birbirlerini karşılıklı olarak davet edip bilinç alanına getirmesine çağrışım denir
Somut ve Soyut Tasarımlar :
Bizce bilinen bir kedinin rengini, şeklini, hareketlerini gözümüzle görür, sesini kulağımızla işitir gibi olursak, o kedi hakkında açık bir tasarım elde etmiş oluruz Bu tür tasarımlara somut (maddi) tasarım denir Tek tasarımlar, genellikle somut olur
Bir de yalnız zihnimizde var olan bazı tasarımları da somut olarak göz önüne getiremeyiz Örneğin : Erdemlik, mutluluk, özgürlük, eşitlik, refah, adalet tasarımları gibi Bu türden olan tasarımlara soyut (manevî) tasarım denir Soyut bir tasarımı daha da açıklığa çıkarmak istersek, onu mümkün olduğu kadar somut tasarıma dönüştürmeye çalışırız Örneğin : Melek tasarımı, soyut bir tasarımdır Fakat meleği kanatlı bir kız sekilimde tasarlamak sayesinde somut bir tasarım elde etmiş oluruz
Kanarya tasarımı genel bir tasarımdır Kuş tasarımı, kanaryaya oranla daha genel bir tasarımdır Çünkü kanarya familyası kuş tasarımının içinde yer alır Buna karşılık hayvan tasarımı ise ondan da daha genel ve daha soyut bir tasarımdır
Bellek:
Belleğin hayatımızda çok büyük rolü ve önemi vardır Çünkü biz, ancak bellek sayesinde bireysel hayatımızdan, kendi varlığımızdan ve benliğimizden haberdar oluruz (bilinç) Eğer insanda bellek olmasaydı, insan için «mazi» denilen geçmişe ait zaman fikri olmayacaktı Hayat, yalnız «şimdiki zamandan» ibaret kalacaktı Gelecek hakkında da belki bir fikri bulunmayacaktı Bellek olmasaydı kişi kendi varlığını, kendisinin sürekli benliğini tanımadığı gibi, çevresinde bulunan kişileri ve şeyleri de tanımak yeteneğinden yoksun olacaktı Eğer bellek olmasaydı, kişi dostunu, düşmanını tanıyamaz, kendisine gerekli olan yiyecek ve içecekleri bulma hususunda zorluk çekerdi Sona bellek insan hayatının devamına hizmet eder İnsanın yüzyıllar boyu kazandığı bilgiler, edindiği deneyler, bellek sayesinde saklanmaktadır Bugünkü bilimin temeli belleğe dayanmaktadır
Belleğin Üç Temel Görevi:
Belleğin üç temel görevi vardır Bunlar :
1 - Anıların kazanılması,
2 - Anıların saklanması,
3 - Anıların canlandırılması
1 — Anıların Kazanılması:
Önce belleğin sermayesini oluşturan fikirleri, bilgileri toplamak, onları kazanmak gerekir Bu da bellemek ve ezberlemek sayesinde olur Belleğin birinci görevi anıların kazanılmasından ibarettir Bu anılar algılardan sonra zihinde kalmış olan izlerdir Fakat bellekte, yer alan yalnız algılardan kalma izler değildir însan, fikirleri, akıl yürütmeleri, haz ve elem ile karışık olan acılarını da kazanır Bu duruma, bir şeyi bellemek, öğrenmek, ezberlemek denir Belleğin en basit biçimi, bir kez ortaya çıkan algılar, tekrar algılanınca, bunların tanınmasıdır İkinci bir kez gördüğümüz bir kimseyi tanıyamazsak bile, bunun büsbütün yabancı bir kimse olmadığına hükmederiz Bazen bir kitap okurken, başka birtakım fikirlere dalarız Bir sayfa yazıyı gözümüzle süzdüğümüz halde, ne okuduğumuzu anlayamayız Kitabı kapayıp ne okuduğumuzu düşünürsek, aklımıza bir şey gelmez Fakat ayni sayfayı bir kez daha okumaya başlarsak, bunun büsbütün yabancısı olmadığımızı anlarız Demek iki, dalgınlık esnasında yapılan ilk okumada da zihinde bazı izler kalmıştır
|