Prof. Dr. Sinsi
|
Çağdaş Bilimsel Düşünce Nedir -Çağdaş Bilimsel Düşünce Nedir Acıklaması
Anıların Saklanması :
Anı bir şey bellendikten, ezberlendikten sonra, onun zihinde saklanmasıdır Yukarıda belleğin ilik işi olarak anıların kazanıldığını, bazı şeylerin ezberlendiğini, bellendiğini gördük Bu bellenen, ezberlenen şeyler, daima bilinç alanında yer almazlar Bilinçte olan tasarımlar ve fikirler, bir süre orada belirli ve açık olarak yaşadıktan sonra, oradan çekilirler Âdeta unutulurlar Fakat bunlarda tekrar bilinç alanına çıkmak gücü vardır O halde, halihazırda bilinçte var olmayan binlerce fikir ve kelimeler bizde saklıdırlar Fakat bunlar nerede ve nasıl saklanırlar, bunun açıklanması güçtür
3 — Anıların Canlandırılması :
Evvelce bellenmiş olan şeylerin tekrar bilinçte canlandırılması demek, onların anımsanmasıdır Bellekte saklanılan bu anılar, istenildiği zaman, yani bizim istek ve irademizle bilinç alanına çıkarlar Bir süre orada bulunduktan sonra tekrar kaybolurlar Bazen de bizim isteğimiz olmadığı halde tasarımlar, kendi kuvvetlerine dayanarak bilinç alanına çıkarlar Bundan başka zihindeki tasarımlar, tek başlarına bulunmazlar Bunlardan her biri çeşitli görünümlerle birbirlerine bağlanırlar Bu suretle tasarım silsileleri veya tasarım kümeleri teşkil ederler Bu tasarımlardan biri, ihtiyari veya gayri ihtiyari olarak bilinç alanına çıktı mı, kendine bağlı olan diğer tasarımları da arkasından sürükler, getirir (çağrışımlar), işte zihinde var olan tasarımların tekrar canlandırılmasına anımsama denir
İmgelem :
İmgelem, insanın hayal etme yetisidir Algılardan meydana gelen tasarımların, bellek aracılığı ile zihinde saklandığını belirtmiştik Önceden bellediğimiz veya ezberlediğimiz şeyleri sıra ve tertip üzere, gerçeğe uygun bir biçimde anımsarız Bu, belleğin bir işlemidir Örneğin : Dinlediğimiz bir masalı veya okuduğumuz bir öyküyü aynen tekrar anlatabiliriz Fakat bellekte var olan tasarımlar, her zaman ortaya çıktıklarında, sıra, tertip ve aynı niteliklerle tekrar edilmezler Bazen bunların sırası, tertibi, birleşiminde yer alan kısımları ve bunların nitelikleri az çok değiştirilebilir Bu suretle yeni tasarımlar, zincirleri, tasarım birikimleri meydana getirilir Örneğin: yeni bir masal uydurmak, yeni bir öykü yazmak gibi
İşte, zihnimizde bulunan tasarımların birleşimini, ve niteliklerini değiştirmek suretiyle yeni tasarımlar, yeni tasarım zincirleri, yeni tasarım birikimleri meydana getirmek gücü ve yeteneğine imgelem ya da hayal etme yetisi denir İmgelem sayesinde meydana gelen tasarımlara hayal, hayaller kurma işlemine de hayal etme, hayal kurma denir
Bellek ve İmgelem Arasındaki Fark :
Daha önce belirtildiği gibi, belleğin görevi, önceden bellenen şeyleri saklamak ve gereğinde bunları hiç değiştirmeden aynen tekrar etmektir İmgelemde ise, az çok yaratıcılık niteliği vardır Gerçi imgelem ile hiçbir şeyi yoktan var etmez Ancak yarattığı hayallerin esas unsurlarını bellekten alır Fakat bunları karıştırmak ve birleştirmek sayesinde yenilikler oluşturur Bu itibarla bellek, imgelemin ilkel maddeler deposu gibidir Örneğin : Her ressam aynı boyaları, her bestekâr aynı notaları kullanır Fakat, bunlar, boyaları ve notaları öyle birleştirip karıştırır ki, sonuçta, o zamana kadar hiç görülmemiş bir tablo veya hiç işitilmemiş bir, melodi meydana gelir Bu nedenle imgelem sayesinde yaratılan yapıtlar orijinal sayılırlar, örneğin: Shakspeare’in Hamlet piyesi; Victor Hugo'nun Sefiller romanı; Verdi'nin Aida operası; Rembrad'ın tabloları; Auguste Rodin'in heykelleri hep orijinal yapıtlardır
İmgelimin Hayattaki Önemi :
İmgelim, bireysel ve sosyal, bilim ve teknik dünyasında olduğu gibi güzel sanatlar alanında da büyük önemi vardır İnsan gerçeği sevdiği kadar, hayalden de hoşlanır Bundan dolayıdır ki, uygar ülkelerde müzelerin ve kitapların yanı başında tiyatrolar, operalar ve sinemalar yapılmıştır Şiirler, romanlar, tiyatro piyesleri, musiki nağmeleri, resim tabloları gibi güzel sanat yapıtlarının oluşmasında imgelem öncü rolünü oynar Bunlardan başka insan, imgelem ve akıl yürütme yoluyla konut, giysi, ulaştırma ve savaş araçları gibi uygarlık yapıtlarım bulmuş ve yüzyıllarca bunları, akla durgunluk verecek biçimde en üst derecelere çıkarmıştır
Hülya :
Hülya, hayal kurmaktır İnsanın icat ettiği hayaller, bazen doğal ve hoş olur Bazen da pek taşkın ve doğal olmaz İşte, alkil ve mantığa sığmayacak derecede taşkın olan ve insanı âdeta kendisine tutsak edecek derecede kuvvetli olan hayallere hülya ya da kuruntu denir Örneğin : Bir kimse, bir define bulduğunu, birdenbire zengin olduğunu ya da kendisine büyük bir ikramiyenin isabet ettiğini varsayımında bulunarak hülyalar kurmağa başlar, arazi satın alır, apartman yaptırır, ticarethaneler açar, fabrikalar kurar, geziler tertip eder, kısacası gerçekleştirilmesini istediği tüm şeyleri düşünmeğe başlar Bir aralık bu hülyaları, bu kuruntular o kadar yoğunlaşır ki, bu kimse, gittikçe hakikat âleminden uzaklaştığının ve hülyalarının yoğunluğu etkisi altında kaldığının farkına bile varmaz Onun hülyalarına darılacak olursanız, kızar Bunun, bir cins hastalık haline dönüştüğü de görülür Kendilerini kral veya mucit, kâşif zannederler
|