Yalnız Mesajı Göster

Felsefi Düşünce Akımları - Felsefi Düşünce Akımları Hakkında...

Eski 07-30-2012   #19
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Felsefi Düşünce Akımları - Felsefi Düşünce Akımları Hakkında...



Gök cisimlerinin hareketlerini, onların gözlemcinin çevresinde döndüğü kabulüne dayanarak açıklarken tatminkâr bir ilerleme' sağlayamayan Kopernik , yıldızların sabit kaldığı, gözlemcinin onların çevresinde döndüğü düşünüldüğünde, daha başarılı olup olamayacağını araştırdı Nesnelere ilişkin sezgi söz konusu olduğunda, benzer bir tecrübe metafizikte de denenebilir Sezginin nesnelerin kuruluşuna uyması gerekirse, bu takdirde ikinciye ilişkin bir şeyleri nasıl olup da a priori bir biçimde bilebileceğimizi anlayamam; fakat (duyularımızın nesnesi olarak) nesnenin sezgi yetimizin kuruluşuna uyması gerekirse, bu imkânı kavramakta hiçbir güçlüğüm olmaz Tecrübenin kendisi, anlama yetisini içeren bilginin bir türüdür; anlama yetisinin de, bende, nesnelerin bana verilmiş olmalarından önce var olduklarını ve dolayısıyla, a priori olduklarını varsaymam gereken kuralları vardır

Tecrübeye formunu sağlayan zihnimiz ya da anlama yetimiz olduğu için, bizim tecrübenin yapısına ya da formuna -bizim için tecrübe olabilmesi mümkün olacaksa eğer, tüm tecrübelerin paylaşmak zorunda olduğu foıma- ilişkin a priori bilgiye sahip olmamız mümkün olur Kant bu özel bilgi türüne `transendental' bilgi adını verir, zira o her ne kadar tecrübemizin doğasıyla ilgili olsa da, empiristlerin düşünmüş oldukları gibi, tecrübeden türetilmez

Kant tecrübemizin zorunlu yapısıyla ilgili iddialarını, sonraki felsefe için önemli hâle gelecek olan, başka bir ayırımla daha ifade eder Ayırım, a priori ve a posteriori bilgi ayırımına kestirme yoldan gitmeyi amaçlayan, `analitik' doğruyla `sentetik'doğru arasındaki ayırımdır Analitik doğruların, tıpkı basit tanımlar gibi, doğru ya da yanlış oldukları, yalnızca içerdikleri kavramların anlamları sayesinde, veya başka bir deyişle, analiz yoluyla bilinebilir Örneğin, `Bekâr kişi evlenmemiş erkektir' önermesi, içerdiği terimlerin en azından bir sarih yorumuna bağlı olarak, yalnızca tanım gereği doğru olan bir önermedir Kantçı terimlerle ifade edildiğinde, yüklem konumunda bulunan kavram (`evlenmemiş erkektir') özne konumunda bulunan kavramda (`Bekâr kişi') içerilir Oysa, sentetik önermelerin doğruluklarına bu şekilde karar verilemez `Hiçbir kadın hiçbir zaman ABD Başkanı olmamıştır', sadece sentetik olarak bilinebilecek olan bir doğrudur Bu örnekte, özne konumunda bulunan kavram, açıktır ki, yüklem konumunda bulunan kavramda içerilmez (erkek olmak Başkan tanımının bir parçası değildir) Kullandığımız terimlerin anlamlarına bağlı olan ve bize gerçek dünya hakkında hiçbir şey söylemeyen analitik önermeler, a priori bilginin makul örnekleridir Onların doğru olduklarını gözlem ya da tecrübe yoluyla keşfetmiyoruz Sentetik doğruların en açık örneklerinin ise, olgusal olarak bilgi verdikleri, aktüel veri ya da deneye dayandıkları ve dolayısıyla a posteriori oldukları görülür Kant için, tecrübenin temel formu ya da yapısına ilişkin transendental bilgi, kritik bir biçimde, hem sentetik ve hem de a priori doğruların daha az aşikâr olan imkânını içerir Başka bir deyişle, Kant'ın felsefesi bizim tecrübenin yapısının önemsiz olmayan veya mühim bilgisine, her tür deneyden bağımsız bir biçimde sahip olabileceğimize işaret eder Kant bu yeni yaklaşımını, çoğu zaman yanlış anlaşılmış olan bir tasvirle, `transendental idealizm' olarak betimler Felsefi terimlerle ifade edildiğinde, idealizm genellikle, bir dış, maddî gerçekliğin var olmadığı inancıyla birleştirilir Yalnızca ideler vardır Empirizm, bu inanca götüren septik yolu sağlar Eğer dış dünyaya ilişkin bütün bilgimiz görünüşte `zihinde' olan duyumlardan geliyorsa, `oradaki' bir şeyin duyumlarımıza tekabül ettiğini nasıl bilebiliriz? Herşey bir yana, biz düş gördüğümüz ya da sanrılara kapıldığımız zaman, benzer duyumlara sahip oluruz, ama onların aldatıcı oldukları ortaya çıkar Tecrübemizin doğuluğunu tahkik edebilmenin tek yolu diğer duyumlardır, fakat aynı problem onlar için de geçerlidir

Şüpheci idealistler, bizim dış dünyanın varoluşu ya da doğasının kesin bilgisine sahip olamayacağımızı öne sürerler; biz yalnızca duyumlarımızın bilgisine sahip olabiliriz `Dini bütün piskopos' Berkeley gibi dogmatik idealistler, maddî gerçeklik düşüncesinin bizzat kendisinin tutarsız ya da çelişik olmasından ötürü, gerçekliğin özü itibariyle zihinsel olduğunu bilebileceklerini savlayarak, bir adım daha ileri giderler Bu görüşün çağdaş versiyonuna göre, gerçeklik hakkındaki bütün önermelerimiz, `duyu verileri'yle ilgili olan kılık değiştirmiş önermelerdir Günümüzde `fenomenalizm' olarak bilinen görüşe göre, fizikî nesnelerle ilgili önermeler, duyu verileriyle ilgili önermelerden meydana gelen mantıksal konstrüksiyonlardır Dolayısıyla, bir ağaçla ilgili bir önerme kurduğum zaman, o ilke olarak duyumlarımla -gördüğüm ve belli koşullar altında göreceğim şeylerle- ilgili bir kompleks önermeler dizisine indirgenebilir Sağduyunun bir dış maddî dünya ile ilgili olarak genelde öne sürdüğünün tam tersine, dış dünya hakkında bildiklerimi ifade eden önermeler, söz konusu önerme dizilerinin ikincisidir

Kant 'ın transendental idealizmi, özellikle analitik yaklaşımı benimsemiş fılozoflar tarafından, yanlış anlaşılmış ve yukarıdaki idealizm ya da fenomenalizmin bir versiyonu olarak görülmüştür Oysa, Kant 'ın transendental idealizmi, gerçekte, onun `empirik' idealizm adını verdiği görüşün bütün formlarını çürütmek için tasarlanmıştır Kısaca, Kant , bize göründüğü şekliyle dünyanın, `görünüşler dünyası' ya da `fenomenal dünya'nın, kaçınılmaz bir biçimde, zaman ve mekân içinde, birbirleriyle nedensel etkileşim içinde bulunan nesnelerin maddî bir dünyası olarak tecrübe edildiğini iddia eder Biz, dünyayı `kendinde var olduğu' şekliyle bilemediğimiz gibi, `numenal' dünyanın `kendinde şeylerinin' fiilen bu şekilde organize edildiklerini de bilemeyiz Biz, sadece görünüşler dünyasının bilgisine sahip olabiliriz; dünyanın gerçekte, tam tamına göründüğü gibi olduğunu varsayamayız Ancak çok daha önemlisi bu, bizim yalnızca zihinlerimizin içeriklerinin bilgisine sahip olabileceğimiz veya görünüşle gerçeklik arasındaki ayırımın bir temeli olmadığı -empirik idealistler tarafından çıkartılan sonuç- anlamına gelmez Allisoti un da işaret ettiği gibi, Kant salt `görünüş' (Apparenı) ya da `yanılsama' (Schein) ile gerçeklik arasında bir ayırım yapar Söz konusu ayırım, insan bilgisinin mümkün tek nesnesi olan `görünüşler dünyası' (Erscheinungen) içinde yapılır Kendi terimleriyle söylendiğinde, Kant bir empirik realisttir: Gerçekliğin nesnel bir bilgisine erişebiliriz Kant'ın görünüşle gerçeklik arasındaki transendental ayırımının anlatmak istediği şey, farklı bir düzenle ilgilidir Allison'un da söylediği gibi, '

Transendental düzeyde, görünüşlerle kendinde şeyler arasındaki ayırım, öncelikle, şeyleri (yani, empirik nesneleri) `ele almanın', biri insan duyarlığının öznel koşullarıyla (zaman ve mekânla) ilişki içinde ve dolayısıyla, `göründükleri' şekilde, diğeri de bu koşullardan bağımsız olarak, ve binaenaleyh `kendilerinde oldukları' şekilde olmak üzere, iki ayrı yoluna işaret eder

Kant 'ın transendental ayırımının gözettiği amaç, şüphecilik ve empirik idealizm de dahil olmak üzere, onun çoğu metafıziksel karışıklığın kaynağı olarak gördüğü şeyin, yani transendental realizmin altını oymaktır Transendental realist, görünüşleri kendinde şeyler olarak değerlendirir ya da başka bir deyişle, onların `insan bilgisinin tümel, zorunlu ve dolayısıyla a priori koşullarından' bağımsız olduğunu düşünür Gerçekten de, transendental realist, insan bilgisini sonsuz bir akıla ya da Tanrı'ya açık olan mükemmel ya da mutlak bilginin aşağı düzeyde ya da bulanık bir taklidi olarak anlar Kant 'a göre, şüphecilik ve empirik idealizm insan bilgisini bu şekilde anlamaya kalkışmanın doğal sonuçlandır

Kant 'ın transendental realizmi reddedişi, böylelikle kendi Kopernik devrimini daha anlamlı kılmasına da yardımcı olur Kopernik, temelde dinî nedenlerle, insanlık Tanrı'nın en önemli yaratığı olduğu için, yer- yüzünün evrenin merkezinde bulunması gerektiğinde ısrar eden bir kozmolojinin yıkılmasına katkıda bulundu Benzer bir biçimde, Kant'ın eleştirel felsefesine yüklediği esas ödev, daha önceki metafiziksel karışıklığın son çözümlemede dinî olan kaynaklarını yok etmektir İnsan bilgisi, yanıltıcı ve erişilemez olan tanrısal sezgi standartına göre değil, bütünüyle insanî öge ya da terimlerle anlaşılmalıdır Kant 'ın transendental idealizmin yararını göstermeye çalışan ek ispatı, onun, transendental bakımdan realist bir perspektifin sonucu olan metafıziksel paradokslara ilişkin tartışmasında bulunur Gerçeklik hakkında, insan bilgisinin kaçınılmaz koşullarından soyutlanarak, önemli bir şey söyleme teşebbüsü, 'kadîm ya da `dogmatik' metafiziğin çelişki ya da `antinomilerine' götürür Critigue of Pure Reason [Saf Aklın Eleştirisi] 'ın ikinci kısmı Transendental Diyalektikte, Kant Kant 'ın tecrübemizin zorunlu yapısıyla ilgili iddiaları kanıtlama teşebbüsleri, bununla birlikte, bir ihtilâf kaynağı olup çıkmıştır Özellikle de, onun `kategorilerin transendental dedüksiyonu' çok sıkı bir incelemeye tâbi tutulmuştur Transendental dedüksiyon, tecrübemizin, Kant'ın bütün mümkün tecrübenin transendental koşulları olduklarını iddia ettiği, temel karakteristiklerinin zarurîliğini gözler önüne sermeyi amaçlar Kısacası, o, birbirleriyle nedensel etkileşim içinde bulunan nesnelerin maddî dünyasıyla, tecrübenin birlikli öznesini, eşdeyişle `tüm tasarımlarımıza eşlik edebilmesi' gereken `düşünüyorum'u tanımlayan `sezgi formları' olarak zaman ve mekânın zarurîliğiyle `anlama yetisinin saf kavramları'nın zorunluluğunu kanıtlama amacı güder


Alıntı Yaparak Cevapla