07-28-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Zeynel Abidin Erdem Kimdir
Çift, dördü erken vefat eden tam 13 çocuk getirir dünyaya 15 Şubat 1944'te Savur'da doğan Zeynel Abidin, ikiz kardeşi Mehmet Nezih'le beraber çocuklar arasında (diğerleri Sabiha, Seniha, Veysi, Müzeyyen, Nezihe, Mualla ve Muazzez) dördüncü sırayı paylaşır: "Çocukluğum çok güzel bir ortamda geçti Abdülhalim Bey'in, yani babamın amcasının evi çok güzel ve orijinal bir evdi Topkapı Sarayı'ndaki işlemelerin benzeri işler vardı Yaklaşık 300 yıl önce yapılmış o evde kalorifer bile mevcuttu Baca, iki sıralı duvar arasından dolaşarak üst kata çıkıyordu Haremlik selamlık bölümleri, mahkemesi, okuma odaları ve sohbet odasıyla o ev hâlâ duruyor " Haftanın üç günü, birer gün aralıkla hakiminden kaymakamına kadar şehrin tüm ileri gelenlerinin toplandığı bu sohbet odasında, her türlü konu konuşulur, tartışılırdı Bu ortam ailede farklı seslerin çıkmasını engelleyici bir kültür birliği oluşturdu " Zeynel Abidin Erdem, bu irfan meclisinin yararını hayatı boyunca görecektir: "Üniversitede okurken arkadaşlarla basketbol oynuyoruz, üniversitenin genel sekreteri de seyrediyor Beni çağırdı bir keresinde, 'Sen nerelisin? Senin davranış biçimin sanki diğerlerinden daha farklı' dedi Sohbet ortamlarını anlatınca 'büyümüş, küçülmüş bir adamsın' dedi Bu tip hoş sohbetlerin bugün de gençler arasında yapılmasını arzu ederdim "
1950'li yılların hemen başlarından itibaren ilk, orta ve lise eğitimini Mungan, Saraçoğlu, Ensari ailelerinin çocukları ile birlikte alır Lisede iken Kenan Akın'la duvar gazetesi çıkarır Okul aktivitelerinde öncü bir öğrencidir Belki de o 'sohbetlere' katılmasının etkisiyle öğrenciler arasında adeta arabulucu görevi görür: "Okulda gruplaşma ve çatışma olunca yöneticiler beni çağırır, arabulucu olmamı isterdi
Bu yazıyı okuyan arkadaşlarım beni doğrulayacaktır " Bu aktifliğini o günlerde voleybol (lise takımının kaptanı) ve basketbola (üniversitede takımı kaptanı) kanalize eden Erdem, bugün de golf (Federasyon Başkan Yardımcısı), yelken (Federasyondaki görevinden geçen dönem ayrıldı), tenis, judo ve karateye kadar çeşitli spor dallarına kaydırarak sürdürmektedir Erdem, liseden iki yıl gecikerek ancak 1963'te mezun olabilir Geç mezun olmasının sebebi sınıfta kalması değildir: "1960 İhtilali'nden sonra babamla amcam siyaset kurbanı oldular " Mardin Ticaret Odası'nı kuranlar arasında yer alan amca Bahattin Erdem, Menderes ve Celal Bayar'ın olduğu kadar İnönü'nün de, eğitim olgusu itibariyle çevre illere göre büyük adamlar yetiştirmiş 'gözde' şehirleri arasında yer alan Mardin'den DP adına 10 Dönem Milletvekili olarak girmiştir Meclis'e 27 Mayısçılar kendilerine göre 'karşı tarafta kalan' onları da affetmez Bahattin Erdem (Daha sonra onun oğlu 17 Dönem MDP, HDP, ANAP Mardin Milletvekili Yılmaz Erdem ve yine 17 Dönem SHP Mardin Milletvekili aileden Kenan Nuri Nehrozoğlu da politikaya girer) ile birlikte Zeynel Bey'in babası Mehmet Sait Erdem de 27 Mayıs'çılar tarafından sürgün edilir: "Önce Yassıada'ya, sonra Sivas'a, Kayseri'ye ve oradan da İzmir Dikili'de ikamete mecbur ettiler bizi O arada ikiz kardeşim Mehmet Nezih'le beraber iki sene kaybettim " Kaybedilen sadece iki sene değildir Ailenin tüm malvarlıklarına el konmuştur: "Bir lokma bir hırka ile idare ettik Mardin halkı o süreç içerisinde büyük bir kadir şinaslık örneği gösterdi ve bize sahip çıktı Amcamın tarihi evi ile bizimkiler satılığa çıktığında, Hacı Köle ve Kasım Tuğmaner gibi büyük ailelerin önderliğinde açık artırmaya hiç kimse katılmadı ve evler satılmadı Mardin halkının necip davranışı ve aileye olan sevgileri ve bin yıllık bir ailenin Mardinliler'e hiç yanlış yapmamasının karşılığını gördük "
Gen—Pa büyüyor
Aile ancak 1963'te geri dönebilir Mardin'e Atalarının Osmanlı zamanında bölgenin lideri olması henüz lise öğrencisi Zeynel Abidin'de siyasi alanda bir merak uyandırır: "Dedem beylik yapmış, Osmanlı'dan evvel yöneticiyiz, Osmanlı'da da sonuna kadar yönetici olduk Onun için lise yıllarında Siyasal Bilgiler'e gireceğimi, Türkiye'de siyasi bir otorite olacağımı ve Türkiye'yi yöneteceğimi düşünürdüm " Siyasal Bilgiler Fakültesinin imtihanına girer, kazanır, fakat liseden kalan dersleri yüzünden devam edemez Bu sefer, 1965'te Yıldız Üniversitesi Kimya Bölümü'ne kaydolur Aynı yıl iş hayatına da adımını atar Birkaç arkadaşı ile birlikte (bir tanesi Refik Koraltan'ın oğlu Oğuz Koraltan'dır) önce tekstil alanında çalışır Babasının iki çift lafı da kulağında küpedir: "Sana iki tane tavsiyem var Hiç bir hileye karışma ve faize bulaşma " Babasının tavsiyesi ve aldığı aile terbiyesi neticesinde olacak, İstanbul'un belirli yerlerine dağıtımını yaptığı zamanın tanınmış bir tekstil (bugün de öyle) firmasından aldığı balyaların içinden fazla çıkanları firmanın patronuna götürür: "Bir gün bir balya içinde 300 tane fazla mal geldi, alın parasını dediğimizde şaşırdılar Firmanın sahibi bizim bu davranışımızdan çok etkilendi " Önceleri İstanbul piyasasına satılanı kısmen alırken, bir müddet sonra İstanbul'a yapılan dağıtımın tamamını, daha sonra da Anadolu'ya yapılan dağıtımın tümünü bana verdi Zaman içinde elimden tuttu ve beni boya fabrikasının sahiplerine götürdü Bu sefer kimyevi madde de satmaya başladık "
|
|
|