Prof. Dr. Sinsi
|
Ar Damarı Nasıl Çatlar?
Ar damarı nasıl çatlar?

-Utanmıyorsan, dilediÄŸini yap!” ikazını,bütün büyükler tekrarlamışlardır Çünkü,insanın en güzel süsü,utancından dolayı ,yüzünün kızarmasıdır
Efendimiz de (s a ) “Haya imandandır” buyurmuÅŸtur
İnsan,utanma duygusunu doğuştan getirir ama,imanla korur ve geliştirir
Bütün güzellikler gibi,utanmanın,iffetin,hayanın da kaynağı imandır ve bu sebeble de kadın erkek herkesin asıl deÄŸeri, doÄŸru bir biçimde Allah’a ve ahirete inanmaktadır
İslam imanı,bütün mensuplarını iffete ve edebe çağırır
Allah tarafından her an görüldüğünü ve gözetildiğini bilen bir insan,yaptıklarından hesap vereceğini de bildiği için,elbette ki kendisi için çizilmiş sınırlara uyar;nerede durması gerektiğini,nerede serbest olduğunu hep hesaba katar Çünkü,dünya hayatının sonunda kurulacak olan en büyük mahkemede, her halinden dolayı sorgulanacak ve en küçük iyiliğinin de,en küçük kötülüğünün de karşılığını mutlaka görecektir
“O,Allah’ın kendisini gördüğünü bilmez mi?”Alak 14
“Şüphesiz Allah,sizin üzerinizde her ÅŸeyi görüp gözetendir ”Nisa 1
“-Nerede olursanız,O sizinle beraberdir ”Hadid 4
Görürcesine bir Allah imanı ve Allah tarafından görüldüğüne kesin olarak inanmak,iffetli olmayı doÄŸurur Böyle bir mü’min,sürekli Cenab-ı Hakk’ın nazarına muhatap olması itibariyle hayada,iffette,edepte derinleÅŸir,kesintisiz bir temkin üzere yaÅŸar
Güzeller Güzeli (s a ) şöyle buyurur:
“-Allah’a karşı olabildiÄŸince hayalı davranın!Allah’a karşı gerektiÄŸi ölçüde hayalı olan ,kafasını ve kafasının içindekilerini,midesini ve midesindekilerini kontrol altına alsın Ölüm ve çürümeyi de hatırından uzak tutmasın
Ahireti dileyen, dünyanın suri güzelliklerini bırakır…İşte,kim böyle davranırsa,o Allah’tan hakkıyla haya etmiÅŸ sayılır ”
Ayıplanan şeye düşme korkusuyla,insanda hasıl olan değişim,durum ve tavır,hayadır
İnsan bu duygusuyla,kötülüklerden ve çirkinlikliklerden uzak durur
Tabii ki haya,kadın erkek her mümin içindir Ancak yapı ve yaratılışları gereği,kadınlara daha da yakışan bir güzelliktir
Ebu Said el-Hudri der ki:
“-Resulullah (s a ) çadırdaki bakire kızdan daha çok haya sahibi idi HoÅŸ olmayan bir ÅŸey görmüşse,biz bunu yüzünden hemen anlardık ”
(Kütüb-i Sitte-c 17-s 609-611)
Efendimiz ,hayayı ahlakımızın özü olarak tarif etmiştir:
“-Her dinin kendine has bir ahlakı vardır İslam’ın ahlakı ise,hayadır ”
Haya, sadece kadınlara mahsus değildir Mesela Hz Osman(r a ), haya timsali olarak tanınmış bir mübarek zat idi
Hayanın en önemli sonucu,fevkalade iffetli,edepli ve namuslu olmaktır
Kutsal’ın olmadığı yerde,utanmak;utanmanın olmadığı yerde de,iffet,edep,haya barınamıyor Laikçi bir bakış açısından, saÄŸlam bir ahlak,edep,haya,iffet anlayışı doÄŸmuyor
İşte bu yüzden,ülkemizdeki din eÄŸitiminin periÅŸanlığına bakarak,Rahmetli Necip Fazıl,bundan yarım asır önce, “Bu gidiÅŸle,utanmaktan utanan bir nesil gelecek!” demiÅŸti
* * *
Tabii ki, insanın yaratılıştan getirdiÄŸi duygular,kolay kalkmıyor ortadan Hele de arkasında onu desteklemiÅŸ,derinleÅŸtirmiÅŸ bir altyapı ve asırlara dayanan köklü ve benimsenmiÅŸ bir birikim varsa…
Bu sebeble ,yavaş yavaş,alıştıra alıştıra,sinsice geliştirilmiş çabalar gerekiyor Önce iffet,haya,edep duyguları zayıflatılıyor Bu duygular öylesine zayıflatılıyor ki,onları ifade eden kelimeler bile dilimizden alınıyor ve unutturuluyor
Bu insani duyguların,aslında gericilik,ilkellik ve geliÅŸmemiÅŸlik olduÄŸu vurgulanıyor “Ayıp!” duygusu ayıplanıyor “Günah” inancına saldırılıyor ”Utanmak da neymiÅŸ!” deniliyor
Sonra da bu duyguların dışa yansıyan görüntüleri fazlalık ve gereksizlik gibi gösteriliyor
Mesela baÅŸ örtüsü,uzun etek,karşı cinsler arasındaki iletiÅŸimde mesafeli,dikkatli,tedbirli olmak gibi hususlar yerden yere vuruluyor Mesela, “Kılık kıyafetle namus mu olur?”, “Karşı cinsten bir arkadaşı olmak neden kötü olsun!”, “Bu yaÅŸta bu tesettür,neden ki!” gibi yaklaşımlarla kafalar karıştılıyor
Açık saçıklık ise,medeniyet,ilericilik,modernlik olarak dayatılıyor Kısacası,o meÅŸhur ve meÅŸ’um kural uygulanıyor:
“-Kur’an’ı kapatın,kadınları açın!”
Aslında,olumsuzlukların sökün etmesi için,sadece Kur’an-ı Kerim’i kapatmak yetiyor
Zira,Kur’an kapatılınca,ne kadar açık olması gereken varsa,kapanıyor;kapalı olması gereken her ÅŸey de,sonuna kadar açılıyor
Bu yüzden,iman ve bilgi temeline oturmayan tavır,tutum ve semboller,sağlıklı ve uzun ömürlü olmuyor Mesela,başını örten bir kızımız asıl örtmesi gereken yerlerini açıyor Ya da,tesettür aracı olan baş örtüsünü dikkat çekme vesilesi yapıyor
İffet,edep,haya bir duruştur,tavırdır Bu asil duruşun dışa yansıyan ahlakı ve halleri vardır Deruni dünyaları örtülmüş olan erkek ve kadınlar,dışlarına ve bedenlerine de bu güzelliği yansıtırlar Dolayısiyle,içi örtülmemiş olanın dışındaki örtü,anlamsızdır,iğretidir ve kendisinden beklenen tavrı göstermekten çok uzaktır ve varken bile yok gibidir Çünkü maddesiyle var oluşu,manası ve ahlakıyla da var olmasını gerektirmiyor
Bedenin örtüsü,iç dünyanın örtüsü olan hayanın,iffetin ve edebin dış dünyada görülen sembolüdür Tesettürün kökü içeridedir; önce içeride başlar örtünmek  
* * *
Peki, örtünmeyi bilmeyenlere karşı tavrımız ne olmalı?
Bir mübarek Allah dostu olan,Bandırmalı Ali Efendi,(Allah selamet versin,şimdi 98 yaşındadır),bir ziyaretimizde anlatmıştı:
Bir gurup delikanlı kendisini ziyarete gelmiş ve Bandırma sahillerinde gördükleri açık saçıklıklardan şikayet etmişler O mübarek zat da şu ibretli cevabı vermiş:
“-Evlatlarım,madem o kardeÅŸleriniz,kılık kıyafet hususunda ölçüyü bilememiÅŸler,haddi aÅŸmışlar,açılıp saçılmışlar Öyleyse neden sizler,bakışlarınızla onları örtmediniz?”
Demek ki ne imiÅŸ efendim?
Açılmayı marifet bilenlere karşı,haddini ve hesabını bilenlere düşen görev,bakışlarıyla onları kapatmakmış
Özellikle de cins-i latif olan hanımlar,şefkat kahramanları,daha hassas ruhların temsilcileri,fıtratları icabı daha çok örtünmek isterler Çünkü,kem nazarlar, hain bakışlar,onları daha fazla rahatsız eder,yaralar
ÇalıkuÅŸu’nda ReÅŸat Nuri,bu gerçeÄŸi çok etkili açıklar Roman kahramanı olan Feride,kötü niyetli bakışları yüreÄŸine saplanmış oklar gibi hisseder
Bu acıyı,Batılı kadınlar da ,zaman zaman yüreklerinde hissedip seslerini yükseltirler Mesela,metroda,kendileri için ayrı bir vagon olmasını isterler Bu konuda yapılan bir gösteriye,ben de 20 yıl önce Berlin’de ÅŸahit olmuÅŸtum Daha sonra Berlin’de,kadınlar için ayrı kahvehane,ayrı otel ve bütün çalışanları ve sürücüleri kadın olan ve sadece kadın müşteri kabul eden bir taksi ÅŸirketi kurulmuÅŸtu
Berlin’de, “Hain bakışlardan” ÅŸikayet eden kadınlar Müslüman deÄŸillerdi Acaba Türkiye’de Müslüman kadınlar, benzeri bir çıkış yapsalar,bizim malum basının yaygarası ne ÅŸiddette olur dersiniz?
Açık saçıklığı önlemenin çok önemli bir yoludur gözü korumak…Rabbimiz de öyle buyurur:
“-İnanmış erkek ve kadınlar, gözlerini harama bakmaktan kapasınlar ” Nur 29-30
İmam Şibli,bu ayeti şöyle yorumlamış:
“-Sadece kafa gözlerini kapamakla kalmasınlar;kalp gözlerini de kapalı tutsunlar,haramları hayallerine bile almasınlar!”
Her günah,bir bakışla başlar
Görüldüğünde neyi hatırlatmak ister insanlar,erkekler,kadınlar? Günahı,azdırmayı ,sapt ırmayı,yoldan ve baÅŸtan çıkarmayı mı? Yoksa,hakiki bir mü’min olurlar da,onları gören kulluÄŸu mu hatırlar sadece?
Evet,bazen bir bakış günahın yolunu açar…Bazen de bir nazar,Hakk’a kul eder…
Güzeller Güzeli,aniden ve iradi olmadan hasıl olan ilk bakışı mahzurlu görmez Günah olan, bu bakışın isteyerek tekrarlanmasıdır
Allah dostu iki kardeşin menkıbesi çok ibretlidir:
Küçük kardeş,bir dağ başında,münzevi yaşar Hayatı bütünüyle ibadet,riyazet,zikir ve fikirden ibarettir
Bir gün,şehirde ayakkabıcılık yapan ağabeyini ziyaret için dağdan iner Gelirken de hediye olarak mendiline sardığı bir parça kar getirir Sıcak yaz gününde mendile sarılı olarak getirilen kar,tabii ki bir keramettir
O sırada,dükkana gelen bir hanım müşteri,ayakkabılara bakmış ve birini denemeye karar vermiş Dağdan gelen kardeş, bir an nazarını bu hanımdan alamamış İşte tam da o an,mendildeki kar eriyip,mendilden akmaya başlamış
Ayakkabıcı Ağabey demiş ki:
“-KardeÅŸim,daÄŸ başında,yapayalnız evliyalık kolaydır Zor olan,ÅŸehirde ve kalabalık içinde veli olabilmektir ”
Gerçekten de ,zorun zoru,günahların sel gibi üzerimize geldiği bir yerde,onlardan korunacak çabayı gösterebilmektir
* * *
İffetsizlik söz konusu oldu mu,hemen ve öncelikle kadınlar suçlanır Ancak,onları sadece birer cinsel obje olarak gören ve böyle olmaya da teşvik eden erkekler de suçlu değil mi?Hatta suçun büyüğü onlarda değil mi?
Rahmetli Osman Yüksel Serdengeçti AÄŸabeyim öyle derdi: “Kadınları kafes arkasından,evde hapsolmaktan kurtardık” deyip,sokaÄŸa salanlar,onları sokakta kafeslemek isteyenlerdir ”
Rahmetli Mehmed Akif dedemize Berlin’de bir Alman hanımefendi sormuÅŸ:
“-Siz,kadınlarınızı hiç sokaÄŸa salmazmışsınız,doÄŸru mu?”
Akif merhum demiÅŸ ki:
“-Hanımefendi,biz de sizin gibi acıyıp bir kere saldık dışarıya hanımları,ÅŸimdi de içeriye alamıyoruz ”
Rahmetli Akif dedemiz, daha sonra,dışarıyı mekan seçenlerin akıbetini ne hazin anlatır:
Haya sıyrılmış inmiş,öyle yüzsüzlük ki her yerde,
Meğer ne yüzler örtermiş bir incecik perde!
BaÅŸkasının Günahına AÄŸlayan Adam ünvanıyla andığımız Bediüzzaman hazretleri,50’li yılların başında İstanbul’a gelmiÅŸ Tek başına çıktığı bir ÅŸehir gezisinden sonra,talebesi Abdülmuhsin Alkonavi’ye demiÅŸ ki:
“-Kadınların açılıp saçılmasında, asıl suç erkeklere aittir Baktım,tramvaya açık saçık bir kadın binince, erkekler eskiden Osmanlı paÅŸalarına yapılan hürmeti o kadına gösteriyorlar Bu suretle, onları daha çok açılmaya ve süslenmeye teÅŸvik ediyorlar ”
Evet, “Sebeb olan, yapan gibidir ”
Åžairler Sultanı Necip Fazıl’ın,11 haziran 1952 tarihli yazısı, “Göz ve Edep”diye baÅŸlar ve şöyle devam eder:
“-Gözler,vapurların alt kamaralarındaki yuvarlak camlara vuran deniz suyu gibi çakır…Süzülmüş bal gibi ela…Çivit gibi mavi…Siyah kehribar gibi kara…
Bu gözlerden biriyle bakar…Onu gümüş mecidiye büyüklüğünde açar ve karşısındakine diker,zavallı karşısındaki…Öfkelenir,sinirlenir,ezilir,büzà ¼lür,f akat aÄŸzını açıp da bir ÅŸey söyleyemez Ne desin yani? Ne dese, cevabı hazırdır:
-Göze yasak mı var?
Yanından bir kadın geçerken,teftiş gören asker gibi,başiyle 180 derecelik bir daire çizer ve kadının topuklarından saçlarına kadar,gözlerini sokmadığı nokta bırakmaz
Zavallı kadın…EÄŸer bu halden ürperecek kadar nadirleÅŸen soydansa,ne yapsın yani? Dönüp te bu küstaha iki tokat mı atsın?
Göze yasak olur mu hiç?”
Necip Fazıl yazısını şöyle bitirir:
“-Hep aynı mazeret: Göze yasak olmaz!
Halbu ki zahirde müeyyidesiz görünmesine rağmen,en büyük,en ince,en güzel yasak budur:Göz yasağı! 
GeçmiÅŸten kalma bir sözdür ki, “EÄŸer haya etmezsen,dilediÄŸini yapmakta serbestsin!”
Göz yasağını ve ona baÄŸlı edep ve haya duygusunu anlayabilmek,derin bir terbiye ve irfan iÅŸidir…”
Åžimdi göz önüne serilen mahremiyetler,nasıl da dertlendirir Åžairler Sultanı’nı:
Burnunu göstermekten sakınırdı süt ninem
Kızımın gösterdiği kefen bezine mahrem
Mü’min, ne bakışların odağı olacak ÅŸekilde giyinip çıkar sokaÄŸa,ne de öyle dışarı uÄŸramış olanlara diker gözlerini…
EÄŸer bu yanlışı yapan biri varsa,kendi nefsi,ya da bir yakını,mü’min onu da kibarca uyarır,kırmadan,dökmeden…Tıpkı Efendimiz (s a )gibi…
Peygamberimiz’in amcası Abbas’ın oÄŸlu Hazreti Fadl anlatır:
“Veda Haccı’nda Efendimiz’le aynı deveye binmek ÅŸerefine ermiÅŸtim O sırada,genç ve güzel bir hanım yanımıza gelip Allah Resul’üne bazı sorular sordu Peygamberimiz (s a ) o hanıma bakmadan,sorularını cevaplıyordu Fakat kadının güzelliÄŸi benim dikkatimi çekti Bir delikanlı olarak,dikkatli bir ÅŸekilde kadına baktığımı gören Efendimiz,bu davranışımı hiç beÄŸenmedi Ben kadına bakmayayım diye,başımı eliyle kibarca öbür tarafa çevirdi Bu dikkatsiz davranışımla Efendimiz’i üzdüğüm için çok piÅŸman olmuÅŸtum ”
Efendiler Efendisi’nin mübarek elleri,hala bizim günaha dönmüş baÅŸlarımızı,ÅŸefkat ve merhametle tutup,bakması gereken yöne çevirmektedir Hep hayra davet eden Güzeller Güzeli’nin mesajları, hala ter-ü taze olarak,asırlar ötesinden sürekli gelmekte…Ancak, o mesajları alacak derecede aydınlık mı yüreklerimiz,tertemiz mi ?
Günahlara bata bata,ar damarı çatlamış ve ruh bekaretini kaybetmiş olanlar için,hiçbir mesaj yoktur Zira,gönül evini iffetsizliklerle karartmış olanlar,ancak şeytani mesajlara açılmış olurlar
Bu sebeble,bilhassa da bu yaz mevsiminde,gözümüze,kulağımıza filtreler takmalı,sokaÄŸa üryan çıkanlara akıl ve iz’an duasında bulunmalı,kalbimizi,aklımızı ve hatta hayalimizi temiz tutmaya çalışmalı,ekranları karartıp kalplerimizi aydınlatmalıyız
Vehbi VakkasoÄŸlu
|