Yalnız Mesajı Göster

Kefareti Gerektirmeyen Oruçlar-Ömer Nasuhi Bilmen

Eski 07-28-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kefareti Gerektirmeyen Oruçlar-Ömer Nasuhi Bilmen



145- Bir kimse, fecir doğduğu halde, henüz doğmamıştır zannı ile sahur yemeğini yese veya güneş batmamış olduğu halde, battı sanarak iftar etse, üzerine kaza gerekir, keffaret lazım gelmez Çünkü kasden iftar etmiş değildir


146- Bir kimse, Ramazanda zevcesine: "Bak, fecir doğmuş mu, doğmamış mı?" dedikten sonra, kadın bakıp henüz doğmadığını haber vermesi üzerine, o kimse oruca aykırı bir harekette bulunsa; fakat daha sonra fecrin doğmuş olduğu anlaşılsa, kendisine yalnız kaza gerekir, keffaret gerekmez Fakat kadın fecrin doğmuş olduğunu bilerek böyle bir harekette bulunmuş ise, ona keffaret de lazım gelir


147- İki kimse güneşin battığına, iki kimse de güneşin henüz batmamış olduğuna şahidlik ettiği halde iftar edilecek olsa ve sonradan güneşin batmamış olduğu anlaşılsa, bundan dolayı ittifakla yalnız kaza gerekir Keffaret gerekmez


148- İnsanların hukukunda iki kimsenin şahidliği isbata yeterli olduğu gibi, oruç hakkında da böyle şahidlik ettikleri halde, bir kimse yemek yeyip sonradan fecrin doğmuş olduğu anlaşılsa üzerine hem kaza, hem de keffaret gerekir Bunda ittifak vardır Bu konuda bir şeyin yokluğuna şehadet (fecrin doğmadığını söylemek) isbat hususundaki şehadete (fecrin doğmuş olmasına) karşı çıkamaz
Fakat bu hadisede böyle şehadet edenler birer kimse olsa, yalnız kaza gerekir Çünkü fecrin doğuşu hakkında bir kişinin şahidliği tam bir delil değildir


149- Unutarak bir şey yiyen veya fecir doğmuşken, henüz doğmamıştır sanarak veya uyku halinde oruca aykırı bir harekette bulunan kimse, artık orucunun bozulduğunu zannederek tekrar kasıdlı olarak yese, üzerine keffaret gerekmez Bu unutma ile orucunun bozulmayacağını bildiği halde iftar etse, İmamı Azam'a göre yine keffaret gerekmez Sahih olan da budur Çünkü bunda orucun bozulma şüphesi vardır


150- Kendisine içten kusuntu gelen veya ağzına su verirken hata eseri boğazına su kaçan veya bir kadının güzelliğine bakan kimse, bununla orucun bozulduğunu sanarak Ramazanda kasden iftar edecek olsa, üzerine keffaret gerekmez Fakat bununla orucun bozulmayacağını bildiği halde iftar etse, keffaret de gerekir Çünkü burada şüpheye yer yoktur


151- Bir kimse Ramazanda gündüzün misvak kullansa veya gıybet etse de bu yüzden orucun bozulduğunu sanarak iftar etmekle üzerine keffaret gerekmez Fakat bununla orucun bozulmayacağını öğrenmiş ise, keffaret gerekir


152- Ramazan günü ihtilam olan kimse, orucunu bozsa bakılır: Eğer bu ihtilamla orucunun bozulmuş olduğunu zannetmiş ise, üzerine keffaret gerekmez Fakat bununla orucun bozulmayacağını biliyordu ise, keffaret gerekir


153- Ramazan ayında oruçlu olduğunu unutarak cinsel ilişkide bulunan kimse, oruçlu olduğunu hatırlar hatırlamaz, kendini geri çekse, orucu bozulmuş olmaz Sonradan inzal zarar vermez Bu, bir ihtilam gibi olmuş olur Fakat hiç hareket etmeksizin inzal oluncaya kadar duracak olsa, kendisine yalnız kaza gerekir Fakat kendisini tahrik ettiği takdirde, keffaret gerekir Çünkü bu durumda cinayet tamamlanmış olur Kendini geri alıp tekrar münasebette bulunmak da, böyle keffareti gerektirir Böyle bir ilişkinin ikinci fecir zamanına raslaması halinde de hüküm aynen geçerlidir


154- Bir kadın oruca niyet ettikten sonra uyuduğu veya geçici olarak cinnet getirdiği halde, kocası onunla ilişki kursa, orucu bozulur, üzerine yalnız kaza gerekir, keffaret icab etmez


155- Ramazan günü nefsini bir çocuğa veya bir mecnuna teslim edip cinsel ilişki kuran oruçlu bir kadın hakkında ittifakla keffaret gerekir


156- Ramazan günü zor kullanmak suretiyle yapılan cinsel ilişkiden dolayı, bu işe zorlanan kimseye yalnız kaza gerekir, keffaret gerekmez
Zor kullanmak, can almak, bir azayı (organı) kesmek veya bunlardan birine sebebiyet verecek şekilde dövmekle yapılan zorlamadır Yalnız üzüntü ve acı verecek derecede olan dövmek veya yalnız hapsetmek suretiyle yapılan bir zorlamadan dolayı orucu bozmak keffareti düşürmez


157- Bir yolcu zevaldan önce memleketine (ikamet vatanına) dönmekle bir şey yememiş olduğu halde oruca niyet edip ondan sonra kasden orucunu bozacak olsa, üzerine keffaret gerekmez
Zevalden önce iyileşip kendine gelen bir mecnun niyet etmişken, sonra orucunu bozarsa, ona da keffaret gerekmez


158- Orucunu bozan kimseye, o gün oruç tutmamasını mubah kılacak bir hal gelirse, ondan keffaret düşer
Misal: Sağlıklı bir kimse, Ramazanda oruca niyet etmişken, gündüzün orucunu bozsa da aynı günde bayılsa veya bir kadın adet görmeğe başlasa yahut oruç tutamayacak bir halde hastalansa, üzerine yalnız kaza gerekir, keffaret gerekmez Doğru olan görüş budur Bunlar birer semavi özürdür
Fakat böyle bir kimse, kendini yaralayıp da oruç tutamaz hale gelse, sahih olan görüşe göre, üzerinden keffaret düşmez Çünkü bu duruma düşmeye kendisi sebeb olmuştur
Yine, orucu açtıktan sonra isteyerek veya zorlanarak yolculuğa çıksa, yine keffaret düşmez Çünkü yolculuk semavî bir özür değildir
Sefere (yolculuğa) çıktıktan sonra orucu bozmak ise, yalnız kazayı gerektirir Çünkü o gün aslen oruç tutmakla mükellef değildi


159- Ramazanda oruçlu olarak yolculuğa başlamış bir kimse, unutmuş olduğu bir şeyi almak için evine dönüp de bir şey yedikten sonra tekrar yola çıksa, üzerine keffaret gerekir Çünkü evine dönmekle yolculuktan çıkmış olduğundan yemek yediği sırada mukim sayılmıştır Fakat beldenin evlerini geçtikten sonra bir şey yeyip de, ondan sonra evine dönüp yine bir şey yiyecek olsa, üzerine keffaret gerekmez Böyle yedikten sonra yolculuktan tamamen vazgeçmiş olsa da yine keffaret gerekmez Çünkü bu yemesi bir ruhsat (izin) haline rasgelmiştir
(Zahirîye mezhebine göre, yolculuk halinde oruç tutmak nassa (Kur'anın hükmüne) aykırı olacağından aslen caiz değildir Diğer mezheblere göre, yolcu serbesttir, dilerse orucunu tutar, dilerse tutmaz Sonradan kaza eder Öyle ki, kendisine zarar vermezse, orucunu tutması bizce daha iyidir)


Kaynak :Ömer Nasuhi Bilmen

Alıntı Yaparak Cevapla