Prof. Dr. Sinsi
|
Namazı Kasten Terk Edenin Kafir Olacağı Görüşü İle Bu Görüşün Değerlendirilmesi
Namazı kasten terk edenin kafir olacağı görüşü ile bu görüşün değerlendirilmesi
İslami ibadet sistemi içinde namaz en yüksek ve en önemli konumdadır "Belli vakitlerde yerine getirilmek üzere müminlere farz kılınmış"148 olan namazın, çoğu zekat ile birlikte olmak üzere Kur'an'da yüze yakın yerde anılmış olması bunun açık bir ifadesidir "Şüphesiz ben Allah'ım! Benden başka ilah yoktur Öyle ise bana kulluk et ve beni anmak için namaz kıl "149 emri namazın, yaratıcı kudrete bağlılığın bir ifadesi olduğuna dikkatleri çekmektedir Yine aynı özelliği dolayısıyla " Namaz, fuhuş ve kötü şeylerden alıkor"150 ve sahibine Allah katında büyük bir mükafat kazandırır
Namaz ibadetini yerine getirmekle büyük manevi dereceler kazanan insanın, bu ibadeti ihmal ya da büsbütün terk etmekle, ölüm ötesi hayatta aynı oranda cezaya çarptırılması tabiidir Bu, tüm kainata hakim bulunan adalet ve denge mekanizmasının bir gereğidir Kur'an namazı terk etmeyi; nefsin arzularına uyarak cehennemlik olmaya yol açan bir davranış olarak sunmakta;151 bizzat cehennemliklere, orada oluşlarının ilk sebebinin namaz kılmamak olduğunu söyletmektedir 152 Namaz kılmamanın getireceği büyük uhrevi sorumluluğu bildiren bir çok hadisler vardır Bunlara biraz sonra değineceğiz İşte tüm bu verilerden hareketle, İslam alimleri namaz kılmamayı büyük günahlar sıralamasında en üst basamaklarda zikretmişlerdir
İslam'ın temel esaslarından biri olan namazın farz olduğuna inanmayarak kılınmayışının, kişiyi dinden çıkaracağı konusunda İslam bilginleri görüş birliği içindedirler Tıpkı namaz gibi, farz oluşu kesin delillerle bilinen diğer esaslar da böyledir Zira Kur'an'ın bir ayetini, ya da bir hükmünü inkar etmek, onu bütün olarak inkar etmekle eş değerdedir Bu durumda bulunan kimseye irtidat/dinden çıkma hükümleri uygulanır
Farziyetini inkar etmeksizin, sırf ihmal ve tembellik sebebiyle namazı terk eden hakkında hükmün ne olacağı konusunda İslam bilginleri farklı görüşlere sahip olmuşlardır Aşağıda bu görüşleri ele alıp değerlendireceğiz
Ahmed b Hanbel namaz kılmayanın kafir olacağı ve bu yüzden öldürüleceği görüşündedir Ona göre böyle bir kimse üç gün boyunca her namaz vakti namaz kılmaya çağrılır Bu süre zarfında hapiste tutulur, ölümle korkutulur Yine de kılmazsa mürted hükümlerine tabi tutularak öldürülür Bir müslüman için yapılan yıkama, kefenleme, cenaze namazı kılma ve müslüman mezarlığına gömme işlemleri bu kimse için yapılmaz Müslüman varisleri ile aralarında miras hükümleri uygulanmaz 153
en-Nehaî (ö 96/714), eş-Şa'bî (ö 109/727), Hasan el-Basrî (ö 110/728), Hammâd (ö 120/738), Zeyd b Ali (ö 122/740), Eyyûb es-Sahtiyânî (ö 131/749) ve el-Evzâî de bu görüştedirler 154
Ahmed b Hanbel ve onun görüşünde olanlar, bu konuda Kur'an ve sünnetten bazı delillere baş vurmuşlardır Kur'an'dan getirdikleri delilleri şöyle ifade etmektedirler:
"Allah teala, `Haram aylar çıkınca müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün Onları yakalayın, hapsedin; her gözetleme yerine oturup onları bekleyin Eğer tevbe eder, namazı kılar ve zekatı verirlerse siz de onların yollarını boşaltın'155 buyurmuştur Bu ayette müşriklerin öldürülmesi mübah kılınmış, serbest bırakılmaları için, müslüman olmaları ve zekat vermeleri şart koşulmuştur Şu halde bir kimse namazı kasten terk edince, serbest bırakılmasının şartlarını yerine getirmemiş olmakta, böylece öldürülmesinin gerekliliği hükmü devam etmektedir "156
Namazı kasten terk edenin kâfir olacağına delil olarak gösterilen rivayetlerin başlıcalarını da şöyle zikretmek mümkündür:
"Onlarla bizim aramızdaki ahit namazdır Kim onu terk ederse kâfir olmuştur "157 "Kişi ile şirk arasında namazı terk etmek vardır "158 "Kim namazı kasten terk ederse Allah'ın koruması ondan uzak olur"159 "İnsanlardan ilk kaldırılacak şey emanet duygusu, onlarda en son kalacak şey de namazdır Nice namaz kılanlar vardır ki onlarda hayır yoktur "160 Abdullah İbnu Süfyan şöyle demiştir: "Allah Resülü'nün ashabı, namazdan başka hiçbir amelin terkini küfür saymıyordu "161
Görüldüğü üzere bu rivayetler namazı terk etmenin kişiyi küfre sokacağını açıkça ifade etmektedir Küfür ise öldürme sebebidir Şu halde namaz kılmayan kâfir olur ve öldürülür 162
Namazı kasten terk edenin kâfir olacağı ve öldürüleceği görüşünü böylece ortaya koyduktan sonra şimdi de bu görüşü değerlendirmeye çalışacağız
Buraya kadar görüldüğü üzere, Ahmed b Hanbel ve onun gibi düşünenlere ait bu görüş, namazı kasten terk eden kimse ile ilgili görüşler arasında en uç noktada olanıdır Sonuç itibariyle, ameli "imandan bir cüz" saymaktadır
Namazı terk etme suçuna öngördükleri ceza konusunda ayrılsalar da, bu suçun kişiyi kâfir yapmayacağında birleştikleri için, Ebu Hanife ile eş-Şafiî ve Mâlik b Enes'in, Ahmed b Hanbel'e ait bu görüş konusundaki karşı delilleri ortak ve açıklamaları birbirine paraleldir
Tacuddîn es-Sübkî (ö 77l/l370)' nin ifadesine göre, namazı terk edenin kâfir olacağını savunan Ahmed İbnü Hanbel ile karşı görüştekilerden eş-Şafiî arasında şöyle bir diyalog geçmiştir:
-Ahmed, sen, "Namaz kılmayan kâfir olur", mu diyorsun?
-Evet
-Eğer kâfir olursa ne ile tekrar müslüman olur?
-Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resülüllah, diyerek
-Adam bu sözü söylemeye zâten devam ediyor, onu bırakmış değil ki 
-Namaz kılarak müslüman olur
-Kâfirin namazı geçerli olmaz Böyle bir namaz ile de o kimsenin müslüman olduğuna hükmedilemez
Ahmed b Hanbel bu noktada söyleyecek söz bulamaz 163
es-Sübkî şöyle demektedir:
"Bu diyaloğu mezhebimiz (şafiî mezhebi) âlimlerinden el-Hasan b Ammâr anlatmıştır Bu zât, Fahr'ul İslam eş-Şâşî'nin öğrencilerinden olan Musul'lu bir adamdır "164
eş-Şafiî'ye nisbeti doğru olsa da olmasa da, namazı terk edenin kâfir olmadığı noktasında bu yaklaşım tarzının oldukça sağlam bir zemine sâhip olduğu izlenmektedir Zîra farz olduğu inkâr edilmedikçe "amel"in terk edilmesi küfre sebep olmaz İmanın gerçekleştiği ya da ortadan kalktığı yer kalptir 165 Dünyevi hükümlerin icrası noktasında imanın varlığının belirlenmesi için ise, şehadet kelimesinin dile getirilmesi yeterlidir Şu halde, farz olduğuna inanmakla birlikte namazın -ve benzeri görevlerin- yerine getirilmemesi imanı ortadan kaldırmaz Şehâdet kelimesini söyleyen kimsenin -nihâi olarak- cennete gireceği yönündeki pek çok hadis bunu desteklemektedir 166
el-Cassas (ö 370/980) da, namazı terk etmenin küfür sebebi olduğu konusunda delil olarak gösterilen, "Haram aylar çıkınca müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün Onları yakalayın, hapsedin Onları her gözetleme yerinde oturup bekleyin Eğer tevbe eder, namazı kılar ve zekatı verirlerse, siz de onların yollarını boşaltın",167 ayetini yukarıdaki bakış açısı ile değerlendirmekte ve şöyle demektedir:
"Mâlumdur ki, ayette geçen `Müşrikleri öldürün' emrinin ortadan kalkması için kaçınılmaz şart, şirkten tevbe etmektir Allah'ın namaz kılmak ve zekat vermek konusundaki emrini kabul etseler de o sırada namaz vaktinde bulunmasalar, müslüman olacakları ve kanlarının haram olacağı konusunda ihtilâf yoktur Buradan anlıyoruz ki öldürülmekten kurtulmalarının şartı Allah'ın emirlerini kabul edip, onların bağlayıcılığını itiraf etmektir, fiilen namaz kılmak değildir Bu konuda ayette sözü geçen zekât da namaz gibidir Çünkü, malın üzerinden bir yıl geçmedikçe, yalnızca müslüman olmakla zekât vermek gerekmez Şu halde, öldürülmeleri emrinin ortadan kalkması için zekât vermelerinin şart olması da makbul değildir 168
Görülüyor ki, et-Tevbe, 5 ayeti, namazı terk edenin kâfir olacağı konusunda delil olmaktan uzaktır
Namazı terk edenin kâfir olacağını ifâde eden hadislere gelince, İslam ulemâsının çoğunluğu bunlarda söz konusu edilen küfrü, "küfrân-ı nîmet" (nîmetin görmezlikten gelinmesi)169; "Namazı, farz olduğunu inkâr ederek terk etmek"170 şeklinde yorumlamakta ya da; tehdit ve sakındırma amacına yönelik olduklarını, "namazı ihmal etmek, kişiyi küfre götürecek davranışlara sürükleyebilir" anlamını taşıdıklarını söylemektedirler 171
Belirtmek gerekir ki "Onlarla bizim aramızdaki ahit namazdır Kim onu terk ederse kafir olmuştur," hadisinin zahirî anlamını esas kabul etmek mümkün değildir Zira hadisin başındaki "onlar" kelimesi ile münafıklar kast edilmektedir Buna göre hadisin anlamı `İslami hükümlerin onlara uygulanması konusunda temel kriter, namaza gelmeleri ve zahiri hükümlere boyun eğmeleri konusunda müslümanlara benzetilmeleridir Namazı terk ettikleri zaman bu nitelikleri yok olacağı için diğer kafirler gibi olurlar' demek olur 172 Kısaca hadisin konusu müminler değil, münafıklardır Zaten kafir olan münafıklar için küfre girmek değil, olsa olsa küfürlerinin açığa çıkması söz konusudur Şu halde bu hadis, namazı terk edenin kâfir olacağı ve öldürüleceği konusunda delil olmaz:
Diğer hadislerin ise yukarıda belirttiğimiz biçimlerde yorumlanmasını zorunlu kılan gerekçelere sahip bulunmaktayız
Her şeyden önce Kur'an, "Şüphesiz Allah kendisine şirk koşulmasını affetmez Dilediği kimselerin, bunun dışında kalan günahlarını affeder"173, prensibini getirmektedir Hz Peygamber;
"Allah beş vakit namazı kullara farz kılmıştır Kim bunları, haklarını hafife almadan tam olarak yerine getirirse, kendisini cennete sokacağına dair Allah'tan söz almış olur Her kim de bu namazları yerine getirmezse, Allah'ın ona verilmiş bir sözü yoktur Dilerse ona azap eder, dilerse affeder",
buyurmuştur 174 Eğer namaz kılmayan kafir olsaydı, affedilmesi ihtimali söz konusu olmazdı
|