Yalnız Mesajı Göster

Ahlâkımızın Değişimi Müslümanlığımızın Değişimidir.

Eski 07-28-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ahlâkımızın Değişimi Müslümanlığımızın Değişimidir.



Büyük nifak küçük nifak

Yukarıdaki hadis-i şerif, “Kendisinde bu ahlâk düşüklükleri bulunan kimse, Kur’an ve Sünnet’te yerilen din düşmanı münafıklarla aynı safa mı düşmüştür?” şeklinde bir soruyu akla getirebilir

Burada hemen belirtelim ki ulema, nifakın iki türlü olduğunu beyan etmiştir Bunlardan birincisi “büyük nifak”tır ki, dinde iki yüzlülüğü, iman etmediği halde iman etmiş görünmeyi ve gizli din düşmanlığını ifade eder (İbn Receb, Câmi’u’l-Ulûm ve’l-Hikem)

İkincisi ise imanında samimi olduğu halde münafıklara mahsus hastalıklara müptela olma durumudur Yani böyle hastalıklara yakalanmış kimseler, o amellerinde münafıklara benzemektedirler Bu durumdaki kişi, bir kısım işlerinde münafıklara mahsus davranışlar sergilemekle, o işlerinde imandan kaynaklanan bir safiyet ve samimiyet içinde bulunmadığını, bir kısım işlerine nifaktan bir parçanın karıştığını ortaya koymuş olur

Alimlerin bu izahını, “nasıl olsa bu hastalıklar imanın özüne tesir etmiyormuş, dolayısıyla endişe etmek için bir sebep yok” diye düşünmek son derece tehlikelidir Zira müslümanlık davamızın, özellikle başkalarının hakkına hukukuna giren konularda kırılmalar yaşadığı bu dönemde, dinimizin bu yönünün daha bir hassasiyetle yaşanması bize sadece toplumsal faydalar sağlamakla kalmaz Bundan daha önemlisi, başkalarıyla ilişkilerimize taalluk eden hususlar, ahirette göreceğimiz karşılığın belirlenmesinde son derece önemli bir rol oynar

Kalbimize ve amellerimize bakılacak

Efendimiz sav’in bu doğrultudaki sarsıcı ikazlarından birisi şöyledir:

“Allah Tealâ kıyamet günü şu üç kişi ile konuşmaz ve onların yüzüne bakmaz:

Verdiği sadakayı başa kakan,

Malını müşteriye yalan yere yemin ederek satan

Elbisesini kibirli kibirli sallayarak dolaşan” (Müslim)

Bu hadis-i şerifte, kimselerin bilmediği, sadece Allah Tealâ’nın ve kendimizin bildiği en gizli hastalıklardan üçüne dikkatimiz çekiliyor

Bize emanet edilen maldan Allah Tealâ’nın emri doğrultusunda muhtaçlara yaptığımız yardım, ahiret gününde aleyhimize işleyen bir delil oluyor Malımızda sadece Allah Tealâ’nın ve bizim bildiğimiz bir kusur üzerine bina ettiğimiz bir cürüm, ahiret gününde bütün çirkinliğiyle önümüze çıkıyor “Ben hak ettim, ben kazandım” edasıyla insanlara gösteriş yaptığımız varlık ve servet bizi ilâhi iltifattan mahrum ediyor!

Bu sebeple Efendimiz sav, “Allah sizin mallarınıza ve dış görünüşlerinize bakmaz; kalplerinize ve amellerinize bakar” (Müslim) buyurur

Bu sebeple müslümanın “ahlâk zaafı” sayılan hususları kendinde barındırmamak gibi temel bir görevi vardır Zira yerine getirmekle mükellef olduğumuz farzlar kişisel ibadetlerden ibaret değil Başkalarıyla ilgili hükümler, emirler ve yasaklar arasında da farzlar, vacipler vardır

Huluk-i azim

Kur’an’da Efendimiz’in “huluk-i azim” (büyük, sağlam bir ahlâk) üzere bulunduğu haber verilmiştir (Kalem, 4) Bu, Efendimiz sav’in ümmetine öğrettiği, emrettiği ve yasakladığı bütün hususlar kapsamında bizlere de tebliğ edilmiş bir durumdur Yani Efendimiz sav’i “huluk-i azim” üzere tutan her ne varsa, yine bizzat Efendimiz sav tarafından bizlere ulaştırılmış, öğretilmiştir

Bu durum, O’na layık ümmet olmanın yolunun, bu nebevî öğretilere tam olarak uymaktan geçtiğini göstermektedir
Söz gelimi Efendimiz sav:

“Birbirinizi kıskanmayın,
Birbirinizin aleyhine fiyat kızıştırmayın,
Birbirinize buğzetmeyin ve birbirinize sırt çevirmeyin
Biriniz başka birinin yaptığı alışveriş üzerine (o alışverişi bozarak) başka bir alışveriş yapmasın
Ey Allah’ın kulları, kardeş olun!” (Müslim, Ahmed b Hanbel) buyurmuştur

Bu hadis-i şerifte emredilen ahlâk bizde bir şuur ve tabii bir davranış haline gelene kadar müslümanlığımızın kıvamından emin olmamız mümkün değildir Nasıl ki Sahabe-i Kiram yalan söylemek nedir bilmezdi, aynı hasletlerin bizim de ruhumuza sinmesi, kişiliğimizin bir parçası olması gerekir

Şu hadis-i şerifte çizilen müslüman portresine bir bakınız:

“Müslüman müslümanın kardeşidir Ona hıyanet etmez, yalan söylemez ve onu yüz üstü bırakmaz Her müslümanın ırzı, malı ve kanı diğer müslümana haramdır (Eliyle kalbini işaret ederek) takva şuradadır Bir müslümana kötülük olarak kardeşini düşük görmesi yeter” (Tirmizî)

Son devirlerde Ümmet-i Muhammed’e ârız olan “kabuk müslümanlığı” ile Efendimiz sav’in burada çizdiği mümin portresi arasındaki farka dikkat etmek gerekir Müslümanlığı kılık kıyafette, maddi başarıda, hayat standartlarının yüksekliğinde aramaya başlayan, hatta müslümanlığı neredeyse bunlara indirgeyen anlayışla yukarıdaki nebevî ikaz arasında ne büyük uçurumlar var!
alıntı2008 semerkand dergisi

Alıntı Yaparak Cevapla